EYLÜL-EKİM 2024 / DÜNYADA KOOPERATİFÇİLİK
2025 Uluslararası kooperatifler yılı
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu 19 Haziran 2024 tarihli ve A/78/L.71 sayılı kararı ile 2025 yılını yine Uluslararası Kooperatifler Yılı olarak ilan etti.
Söz konusu kararla BM, üye devletleri ve ilgili paydaş kuruluşların, kooperatiflerin sosyal ve ekonomik kalkınmaya muazzam katkısını daha da teşvik etmelerini sağlamak için önemli etkinlikler düzenleyecek. Üstelik BM tarihinde ilk kez bir konuyu ikinci kez uluslararası yıl olarak tekrar gündeme taşıyacak.
Peki, BM kooperatiflere neden bu kadar önem veriyor? Bunun için dünyanın mevcut durumuna ve son yüzyılda bu duruma nasıl geldiğine bakmak gerekiyor.
Sanayi devriminden bu yana dünya nüfusu büyük savaşlara rağmen hızla artmaktadır. İnsanların bitmek bilmeyen sınırsız ihtiyaçlarının karşılanması için doğal kaynaklar bilinçsizse ve hızla tüketilmektedir. Diğer yandan toplumlar arası gelir ve refah dengesizliği giderek artmıştır. Dünya nüfusunun yüzde 1’i, toplam zenginliğin yüzde 40’ına sahipken, yüzde 50’si bu zenginliğin yüzde 1’ine bile sahip değildir. Bu insanların geliri, fakirlik sınırı olan günde 2 doların altındadır. Hatta her yedi insandan biri açlıktan ölmektedir. Açlık, fakirlik ve sefalet sonucu kaybedecek hiçbir şeyi kalmayan insan sayısı zengin ülkeler için tehdit oluşturmaya başlamıştır.
Bu nedenle BM devreye girmiş ve üçüncü bin yıllık döneme yani yeni milenyuma girişi değişim için fırsat olarak göstermiştir. Dünyada savunmasız, aç ve yoksul insanlara beslenme, sağlık, eğitim, barınma gibi temel haklara erişim için barış, kalkınma, çevre ve insan hakları sorunlarının ilk 30 yılda çözülmesini amaçlayan Milenyum Zirvesi düzenlemiştir. Bu doğrultuda 2000 yılında BM’deki tüm üye ülkeler tarafından Milenyum Bildirgesi imzalanmıştır. Fakat yıllar içinde bir türlü sonuç alınamamıştır. Çünkü sorunların kaynağı ve çözüm için başlangıç noktası genellikle kırsal alanlardır. Ama kırsal alanlardaki ekonomi tarıma dayalıdır ve nüfusun çoğu ciddi fakirdir. Yani dünyanın sorunları çözmek için gittiği yer ve sektör daha kendi sorunlarını bile çözememektedir. Bu arada dünya yeni bir ekonomik krizden daha geçmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde bankacılık ve finans alanında sunulan hizmetlerin gerçek değerlerinin üstünde şişirilmesi nedeniyle başlayan ve bütün dünyaya yayılan buhran, büyük kayıplara neden olmaktadır.
KIT KAYNAKLARIN ETKİN BİR ŞEKİLDE KULLANILMASININ EN İYİ YOLU KOOPERATİFLERDİR
BM çaresizlik içinde durumu kaygı ile izlerken dikkat çekici bir gelişme yaşanmıştır. Bu son mali krizlerde kooperatif bankalar, şirketler emsallerinin aksine daha da güçlenmişlerdir. Kooperatifleşmiş şirketler üretime dayalı faaliyetlerini daha da arttırmışlar ve kazanç sağlamışlardır. Özellikle zengin ülkelerin dev şirketlerine bakıldığında; kooperatif holdinglerinin başarılı oldukları ve aslında bu ülkelerin gelişmişliklerinde kooperatiflerin büyük katkıları olduğu görülmüştür. Böylece aranan altın anahtar bulunmuştur. Ekonominin temel prensibi olan mevcut kıt kaynakların etkin bir şekilde kullanılmasının en iyi yolu kooperatiflerdir.
BM Teşkilatı, bu tespitten sonra, dünyamızdaki açlık, gıda ve gelir dağılımındaki adaletsizlik ve küresel krizler ile mücadelede en önemli araç olarak kooperatifleri seçmiştir. Bu nedenle, 2012 yılı “Kooperatifler Yılı” olarak ilan edilmiştir. Üstelik yine BM kuruluşu olan Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) her sene kutladığı gıda günü için ana tema olarak “Tarımsal Kooperatifler: Dünyayı Beslemenin Anahtarı” olarak belirlemiştir.
BM 2015 yılında Milenyum Bildirgesi Hedeflerini hızlandırmak için 17 başlıkta “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri” belirlemiştir. Hedeflerin çoğu yine doğrudan ya da dolaylı olarak tarım ile ilgilidir ve ana uygulama aracı yine kooperatiflerdir. Buradaki “sürdürülebilirlik” kelimesi ise özellikle seçilmiştir. Çünkü sorunların sadece ekonomik yollarla çözülemeyeceği, çözümün ancak doğa, ekonomi ve sosyal yaşam çerçevesinde karşılıklı dengelerin korunması şartıyla mümkün olabileceği kabul edilmiştir.
Dünyayı sarsan koronavirüs salgını ve yarattığı büyük kargaşa sürecinde kooperatifler bir kez daha önemlerini ispatlamışlardır. Kooperatiflerin devletlerden daha hızlı ve etkili hareket ederek yardımları ve hizmetleri doğru noktalara en iyi şekilde ulaştırabildiği görülmüştür. Çevresel konulara ilişkin sürdürülebilir çözümlerin odağına da yine kooperatifler oturunca BM her derde deva bu sihirli aracın önemini gösterebilmek için 2025 yılını tekrar uluslararası kooperatifler yılı ilan etmiştir. Sonuç olarak gelinen bu durum bir tesadüf değil, göz ardı edilen bir gerçeğin açıkça ortaya çıkmasıdır.
Uluslararası Kooperatifçilik İttifakı (ICA) tarafından 2024 yılı Uluslararası Kooperatif Günü teması, 2012 yılındaki gibi yine “Kooperatifler Herkes için Daha İyi Bir Gelecek İnşa Ediyor” olarak belirlendi. Aynı gün BM Genel Kurulunun 2025 yılını Kooperatifçilik Yılı ilan eden kararını açıklandı. Bu ortak eylem ile bütün dünyada kooperatiflerin sürdürülebilir kalkınmaya katkısı konusunda farkındalık yaratılmaya çalışıldı. ICA ve BM’nin birlikte hazırladığı ortak bildirgede hükümetlere “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri”ne giden yolda kooperatiflerin önünü açacak düzenlemeler yapmaları çağrısında bulunuldu. Bildiride Sanayi Devrimi’nin ardından işçilerin, çiftçilerin ve küçük işletme sahiplerinin kaliteli gıdaya erişimi, tarım ürünlerinin verimli işlenmesi, kolaylıkla pazarlanması ve finansmanı için kaynakları birleştirme ihtiyacından modern kooperatifçiliğin doğduğu anlatılıyor. Günümüzde tüm dünyada, kooperatiflerin sürdürülebilir kalkınmanın en önemli araçlarından biri olduğuna dikkat çekiliyor. ICA’nın kooperatif tanımı hatırlatılarak, kooperatiflerin dünya çapındaki büyüklüğü vurgulanıyor. Kooperatifler aynı ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaç ve hedeflere ulaşmak amacıyla gönüllü olarak bir araya gelen kişilerin ortaklaşa sahip oldukları ve demokratikçe yönettikleri otonom yapılar şeklinde tarif ediliyor. Son verilere göre dünya genelinde 3 milyondan fazla kooperatif bulunduğu ve toplam istihdamın yüzde 12’sini kooperatiflerin oluşturduğu gibi bilgiler veriliyor. Sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri 2030”a giden yolda kooperatiflerin mevcut ve tarihsel katkıları sergilenerek öneminin ortaya konması ve kooperatiflerin bundan sonraki bütün faaliyetlerinin hızlandırılması için herkes tarafından teşvik edilmeleri gerektiği vurgulanıyor.
KOOPERATİFLER SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMAYA ÜÇ BOYUTTA DESTEK VERİYOR
Gerçekten de kooperatifler, birçok ülkede piyasanın işleyişindeki aksaklıkları gidererek, dezavantajlı konumdaki insanları güçlendirerek, istihdam olanakları yaratarak ve sürdürülebilir kalkınmayı destekleyerek ulusal ekonomilere önemli katkılarda bulunuyor. Özellikle sosyal ve ekonomik kriz dönemlerinde dirençli olduklarını gösteren kooperatifler, ayrıca sosyal kalkınma, ekonomik kalkınma ve çevrenin korunması olmak üzere üç boyutta sürdürülebilir kalkınmaya da destek veriyor. Öte yandan kooperatifler her ne kadar önemli ekonomik ve sosyal aktörler olarak giderek daha fazla kabul görüyor olsa da tam potansiyellerini gerçekleştirme konusunda hâlen ciddi güçlüklerle karşılaşmaya devam ediyor. BM’nin Toplumsal Kalkınmada Kooperatifler 2023 Raporunda bu duruma dikkat çekiliyor. Raporda, kooperatiflerin kısa vadeli kâr maksimizasyonunun aksine uzun vadeli sosyal amaçlı yönelimine dikkat çekilerek kooperatif iş modeli hakkında dünya ölçeğinde hâlâ yeterli bilgi ve eğitim bulunmadığı belirtiliyor. Dolayısıyla da özellikle hükümetlerin kooperatiflerin ekonomik ve sosyal kalkınmadaki ve sürdürülebilir kalkınma amaçlarının uygulanmasındaki rolüne ilişkin kapsamlı ve uluslararası karşılaştırılabilir veri toplama kapasitelerini güçlendirmesi gerektiğinin altı çiziliyor. Ayrıca yasalardaki düzenleyici koşulların kooperatiflerin finansal kaynaklara erişim kabiliyetlerini etkileyecek ölçüde karmaşık olduğu, gerekli düzenlemelerin yapılarak kooperatifler lehine elverişli ortamın yaratılması çağrısı yapılıyor. Rapor, kooperatiflerin sürdürülebilir ve başarılı ticari işletmeler olarak desteklenmesi gerektiğini belirtiyor. Özellikle insani koşullara sahip istihdamın yaratılması, yoksulluk ve açlığın ortadan kaldırılması, eğitim, sosyal koruma ve finansal kapsayıcılık, kentsel ve kırsal alanlarda uygun fiyatlı konut seçeneklerinin oluşturulması gibi temel sorunların çözümünde de kooperatiflerin önünü açacak gerekli yasal düzenlemelerin yapılması çağrısında bulunuyor.
Buraya kadara anlatılan gelişmeler gösteriyor ki kıt kaynakları sömürmeden hatta koruyarak üretmek, israf etmeden yaşamak, refah dağılımında adil ve paylaşımcı olmak ve birlikte çalışarak iş birliği yapmak yani sürdürülebilir olmak kooperatifler sayesinde mümkün. Bu tespit ülkemiz için de geçerli. Sorunlarımızın sürdürülebilir çözümü için kooperatiflerimiz vazgeçilmez araçlarımız. Ya bu aracı doğru kullanmayı öğreneceğiz ya da kısır döngü hâlinde kendini yenileyen ve gittikçe ağırlaşan sorunlar karşısında şikâyet etmeye devam edeceğiz. Umarım 2025 yılı ülkemiz için de yeni başlangıçlara vesile olur. Geçmişte doğru ya da yanlış yapılanlar sonucu oluşan birikimlerimizi, geleceği daha iyi planlamak için kullanma fırsatı buluruz. İmece kültürüne sahip bir millet olarak birlik ve beraberliğin bu sefer gerçek altyapısı oluştururuz.