EYLÜL-EKİM 2023 / COĞRAFİ İŞARETLERDEN HABER VAR
Coğrafi işaretli tıbbi ve aromatik bitkilerden bazıları
Tüm dünyada büyük can kayıplarına neden olan Covid 19 salgını ile sağlığın her şeyden önemli olduğunu bir kez daha hatırlanırken vücudumuzun sağlıklı besinler ve takviyelerle desteklenmesi de daha önemli hâle geldi. Bu nedenle kış mevsimi yaklaşırken geçmişten günümüze hem tıbbi amaçlı hem de gıda amaçlı kullanılan coğrafi işaret tescili almış tıbbi ve aromatik bitkilerden üçünü sizler için derledik.
DENİZLİ KEKİĞİ
Denizli kekiği, Pamukkale Belediyesinin başvurusuyla 7 Nisan 2021 tarihinde tescillenmiştir.
Halk arasında ‘bilyalı kekik’ olarak bilinen Origanum onites L. çeşidinden üretilen Denizli kekiği, yarı çalımsı, 65 cm’ye kadar boylanan, sert tüylü bir bitkidir. Denizli kekiğinin uçucu yağ oranları, yüzde 3,2-4,4 arasında değişim gösterir. Kekiğin uçucu yağı içerisinde, uçucu yağ kalitesini belirleyen en önemli bileşen karvakrol olup oranı yüzde 71,0-94,3 arasındadır.
Denizli kekiğinin yetiştiği alanlar; kumlu ve kumlu tınlı arasında değişen orta bünyeli, taşlı, su tutma kapasitesi düşük ve geçirgen yapıdaki topraklardan oluşur. Toprak genel olarak tuzsuz, alkali, yüksek kireçli ve düşük organik madde içeriğine sahiptir. Kekiğin en fazla uçucu yağ biriktirdiği çiçeklenme döneminde yani haziran-temmuz aylarında Çökelez Dağı, güneyden kuzeye doğru esen ve samyeli olarak ifade edilen kuvvetli sıcak ve kuru hava dalgasını önler. Ayrıca bu dönemde bölgenin kuzeyindeki Menderes Vadisi’nden gelen serin hava sirkülasyonu bitkiyi rahatlatır. Coğrafi sınırın iklim ve toprak özellikleri, Denizli kekiğinin veriminin ve özellikle karvakrol olmak üzere uçucu yağ oranının yüksek olmasını sağlar.
Kekik; tıpta ve eczacılıkta şurup, pastil ve gargara terkiplerinde kullanılmaktadır. Gıdaların saklanma sürelerinin uzatılmasındaki doğal antimikrobiyal oksidan amaçlı kullanımları özellikle salam ve sosislerde giderek yaygınlaşmaktadır. Organik tarımda diğer tıbbi ve aromatik bitkilerde olduğu gibi, kekik uçucu yağ ve ekstraktlarının insektisit amaçlı ve ekolojik ot kontrolünde kullanımları diğer potansiyel bir alandır. Drog herbaları organik hayvancılıkta yem rasyonlarına doğal antibiyotik parazit düşürücü olarak katılabilmektedir. Bunların dışında parfümeri ve kozmetik sanayinde kullanılmaktadır. (Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 2010).
ISPARTA GÜLÜ
Isparta gülü, Süleyman Demirel Üniversitesinin başvurusu üzerine 13 Ekim 2006 tarihinde coğrafi işaret tescili almıştır. Bitkiler aleminin tohumlu bitkiler bölümünün kapalı tohumlu alt bölümünden Rosales takımı, Rosaceae familyası, Rosa cinsi içerisinde yer almaktadır. Türkiye’de 25 gül türü olmasına rağmen, gül yağı üretiminde kullanılan tür, kültürü yapılan ve Isparta Gülü olarak bilinen Rosa damascena Mill.’dir. Yapılan bilimsel çalışmalarda Isparta’nın iklim ve toprak özelliklerinden kaynaklanan güllerin uçucu yağ oranı ve verimi ile elde edilen yağın kalitesinin yüksek olduğu doğrulanmıştır.
Geleneksel tedavi yöntemlerinde kullanılan doğal ilaçların en önemli kaynağı bitkilerdir. Tıpta kullanılan bitkiler arasında ilk sıralarda yer alan Isparta Gülü, parfüm, kozmetik ve ilaç endüstrisinin en değerli ham maddelerindendir.
Osmanlı Döneminde farklı gül çiçeklerinin fermente edilerek imbik sistemi ile elde edilen yağına "sega yağı" denildiği ve bu yağın bir iksir olarak faranjit, bademcik iltihabı vb. boğaz ve solunum yolu hastalıkları gibi pek çok hastalığa iyi geldiği ayrıca gül kokusunun psikiyatrik ve nörolojik hastalıkların tedavisinde aromaterapi yolu ile kullanıldığı bilinmektedir (Şentürk ve Doğan, 2017).
Anadolu’da gül ve gül suyu üretimi yapıldığından ünlü gezgin İbn-i Batuta’nın Seyahatname’sinde bahsedilmektedir. XVIII. yüzyıldan sonra Osmanlı topraklarında bulunan ve o tarihlerde Cermen sancağına bağlı Kazanlık ve Zağra nahiyelerinde gülcülük çok ileri safhalarda yapılmıştır. Anadolu’da gülcülüğün yeniden gelişmesi için 1900’lü yılların başında Ziraat Bakanlığı tarafından 100 bin adet gül fidanı dağıtılmıştır. Ne yazık ki dağıtılan fidanlardan elde edilen çiçeklerin işleneceği imbiklerin yetersizliği nedeniyle başarıya ulaşılamamıştır. 1900-1923 yıllarında başlayan ikinci dönemde sadece Isparta’da gülcülük başarı kazanmıştır. Gelişen gülcülüğe paralel olarak 1935’te Isparta’da gül yağı fabrikasının temeli atılmıştır. Sökülen bahçeler yeniden oluşturulmuştur. Süreci takip eden gülcüler tarafından 1954 yılında 9 birim kooperatifin birleşmesiyle Gülbirlik kurulmuştur (Isparta Valiliği, 2023).
YALOVA ARONYASI
Yalova aronyası, Yalova İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün başvurusu ile 24 Haziran 2021 tarihinde tescillenmiştir.
Rosaceae familyasındaki Aronia cinsi, Aronia melanocarpa Elliot türüne ait Viking ve Nero çeşitlerinden üretilen Yalova aronyası üzümsü bir meyvedir. Bu çeşitlerde meyve rengi ilk dönemde pembe iken sırasıyla pembe-mor ve mor-siyah renk dönüşümleri gerçekleşir. İçerdiği tanenden dolayı tadı buruk, mayhoş ve kekremsi olsa da meyve tam olgunlaştığında tatlımsı olur.
Bitki, kendine verimli olup tozlayıcı çeşit bitkilere ihtiyaç duymaz. Yapraklarını döken, ocak şeklinde büyüme gösteren, odunsu, çok yıllık, çalı formunda, uzun ömürlü, onlarca yıl canlılığını devam ettiren bir bitkidir. Yalova’nın iklimi, Akdeniz ve Karadeniz iklimleri arasında geçiş özelliği gösterir. Yaz aylarının sıcak ve nemli olması Yalova aronyasının biyokimyasal ve pomolojik özelliklerini kazanmasını; kış aylarının hafif soğuk, yağışlı ve donsuz geçmesi ise yapraksız uyku döneminde kök gelişimi ve gövde beslenmesini sağlar. Yalova aronyası taze olarak tüketilebildiği gibi gıda sanayiinde alkollü ve alkolsüz içecekler, reçel, marmelat, şekerleme, sirke, sos, kuru meyve, gıda boyası, besin takviyesi vb. ürünlerin üretiminde de kullanılır.
- Isparta Valiliği, (2023). Gülcülüğün Tarihçesi. Erişim Adresi: http://www.isparta.gov.tr/isparta-gulu
- Şentürk, S. ve Doğan, N. (2017). Geçmişten Günümüze Tıbbi Bir Bitki Olarak Gül. Ayrıntı Dergisi (Göller Bölgesi Ekonomi ve Kültür Dergisi).
- Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, (2010). Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Kekik ve Adaçayı. Çiftçi Eğitim Serisi 68, Ankara.