EYLÜL-EKİM 2025 / KAPAK KONUSU

Kuraklık Test Merkezi” alanında dünya üçüncüsü


Hülya OMRAK    

02.12.2025 


Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) geliştirdiği yeni çeşitler ve uyguladığı projelerle iklim değişikliği ve kuraklıkla etkili bir şekilde mücadele ediyor. Ülke genelinde Enstitü Müdürlükleri aracılığıyla iklim değişikliğine toleranslı geliştirilen yeni bitki çeşitlerini, hayvanlarda verimi artırmaya yönelik yaptıkları çalışmaları, uluslararası örgütlerle yürüttükleri küresel iklim değişikliği ile mücadelenin tüm detaylarını TAGEM Genel Müdürü Dr. Mustafa Altuğ Atalay ile konuştuk.

İklim değişikliğinin Türkiye’deki tarım sektörüne olan mevcut ve gelecekteki olası etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Birçok rapor ve bilimsel çalışmaya göre Türkiye, Akdeniz Havzası’nda bulunması nedeniyle iklim değişikliğinin tarım ve gıda üzerindeki etkilerine en açık olan ülkelerden biri. Türkiye’nin sahip olduğu iklim ve doğal kaynak çeşitliliği, çok sayıda tarım ürünü yetiştirilmesine olanak sağlıyor. Bununla beraber bu çeşitlilik, tarım sektöründe iklim değişikliğinin etkisi ve iklim değişikliğine uyum açısından birçok farklı risk, seçenek ve senaryoyu da beraberinde getiriyor.
 
Bahçe bitkileri üretiminde günümüzde sıcaklık artışları, düzensiz yağışlar ve kuraklık; sebze, meyve ve bağ üretiminde verim ve kalite kayıplarına, çiçeklenme dönemlerinde düzensizliklere, hasat sonrası kayıpların artmasına ve yerel genetik kaynakların olumsuz etkilenmesine neden oluyor. Gelecekte ise don riskleri, aşırı sıcak dalgaları, yeni hastalık ve zararlı baskılarının artışı, sulama suyu yetersizlikleri, üretim maliyetlerinde yükseliş ve biyolojik çeşitlilik kaybı gibi olumsuzlukların daha da şiddetlenebileceği bilim insanlarınca ön görülüyor. 
 
Bu doğrultuda TAGEM, gerçekleşebilecek her türlü senaryoya karşı hazırlıklı olabilmek amacıyla bilimsel çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor. İklim değişikliği kapsamında uyum sağlayan dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesi, zararlıların erken tespiti ve etkin mücadelesi için biyoteknik, biyolojik ve dijital temelli Ar-Ge çalışmaları ön plana çıkıyor.

Haber Görseli

“KURAKLIK TEST MERKEZİ” ALANINDA DÜNYA ÜÇÜNCÜSÜ
Kuraklığa ve aşırı sıcaklıklara dayanıklı bitki çeşitlerinin geliştirilmesi konusunda TAGEM’in çalışmaları ne aşamada? 
 
TAGEM araştırma enstitüleri tarafından yapılan Ar-Ge çalışmaları ile olumsuz çevre koşullarına uygun bitki çeşitleri geliştirmeye yönelik ıslah programları ve yetiştirme tekniği çalışmaları yapılıyor. Ilıman iklim meyvelerinde iklim değişikliğine yönelik 28 adet proje, sebzecilik ve süs bitkileri konusunda kuraklığa dayanıklı bitki çeşitleri geliştirmek amacıyla hâlen 26 araştırma projesi yürütülüyor.
 
2010 Yılında Konya Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü bünyesinde kurulan “Kuraklık Test Merkezi” tarla bitkileri konusundaki kuraklık çalışmalarında dünyada üçüncü olma özelliğine sahip. Bu merkezde Türkiye’de yetiştirilen tarla bitkileri türlerinin tamamında su kullanım kapasitesi ve etkinliği ile bitkilerde stres tolerans düzeyleri belirleniyor. Kuraklık Test Merkezi’nin faaliyete girmesi sonrasında on binlerce materyal morfolojik, fenolojik ve fizyolojik olarak test edilmiş; devam eden projelerle Orta Anadolu ve geçit bölgelerine uygun, kurak koşullara toleranslı çeşitler geliştirildi.
 
Kurak alanlarda bile mevcut çeşitlere göre yüzde 15 daha yüksek verimli ve çok kaliteli olan çeşitler geliştiriliyor.  Örneğin Taner çeşidi kuru koşullarda 420 kg/da, iyi şartlarda ise 750-850 kg/da arasında verim değerlerine sahip. Ekmeklik buğday çeşitlerimizden Altuğ, Acar ve Halis, Konya kurak koşullarında iyi sonuçlar verdi.
 
HAYVAN HASTALIKLARI İÇİN ERKEN UYARI SİSTEMİ GELİŞTİRİLDİ
Hayvancılık iklim değişikliğinden nasıl etkilenecek ya da etkileniyor hayvan hastalıkları değişti mi?
 
İklim değişikliği ile hayvancılıkta bölgesel farklılıkların gündeme geleceğini söyleyebiliriz. Kuraklık ve sıcaklık artışından en çok İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri etkilenecek ve dolayısıyla da mera alanları daralarak yem bitkisi üretiminin azalacağı düşünülüyor. Bunun da meraya dayalı küçükbaş hayvancılık için ciddi tehdit oluşturacağı ön görülüyor. Ege ve Akdeniz Bölgeleri’nde yaşanacak yaz sıcaklıkları ve nem artışı ise bölgede üretimi yoğun yapılan süt ineklerinden verim kaybına yol açabilecek. Ayrıca sıcağa ve neme bağlı olarak vektör hastalıklarda (örneğin mavi dil hastalığı) artış görülme riski yükselecek. 
 
Hayvansal üretim açısından değerlendirildiğinde de ineklerde ısı stresi süt verimini yüzde 10-25 oranında azaltabilir. Et üretimi için de besi süresi uzayabilir gebelik ile üreme döneminde değişimler ve yem tüketimi düşebilir.
Kanatlı sektörü iklim değişikliğinden ısı stresi, yem-su maliyetleri ve hastalık riski üzerinden güçlü şekilde etkilenecek.
 
Sıcaklık artışı ve yağış düzensizlikleri nedeniyle bitkilerin çiçek açma zamanlılarındaki değişime bağlı olarak arıların yaşam döngüsü ile olan uyumu bozulacak. 
 
Özetle Küresel ısınma ve iklim değişikliklerine bağlı olarak vektör kaynaklı hastalıkların görülme sıklığı arttı. TAGEM, bu konuyla ilgili bitki ve hayvan sağlığı araştırmalarını destekliyor. Yapılan araştırmalar hem hayvan hem de bitki hastalıkları erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesine temel teşkil ediyor.

Fotoğraf Galerisi

TAGEM, YENİ ÜRETİM SİSTEMLERİ VE ÇEŞİT GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI ÜZERİNDE YOĞUNLAŞIYOR
TAGEM olarak, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltmak ve tarımsal üretimi sürdürülebilir kılmak amacıyla hangi somut projeleri yürütüyorsunuz?
 
İklim değişikliğinin ortaya koyduğu bu olumsuz etkilerle mücadele için TAGEM, yeni üretim sistemleri ve çeşit geliştirme çalışmaları üzerinde yoğunlaştı. Kuraklığa dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesi ve tohum ıslahı, kuraklık test ve soğuklama merkezleri, kısıntılı sulama programları, yüzey altı sulamaları, çeltikte damla sulama ile su tasarrufu, bölgelere göre gübreleme rehberleri, monokültür tarımdan polikültür tarıma geçiş, uydu ile hayvan takip sistemleri, azaltılmış toprak işleme ve su hasat tekniklerinin yaygınlaştırılması, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı iklim değişikliği ile mücadele için yürütülen diğer çalışmalar. 
 
Somut projelere değinildiğinde, iklim değişikliğini tahmin ve modellemede CBS ve UA gibi teknolojileri kullanarak iklim değişikliğinin tarıma etkilerini tahmin ediyor; iklim değişikliği senaryoları ve projeksiyonları ile iklim değişikliğinin önemli tarım ürünlerimizin (incir, kiraz, kayısı, zeytin, pamuk, fındık, portakal, muz, limon, ceviz) yetiştirilme alanlarını nasıl etkileyeceği ve gelecekte uygunluk alanlarının nerelere kayabileceğini gösteren haritalar üretiyoruz.
 
Bakanlığımız tarafından 2024 yılında belirlenen 13+1 ürün içerisinde yer alan 10 önemli stratejik üründe (arpa, çeltik, mısır, sorgum, patates, aspir, kuru fasulye, soğan, üzüm ve pamuk) de tarımsal faaliyetlere etkilerinin araştırılması kapsamında yeni olası uygunluk haritaları üretme çalışmalarına başlandı. Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı kapsamında Tarım ve Gıda Arzı başlığındaki hedefler doğrultusunda; Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu, Trakya ve Ege Bölgelerinde tarımsal faaliyetlerden (sulama ve gübreleme, toprak işleme vb.) kaynaklanan atmosfere salınan sera gazlarının (Karbondioksit, metan ve azot oksit) ölçülmesi ve izlenmesi ile Türkiye’nin sera gazı envanterine veri sağlamak amacıyla ağırlıklı olarak patates, soya, yonca, arpa, buğday, mısır, pamuk ve çeltik üretim alanlarında araştırma çalışmaları yürütülüyor.
 
Tarımsal üretimden kaynaklanan sera gazı bütçesinin belirlenmesinde en önemli kaynak olan “Ülkesel Coğrafi Toprak Organik Karbon Bilgi Sistemi” kapsamında topraklarımızın ülkesel karbon haritası çıkarılmış ve Bakanlık Tarım Bilgi Sistemi’nde yer almıştır. “Orta Anadolu Bölgesi’nde süne mücadelesinde tahmin uyarı modelinin geliştirilmesi” projesi ile Orta Anadolu’da sünenin salgın oluşturma koşulları belirlendi. Yine Ar-Ge modelleri ve projeksiyonlar ile bitkisel üretimde gelecek dönemlerde iklim değişikliğinden kaynaklı verim ile tarımsal faaliyetlerde meydana gelebilecek (ekim, dikim ve hasat zamanları gibi) değişimler belirlenerek öneriler geliştiriliyor.
 
İklim değişikliğinin zeytin üretimi üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak ve kuraklığa dayanıklı zeytin çeşitlerinin geliştirilmesi için Ar-Ge çalışmaları yürütülüyor. İklim değişikliğine uyum sağlamada kuraklığa dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesi amacıyla desteklenen ‘Bazı Zeytin Çeşitlerinin Kuraklık Stresine Toleranslarının Belirlenmesi’ projesi sonucunda; kuraklık stresi koşullarında, tescilli çeşitlerden Butko, Sarı Yaprak, Kara Yaprak çeşitleri diğer çeşitlerden daha toleranslı bulunmuş; Tekirdağ Çizmelik, Sarı Ulak, Erdek Yağlık orta düzeyde dirençli olarak belirlenmiştir. Yağışın yetersiz olduğu ve sulama imkânlarının kısıtlı olduğu bölgelere bu çeşitlerin önerilmesi uygun bulundu. Uzun soluklu yürütülen ıslah çalışmaları (melezleme) ile kuraklığa dayanıklı yeni zeytin çeşitlerinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar devam devam ediyor.
 
Bitkiyi strese sokacak abiyotik stresler ve biyotik stresler (hastalık etmenleri (patojenler), böcekler vb.) göz önüne alınarak bu stres koşullarına dayanıklı bitki (tohum) çeşitleri geliştirilmesi ve yetiştirme tekniği çalışmaları yapılıyor.
Bu çalışmalardan en önemlileri olan “Türkiye F1 Hibrit Sebze Çeşit ve Nitelikli Hat Geliştirme Projesi” ile yazlık sebzelerde yüzde 10 olan yerli hibrit sebze tohumu kullanım oranı günümüzde yüzde 60’lara ulaştı. 2025 yılı itibarıyla ılıman iklim meyvelerinde iklim değişikliğine yönelik 28 adet proje devam ediyor.
 
Koruyucu toprak işleme ve doğrudan ekim uygulamalarının yaygınlaştırılması için de Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nce ülke genelinde TAGEM ve FAO destekli projeler ve demonstrasyonlar yürütülüyor. Bu çalışmalar ile üreticilerimiz toprak hazırlama masraflarını azaltarak girdilerini düşürürken, toprağı işleyip parçalamadığından topraktaki nemi muhafaza ederek kuraklığın etkisini azaltmış oluyorlar. Yapılan çalışmalarla bu sistemi kullanan üretici sayısında ve doğrudan ekilen alanlarda artış gözlendi.
 
Çok su tüketen ve 8-10 ton silaj elde edilen silajlık mısıra alternatif olabilecek silajlık yulaf ve tritikale geliştirme çalışmaları sonucunda dekara 7 ton silaj elde edilebilen yulaf ve tritikale çeşitleri geliştirildi.
 
Dünya genelinde kurak ve yarı kurak bölgelerde hayvancılıkta kaba yem olarak yaygın olarak kullanılmakla birlikte ülkemizde pek tanınmayan çalı bitkisi (Atriplex canescens); ülkemize TAGEM bünyesinde 2005 yılında getirtildi; Konya Toprak Su ve Çölleşme ile Mücadele Araştırma Enstitüsü, Ankara Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü ve Eskişehir Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nde çoğaltım ve araştırma çalışmaları yürütüldü. Özellikle marjinal alanların ıslahında değerlendirilebilecek bu bitki ile ilgili çalışmalar devam ediyor.
 
Enstitülerimiz “Soyada Verim ve Kalite Özellikleri Bakımından Üstün, Kuraklığa Toleranslı Genotiplerin Geliştirilmesi (2021–2023)” TÜBİTAK projesini sürdürüyor. Proje sonunda kurağa toleranslı soya çeşitlerinin geliştirilmesi bekleniyor.

Fotoğraf Galerisi

TAGEM’e bağlı su ürünleri araştırma enstitüleri, iklim değişikliğinin istilacı türlerin yayılımına olan etkilerini bilimsel verilerle ortaya koymak amacıyla düzenli izleme ve stok tespit çalışmaları yürütüyor. Bu kapsamda; balon balığı, aslan balığı, sokar balığı gibi istilacı türlerin Antalya Körfezi’nden Ege kıyılarına ve hatta Çanakkale’ye kadar uzanan dağılım alanları belirlenerek popülasyon yoğunlukları düzenli olarak kayıt altına alınıyor. Artan su sıcaklıklarının, yerli türlerin yaşam alanlarını daralttığı, besin ağını değiştirdiği ve ekonomik değere sahip yerli balık stoklarının azalmasına yol açtığı tespit edildi. 2015 yılından bu yana balon ve aslan balığı yayılımının izlenmesi, 2021’de zebra midyesiyle mücadele, 2022’de iklim değişikliği ve istilacı tür etkileşimi gibi konuları kapsayan güdümlü projeler yürütülüyor. Kurduğumuz izleme ağları ile denizlerimizdeki sıcaklık, akıntı ve fiziksel özellikler anlık olarak izleniyor ve takip ediliyor. 
 
ÇİFTÇİYE YÖNELİK İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ FARKINDALIK ÇALIŞMALARI YÜRÜTÜLÜYOR
Çiftçilerin iklim değişikliğine adaptasyonu için ne tür eğitimler veya destekler sağlıyorsunuz? Bu konuda farkındalık artırma stratejileriniz neler?
 
TAGEM koordinasyonunda, çiftçi ve üreticilerimizin değişen iklim şartlarındaki değişimlere olan farkındalığını belirlemek, iklim değişikliğine karşı dayanıklılıklarını tanımlamak ve arttırmaya yönelik öncelikleri belirlemek, değişen şartlara uyumu sağlamak için çiftçilerimize rehber olabilecek nitelikte “Tarımsal Üreticilerin İklim Değişikliğine Dayanıklılığının Belirlenmesi” ülkesel projesi tamamlanarak sonuç raporu hazırlandı. Diyarbakır’da koyun yetiştiriciliği yapan işletmelerin küresel ısınma ve iklim değişikliği ile ilgili algılarının belirlenmesini hedefleyen “Diyarbakır İlinde Koyun Yetiştiricilerinin Küresel İklim Değişikliğine Yönelik Algılarının Belirlenmesi” projesi çalışmaları devam ediyor. TAGEM tarafından Dünya Bankası ile yürütülen “Tarımsal Üretimde İklim Değişikliği Etkilerine Dayanıklılığın Belirlenmesi” projesi ile üreticilerin iklim değişikliğine karşı kırılganlıklarını belirlemek, dirençlerini ölçmek ve iklim değişikliğine dayanıklılığı artırarak uyumun sağlanması için gerekli faaliyetleri belirleyip önceliklendirme yapmak hedeflendi. Projeler ile elde edilen sonuçlar Tarım ve Orman Bakanlığı Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı ile birlikte ilgili Bakanlık kurumları ile paylaşılmaktadır.
 
Yaşanan zirai don sonrası Enstitü Müdürlüklerimiz, bölgelerindeki illerde don öncesi ve sonrası yapılabilecekler ile ilgili eğitim programlarını tamamladı.
 
Ayrıca hazırlanan ve üreticilerle paylaşılmak üzere bahçe bitkileri alanında 12 meyve türü ve 1 genel olmak üzere 13 adet liflet, 81 İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne ulaştırıldı. Üreticilere zirai dona dayanıklı çeşitlerle bahçe kurulması ve bahçelerin yenilenmesi eğitimleri veriliyor.
 
İlkbahar geç donlarına karşı dayanıklı yeni çeşit geliştirme çalışmaları, Enstitü Müdürlüklerimiz tarafından devam ediyor.

iklim değişikliği ve kuraklıkla mücadele tagem ve iklim değişikliği dr mustafa altuğatalay iklim değişikliğine toleranslı bitkiler