TEMMUZ-AĞUSTOS 2018 / HAYVANCILIK

Anadolu coğrafyasına en uygun hayvan koyun


Hilal DOĞAN     İbrahim BAĞCI 

26.07.2018 

Eti, sütü, yapağısı ve derisi ile insanların en önemli ihtiyaçlarını karşılayan koyun ve keçi, ülkemizin hemen hemen her bölgesinde yetiştiriliyor.
Geçmiş yıllardan günümüze kadar, eti, sütü, yapağısı ve derisi ile insanların en önemli ihtiyaçlarını karşılayan koyun ve keçi, ülkemizin hemen hemen her bölgesinde yetiştiriliyor. Bu kapsamda küçükbaş hayvan yetiştiriciliğini özellikle de koyunculuk konusunu kapsamlı bir şekilde ele almak istedik. Koyun yetiştiriciliğinin püf noktalarını, Bakanlığın projelerini ve daha birçok konuyu Hayvancılık Genel Müdür Yardımcısı, Büyükbaş ve Küçükbaş Hayvancılık Dairesi Başkanı Salih Çelik’le sizler için değerlendirdik.

Ülkemizde küçükbaş hayvan yetiştiriciliğini diğerlerinden önemli kılan husus nedir?

Küçükbaş hayvancılık, bizim ülkemiz için olmazsa olmazdır. Bu nedenle kırmızı ette büyükbaşa alternatif olarak koyunculuğu ve keçiciliği mutlaka geliştirmemiz gerekiyor. Bunun için Bakanlığımız şu anda çeşitli projeler yürütüyor. Örneğin TAGEM tarafından ‘Halk Elinde Islah’ projesi büyük önem taşıyor. Biz de Hayvancılık Genel Müdürlüğü olarak, koyun ve keçilerde verimliliği artırma projesi adı altında çalışmalar yapıyoruz. Ve bizim Genel Müdürlüğümüz, GAP, DAP, DOKAP VE DOP bölgelerinde bölgesel olarak ağıl yapımlarına ve tadilatlarına yüzde 50 hibe veriyor. Bunun yanında 2016’dan bu yana anaç koyunlara koyun başı desteklemeler yapıyoruz. Yine beslenme açısından düşündüğümüzde de koyun eti tercih edilmelidir. Bildiğiniz üzere koyunların yetiştirilmesinde meralardan daha çok faydalanılıyor. Bu nedenle koyun etinin diğer etlere göre daha doğal olduğunu söyleyebiliriz.

Şu an Bakanlığımızın damızlık sayısını artırmak için önemli çabası var. Desteklerin verilmesinin amaçlarından birisi de bu, mevcut damızlık sayısını artırmak. Damızlık sayımız arttıktan sonra zaten hem küçükbaş hayvan eti üretimi hem de yörelerimizde bulunan kaliteli küçükbaşlarımızın ıslahıyla yün kalitesi artacak.

Küçükbaş hayvan sayımız ne kadar?

Küçükbaş hayvan sayımızda bir artış var. Şu anda 45 milyona ulaştı. Bu bizim için iyi bir gelişme. Sadece sayısal olarak artış önemli değil bizim için. Islah programlarını yapmamızın sebebi de hayvan başına verimin yükselmesi. Bunun da hem ette hem de sütte olması lazım.

Normalde bir hayvandan 1-1,5 kilogram süt alıyorsak ıslah yaptığımızda bunun 2 kilograma çıkması gerekir. Ya da karkas ortalaması 18 kilogram ise onu 22 kilograma çıkarmamız lazım ki artan nüfusun ihtiyacını karşılamamız çok daha kolay olsun.

Haber Görseli

YEM BİTKİLERİ ÜRETİMİNİ GELİŞTİRMEMİZ GEREKİYOR, MALİYETLERİN DÜŞMESİ BUNA BAĞLI Türkiye koyunculuk yapmaya fazlasıyla elverişli. Bu avantajı değerlendirmek ve dış pazarda rekabet edebilmek için neler yapmamız gerekiyor?

Evet, kesinlikle, yurdumuz koyunculuk için gerek mera olarak gerekse diğer açılardan oldukça uygun.

Örneğin İngiltere, Yeni Zelanda gibi ülkelerde milimetreye düşen yağış miktarı bize göre çok yüksek. Yılın 365 günü meraları çok yeşil. Bizde ise meraları sürekli kullanabildiğimiz bölgeler Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve İç Anadolu Bölgesi'nin bazı kısımları. Doğu Anadolu Bölgesi'nde de belli zamanlarda meraları kullanabiliyoruz. Koyunculukta ileri olan ülkeler bu açıdan bakılınca ve piyasaya çok daha önceden girdikleri için bize göre çok daha avantajlılar.

Maliyetlerin düşmesi için bitkisel üretimi geliştirmemiz gerekiyor. Bu konu da yem bitkileri üretimini artırmaktan başlıyor aslında. Maliyet düşerse kârlılık artarsa, üretici de o sistemden çıkmaz, kalır. Çünkü üretici sistemden çıktıktan sonra bir daha sisteme girmesi zorlaşıyor.

Yem bitkisi ekme oranı arttı mı? Üreticilerimiz bu hususta bilinçlendiriliyor mu?

Kesinlikle arttı. Birincisi verdiğimiz desteklerle bu oranı arttı. İkincisi de üretici bilinçlendikçe daha çok yem bitkisi ekmeye başladı. Artmak zorunda, üretimin devamı için bu şart zaten. Yem bitkilerine Bakanlığımız güzel destekler veriyor. Üreticilerimizin bunları takip etmesi, kaçırmaması lâzım. Üreticiler il ve ilçelerimizdeki tarım müdürlüklerimizle daha içli dışlı olurlarsa onların menfaatine olur diye düşünüyorum.

300 KOYUN PROJESİNDE AMACIMIZ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Bu projeyi TİGEM üstlendi. Bunun bir de Bakanlık ayağı var. Burada mesele şu: 300 baş koyun verilecek diye bir husus yok. 300 başa kadar verilecek. Ama bunu alabilmesi için kişinin haklı olarak sürdürülebilir bir işletme yapısına sahip olması lazım. Bunun için de muhakkak elinde mevcut bir hayvan olacak, koyun yahut keçisi. Ağılı olacak, bir de bunları otlatmak için bir arazisinin olması lazım. Bu üçü projenin olmazsa olmazı. Ayrıca Sayın Bakanımızın açıkladığı; veteriner hizmetleri olsun, aşı hizmetleri, küpe hizmetleri olsun, bunlar Bakanlık tarafından yapılacak. Yine TARSİM sigortası, Bakanımızın talimatlarıyla Bakanlık tarafından yapılacak. Ziraat Bankası da öz kaynak istemeden 100 bine kadar sıfır faizli kredi kullandıracak. Bu çok büyük bir avantaj. Öyle olunca da hem bizim kriterlerden hem Ziraat Bankasının kriterlerinden geçecek kişilere bu imkan verilecek. Böylece üretimin sürdürülebilirliği sağlanacak. Yani kişi, hayvanları alıp hemen satamayacak. Bizim Bakanlık olarak temel amacımız, üretimi artırmak, sürdürülebilirliği sağlamak. Bunun için de bizim aradığımız bu kriterler olmazsa olmaz. Yani hiçbir şey yapmayan bir insana bu imkanı verirseniz 1 yıl sonra üretimden çekilir, devletin yaptığı bu sübvansiyonlu kredi de boşa gitmiş olur, yazık olur.

SÜT ÜRETİCİLERİ KAZANÇLARINDAN MEMNUN

Üreticilerin Bakanlığımızdan beklentisi nedir? Çözülmesini istedikleri konular neler?

Üreticilerin en büyük sorunu maliyetlerin fazla olması. Üreticiler, ürünlerini maliyetin üzerinde bir kar payıyla satmak istiyor. Örneğin biz maliyetleri sütte düşürdük. Şu anda Türkiye’de sütle alakalı, ben sütten zarar ediyorum, diyen hiçbir üretici kalmadı. Gerçekten sahadan, köylerden olumlu geri dönüşler alıyoruz, bu da bizim Bakanlığımızın çok büyük bir başarısıdır diye düşünüyorum.

Haber Görseli

Üretici birlikleri ve örgütlerinin önemi nedir?

Ülkemizde yetiştirici birlikleri mevcut. Islah birlikleri var, bir de ürün bazında birlikler var. Örneğin Süt Üreticileri Birliği gibi. Bir de kooperatifler var. Hayvancılıkla alakalı üç adet birlik ve kooperatif var. Ancak burada en büyük problem, yetki karmaşasının olması. Bunun sadeleşmesi için Sayın Bakanımızın talimatıyla Bakanlığımız çalışıyor. Bizde de AB’deki gibi örgütlerimiz tamamen sivil toplum örgütü, bu örgütlerde kamu çalışanı yok. Ancak bu örgütler, gelişmekte olan örgütler olduğu için, kamunun desteğine ihtiyaç duyuyor. Bu destekleri birlikler aracılığıyla ödememizin sebeplerinden bir tanesi de onlara yardımcı olmak. Örneğin süt desteği veriyoruz ve birliklere de pay veriyoruz. O pay üzerinden desteklemeyi yapıyoruz, onların ayakta durmasını sağlamış oluyoruz.

Damızlık hayvan ithalatı ve ihracatında kriterler neler?

Damızlık hayvan ithalat ve ihracatını biz belirliyoruz. Koyunculuktan bahsedecek olursak; en önemli kriterimiz gelen hayvanların sağlıklı olması. Aradığımız diğer kriterler ise hayvanın yaşının bizim istediğimiz aralıkta olması, genç olması, ırk bazında yöreye uygun olması.

Örneğin 2007-2008 dönemimde kuraklık yaşandı. O kuraklıkta hem küçükbaş hem de büyükbaşta ister istemez üreticilerimiz damızlıklarını yeterli besleyemediklerinden bir kısmı kesime gitti. Bu tür şeylerin telafi edilebilmesi yıllar alabiliyor. Hayvancılıkta böyledir, bir hamleyi bir projeyi başlattığınızda hemen sonuç almanız mümkün değildir.

İhtiyacımız olduğu taktirde ve üreticilerimiz talep ettiği taktirde yurt dışından, Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü’nün uygun gördüğü, hastalıktan âri ve onlarla anlaşması olan ülkelerden hayvan ithalatı yapılıyor. Ülkemizde bulunan ve başka yerde olmayan;  merinos, akkoyun, mor koyun, tiftik keçisi gibi koyun türlerimizi de damızlık koyun keçi yetiştiricileri birlikleri ve TAGEM’le beraber halk elinde ıslah programlarıyla koruyup geliştirmeye çalışıyoruz.

Yeni başlamak isteyenlere ve ilgi duyanlara önerileriniz var mı? Koyun yetiştiriciliğini  tavsiye eder misiniz?

Hiçbir iş kolay değildir. Eğer severseniz yaparsınız. Koyun yetiştiriciliği de öyledir. Sadece para kazanacağım diyerek bu işin içine girilirse başarılı olunacağını düşünmüyorum. Çünkü zahmetli bir iş. Ama çok zevkli bir iş. Doğumlar olduktan sonra ve verim başladıktan sonra vazgeçilemiyor.