TEMMUZ-AĞUSTOS 2024 / AYIN KONUĞU

Elif Avcı: “Kayısı toplarken türküler söylerdim”


Canan YALÇIN SEVER    

11.09.2024 


Türk Halk Müziği Sanatçısı Elif Avcı, popüler kültürün baskın olduğu günümüz koşullarına rağmen küçük yaşlardan itibaren başlayan türkü sevdasından vazgeçmemiş genç bir sanatçı. Türkülere olan tutkusu onun tüm hayatını etkilemiş. Hâlen TRT ekranlarında müzik programı yapan Elif Avcı’yla türküler, Anadolu, biraz da günlük hayatıyla ilgili güzel bir söyleşi gerçekleştirdik.

Türküye olan ilginiz küçük yaşlarda başlamış. Bu ilginin kaynağı nereden geliyor? 
 
Henüz ilkokula dahi başlamamışken çocuk yaşlarda çizgi film yerine televizyondaki TRT sanatçılarının konserlerini izlerdim. Ben onları hayranlıkla izlerken ailem de beni şaşkınlıkla izlerdi. Türkülerle tanışmam ise ortaokul çağlarında olmuştu. O dönemlerde hayranı olduğum ve ailemden gizli okul harçlıklarımı biriktirip kasetini aldığım Shakira isimli bir sanatçı vardı. Bir gün yine en sevdiğim şarkısına kaset çalarımda bağıra bağıra eşlik ediyordum. Ardından elim yanlışlıkla o kasetçaların radyo düğmesine değiverdi ve daha önce hiç duymadığım bir ezgi duydum. Büyülenmiştim. Hiç düşünmeden en sevdiğim şarkının üzerine kayıt ettim o ezgiyi ve defalarca onu dinlemeye başladım. Birkaç yıl sonra hayranı olduğum o ezginin bir Türkü olduğunu öğrendim. O günden beri türküler benim hayat felsefem, menzilim ve misyonumun vazgeçilmez bir parçası oldu. 
 
KAYISILARIMIZI TOPLAR, DAMA GÜNEŞE SERERDİK 
Çocukluk ve gençlik yıllarınızdan söz edebilir misiniz? Nerede geçti? Ailenizin toprakla uğraşısı var mıydı
 
İstanbul’da doğdum büyüdüm ve hâlâ yaşamaktayım. Babam Malatyalı, annem ise Sinoplu. Babam askerlik çağına kadar Malatya’da yaşamış. İstanbul gibi bir metropolde doğa ile iç içe bir çocukluk geçirmek maalesef çok mümkün değildi. Lakin yaz tatillerinde Malatya’ya giderdik. Bizim Malatya’nın dünyaca ünlü kayısısı da temmuz gibi olgunlaşır. Haziran’da ise Yeşilyurt’umuzun kirazı allanır. Bu süreç yaz tatiline denk gelince ben ve kardeşim de bir nebze olsun toprakla haşır neşir olabiliyorduk. Kayısılarımızı toplar, çekirdeklerini ayıklar, dama güneşe sererdik. Bu iş genelde kuzenlerle bana veriliyordu. Hatta ben türkülerimle de eşlik ederdim o anlara. Dutları toplayıp çuvallara basarak ezip suyunu çıkaran yengelerimizi hayranlıkla izlerdik. O dutların suyu tekrar temiz bir beze serilir kurutulur pestil olurdu. Hem o pestilin hem de bu anıların tadı hâlâ aklımda. 
 
Anadolu deyince akla toprak, tarım ve türküler geliyor. Bu bağlamda türküler ile kültürün, üretimin ilişkisi sizin için neyi ifade ediyor?
 
Anadolu toprakları çok bereketlidir. En değerli mahsüllerinden biri de şüphesiz türkülerdir. Çünkü türkülerimiz; bu topraklarda doğmuş , büyümüş, yaşam mücadelesi vermiş, evlenmiş, anne baba olmuş, oğlunu askere göndermiş, şehit vermiş, kızını gurbete gelin göndermiş, yeri gelmiş göç etmiş, sıla hasreti çekmiş insanımızın tüm yaşanmışlıklarının yegâne hatırasıdır. Her hasat sonrası kurulan düğünlerde halay olur türkülerimiz, her toprağa konan canın ardından ise ağıt oluverir. Anadolu insanı bu toprakları kendi mayasıyla yoğurmuş bereketlendirmiştir. Bu topraklar da her emeğin karşılığını vermiş bereketle ödüllendirmiştir. Şiirlerinde tabiattan ilham alan ve bu toprakların irfanı ile yoğrulan ozanımız Aşık Veysel birçoğumuzdan daha iyi görebilen gönül gözüyle ne de güzel ifade etmiş; "Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi, yemek verdi, ekmek verdi, et verdi kazma ile döğmeyince kıt verdi. Benim sâdık yârim kara topraktır".

Haber Görseli

KOSTÜMLERİM  TEMSİL ETTİĞİM KİMLİĞİN ÜNİFORMASIDIR 
Siz türküleri söylerken kıyafetlerinizle de Anadolu motiflerini yansıtıyorsunuz. Kıyafet seçimlerinizi neye göre yapıyorsunuz? Bu sizin için neden önemli? 
 
Türkü söylemek benim misyonum. Türküler mühimmatım, sahne ise bağlı olduğum zengin Türk kültürünün asimilasyonuna karşı savaş verdiğim bir cephe. Dolayısıyla kostümlerim de temsil ettiğim kimliğin üniformasıdır. Hiçbir yöre ayırt etmeksizin soydaşlarımızın yaşadığı toprakların türkülerini kendi "tavır ve mahalli ağızı" ile icra etmeye gayret gösterirken; Kırım’ın, Türkmeneli’nin, Doğu Türkistan’ın gök mavisini, yörüklerin , Torosların, ovaların yeşilini; Balkanlarda açan çiçeklerin kırmızısını; Bozkırın buğday sarısını yaşanmışlıklarımızın temsili Anadolu nakışlarıyla bir araya getirip sergilemek bütünü oluşturuyor. Yalnızca türkülerimizle değil, Türk halk motifleri ve renkleriyle zengin kültürümüzü layığı ile ifade edebilmek benim için çok kıymetli. 
 
Türkülerin hikâyelerini dinlemek için Anadolu’yu gezme imkânınız oldu mu? İnsanların tepkisi nasıl oluyor? 
 
Halk konserleri vermek üzere Anadolumuz başta olmak üzere çeşitli Türk coğrafyalarına gitme şansına eriştim. Eskilerin çok sevdiğim bir sözü vardır "Otu çek, köküne bak" diye. Hakikatten nereye gidersem gideyim aynı sıcak gülümseme ve misafirperverlikle karşılaşıyorum. Halk türkülerimizin kimi zaman sevgi, özlem kimi zaman hasret, ayrılık temalı hikâyelerine canlı canlı şahit oluyorum. Bizim insanımızda kilometre ve sınırlara aldırış etmeyen kuvvetli bir bağ var. Aynı kadim kültür ile mayalandığımızın da ispatı bu. Bir toprağın kimliğini öğrenmek istiyorsanız o bölgede söylenen ezgilere kulak verin derim hep. Yakın bir zamanda konser vermek için gittiğim Osmanlı şehri Kerkük’e ait "Altun Hızma" türküsü de Türkmeneli’nin kimliğinin en büyük kanıtı. Orada soydaşlarımızla bir araya geldiğimizde Rumeli’den Karadeniz’e, Azerbaycan’dan Kıbrıs’a kadar birçok halk türküsünü hep bir ağızdan söylemiştik. Tarifi mümkün olmayan hisler ve unutulmayacak bir hikâye ile anavatana özlem ve selamlarını getirmiş oldum. 

Haber Görseli

Müziğe ilgi duyanlar için özellikle gençler için neler tavsiye edersiniz? Neden Türk Halk Müziğine yönelsinler?
 
Ben halk müziği dinleyen ve seven kitlenin genç yaşlı farketmeksizin sessiz ama çok büyük bir kitle olduğu kanısındayım. Türkülerimizin global medyada saf dışı bırakılmasına rağmen hâlâ çok iyi hâlde olduğumuza inanıyorum. Genç arkadaşlarıma tavsiyem, hangi tür müzikle ilgilenirseniz ilgilenin öncelikle ait olduğunuz kültürün kadim müziğine dair bilgi ve birikiminiz olsun derim. Dünyaca ünlü birçok müzisyenin başarı sırrının altında bu yatar. Bununla birlikte bizim topraklarımızın türküleri sizlere coğrafyayı, tarihi, İnsan-ı kâmil olma yolundaki tekâmül yolculuğunu ve beraberindeki birçok şeyi öğretir. Yüzlerce kitabın ifade edemeyeceği bir birikime ve zenginliğe sahiptir türkülerimiz. Unutmayın her müziğin başı halk müziğidir. 
 
MUTFAĞIM EVİMDE EN ÇOK SEVDİĞİM VE VAKİT GEÇİRDİĞİM YERDİR
 Nasıl besleniyorsunuz? Bilinçli bir tüketici misiniz? Ürün satın alırken organik veya doğal olsun diye çaba sarf eder misiniz?
 
Yengeç burcu olmanın hakkını veriyorum diyebilirim. Ev benim için her şeydir. Mutfağım evimde en çok sevdiğim ve vakit geçirdiğim yerdir. Evde olduğum müddetçe asla dışarıdan yemek sipariş etmem. Yemeğimi kendim yaparım, dostlarımı ağırlayıp kalabalık sofralarda hemhâl olmaya bayılırım. Sebze ve meyvemi muhakkak pazardan seçip alırım. Çok iyi karpuz seçerim. İşimden dolayı çok seyahat ettiğimden dışarıda yememin gerekli olduğu durumlarda esnaf lokantaları birinci tercihimdir. Anadolu’da konsere gittiğim köylerde organik ve yöresel lezzetler bölge halkı tarafından binbir ısrarla hediye edilir. Tek bavulla gittiğim birçok yerden iki bavulla döndüğüm oluyor.

elif avcı