EYLÜL-EKİM 2025 / EL SANATLARI

Türk eyeri


Hilal DOĞAN    

03.12.2025 


Türkçe bir sözcük olan eyer; “binek hayvanlarının sırtına konulan ve oturmaya yarayan nesne” anlamına gelir. “Eyer” sözcüğünün geçtiği ilk yazılı kaynak ise Türk dünyasının eşsiz eseri Divan-ü Lügati’t Türk’tür. Divan’da “hayvan sırtlığı” anlamında yer alan eyeri, o dönem Türk boylarının atlı yaşam kültüründen ayrı düşünmek mümkün değildir ve eyer ancak atla varlık bulan bir gereçtir. Bununla beraber dünyaya Orta Asya bozkırlarından yayıldığı bilinen, atın binek hayvanı ve savaş aracı olarak kullanılması; kurduğu ordu ve devlet teşkilatıyla tarihe adını yazdıran Hun Türkleri ve Ön-Türkler aracılığıyla gerçekleşmiştir.

Türkler, hayvan derisinden yaptıkları eyerler sayesinde hem ehlileştirdikleri atların canını acıtmadan onlara binilmesini sağlamış hem de ata binen kişinin hareket kabiliyetini artırmışlardır. Tamamen el yordamıyla ürettikleri, ön ve arka kaşları olan, geniş ve rahat oturumu ile kendilerine özgü, dünya devletlerinin model aldığı bir eyer karakteristiği oluşturmuşlardır. Selçuklu ve Osmanlı devrinde de sürdürülen Türk atlı geleneği ve dolayısıyla da eyer kullanımı, özellikle XV-XVI-XVII. yüzyıllarda pek çok Avrupalı seyyah, yazar ve sanatkâr tarafından eserlere konu edilmiştir. Hatta öyle ki Türk eyerinin Latince karşılığı olan “sella turcica” anatomi ilminde “kafatasındaki hipofiz bezi çukuruna adını vermiş ve beynelmilel tıp literatürüne geçmiştir. Bu aynı zamanda o dönem Avrupa’da Türk kültür ve medeniyetine duyulan hayranlığın bir göstergesidir. 
 
Fatih Sultan Mehmet Han, eyer ve at takımları ile deri eşyalar yapan zanaatkârları bir çatı altında toplamış ve sanatlarını rahatça icra edebilmeleri, kültür ve üretim faaliyetlerinin devamı için Saraçhane’yi kurdurarak Türk eyerlerini yaşatmış ve en mükemmel eyerlerin imal edilmesini sağlamıştır. 
 
Türklerin eyerleri bu kadar kaliteli ve sanatla işleyerek yapmalarında pek çok sebebin yanı sıra hiç şüphesiz ata verdikleri önem başı çekiyordu. Atı güç ve erkeklikle özdeşleştirmiş olan eski Türkler, bunu: “Ata eyer gerek, eyere er gerek” atasözüyle; erdeme, insanlık değerlerine ve asil karaktere verdikleri önemi ise “altın eyer vursan eşek at olmaz” atasözüyle aktarmışlardır. 
 
Yapılan bir iş ve gerecin hem doğaya hem de insana uygun biçimde; olabilecek en iyi ve sanatlı şekilde yapılmasına bir örnek olan Türk eyeri, şüphesiz eski Türklerin içinde yaşadıkları doğaya, hayvanlara ve insana olan saygılarını ortaya koyuş biçimlerinden biriydi. Onların doğayı sayıp sevmeleri, hem kendi yaratılışlarıyla hem de doğanın esas sakini canlılarla barışık olmalarını sağlamış, Türkleri asaletin sembolü atın adeta efendisi yapmıştır. Nitekim Altay Bölgesi’ndeki Pazırık Kurganlarında ve diğer Türk kurganlarında ölen insanların atlarıyla birlikte gömülmesi geleneği ve atlara ait eşyalar, süsler, keçeler, eyer örtüleri ve eyerler de eski Türklerin atlara olan vefa ve yakınlıklarını göstermesi bakımından değer taşır. Bu özellikleri sebebiyle o dönemde Avrupalılar Hun Türklerini “ata yapışık kavim” diye adlandırmıştır. 
 
Şimdiye bakacak olursak at kültürü artık günlük yaşamın içinde olmasa da kültür geçmişimizdeki varlığı bizim ona daima yakın durmamızı sağlamıştır. Orta Asya’da devam eden at biniciliği ve ata dair eşyaların yapımı Anadolu’da azalmış olup özel zevkler arasında varlığını sürdürmekte ve nadir ustalar tarafından eyerler icra edilmektedir. Anadolu’nun yörükleriyle tanınan illerinden Uşak’ta o nadir eyer ustalarından biri Mehmet Çam’dan sanatı hakkında bilgi aldık:

Haber Görseli

Sizi tanıyabilir miyiz? Saraciye ustası Mehmet Çam kimdir?
 
1963 Uşak doğumluyum, Uşak’ta ikamet ediyorum. 12 yaşından beri tekstil, deri ve son olarak da saraçlık mesleğini devam ettirmeye çalışıyorum. 
 
Türkiye’de şu anda at eyeri yapan ender ustalardan birisiniz. Bundan bahseder misiniz? 
 
Türkiye’de şu anda at eyeri yapan ustalardan olmak bize şeref veriyor. Eyercilikte müşteri memnuniyeti en önem verdiğim konulardan biri. Sırtına eyer konulduğu zaman atın rahat etmesi aynı zamanda atik kullanan birinin ata bindiği anda kendini emniyetli ve rahat hissetmesi lazımdır. Bir de eyeri atın üstüne koyduğumuz zaman görselliği de ön plana çıkarmamız lazım. Yani benim için atın rahatlığı, binicinin rahatlığı ve görsellik unsurlarının üçü bir arada olduğu zaman bu bir başarıdır ve bu ustayı ender ustalardan birisi yapar.  
 
Eyer yapımına başlamanız nasıl oldu?
 
Bir rastlantı üzerine bir kişiden deri aldım. Meğer bu kişi de at sektöründeymiş ve kendisi de at biniyormuş. Bana satmış olduğu deriden eyer yapmamı ve kendisine yardımcı olmamı rica etti. Ben de araştırmalarım sonucunda Türkiye genelinde bu mesleğin eksikliğini gördüm ve bu mesleği yapmaya karar verdim. 

Haber Görseli

ATIN İNCİNMEMESİ VE RAHATLIĞI EN ÖNEMLİ PRENSİPTİR
Eyeri yaparken önemli olan nedir?
 
Eyeri yaparken önemli kuralların başında atın sırtının incinmemesi gelir. Atın sırtı eyerden acımamalıdır çünkü hem atın hem binicinin rahatlığı aynı derecede önemlidir. Bir de görsellik. Benim için bunlar olmazsa olmazdır. 
 
EYERDE KULLANILAN MALZEMENİN KALİTESİ VE USTALIK ÇOK ÖNEMLİ
 
Eyer yaparken temel kurallardan bir tanesi de kaliteli deri ve diğer malzemelerin özenle seçilmesidir. Ondan sonra ustalık ve sanatkârlık devreye girer. Bana göre usta öğrendiğini yapar, sanatkâr da gördüğünü ve tasarladığını yapar. 
 
EYER USTALIĞI VE MESLEĞİ KAYBOLMA TEHLİKESİ ALTINDA 
Bir eyer ne kadar sürede tamamlanıyor? Bu işin sanatkârı olarak sizce bu meslek kaybolma tehlikesi taşıyor mu?
 
Bir eyer ortalama 15 günlük bir süre zarfında yapılıyor. Bu meslek ne yazık ki kaybolma tehlikesi altında. Çünkü bizler mesleğimizi öğretemiyoruz. Çırak yetiştirebilecek kişi de bulunamıyor.
 
Ata dair başka gereç ve donanımlar da yapıyor musunuz? 
 
Evet, eyerle birlikte atın tüm donanımlarını ve malzemelerini yapıyoruz. Üzengi, başlık, gem, yular, dizgin, koşum gibi gereçler de yapıyorum. 
 
PEK ÇOK TARİHİ DİZİYE EYER YAPTIM 
Pek çok filmde ve yapımda bilhassa tarihi filmlerde kullanılan atların eyerlerin sizin elinizden çıktığını şimdi öğreniyoruz. Bundan bahseder misiniz? 
 
Şimdiye kadar pek çok tarihi dizi filmlere eyer yaptım. Bunlar arasında Mehmetçik, Diriliş Ertuğrul, Yunus Emre, Kuruluş Osman, Mehmet Fetihler Sultanı dizilerindeki eyerler tarafımızdan yapıldı. Bu bizim için bir onurdur. 

Haber Görseli

Şimdiye dek alanla ilgili kurum, kuruluş veya dernekten herhangi bir destek gördünüz mü?
 
Bu mesleği yaparken hiçbir kuruluş ya da dernekten destek almadım. Şahsi uğraşlarla kendi kendime halletmeye çalıştım. 
 
Bu tür mesleklerin insanlar tarafından daha çok yapılabilir hâle gelmesi, yaygınlaşması için neler yapılabilir?
 
Bu işin daha yaygın olarak yapılması için çırak yetişmesi gerekiyor. O da maalesef yok. 
 
Zanaatlar, insanların zaruretten gidip geldikleri bir iş sahası olmadığından sanat içerir ve ustası kendi istediğini yapabilir. Peki bu uğraş, şimdiye dek sizin hayatınızı ruh dünyanızı nasıl etkiledi bizimle paylaşır mısınız?
 
Tabii ki mesleğim bana çok şey kattı. Fakat en büyük mutluluk ve memnuniyetim, müşterilerin beğenisini ve memnuniyetini görünce oluşuyor. Psikolojik bir rahatlama ve mutluluk oluyor işleri tamamlayıp teslim edince. 
 
Meraklılarına bu uğraşı tavsiye eder misiniz? İsteyen herkes yapabilir mi bu işi?
 
Bu sanatla uğraşmalarını meraklılarına tabii ki tavsiye ederim eğer ki yaptığı işin kalitesine, becerisine ve müşteri memnuniyetine güveniyorlarsa. Ancak bu şekilde olursa bir işe “yapmak” denir. 
 
Buradan okuyuculara ne iletmek istersiniz?
 
Türk Tarım Orman Dergisi aracılığıyla bu sanata meraklı okuyuculara: Uşak ilinde bir saraciye ustası, at takımları ve eyerlerinin sanatkârı Mehmet Çam adında birinin var olduğunu bilsinler diye sesleniyorum. Bundan sonra daha iyi işler üretmeye çalışacağım. Teşekkür ederim, sağlıcakla kalın. 
 
Yararlanılan Kaynaklar:
 
Saraciye Mehmet Çam, Uşak İli (Kaynak kişi)
Büyük Türk Sözlüğü, Şevket Rado, Hayat Yayınları 
Bahaeddin Ögel, İslâmiyetten Önce Türk Kültür Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1981
Faruk Sümer, Türklerde Atçılık ve Binicilik, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, 1983
Necdet Sakaoğlu ve Nuri Akbayar, Derinin Anadolu’da Bin Yıllık Öyküsü, İstanbul, Orjin Grup Yayınları, 2002
Nejat Diyarbekirli, Hun Sanatı, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1972

türk eyeri