EYLÜL-EKİM 2025 / GEZİ

Sonbaharın sanata dönüştüğü yer, Yedigöller Milli Parkı


Murat ÖZKAN    

03.12.2025 


Doğanın en büyük sanat eseri, şüphesiz sonbahardır. Diğer mevsimler bir başlangıçtır; ilkbahar bir uyanış, yaz bir coşku, kış ise bir dinlenme… Ama sonbahar, bütün renklerin en ihtişamlı vedasıdır. Yazar Cemal Süreya’nın dediği gibi “sonbahar sanattır, diğerleri mevsim”. Bolu’nun kuzeyinde, Küre Dağları’nın eteklerinde saklı kalan Yedigöller Millî Parkı’na yapılan her yolculuk, bu sanatsal döngünün kalbine uzanış gibidir.

Yemyeşil ormanların kucağında yer alan Yedigöller Millî Parkı, doğa tutkunları için vazgeçilmez bir durak. 1965 yılında millî park ilan edilerek koruma altına alınan 1623 hektarlık bu eşsiz havza, sadece doğal güzellikleriyle değil aynı zamanda tarihi ve biyolojik zenginlikleriyle de öne çıkıyor. Bölgede yapılan arkeolojik araştırmalar, “Köyyeri” mevkiinde bulunan Bizans Dönemi’ne ait kalıntılarla Yedigöller’in eski çağlardan beri bir yerleşim yeri olduğunu gösteriyor. “Bolu Masifi” olarak adlandırılan Türkiye’nin en yaşlı kayaçlarının (600 milyon yıldan eski)  bir bölümünün bu bölgede bulunması Yedigöller Millî Parkı’nı daha çekici kılıyor.
 
Ortalama yükseltisi 780 metre olan millî parka ulaşım kara yolu ile sağlanıyor. Ankara-İstanbul kara yolundan Bolu veya Yeniçağa üzerinden kuzeye ayrılan yollarla buraya ulaşmak mümkün. Ancak kış aylarında, Bolu güzergâhının kar nedeniyle kapalı olabilmesi ihtimaline karşın Yeniçağa-Mengen-Yazıcık veya Devrek-Yazıcık yollarının kullanılması gerekiyor. Bu güzergâh, Yedigöller’e yapılacak yolculuğu adeta bir keşif gezisine dönüştürüyor.

Haber Görseli

BİRBİRİNE BAĞLI YEDİ CENNET
 
Yedigöller, adından da anlaşılacağı gibi heyelanlar sonucu oluşmuş yedi adet gölden meydana geliyor. Bu göllerin oluşumu, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın tetiklediği heyelanların, vadi içindeki akarsuların önünü tıkamasıyla gerçekleşti. Bu göller yer altı akışlarıyla birbirine bağlanıyor. Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, İncegöl ve Sazlıgöl. Bu göller, aralarında yaklaşık 100 metrelik bir yükselti farkı bulunan iki farklı plato üzerinde yer alıyor.
 
Alt plato gölleri; Büyükgöl, Deringöl ve Seringöl’dür. Ortalama 780 metre yükseklikteki alt plato göllerinin en büyüğü, 15 metre derinliğiyle Büyükgöl. Bu göl, 1969’da Türkiye’nin ilk alabalık üretme istasyonunun kurulduğu yer olarak da büyük bir öneme sahip. Büyükgöl’ün güneydoğusundaki Deringöl, 20 metrelik bir akışla Büyükgöl’e bağlanıyor. Büyükgöl’ün kuzeyinde ise daha küçük Seringöl bulunuyor.
 
Alt platodan 100 metre daha yüksekte yer alan üst platonun en geniş gölü Nazlıgöl. Gölün dibinden sızan su, kuzeydoğuda bir şelale oluşturduğu için buraya aynı zamanda “Şelale Gölü” de deniyor. Bu platoda ayrıca Sazlıgöl, İncegöl ve Küçükgöl yer alıyor.
 
Gölleri birbirine bağlayan şelaleler, yürüyüş yolları ve mevsimine göre yemyeşil, sararan veya kızaran ağaçlarla çevrili bu alan, doğa fotoğrafçılarının ve yürüyüş meraklılarının adeta rüyası. Özellikle sonbaharda, ağaçların bin bir renge büründüğü bu manzarayı yaklaşık 1400 metre yükseklikteki Kapankaya Manzara Seyir Yeri’nden izlemek, unutulmaz bir deneyim sunuyor. Ayrıca, Kapankaya Seyir Terası’nın hemen yakınında, rüzgârın ve suyun aşındırmasıyla oluşmuş ve gülen bir insan yüzünü andıran “Gülen Kayalar” da ziyaretçilerin ilgisini çeken bir diğer doğal oluşum.  Bu rotanın üzerinde bulunan bir anıt ağaç da doğanın eşsiz gücünü gözler önüne seriyor.

Haber Görseli

DOĞANIN KALBİ, GİZLİ YAŞAMLAR
 
Yaklaşık 240 bitki türünü içeren millî park, ülkemizin en güzel karışık doğal ormanlarına ev sahipliği yapıyor. Kayın, gürgen, meşe, akçaağaç, köknar, karaçam, sarıçam, karaağaç, fındık ve ıhlamur gibi çeşitli ağaç türlerinin yanı sıra, nesli azalmakta olan porsuk ağacı gibi nadir bitki türlerini de barındırıyor. Parkın en dikkat çekici endemik türlerinden biri olan ve sadece bu bölgede yetişen Yedigöller lalesi (Tulipa yedigolleri) ise özellikle ilkbaharda görülmeye değer.
 
Yaban hayatı açısından da oldukça zengin olan parkta; ayı, domuz, porsuk, kurt, tilki, geyik, karaca ve sincap gibi pek çok yaban hayvanını görmek mümkün. Kuş gözlemcileri için de harika bir yer olan Yedigöller’de, yüzün üzerinde kuş türü tespit edilmiş. Alanın orman kuşları bakımından zengin olması ekosistemin sağlıklı bir şekilde devam ettiğini ortaya koyan çok önemli bir gösterge.  Alanda gözlemlenen sürüngen türleri ise yaygın tosbağa, boynuzlu engerek ve yarısucul yılan. Bölgede iki yaşamlılardan Rana ve Bufo türleri de gözlemlenen canlılar arasında sayılmakta. Millî park içindeki geyik üretme istasyonu ise hayvanları yakından gözlemlemek için ideal bir fırsat sunuyor.
 
Doğa sporları ve rekreasyonel faaliyetler için de harika bir merkez olan Yedigöller; dinlenme, yürüyüş, kamp ve fotoğrafçılık gibi pek çok aktiviteye olanak sağlıyor. Özellikle mayıs-eylül ayları arasında Büyükgöl ve Deringöl’de sportif olta balıkçılığı yapılabiliyor. Göllerde göl alası ve gökkuşağı alabalığı gibi türler bulunuyor.
 
KONAKLAMA VE ZİYARET İÇİN İPUÇLARI
 
Yedigöller’in sessiz ve sakin atmosferi, doğayla iç içe konaklama imkânları sunuyor. Millî park içinde bulunan 18 üniteden oluşan toplam 72 yatak kapasiteli bungalov evlerde kalabilirsiniz. Bu tesisler, konforlu bir konaklama ve restoran hizmeti sunuyor. Konaklamanın yanı sıra belirlenen alanlarda çadır kampı da yapabilirsiniz. Ancak millî park kuralları gereği, ateş yakmak kesinlikle yasak ve çevreyi korumak için tüm atıklarınızı yanınızda geri götürmeniz gerekiyor.
Yedigöller Millî Parkı’nı ziyaret etmek için en uygun zaman, nisan-kasım ayları arası. Bolu merkeze uzaklığı yaklaşık 40 kilometre. Özellikle sonbaharda, sarıdan kırmızıya uzanan renk cümbüşü, fotoğrafçılar için eşsiz kareler sunarken, doğanın tüm ihtişamını gözler önüne seriyor.  
 
Yedigöller, sadece bir gezi yeri değil aynı zamanda ruhunuzu dinlendirebileceğiniz, doğanın gücünü ve huzurunu hissedebileceğiniz bir kaçış noktası. Doğa ve macera tutkunları için unutulmaz anılar biriktirebileceğiniz bir rota.

yedigöller bolu sonbahar doğavemacera fotoğraf