EYLÜL-EKİM 2024 / RÖPORTAJ

İklime uyumlu tohum için ıslah çalışmalarına yıllar önce başladık


Sema ÖZAY    

15.11.2024 


Tarımsal üretim üzerindeki olumsuz etkileri her geçen yıl artan iklim değişikliği farklı alan ve bitkilerde farklı şekillerde zararlar oluşturuyor. Daha özele indirgeyerek tarımın temeli olan tohum ve diğer bitki çoğaltım materyalleri üzerinde etkileri neler olabilir, Bakanlık bu konuda hangi çalışmaları yapıyor, çoğaltım materyalleri nasıl korunuyor gibi sorularımızı TAGEM Genel Müdürü Dr. Mustafa Altuğ Atalay’a yönelttik.

İklim değişikliğinin tarım üzerindeki etkileri genel olarak az çok biliniyor. Tohum üzerinde etkileri ne şekilde ve neler olabilir?
 
Bugünkü anlamda olmasa da tarımın başlangıcıyla yerleşik hayata geçilmiş, dolayısıyla medeniyet tohumla başlamıştır. İklim değişikliği de dünya var olduğundan beri olağan bir değişim. Ancak son yıllarda özellikle de son on yılda değişiklik hızlandı. İlk bakışta ufak sayılabilecek 1-1,5 derecelik artışlar bütün yıla yayıldığı zaman, bütün canlıların ekosistemlerini etkilemekte. İklim değişikliğinin tarım üzerindeki etkileri giderek daha belirgin hâle gelirken tohumlar da bu değişimden doğrudan etkileniyor. 
 
Başlıklar hâlinde açıklayacak olursak öncelikle iklim değişikliği tohumların çimlenme ve büyüme süreçlerini etkileyebilir. Aşırı sıcaklıklar veya kuraklık, tohumların çimlenme oranını düşürebilir veya çimlenen tohumların gelişimini engelleyebilir. Bu durum, tarımsal verimi olumsuz etkileyerek gıda güvenliğini tehdit edebilir. İkinci olarak iklim değişikliği, tohumların kalitesini ve canlılığını da etkileyebilir. Sıcaklık stresi, tohumların depolama ömrünü kısaltabilir ve genetik materyallerinde hasara neden olabilir. Bu durum, gelecekteki ekimlerde kullanılacak tohumların verimliliğini azaltabilir ve bitki çeşitliliğini tehlikeye atabilir.

Haber Görseli

Diğer bir zarar şu şekilde olabilir: Sıcaklık ve yağışlardaki değişiklikler, tozlaşmayı sağlayan böceklerin davranışlarını ve popülasyonlarını etkileyebilir. Bu durum, tohum oluşumunu azaltabilir ve bitki üremesini olumsuz etkileyebilir.
 
Ayrıca iklim değişikliği, bitki hastalıkları ve zararlılarının yayılma alanlarını ve yoğunluğunu değiştirebilir. Yeni bölgelerde ortaya çıkan hastalıklar ve zararlılar, tohumların sağlığını tehdit edebilir ve verimi düşürebilir. Bu durum, tarımsal üretimde kullanılan kimyasal ilaçların artmasına ve çevresel sorunlara yol açabilir.
 
Son olarak iklim değişikliği, bazı bitki türlerinin doğal yaşam alanlarını daraltabilir veya yok edebilir. Bu durum, genetik çeşitliliğin azalmasına ve bitkilerin adaptasyon yeteneğinin zayıflamasına neden olabilir. Genetik çeşitliliğin azalması, tarımın iklim değişikliğine karşı direncini azaltır ve gıda güvenliğini tehlikeye atabilir.
 
İKLİM MODELLEMESİ YAPIYORUZ
Bu etkilerin sürekli olacağı ve daha da artabileceği göz önüne alınırsa Bakanlık bu konuda hangi çalışmaları yapıyor? İklim değişikliğine hazır mıyız?
 
İklim değişikliğinin tohumlar ve tarım üzerindeki etkilerinin kalıcılığı ve artacağı yönünde genel bir görüş birliği olduğundan bu durumla başa çıkmak için stratejik ve bütüncül bir yaklaşım geliştirmek hayati öneme sahip. Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü olarak biz de bu konuyu önemsiyoruz ve pek çok araştırma enstitüsünde çalışmalar başlattık. Bununla ilgili farklı disiplinlerde farklı çalışmalar yapıyoruz.
  
Bu kapsamda TAGEM olarak iklim değişikliğini esas alan AR-GE yatırımlarını hızlandırdık ve kapsamını tüm alanlara yayıyoruz. Burada daha çok bitkisel üretimden bahsediyoruz ama iklim değişikliğinin büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık, kanatlılar, balıklar ve hatta böcek ve mikroorganizmaların, ekosisteme olan etkilerini, buna karşı hazırlıklı olmayı çok önemsiyoruz. Bu nedenle en avantajlı olacak şekilde AR-GE çalışmalarını başlattık. Çalışmalarımızı röportaj konusuna göre başlıklar hâlinde söyleyecek olursam dayanıklı tohum geliştirme çalışmalarıyla iklim değişikliğine dayanıklı; kuraklığa, tuzlanmaya ve hastalıklara dirençli yeni tohum çeşitleri geliştirme çalışmaları yapıyoruz. 

Fotoğraf Galerisi

Farklı bölgelerin iklim değişikliğinden nasıl etkileneceğini anlamak için kapsamlı bölgesel iklim modelle meleri yapıyoruz. Bu modellemede hangi tohumların hangi bölgelerde daha iyi performans göstereceğini belirlemek için AR-GE çalışmalarını birçok eksende yürütüyoruz.  Diğer yandan eğitim ve farkındalık artırma kapsamında iklim değişikliği etkilerine karşı daha dirençli tarım uygulamaları ve tohum seçimi konularında tarla günleri ile çiftçimizin yanınızdayız. Bu eğitimlerde sürdürülebilir tarım teknikleri, toprak yönetimi ve su tasarrufu konularını uygulamalı olarak gösteriyoruz.

ÜRETİM PLANLAMASI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE UYUM AÇISINDAN DA ÖNEMLİ

Bakanlığımızca üretim sürecinin her aşamasında iklim değişikliğine uyumlu tarım uygulamalarını teşvik eden ve çiftçileri destekleyen politikalar oluşturuluyor. Özellikle yeni uygulamaya konulan Tarımsal Üretim Planlaması aslında bu konudaki en önemli yasal düzenleme ve politika. Düzenlemenin ardından çok hızlı hareket edilerek çiftçilerimiz bilgilendirildi. Ağustos ayı sonunda yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Bitkisel Üretim Destekleme Kararnamesi de üretim planlamasını tamamlayacak önemli politika adımı ve yenilik oldu. Bu sayede üretici 3 yıllık destekleme modelini görecek ve ilk kez ürünü ekmeden hangi üründen destekleneceğini bilerek üretim yapacak ve üretim planlaması kapsamında ürünlere ilave destek alma imkânı olacak. Su kısıtı olan alanlarda münavebeye uygun üretim yapan çiftçilerimiz ile TAGEM başta olmak üzere kamu kurumları tarafından ıslah edilen millî tohumla üretim yapan çiftçilerimiz ilave destek alacak.

Ayrıca iklim değişikliğine dayanıklı ve sürdürülebilir yöntemlerle üretilen tohumların tanıtılması için sertifikasyon sistemleri geliştiriliyor. Ulusal ve uluslararası iş birlikleri kapsamında iklim değişikliğine karşı ulusal düzeyde tohum üretimi, depolama ve dağıtımını güvence altına alacak şekilde stratejiler oluşturuluyor. Bilgi paylaşımı ve iş birlikleri artırılarak iklim değişikliğine dayanıklı tohum geliştirme projelerinde uluslararası fonlar ve desteklerden yararlanılıyor.

Özetlemek gerekirse Genel Müdürlüğümüze bağlı araştırma enstitüleri tarafından yapılan araştırma projelerinde bitkiyi strese sokacak kuraklık, tuzluluk, yüksek ya da düşük sıcaklık, radyasyon, yapraklarda kıvrılma ve katlanma, su baskını, hava kirliliği, bitki besin elementleri, pestisitler, toksinler, tuzlar, toprak pH’si gibi abiyotik stresler ile hastalık etmenleri, yabani bitkiler, böcekler, mikroorganizmalar gibi biyotik stresleri göz önünde bulunduruyoruz. Bu amaçla araştırma enstitüleri tarafından stres koşullarına dayanıklı bitki çeşitleri geliştirmeye yönelik ıslah programları ile yetiştirme tekniğine yönelik araştırma faaliyetleri uygulanıyor.
 
ENSTİTÜLERİMİZ YILLARDIR ISLAH ÇALIŞMALARI YAPIYORLAR
İklim değişikliğinin olabilecek etkilerini azaltacak başka çalışmalarınız var mı?
 
Tohumla ilgili enstitülerimiz yıllardır iklim, verim ve kalite odaklı ıslah çalışmaları yapıyorlar. Bu ıslah çalışmaları hiçbir zaman bitmeyecek; çünkü bir çeşit geliştiriliyor sonra onun daha iyisini geliştirmek için çalışılıyor. Materyal çeşidimiz artıyor. İlgili enstitülerimizden yaklaşık 12-13’ünde kışlık sebze, hububat, bakliyat, mısır ve pamuk olmak üzere ayrı ayrı ürünler üzerinde çalışılıyor. Enstitülerimiz konusuna fevkalade hâkim. Bugün tarlada ekilen çeşitlerin neredeyse yüzde 50’si TAGEM’in geliştirdiği çeşitler. Ülkemizde üretimin, ihtiyacın tamamını karşılaması için pamukta, mısırda özellikle de kışlık sebzelerde daha agresif olacağız. Hibrit sebze tohumculuğunda ve yazlık sebzede yakalamış olduğumuz başarıyı kışlık sebze tohumculuğunda da yakalamak üzere kamu, üniversiteler ve özel sektör iş birliği ile 2018 yılında başlatılan “Kışlık Sebze Yetiştiriciliğinde Hat ve/veya Çeşit Geliştirme” projesinin AR-GE çalışmaları 2023 yılı itibarıyla tamamlandı. Bununla ilgili TÜBİTAK ile iş birliklerimiz var. Yerli ve millî tohum üretiminin ne kadar önemli olduğunu pandemi döneminde gördük. Ülkemizin üniversiteleri, ulusal ve uluslararası bilimsel kuruluşları ile kurağa dayanıklı ıslahların yapılması için ilgili enstitülerimizin çalışmaları durmaksızın devam ediyor. 
 
Araştırmacılarımız bildirilerini sunuyor. Türkiye iklim değişikliği ve dolayısıyla  kuraklığa en fazla maruz kalacak coğrafyalardan biri olduğu için çalışmalarımızı iklim değişikliği odaklı yürütüyoruz.
 
UYDU VE DRONLA 31 BÖLGEDE KURAKLIK ÖLÇÜMÜ YAPIYORUZ
 
TAGEM olarak üniversiteler ve TÜBİTAK ile ortak uydudan izleme sistemlerimiz var. Bu projeler devam ediyor. Kuraklığı 3 günde bir bölgesel olarak raporlayacak durumdayız. Hem de meteorolojik kuraklık değil tarımsal kuraklığı. Türkiye genelinde bu izleme sistemi ile tohumun hangi dönemde ekilmesi, hangi bölgede ve hangi dönemde ne kadar sulanması gerektiği, bitkiden çıkan su buharının ne kadar olduğu, bitkinin kuraklık stresini yaşayıp yaşamadığı tespit ediliyor. Kuraklık riskini, toprağın altındaki nemi ve barajlardaki suyu ölçtüğümüz altyapılarımız var hem uydudan hem dronlar üzerinden takip ettiğimiz teknolojik imkânlara sahibiz. İlerde daha kuvvetli bir kuraklıkta bitki nasıl etkilenir, hangi çeşitler etkilenir bunun denemesini yapıyoruz. Örneğin Konya Karapınar ülkemizin kuraklıktan en fazla etkilenen bölgesi. Burada ekilebilecek bitkiler ve tohumları kuraklık denemeleri açısından önemli. Mesela mısırın 26 çeşit tohumunu ekiyoruz. Siz tarlaya baktığınızda mısır görüyorsunuz ama araştırmalarda 26 çeşit mısır tohumunun arasından elde edilmiş kuraklığa en dayanıklı ve verimli olan hangisi ise onu seçiyoruz. Sadece morfolojik özellikleri değil kalitesi, verimi açısından da seçiyoruz. Tabii ki bunlar uzun yıllar süren neredeyse 10-15 yıllık çalışmalar. 
 
Uydu ve dronla 31 ilde araştırma yapıyoruz. Ancak 81 ili kapsayacak şekilde fikir elde ediyoruz. Kuraklık takibi, üretim planlaması gibi çalışmaların know-how bilgisi TAGEM’de. Ekibimizde inanılmaz bir kabiliyet var ve çok disiplinli çalışıyorlar. 
 
Diğer çalışma alanlarımızdan biri doğrudan birebir kuraklık ve üretimle ilgili. Doğrudan ekim yöntemleri geliştiriyoruz. Toprağı doğrudan ekim için geliştirilmiş makinelerle işlediğiniz zaman en az maliyet ve su kaybı olacak. Bu araştırmalar yine Konya’da yapılıyor. Denemelerde doğrudan ekim uygulandığında kullanılan mazot azalırken ürün miktarı ve ürün kalitesinde artış olduğu bilimsel olarak ispatlanmış oldu. 

Fotoğraf Galerisi

Bu şekilde hem toprağın rutubeti korunuyor hem de toprak erozyona karşı korunuyor. Bunu çiftçiye yaymak için uygun metotları bulmamız gerekiyor. 
 
Üretmek kadar bu genetik materyallerin sağlıklı bir şekilde geleceğe ulaştırılması da önemli.  Koruma-saklama süreçlerinde yeni iklim düzeninin getireceği risklere karşı hazırlıklar var mı?
 
Anadolu coğrafyası hem bitkisel biyoçeşitlilik hem hayvansal biyoçeşitlilik bakımından dünyanın en zengin coğrafyalarından biri. Bitkisel biyoçeşitliliği korumak amacıyla gerek tarımsal üretimde kullanılan gerekse doğal ortamında yetişen bin 334 türe ait 63 bin tohum örneği Ankara Türkiye Tohum Gen Bankasında, İzmir Ulusal Tohum Gen Bankasında ise 3 bin 90 türe ait 58 bin 511 materyal bulunuyor. Yani Türkiye Tohum Gen Bankası ile Ulusal Tohum Gen Bankasında toplam 121 bin 515 tohum muhafaza altında. 
Diğer yandan Dijital Tohum Bankalarına tohumların genetik bilgilerini dijital olarak aktarmaya başladık ve böylece yeni çeşitlerin geliştirilmesinde bu verilerden daha fazla faydalanılması mümkün olacak. Elimizdeki yaklaşık 121 bin tohum ve genetik materyalin karakterizasyon yapısını tespit etmek üzere bütçe planlama çalışmalarına başladık.
 
Ankara ve İzmir'deki  iki büyük gen bankasının dışında 30 tane gen bankamız daha var; Bitkinin kimisinde DNA’sı, kimisinde tohumu, kimisinde dokusu saklanıyor. Bu stoklar her birinin dayanma süresine göre yenileniyor. Yedekli depolamamızın nedeni de yangın, deprem, sel gibi durumlara karşı korumak. Aynı zamanda TAGEM, laboratuvar ortamında bitki dokularının saklanmasını sağlayan in vitro ve tohumlar ile diğer genetik materyallerin dondurularak saklanmasını sağlayan kriyoprezervasyon gibi ileri teknikler üzerinde de çalışmalar yürütüyor. 
 
Araştırmalarda dünyanın birçok ülkesinden çok daha iyi durumdayız. Bunun ölçütü de şu; makale sayıları, uygulamalar ve eğitimler. Örneğin 2023 yılında biz 600 yabancı uzmanı ülkemizde eğittik. Bunların çoğu Türk Cumhuriyetleri olmak üzere Avrupa ve Afrika’dan gelen uzmanlar. Bizim araştırmacılarımız da yurt dışına gidip eğitim veriyorlar. Birleşmiş Milletler çatısı altında kurulmuş pek çok örgüt var. Kimisi kuraklık, kimisi hububat, kimisi hayvancılık ve balıkçılık üzerine. Biz bu örgütlerle her zaman iş birliği içindeyiz. Islah ettiğimiz çeşitlerin tohumlarını satacak hâle geldik. 
 
İklim değişikliği odaklı çalışmalara son hız devam ediyoruz. Üreticilerimiz de tüketicilerimiz de Tarım ve Orman Bakanlığına güvensinler. 

altuğ atalay iklim değişikliği tohum tagem ıslah sema özay