EYLÜL-EKİM 2025 / KAPAK KONUSU

Ulusal Su Planı ile Türkiye’nin 10 yıllık yol haritasını çizdik


Sema ÖZAY    

02.12.2025 


İklim değişikliğinin oluşturduğu sorunlardan hiç şüphesiz en hayati ve ikamesiz olanı su kaynaklarının azalması. Ülkemizde 2100 yılına kadar yüzde 25 azalma riski bulunan suyun korunması ve verimli kullanılması için Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürü Afire Sever, kapsamlı çalışmalar yürüttüklerini açıkladı. Ulusal Su Planı ile 10 yıllık yol haritası çizdiklerini belirten Sever, Ulusal Su Kurulu, Su Verimliliği Seferberliği, eylem planları, hedefleri, yerel yönetimlerle iş birlikleri ve taslak su kanunu hakkındaki çalışmalarını dergimize anlattı.

Ülkemizin iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek coğrafyalardan biri olduğu düşünülürse bu noktada Su Yönetimi Genel Müdürlüğünün görevleri nedir, kısaca anlatır mısınız?
 
İklim değişikliğinin en ağır etkilerinden biri, hiç kuşkusuz su kaynakları üzerindeki baskının artması. Türkiye, coğrafi konumu itibarıyla bu etkileri en yoğun yaşayacak ülkeler arasında yer alıyor. İşte bu noktada Su Yönetimi Genel Müdürlüğü olarak suyun korunmasına, iyileştirilmesine, verimli ve sürdürülebilir biçimde kullanılmasına yönelik ulusal politika ve stratejiler geliştiren merkez bir yapıyız.
 
Havza bazında nehir havza yönetim planları hazırlayarak sucul çevrenin ekolojik ve kimyasal kalitesini koruyor, taşkın yönetimi ve su kirliliği açısından hassas alanların belirlenmesi gibi kritik süreçleri yürütüyoruz. Aynı zamanda içme-kullanma suyu temin edilen havzaların korunmasını sağlamak amacıyla iklim değişikliği de dikkate alınarak koruma planlarının hazırlanması, içme suyu arıtma tesislerine ilişkin standartların belirlenmesi, su verimliliği uygulamaları, ulusal su veri tabanının oluşturulması, sınır aşan suların yönetimi ve iklim değişikliğinin su kaynaklarına etkilerinin izlenmesi de görev alanımıza giriyor.
 
Kısacası, ülkemizin su geleceğini güvence altına almak, verimliliği yaşamın her alanına yaymak ve gelecek nesillere sağlıklı su kaynakları bırakmak için bütüncül bir anlayışla çalışıyoruz.
 
Son dönemlerde Ulusal Su Kurulu sıkça gündeme geliyor. Kurul fiilen ne gibi çalışmalar yapıyor?
 
Pek çok ülkede su yönetimi konusunda stratejik kararlar üst düzey kurullar aracılığıyla alınıyor. Biz de 2023 yılında ülkemizde su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir yönetimine ilişkin temel politikaları belirleyen, ulusal ve yerel ölçekte sorunları değerlendirerek çözüm yöntemlerini ortaya koyan Ulusal Su Kurulunu kurduk. Su kaynaklarının korunması noktasında görev ve yetkisi bulunan tüm kurumların temsil edildiği kurulda alınan kararlar sayesinde su verimliliğinden içme-kullanma suyu güvenliğine, iklim değişikliğine uyumdan su kaynaklı afetlere kadar geniş bir yelpazede stratejik adımlar atıyoruz. Bugüne kadar yapılan çalışmalar kapsamında Ulusal Su Planı, Su Kanunu, Taşkın Kanunu gibi ulusal ölçekli tedbirlerin belirlendiği düzenlemelerin yanı sıra kırsalda içme suyu yönetimi, atık suyun arıtılması, yeniden kullanım, kurakçıl peyzaj uygulamaları, yağmur suyu hasadı, gri su sistemleri gibi havza ve il bazlı çözümler de kurulun gündeminde yer aldı.
 
Ayrıca, içme suyu altyapısının güçlendirilmesi, taşkın risklerine karşı önleyici tedbirlerin artırılması, havzalarda su kalitesini ve miktarını iyileştirecek yatırımlara öncelik verilmesi gibi konularda da somut adımlar atıyoruz. Bugüne kadar alınan toplam 35 kararın 16’sı hayata geçirilmiş durumda, 19’una yönelik çalışmalar sürüyor.
 
Özetle, Ulusal Su Kurulu aracılığıyla ortak akılla hayata geçirilen bu çalışmalar; su yönetiminde bütüncül bir yaklaşımın güçlendirilmesine, iklim değişikliğine karşı ülkemizin direncinin artırılmasına ve gelecek nesillere güvenli su temini hedefimize önemli katkı sağlıyor.

Haber Görseli

BU YIL SON 52 YILIN EN DÜŞÜK YAĞIŞI GERÇEKLEŞTİ
Su kaynaklarının verimli kullanılmasına yönelik hazırlanan eylem planları genel olarak neler içeriyor? Nasıl bir sonuç almayı hedefliyorsunuz?
 
İklim değişikliğinden dolayı sıcaklık artışı ve yağış rejimlerindeki düzensizlikler su kaynaklarımız üzerinde giderek artan baskılar oluşturuyor. 1971-2000 tarihleri arası uzun yıllar ortalamasına kıyasla 2024 yılı ortalama sıcaklık 1,7 santigrat derecelik bir artışla son 54 yılın en yüksek seviyesini gördü. 2025 su yılı uzun yıllar ortalamasının yüzde 26, geçen yılın ise yüzde 28 altında kalarak son 52 yılın en düşük yağış düzeyine erişti. Genel Müdürlüğümüz tarafından yürütülen projeksiyon çalışmaları ise 2100 yılına kadar su kaynaklarımızın yüzde 25 oranında azalabileceğini gösteriyor.
 
Genel Müdürlük olarak çalışmalarımızı havza bazlı yürütüyoruz. Bu anlamda iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etkisini; artan nüfus, gelişen tarımsal ve endüstriyel üretimin su ihtiyacıyla birlikte havzalar ölçeğinde değerlendirdiğimizde bazı havzalarımızda su açığı oluşması muhtemel. Akarçay, Meriç-Ergene, Küçük Menderes, Burdur, Konya Kapalı, Asi havzalarında hâlihazırda su açığı görünüyor. Gerekli tedbirler alınmaz ve tüketimimizi döngüsel ekonomi içinde tutup suyun her damlasından verimli bir şekilde faydalanamazsak 2030 yılı sonrasında Susurluk, Kuzey Ege, Gediz, Büyük Menderes, Kızılırmak, Seyhan, Ceyhan, Fırat-Dicle ve Van Gölü havzalarımızın da aynı konuma gelme ihtimali yüksek.
 
2025 yılı Temmuz ayında açıklanan güncel nüfus verisine göre kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarımız yaklaşık bin 305 metreküp seviyesinde ve bu değer Türkiye’nin “su stresi yaşayan ülkeler” kategorisinde olduğunu gösteriyor. 2030 yılı sonrasında nüfus artışı ve iklim değişikliğinin etkileriyle birlikte “su kıtlığı yaşayan ülkeler” sınıfında olacağımız öngörülüyor.
 
Bu gerçekten hareketle, “Ulusal Su Verimliliği Seferberliği”ni başlattık. Seferberlik sürecini; her geçen gün daha fazla hissettiğimiz iklim değişikliği ve kuraklık riskine karşı direncimizi artırmak, su verimliliği kültürünü yaygınlaştırmak su verimliliğini hem ulusal politika hem de yaşam kültürü hâline getirmek için etkili bir araç olarak görüyoruz.

Fotoğraf Galerisi

SEKTÖRLERDE SU VERİMLİLİĞİNİN ARTIRILMASINI HEDEFLİYORUZ
 
Sektörel bazda değerlendirecek olursak sulama randımanını yüzde 60’a yükseltmeyi hedefliyoruz. Aynı şekilde sanayide su kullanım verimliliğini yüzde 30’a yükseltmek amacıyla 152 ana sektör için su verimliliği rehberi hazırladık. Bir diğer önemli nokta da bireysel tüketim. 2024 yılı için günlük kişi başı su tüketim 154 litre olup 2030 yılında bunu 120 litreye düşürmeyi hedefliyoruz. Su verimliliği uygulamalarıyla, 2030 yılında belirlenen sektörel hedeflerin gerçekleşmesi hâlinde yaklaşık yılda 12,4 milyar metreküp su kazanımı sağlanmasını öngörüyoruz.
 
Ayrıca su verimliliğinin sağlanmasıyla; iklim değişikliğine uyum kapasitesinin artırılması, kuraklığın sürdürülebilirlik ve kalkınma üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması, yeni su yatırımlarının ötelenmesi ve yatırım ihtiyacının azaltılması, su yatırımlarına yönelik işletme maliyetlerinin ve enerji sarfiyatının azaltılması, beklenen başlıca faydalar arasında yer alıyor.
 
ÜLKEMİZDE ŞEBEKE SU KAYBI ORTALAMASI YÜZDE 31,6
Kentlerimizde su kullanımını azaltmak ve verimliliğini artırmak için neler yapılmalı? Bu konuda yerel yönetimlerin üzerine düşen görevler neler?
 
Kentlerimizde su kaynaklarının verimli kullanımını ve sürdürülebilir yönetimini sağlamak için suyu merkeze alan mekânsal ve sektörel planlamalar yaparak tarım, sanayi ve kentsel alanlarda sürdürülebilir su yönetimi stratejilerine uygun altyapı projelerini hayata geçirmeliyiz. Bugün belediyelerimizin en çok zorlandığı nokta şebekedeki su kayıpları.
 
Bu noktada Avrupa ülkelerine baktığımızda İtalya’da yüzde 40, Norveç’te yüzde 28, İngiltere’de yüzde 22, Hollanda’da yüzde 7, Almanya’da yüzde 5 olduğunu görüyoruz. Avrupa Birliği bu konuda 2020 yılında revize edilen “İnsani Tüketim Amaçlı Suların Kalitesine İlişkin Direktif”le üye devletlerin kayıp seviyelerinin azaltılması için bir performans göstergesi belirlemesi yükümlülüğü getirdi.
 
Ülkemizde de şebeke kaybı ilk olarak 2014 yılında ele alındı ve yönetmelik ile performans göstergesi hedef değerleri belirlendi. Yerel yönetimler de çalışmalarını bu doğrultuda yürütüyor. Ülkemizin 2024 yılı şebeke su kayıp ortalaması yüzde 31,6 seviyesinde. Ancak bu ortalama bizi yanıltmamalı, hâlen yüzde 60’lar seviyesinde su kaybı olan şehirlerimiz var. Bu kayıpların 2033 yılına gelindiğinde öncelikle yüzde 25 ve akabinde kademeli olarak yüzde 10 seviyelerine indirilmesi mevzuat ile hüküm altına alınmış durumda.
 
Gelinen noktada belediyelerin öncelikle şebekeleri sayısallaştırmaları; ölçüm, izleme ve uzaktan kontrol sistemlerini tamamlamaları; izole alt bölgeler oluşturmaları; sahada aktif sızıntı, arıza vb. tespitleri yaparak kısa sürede bakımını gerçekleştirmeleri gerekiyor. Yani nerede ne kadar su kullanıldığını ve kaybedildiğini anlık takip edebilecek sistemler kurulmalı. Bunun yanında, altyapının hangi bölgelerde yenilenmesi gerektiği tespit edilip gerekli iyileştirme çalışmaları yapılmalı.
 
KURAKÇIL PEYZAJA İLİŞKİN CUMHURBAŞKANI KARARI YAYIMLANDI
 
Ama asıl mesele sadece teknik değil her belediyemizin su verimliliği anlayışını belediyecilik yaklaşımına entegre etmesi, yani suyu korumayı temel bir öncelik hâline getirmesi gerekiyor. Bu konuda başarılı uygulamaları olan şehirlerimiz de var. İyi uygulamalar konusunda bilgi ve tecrübe paylaşımı sağlanabilmesi için hâlihazırda 62 belediyemizin dâhil olduğu “Belediye Su Kardeşliği” uygulamasını başlattık. Su verimli kentler oluşturma teması ile 3 yıldır gerçekleştirdiğimiz programlarla da belediyelerimiz arasında tecrübe paylaşımına katkı sağlıyoruz.
 
Yine kentlerde yoğun su tüketen yeşil alanlarda kurakçıl peyzaj prensibini benimsememiz lazım. Bölgenin iklimine ve doğal vejetasyona uyumlu bitki türlerinin kullanımı, çok su ihtiyacı olan çim alanlarının azaltılması, sulamanın basınçlı sulama sistemleri ile buharlaşmanın düşük olduğu saatlerde yapılması, sulamanın yağmur suyu hasadı ve arıtılmış atık su gibi geleneksel olmayan kaynaklarla yapılması gibi başlıca tedbirler alınmalı.  Bu konuda “Kurakçıl Peyzaj Uygulamaları Rehberi”ni hazırladık. Bu uygulamaların yasal zemininin güçlendirilmesi için Ulusal Su Kurulunca alınan kararlar arasında da yer alan “Kurakçıl Peyzaj Uygulamaları Usul ve Esasları”nı içeren Cumhurbaşkanı Kararı yayımlandı.
 
DÜNYADAKİ ÖRNEKLER İNCELENEREK BİZE UYGUN MODELLER GELİŞTİRİLDİ
Ulusal Su Planı hazırlıklarının olduğunu biliyoruz. Ülkemiz için önemi nedir, içeriği nelerden oluşuyor?
 
Ulusal Su Planı aslında Türkiye’nin 2025-2035 arasında 10 yıllık yol haritası diyebiliriz. Hazırlık süreci oldukça kapsamlı yürütüldü. 192 kurum ve kuruluşun görüşü alınarak toplamda 752 ayrı görüş değerlendirildi. Ayrıca sadece kendi tecrübelerimiz değil, başta AB ülkeleri Fransa, Hollanda ve Almanya olmak üzere Güney Afrika, Ürdün ve Kaliforniya gibi farklı coğrafyalardaki uygulamalar da incelendi. Böylece dünyadaki örnekler dikkate alınarak bize uygun modeller geliştirildi.
 
Planın omurgası; 8 hedef, 31 strateji ve 141 eylemden oluşuyor. Bu eylemlerden 17’si kısa vadede (2025-2028), 16’sı orta vadede (2028-2031) ve 108’i uzun vadede (2031-2035) hayata geçirilecek şekilde ölçeklendirildi. Burada öne çıkan temel ilkeler; risk yönetimi, sürdürülebilirlik, araştırma ve inovasyon, teknolojinin kullanımı, halk sağlığı ve refahının güvence altına alınması.
 
Planın en önemli yönlerinden biri de getirdiği yenilikler. Örneğin, su-enerji-gıda dengesini birlikte gözeten yaklaşımlar, büyük veri ve yapay zekâ tabanlı izleme sistemleri, kayıpların azaltılması için akıllı teknolojiler gibi yenilikler artık gündemimize giriyor.
 
Özetle Ulusal Su Planı, su güvenliği sağlamak, afet risklerini azaltmak, verimliliği artırmak ve çevresel kaliteyi korumak için hazırlanmış stratejik bir belge. Ve sadece bugünün değil, gelecek nesillerin de su ihtiyacını garanti altına almayı hedefleyen çok önemli bir yol haritası.

Haber Görseli

TASLAK SU KANUNU YER ÜSTÜ VE YER ALTI SULARINI KORUYACAK HÜKÜMLER İÇERİYOR

Taslak Su Kanunu ve Taşkın Kanunu, su tüketimini azaltacak, yer altı ve yer üstü su kaynaklarını koruyacak ve iklim değişikliğine uyuma katkı sağlayacak mı?

Taslak Su Kanunu; iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etkilerinin belirlenmesi, değerlendirilmesi, olumsuz etkilerinin azaltılması ve uyum kapasitesinin artırılmasına yönelik teknik, bilimsel ve stratejik çalışmaların yürütülmesine ilişkin hükümler içerecek. Ayrıca su sektöründe iklim değişikliğine uyum önceliklerinin belirlenmesini ve bu kapsamda geliştirilecek politika, plan, program ve projelerin ilgili kurum ve kuruluşlarca görev ve sorumlulukları çerçevesinde uygulanmasını temin edecek. Buradan hareketle, Taslak Su Kanunu, aslında Türkiye’nin suyu daha verimli kullanması ve hem yer altı hem de yer üstü su kaynaklarımızın geleceğe güvenle aktarılması için hazırlanan en kapsamlı düzenlemelerden biri. Kanunla birlikte su kaynaklarının verimli kullanımı zorunlu olacak ve bu çerçevede kurumlara “su verimliliği belgesi” alma şartı getirilecek.

Belediyeler, bir yıl içinde ölçüm sistemlerini kurmak ve kayıpları takip etmek zorunda olacak.
 
Tarımda basınçlı sulama sistemleri artık bir tercih değil zorunluluk olacak, aynı zamanda kullanılan su da ölçülüp kayda geçirilecek.
 
Sanayi için de çok kritik bir yenilik geliyor: atık suyun geri kazanılması ve yeniden kullanılması yani döngüsel su yönetimi teşvik edilecek.
 
Kentlerde kuraklığa dayanıklı bitkilerin kullanılması, gri su ve yağmur suyu sistemlerinin yeni binalarda zorunlu hâle gelmesi öngörülüyor.
 
Bunlara ek olarak yağmur suyu, deniz suyu veya arıtılmış atık su gibi alternatif kaynakların değerlendirilmesi desteklenecek; yer altı sularında ise emniyetli verim sınırını aşan su çekimleri yasaklanacak.  
 
İkinci olarak su kaynaklarının yönetiminde can ve mal kayıplarına yol açtığı için taşkınlar da önemli bir yer tutuyor. Ülkemizde taşkın konusuna münhasır yegâne kanun 4373 sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu, doğrudan taşkın afetini konu alan tek kanun olmasına rağmen günümüzde ihtiyaç duyduğumuz birçok önemli ve gerekli düzenleme bu Kanun içinde yer almıyor. Taşkının olumsuz etkilerinin kontrol altına alınabilmesi için kanun düzeyinde hukuki bir altyapının hazırlanmasının, taşkın riskinin azaltılmasında en etkin yol olduğu açıktır.

Su Yönetimi Genel Müdürü Afire Sever Su Yönetimi İklim Değişikliği Ulusal Su Kurulu Ulusal Su Planı Taslak Su Kanunu Sema Özay