MAYIS-HAZİRAN 2024 / GÜNDEM

19 Mayıs’ı var eden Atatürk ve Türk İstiklal Harbidir


Doç. Dr. Okan CEYLAN - Doç. Dr. Suna ALTAN    

26.07.2024 


“Gençler, cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve kültür ile insanlık değerinin, vatan sevgisinin en değerli örneği olacaksınız.” Mustafa Kemal Atatürk

19 Mayıs’ı var eden Türk İstiklal Harbi (Kurtuluş Savaşı) küresel ölçekte 19. yüzyılın son çeyreğinde yükselen emperyalist yayılmacılığın Osmanlı topraklarına bir yansımasının sonucudur. Uluslararası alanda 19. yüzyılın (1789-1914) ilk yarısında  (1829) İngiltere’de meydana gelen ve ardından Fransa, Belçika ve Hollanda gibi Batı Avrupa ülkelerine de sıçrayan Birinci Sanayi Devrimi hem üretim tarzlarını ve üretim ilişkilerini dönüştürmüş hem de ülkelerin yaşam standartlarını yükselterek zenginlik kaynaklarında bilimsel temelli teknolojiyi önemli hâle getirmiştir. Sanayileşme yeni ham madde kaynakları, sanayide üretilen ürünlere yeni pazarlar ve farklı coğrafyalarda yatırım bölgeleri gerektirdiğinden İngiltere başta olmak üzere sayıları yarım düzineyi bulan Batı Avrupa ülkelerini küresel ölçekte siyasi, ekonomik ve toplumsal açılardan yeni bir dünya düzeninin içine çekmiştir.[1]19. yüzyıl başlarında İngiltere’nin dünya ticaretindeki payı yüzde 50 iken Fransa’nın payı ise yüzde 8’dir. 19. yüzyılda telgrafın iletişimi hızlandırmasının yanı sıra karalarda demir yolları iç pazarları bütünleştirirken kıtalar arasında yük ve yolcu taşımacılığı ile küresel ölçekte giderek bütünleşen ve mekaniğin gücüyle tanışan bir dünya yaratmıştır. 15. yüzyılın sonlarında başlayan Coğrafi Keşifler ile ortaya çıkan sömürgecilik özellikle 1873 yılında Viyana Borsası’nın çöküşü ve Almanya ile İtalya’nın siyasal birliklerini tamamlayıp sömürgecilik yarışına katılmaları uluslararası dengeleri ve mevcut statükoyu değiştirmesiyle birlikte Büyük Bunalım sürecinde emperyalizme evrilmiştir. İngiliz Tarihçi Eric Hobsbawm’ın İmparatorluklar Çağı olarak adlandırdığı 1873-1914 arası dönemde sanayileşmiş Batı Avrupa ülkeleri Asya, Afrika ve Avusturalya gibi dünyanın geri kalanı üzerinde siyasi, ekonomik ve askerî kontrol kurmakla kalmamış; toplumsal ve kültürel anlamda oryantalist bir perspektifle emperyalist emeller de gütmüşlerdir.[2] Hatta Osmanlı Devleti ve Mısır’ın da bulunduğu 20 kadar ülkenin maliyesinin çökmesi bu süreci daha da kolaylaştırıp hızlandırmıştır. Osmanlı Devleti’nin Asya, Kuzey Afrika ve Orta Doğu toprakları sanayi devrimi sonrasında emperyalist yayılmacılığa kurban giderken Balkan toprakları Fransız Devrimi sonrasında ulus devlet çağında İngiltere ve Rusya gibi büyük güçlerin etkisi ve kendilerine has bir takım ekonomik ve toplumsal buhranlar neticesinde isyanlara sürüklenmişlerdir.[3] Birinci Dünya Savaşı’nın başında dünyadaki karaların yüzde 68’i sömürge, yüzde 11’i yarı sömürge ve yüzde 21’i de bağımsız devletlerden oluşurken dünya nüfusunun yüzde 60’ı sömürgelerde, yüzde 22’si yarı sömürge ülkelerinde ve yüzde 18’i bağımsız devletlerde yaşamıştır. Hatta öyle ki İngiliz sömürgelerinin yüz ölçümü İngiltere’nin tam 94 katı büyüklüğündedir.[4]

Haber Görseli

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NE GİDEN YOLDA İLK ADIM
 
Tüm bu süreç 1914-1918 arasında dört yıl süren hem sömürgelerin hem de cephe gerisindeki halkın ekonomik, kültürel, toplumsal ve sıhhi olarak bir şekilde savaşın içine çekildiği topyekûn bir savaş olan Harbi Umumi (Cihan Harbi-Birinci Dünya Savaşı) ile sonuçlanmıştır. Sınırların yeniden çizildiği, etnik ve mezhepsel temelli azınlık sorunlarının ortaya çıktığı, zorunlu göçlerin ve nüfus mübadelelerinin yaşandığı bu süreçte dünya Osmanlı, Rus Çarlığı ve Avusturya-Macaristan gibi üç büyük klasik dönem imparatorluğunun dağılışına şahit olmuştur. I. Dünya Savaşı hem çağın hem de Balkanlardan Afganistan’a Kafkaslardan Kuzey Afrika’ya kadar olan coğrafyaların geleceğini tayin etmiştir. Ancak Türker’in nezdinde Cihan Harbi 11 yıl sürmüştür. 1911 yılında Trablusgarp’ın işgali ile başlamış olan savaş süreci 1912 ve 1913 yıllarında Balkan Savaşları, 1914 ve 1918 arası yıllarda I. Dünya Savaşı ve son olarak da 1919 ve 1922 yılları arasında İstiklal Harbi ile sona ermiştir. Birinci Dünya Savaşı’nın ateşkesi olan Mondros Mütarekesi 30 Ekim 1918’de Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında imzalanmıştır. Osmanlı Devleti’ni fiilen işgal altına sokmuş ve çeşitli yerlerde işgaller başlamıştır. Mondros Mütarekesi’nin şartları ve İtilaf Devletlerinin destekleriyle ülkede bulunan azınlıkların Türklere saldırarak asayişi bozması, Osmanlı İmparatorluğu’nun işgalini hızlandıran faktörler arasında önemli bir rol oynamıştır. Bu durum, ülke genelinde büyük bir huzursuzluğa ve direniş hareketlerine yol açmıştır. Anadolu’da artan direniş hareketlerini kontrol altına almak ve bölgede güvenliği sağlamak amacıyla bir askeri yetkili gönderme kararı alınmıştır. Osmanlı ordusunda saygın bir komutan olarak tanınan, vatanseverliği ve askeri yetenekleri bilinen Mustafa Kemal Paşa, Anadolu'daki hareketleri denetlemek ve düzeni sağlamak için uygun bir aday olarak görülmüştür. Mustafa Kemal Paşa, ordu müfettişi olarak geniş yetkilerle Samsun’a gönderilmiştir. Samsun’a varışından sonra bölgedeki durumu incelemeye başlamış, ilk adımı yerel direniş hareketleriyle iletişime geçmek ve halkın desteğini almak olmuştur. Böylece Türklerin bağımsız mücadelesinde 19 Mayıs 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa tarafından bağımsızlık meşalesi yakılmıştır.[5] Mustafa Kemal Paşa, Samsun’dan başlayarak Anadolu halkının vatan sevgisini ve bağımsızlık tutkusunu harekete geçirerek ulusal bir direniş hareketi başlatmıştır. Bu hareket neticesinde başlayan Millî Mücadele, Türk İstiklal Harbi’nin başarısıyla sonuçlanmıştır. Türk İstiklal Harbi ile birlikte ilk olarak I. Dünya Savaşı’nın sonunda İtilaf Devletleri’nin tarafımıza 1918 yılında dikte ettikleri Mondros Ateşkes Antlaşması yerine 1922 yılında Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalanmıştır. İkinci olarak 1920’de tarafımıza dayatılan Sevr “Barış” Antlaşması’nın yerine aylarca süren görüşmelerin neticesinde 24 Temmuz 1923 yılında Türkiye’nin uluslararası alanda hukuken bağımsız bir devlet olarak tanınmasını sağlayan Lozan Barış Antlaşması imzalanmıştır.[6] Böylece Türkiye Cihan Harbi’nin sonuçlarını revize edebilen tek İttifak Devleti olmuştur. Nitekim Lozan Barış Antlaşması Türkiye’yi gerek 1930’lu yıllarda Kıta Avrupası’nda totaliter faşist tek parti yönetimlerinin olduğu ve meclislerin kapandığı bir dönemde faşizmin, gerekse 1939 ve 1945 yılları arasında yaşanan II. Dünya Savaşı’nın dışında tutmuştur. I. Dünya Savaşı’nı kaybedip de faşist olmayan ve İkinci Dünya Savaşı’na girmeyen tek İttifak devleti Türkiye’dir.[7]

Haber Görseli

Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk bağımsızlık ateşini yaktığı 19 Mayıs 1919 sadece küresel ölçekte tarihin akışını değiştirmekle kalmamış, aynı zamanda bir milletin yeniden ayağa kalkmasında ve muasır medeniyetler düzeyinde saygın bir ulus devlet olma hüviyetini kazanmasına da bir başlangıç olmuştur. Bu noktada Türk millî mücadelesinde 19 Mayıs 1919’un çok önemli bir kırılmaya, bir başlangıca işaret etmesinin yanı sıra Türk millî kimliğinin inşasında yer alan önemli mihenk taşlarındandır. Kesintili bir tarihe işaret eden ve 1927 yılında Büyük Kurtarıcı Atatürk tarafından kaleme alınan Nutuk da 19 Mayıs 1919 ile başlamaktadır. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti’ne giden yolda ilk adım olan 19 Mayıs Türk halkı tarafından kutlanmaya başlanmıştır.[8] Büyük Türk milletinin dünyaya örnek teşkil edecek 11 yıllık savaş sürecinde yaşadığı acı travmalar Cumhuriyet devrimleri ile aşılmış ve Türkler dünyanın eşit, saygın ve onurlu milletleri arasındaki yerini almıştır. Bu noktada 19 Mayıs gerek ismi gerekse hangi tarihsel bağlamlarda hatırlandığı ve törenlerin hangi millî kavramlar öne çıkartılarak kutlandığı Cumhuriyet tarihi boyunca değişiklik göstermiştir.
 
TÖRENSEL ANLAMDA 19 MAYIS MEŞRUTİYET’E KADAR UZANIR
 
Bir ölçüde İkinci Meşrutiyet (1908-1918) yılları Cumhuriyet’in siyasi, iktisadi, toplumsal ve kültürel belleğinin oluşumunda çok özel bir laboratuvardır. Bu açıdan törensel anlamda 19 Mayıs bir yönüyle İttihat ve Terakki’nin desteği ve Alman generallerin de teşvikleri ile dönemin Maarif Müfettişlerinden Selim Sırrı Tarcan’ın girişimleri sonucunda Cihan Harbi’nin en ateşli günlerinden biri olan 29 Nisan 1916 yılında Kadıköy’de bulunan İttihat Spor Kulübünün çayırında düzenlenen İdman Bayramı’na dayanmaktadır. 16 seans gösterimde kalacak olan “Darülmuallimin-i Âliye İdman Bayramı” adıyla etkinliğin bir de filmi çekilmiştir. Gençlik etkinlikleri kapsamında düzenlenen İdman Bayramı’nda yüksek atlama, sırık atlama, cirit atma, takla atma, halat yarışı, 100 metre ve 800 metre koşuları etkinlikler kapsamında gösterisi yapılan spor müsabakaları ile Selim Sırrı Tarcan’ın komutasında İsveç jimnastiklerinden örneklerin yer aldığı beden hareketleri gösterisi yapılmıştır. Dolayısıyla Mehmet Ö. Alkan’ın da ifadesiyle 19 Mayıs bir Cumhuriyet icadı olmaktan da önce bir Osmanlı icadıdır.[9] 1925 yılından itibaren basında da yer alan gençlik etkinlikleri Cumhuriyet’in ilk yıllarında “İdman Bayramı, İdman Şenlikleri veya Mektepler Bayramı, Mektepliler Bayramı, Jimnastik Şenlikleri veya Jimnastik Bayramı ve Okullar Bayramı gibi değişik isimlerle anılacak ve nihayet 1938 yılından itibaren adı resmen ‘Gençlik ve Spor Bayramı’ olacaktır.” 

Haber Görseli

20. yüzyılın başında yaşanan Cihan Harbi de dikkate alınırsa bu tarz gençlik etkinlikleri hem sağlıklı nesiller yetiştirmeyi hedefleyen ulus devlet politikaları hem de milliyetçi bir perspektiften gençleri potansiyel kuvvet olarak seferberlik kapsamında cepheye hazırlama fikrini taşımaktadır.[10] İdman Bayramı’nın mayıs ayının birinci cuma günü kutlanmasına karar verildiğinden ikinci İdman Bayramı 1 Mayıs 1917 tarihinde kutlanmıştır. Hatta ikinci İdman Bayramı kutlamalarında İttihad Spor Kulübü’nün şeref tribününde izleyenler arasında Mustafa Kemal Paşa da yer almıştır. Kutlamalar esnasında İsveçli Besteci Felix Korling tarafından bestelenen ve sözleri Ali Elöve tarafından yazılan Gençlik Marşı seslendirilmiş ve bu marş zaman içinde 19 Mayıs ile özdeşleşmiştir. 1918 ve 1919 yıllarında sönük geçen kutlamaların ardından 20 Ocak 1920 tarihinde Meclis-i Mebusan’da Misak-ı Millî’nin kabulünün ardından 16 Mart 1920 yılında İstanbul’un işgalinin ardından 16 Mayıs 1924’te İstanbul’daki liselerin katılımıyla Mektepliler Bayramı adıyla Taksim Stadyumu’nda kutlanmıştır. 1925 ve 1926 yıllarındaki etkinliklere ilkokul öğrencileri de katılmıştır.[11] Aynı zamanda 19 Mayıs 1926 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a ayak basmasına binaen o gün Samsun’da yerel düzeyde Gazi Günü ve akşamda Şükran Balosu adıyla etkinlikler düzenlenmiştir. 19 Mayıs 1919’da Samsun’da Gazi Günü törenlerinde Gazi’nin hatırasına dikilecek heykelin temel atma töreni yapılmıştır. 10 Mayıs 1928 yılında İstanbul ve Ankara başta olmak üzere pek çok şehirde Jimnastik Şenlikleri adıyla etkinlikler düzenlenirken 1931 yılından itibaren etkinliğin 5 ve 6 Mayıs tarihlerinde Mektepler Bayramı adıyla kutlanması kararlaştırılmıştır. 1935 yılında ilk girişimin Beşiktaş Spor Kulübünden gelmesi üzerine Spor Kulüpleri “Atatürk Spor Günü” adıyla bir etkinlik tertip etseler de aynı yıl 27 Mayıs 1935 tarihinde çıkartılan Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun’da bu etkinlik yer almamıştır. 19 Mayıs 1937 tarihinde iktidar partisinin önderliğinde “Gençlik ve Spor Bayramı” adında bir etkinlik düzenlenmiştir. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı 20 Haziran 1938 tarihinde TBMM’de çıkartılan Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında 2739 Sayılı Kanun’a eklenmiştir. 1938 yılında hazırlanan 19 Mayıs Spor ve Gençlik Talimatnamesi’nde de Atatürk’ün yurdu kurtarmak için Samsun’da Anadolu topraklarına ayak bastığı 19 Mayıs’ın tüm Türkiye’de Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanacağı belirtilmiştir.[12]
 
II. Dünya Savaşı ile birlikte gençliğin yurt müdafaasında potansiyel kuvvet olarak her daim hazır tutulması bağlamında 19 Mayıs millî bir bayrama dönüşmüştür. 19 Mayıs kutlamaları yalnızca spor gösterileriyle sınırlı kalmamıştır. 1960’lı ve 1970’li yıllardaki törenlere zaman zaman toplumsal ve politik konular yansımış olsa da 19 Mayıs daha renkli bir şekilde kutlanmaya devam etmiştir. 1979 yılındaki 19 Mayıs kutlamalarını TRT naklen yayımlamıştır. Ayrıca 1979 yılı 19 Mayıs’ında tribünlerde renkli plakalarda çeşitli yazı ve görseller sergilenmiştir.[13] 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nin ardından Atatürk’ün 19 Mayıs’ta doğdum demesi, Millî Mücadele’nin, Nutuk’un başladığı yıl olması ve doğumunun 100. Yıl dönümüne hitaben bayramın ismi de 17 Mart 1981 tarihinde 2429 Sayılı Kanun ile Atatürk’ün devrimlerini ve eserlerini anmak adına “Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı” olarak değiştirilmiştir.[14] 1981 tarihinden itibaren 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlanmaya devam etmiştir.
 
[1] Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı, Çev. Yavuz Alogan, Sarmal Yayınevi, İstanbul, 1996, s.28; Musafa Turan, Avrupa ve Türkiye 1838-1918, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi I, Anadolu Üniversitesi Yayınevi, Eskişehir, 2013, s.93.
[2] Eric Hobsbawm, The Age of Empire, 1875-1914, Vintage Books, New York, 1989.
[3] Erik Jan Zurcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, Çev. Yasemin Saner Gönen, İletişim Yayınları, İstanbul, 2000.
[4] Musafa Turan, Avrupa ve Türkiye 1838-1918, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi I, Anadolu Üniversitesi Yayınevi, Eskişehir, 2013, s.93.
[5] Halil İnalcık, Milli Mücadele Tarihi, Kronik Yayınları, İstanbul 2023, s.43-44.
[6] Feroz Ahmad, Bir Kimlik Peşinde Türkiye, Istanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2019, s.88-89.
[7] Zafer Toprak, Türkiye’de Yeni Hayat: İnkılap ve Travma, Doğan Kitap, İstanbul, 2019;  Zafer Toprak, Lozan'dan Cumhuriyet'e İsmet İnönü, İnönü Vakfı, Ankara, 2013.
[8]  Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk (Söylev), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2019.
[9] Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Zabıt Ceridesi, D.5, C.26, 78. Birleşim, 20 Haziran 1938; Mehmet Ö. Alkan, “Osmanlı İdman Bayram’ından Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’na”, Toplumsal Tarih, S.211, Temmuz 2011, s.30-32; “19 Mayıs Nasıl Bayram Oldu” TRT Haber, 19 Mayıs 2021.
[10] Alkan, a.g.m., s.30-31.
[11] Alkan, a.g.m., s.33-34.
[12] Alkan a.g.m., s.36; TRT Haber, “19 Mayıs Nasıl Bayram Oldu” 19 Mayıs 2021.
[13] Alkan, a.g.m., s.37-39.
[14] Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Milli Güvenlik Konseyi Tutanak Dergisi, C.3, 44. Birleşim, 17 Mart 1981 ; Alkan, a.g.m., s.39; Dursun Ali Akbulut, “19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı”, Atatürk Ansiklopedisi, https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/on-dokuz-mayis-ataturku-anma-genclik-ve-spor-bayrami/ (Erişim Tarihi : 24.05.2024)

 

19mayıs Doç. Dr. Suna ALTAN Doç. Dr. Okan CEYLAN