KASIM-ARALIK 2024 / KAPAK KONUSU

Herkesin hayal ettiği şey bizim günlük yaşantımız


Sema ÖZAY    

03.02.2025 


Şeydanur Koç Kaya, psikoloji ve gazetecilik bölümlerinden çift ana dal yaparak mezun olmuş, bir süre psikolog olarak çalışmış. Necip Kaya, beden eğitimi ve spor bölümünden mezun olmuş, yüzme eğitmeni olarak çalışmış. Bu iki genç 2021 yılında hem hayatlarını hem de hayallerini birleştirerek Zonguldak’ın Aşağı İhsaniye köyünde hayvancılık yapmaya başladılar. Şehir hayatını bırakıp enerjilerini memleket topraklarına ve tarıma veren 29 yaşındaki iki pırıl pırıl insan, yeni nesle çiftçiliği sevdirmek ve yaygınlaştırmak adına da umut oldular. Şeyda ve Necip adlarının ilk heceleriyle isimlendirdikleri Neşe Çiftliğinde 4 yıldır üretmeye ve yaptıklarını sosyal medya üzerinden paylaşmaya devam ediyorlar. Biz de köyde yaşamak isteyen herkese örnek olacak hikâyelerini, deneyimlerini ve hayallerini okurlarımız için kendilerinin ağzından dinledik.

Sizleri tanıyabilir miyiz?  Daha önce nerede yaşıyordunuz, ne iş yapıyordunuz? Köyde yaşamaya nasıl karar verdiniz? 
 
Şeydanur Koç Kaya: Kocaeli’nde doğdum, üniversiteye kadar da orada yaşadım. Üniversite öğrenimimi İstanbul’da psikoloji ve gazetecilik bölümlerinde çift anadal yaparak tamamladım. 2021 yılına kadar psikolog olarak çalıştım. Köye göçme fikri Covid-19 salgını olduğu zamanlarda 2-3 sene evde kapalı kalınca oluşmaya başladı. İşle ilgili sıkıntılarım vardı. Salgın dönemi hepimizin üzerinde derin etkiler bıraktı ve kafamızı karıştırdı. Birçok insan “ben kimim, niye varım, niye yaşıyorum” gibi sorularla yüzleşti. Haftalarca dört duvarın arasında kapalı kalıp kimseyle görüşmedik. Bu süreç özel sektörde çalışanlar için herkesten daha zorlayıcı oldu. Biraz daha acımasız ve öngörülemez olduğu için maddi olarak da çok zorlandık. Ben yalnız yaşıyordum, ailesiyle yaşayan birine göre yaşam maliyetlerim yüksekti. Bu sıralarda Necip ile evlilik planları yapıyorduk. 
 
Buraya gelişimizin özel sebepleri de var. Benim ağabeyim vefat etmişti, ardından annem ile babam salgın sonrası köye göçtüler. Evin yanına bir müştemilat yapıp ücret karşılığı çalışacak bir aile ile anlaşacaklar, koyunlara baktıracaklardı. İkimizde hayvanları çok seviyorduk. “Acaba gidip biz mi denesek ” derken sonunda köye taşınıp hayvancılık yapmaya karar verdik. 
 
Necip Kaya: Doğma büyüme İstanbulluyum. Atalarım Samsunlu. 2016 yılında Sakarya Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bölümünden mezun oldum. 5-6 sene kadar İstanbul’da bebek ve yetişkinlere yüzme eğitimleri verdim. Köyde yaşama kararı aldık ama ikimizin de köy geçmişi, büyükleri ziyarete gidince hayvanları sevmek için dokunmaktan ibaretti. Ana motivasyonumuz şehir hayatından uzaklaşmaktı. Bizim uzun zamandır arkadaşlığımız vardı ve artık evlenmeyi düşünüyorduk. Ancak geleceğe baktığımızda hayal kuramadığımızı ve geleceğin belirsiz olduğunu fark ettik. Kafamızdaki hafta sonunu nasıl geçirmek istiyoruz, bir çocuğumuz olduğunda nasıl ve nerede büyütmek istiyoruz sorularının cevabı doğrultusunda İstanbul’dan uzaklaşmayı doğru bulduk. Sosyal medya paylaşımlarıyla paralel hayvancılık yapmaya karar verdik. Yani şu andaki başarımız tesadüf değil, başından beri içinde olmak istediğimiz ortam buydu.

Fotoğraf Galerisi

 
YERLİ HAYVANLARLA İŞE BAŞLADIK 
Köye taşınmadan bir araştırma ve planlama yaptınız mı? Destek aldınız mı? 
 
Necip Kaya: Köye gelmeden önce Youtube’dan hayvancılıkla ilgili tüm videoları izlemiştik. Hayvancılık yapmak için gereken tüm bilgileri edindik ve çok hazırdık. Ancak hayvanları ahıra koyduğumuz andan itibaren toprakla ve hayvanla ilgili öğrendiğimiz teorik bilgilerin hepsi puf diye söndü diyebiliriz. Çünkü uygulama ve bir canlıya bakmak çok farklı bir şey. 400-500 kiloluk hayvandan bahsediyoruz. Biz tekrar ne yapacağız, nasıl yapacağız uygulayarak öğrenmeye başladık. Bize öncülük edecek ve destek olacak kimsemiz de yoktu. Hatta Şeydanur’la ilk ineğimizi almaya giderken  “kandırılmamak için nelere dikkat etmeliyiz” diye video izliyorduk. Her şeyi birlikte yaptık. Şeydanur Koç Kaya: Biz gidip bir çiftlikten hayvanlarımızı alabilirdik. Çiftlikten aldığınız hayvanın fiyatı köyden aldığınızın iki katı. Biz de  “hayvancılığı bilmiyoruz, olur da yapamazsak batmayalım” diye yerli hayvan olsun istedik. Bu bölgede doğmuş büyümüş, dağ bayır giden, doğumu çok sıkıntı yaratmayacak melez hayvanlar aldık. Çünkü mera hayvancılığı yapıyoruz. 2021 yılında Ziraat Bankasından sıfır faizli 18 ay ödemeli 100 bin lira kredi aldık. O parayla 6 tane inek aldık. Ondan sonra yavaş yavaş devam etti. Bir kısmını sattık borçlarımızı ödedik.

Fotoğraf Galerisi

ZORLUKLAR BİZİ BÜYÜTÜYOR
Korkular ve endişeleriniz oldu mu? Neler hissetiniz? 
 
Şeydanur Koç Kaya:  Alışık olduğunuz konfor alanından çıktığınızda mutlaka bir endişe ve korku oluyor. Ama sizi bir adım ileriye götürecek şey de o endişe ve korku oluyor. Bu da birazcık canlı ve hayatta hissettiren bir şey. Mücadele etmek insana güç katıyor. Örneğin hava soğuk, hayvanları almaya gidiyoruz. Bunları 3-4 sene önceki Şeydanur’a söyleseniz, gözlerini açarak bakar şu an yapabildiği şeylere inanmazdı. Tüm bu zorlukların bizi büyüterek ileri taşıdığını düşünüyoruz. 
 
Necip Kaya: Benim için aile kavramı çok önemli. Evlenme kararını köye taşınma kararıyla aynı zamanda gerçekleştirdiğimiz için en büyük korkum,  adaptasyon sürecini sağlıklı yaşayamamaktı. Yani işlerin kötü gitmesi, bu durumun da arkadaşlığımıza ve evliliğimize yansıması korkusuydu. Gelmeden bunu konuşmuştuk ama yine de endişeliydim. Olabilecek sıkıntıları her aşamada çok fazla iletişim kurarak aştık. 
 
KÖY DENİLİNCE ESKİ KÖYLER AKLA GELMESİN 
Köye ilk geldiğinizde neler yaşadınız?
 
Şeydanur Koç Kaya: Dünya artık büyük bir küresel köy. Köy dediğimizde eski köyler akla gelmesin, çünkü internet var. Bizim köyümüz de dağın tepesinde bir yer değil. Köyden ilçeye gitmemiz 10 dakika sürüyor. Köye gelmemizde bu da bir etken oldu. Denize çok yakınız. Yazın hayvanların bakımını yapıp meraya saldıktan sonra 5-6 dakika mesafede farklı farklı koylar var, denize gidiyoruz. İlk defa yaptığımız şeyler soba yakmak, odun kesmek. Bunlar zaten sürecin içinde öğrendiğimiz en kolay şeyler.
 
Köyün yerleşik sakinleri sizin şehirden gelip hayvancılık yapmanızı nasıl değerlendiriyorlar? 
 
Şeydanur Koç Kaya: Genellikle büyük şehirlerden köye göç edenler Muğla taraflarını tercih ediyorlar. Ve oralarda halk tarafından hoş karşılanmadıklarını duyuyoruz. Aşağı İhsaniye köyü benim ata toprağım olduğu için herkes bize kucak açtı. Benim atalarımı tanıyorlar. Dedemler Rusya tarafından göç ederek bu köyü kurmuşlar. Şaşırdıkları bizim hayvancılık yapacak olmamızdı. Çünkü zarar eden ve ürettiklerini satamayan çok olmuş. 25 yaşlarında şehirden gelmiş iki genç olarak bizi de görünce “Bunlar denerler, yapamaz ve giderler” diye düşünmüşler.  Bu düşüncelerini de bize söylediler. Ahırımızı açık yaptık, “hayvanları öldüreceksiniz” dediler. Peynir yaptık, “biz yıllardır yapıyoruz, satamıyoruz” dediler. Teşekkür edip bildiklerimizi yaptık. Şu anda bizim bilgimizden ve araştırdıklarımızdan kendileri bir şeyler öğrenmek istiyorlar. Hayvanımda şöyle bir şey oldu, ne yapsak falan diye danışıyorlar. Bizim teknolojiyi daha fazla kullanmamız ve araştırmamız onlara güven verdi. Artık daha destekleyiciler. 

Fotoğraf Galerisi

Bir süredir köyde yaşıyorsunuz. Sizin gözlemlerinize göre çiftçinin en çok ihtiyaç duyduğu şey nedir?
 
Necip Kaya: Köylerde inanılmaz lezzetler var. Bir kahvaltıya gidiyorsunuz, inanılmaz lezzetli reçeller, soslar, çeşit çeşit organik tatlar var. Sadece kendi tüketimleri için yapıyorlar. Niye satmıyorsunuz dediğinizde “bunu kim alır” cevabı ile karşılaşıyorsunuz. Pazarlama noktasında destek verilse inanılmaz şeyler olur düşüncesindeyim. Bu insanlar özellikle de kadınlar çalışmaktan kaçınmıyorlar.  Onların ürün verdikleri kişiler aracılar olduğu için düşük fiyata alıyorlar. “Hayvancılık ya da çiftçilik kazandırmıyor” demelerindeki ana nokta da pazarlama sıkıntısı. Ürettiklerini nasıl değerlendirecekleri konusunda desteklenmeye ve yönlendirilmeye ihtiyaçları var.  
 
Sizin şu anda yaptığınız tarımsal faaliyetler neler?
 
Şeydanur Koç Kaya: Bizim şu anda safkan Amerikan jersey ırkından 15 tane hayvanımız var. Onların sütünü yoğurt, peynir ve tereyağı yapıyor, perakende olarak satıyoruz. Takipçilerimiz olduğu için sosyal medya üzerinden Türkiye’nin her yerine kargo yapıyoruz. Kendimize yetecek kadar da sebze yetiştiriyoruz. 
 
Necip Kaya: Asıl farklı tarafımız bizim mera hayvancılığı yapışımız. 12 ay boyunca hayvanları meraya salabiliyoruz. Senede bir kaç gün kar yağıyor, hayvanlar sadece o zaman kapalı kalıyor. Bu duruma bölgenin nimeti diyebiliriz. Meranın zayıf olduğu zamanlarda yonca, silaj gibi kaba yemle ya da mineral-protein ihtiyaçları için az miktarda suni yemle hayvanlarımızı besliyoruz.  
 
KÖYDE İHTİYAÇLARINIZ AZALIYOR
Beklentilerinizi ne derece karşıladınız?
 
Şeydanur Koç Kaya: Manevi olarak beklentilerimizin üzerinde memnunuz. Hayatımız boyunca tüketici olarak yaşadık. Burada doğayla iç içe ve üretici olmak çok farklı bir şey. Bir inekle iletişim kurmanın parasal bir karşılığı yok ancak insanda başka bir göz açıyor. Akşama kadar ördekler, tavuklar, tavus kuşu, inekler, buzağılar ve birçok canlıyla iletişim kuruyoruz. 500 kilo bir hayvan başını size yasladığında, doğum yaparken sizden yardım beklediğinde o iletişimi yaşıyorsunuz. Zamanımız yetiyor, özgürüz, canlılarla beraber yaşıyoruz. Tüketim toplumunun getirdiği birçok şeyden uzağız. Örneğin şehirdeki gibi şöyle güzel bir çantayı alayım hayalim yok, bunlar önceliğim değil.   
 
Maddi açıdan derseniz hem yetiyor hem yetmiyor. Köyler eskisi gibi değil. Yaşam maliyetleri yüksek ve iş yükü var. Biz köy yaşamını romantize etme taraftarı değiliz. Ancak ihtiyaçlarınız azaldığı için geliriniz yetmeye başlıyor. Biz aylardır 2 inek sağarak geçiniyoruz, belki hiç kimse inanmayabilir ama geçiniyoruz. Bu işlerin çok da matematiği yok, evdeki hesap çarşıya uymuyor. Akışa bırakmak gerekiyor. Siz daha çok çalıştığınızda inek daha fazla süt vermiyor.
 
Necip Kaya: Biz İstanbul’da patron şirketlerinde çalıştık. Çalışma ortamı sert oluyor. Burada fiziksel olarak daha çok çalışıyoruz. Ormana gidiyoruz, gübre temizliyoruz ama istediğim zaman çalışabiliyoruz. Gün sonunda artıları eksileri birer tarafa koyduğunuzda iyi ki buradayız iyi ki gelmişiz diyoruz.  Kimseye ihtiyacımız yok, kimseye bağlı değiliz. Hayvanlara bakmak dışındaki işleri, canımız ne zaman isterse o zaman yapma özgürlüğümüz var. 
 
Köyde yaşamak isteyen ama cesaret edemeyenlere ne söylemek istersiniz?
 
Necip Kaya: Köyde yaşamak isteyenlere diyeceğim şu; köy hayatı, enerji istiyor o yüzden erken yaşlarda planlanmalı. Bir genç çift, köyde iyi bir planlama ile çok güzel geçinebilir. 
 
Şeydanur Koç Kaya: Bence tarımla, hayvancılıkla ve tıbbi aromatik bitkilerle ilgili çok güzel eğitimler, çok güzel fırsatlar var. Biz hayvancılığa başladıktan sonra o eğitimlerle hatalarımızı düzelttik. Cesaret edemeyenlere diyeceğim şu; bu işi yapan insanlarla gidip görüşsünler. Yapmak istedikleri işle ilgili eğitim almak ve kısa süre de olsa deneyimlemek çok büyük avantaj sağlar. Gidecekleri bölgeyi tanımak, potansiyeli görmek, iyi bir planlama yapmaları da önemli bir şey bence. Böylece başarısız olma olasılığı azalır. Köy gençlerle güzel, tarlalarımız ekilemiyor ve boş kalıyor. Bölgenin şartlarına göre yeni çalışmalar yapmak gerekiyor, bunu da elbette gençler yapacak. Son sözüm; şehirde kime sorsanız gelecekte bahçeli bir ev, bir köpek ve kendi yetiştirdiği domatesi, biberi koparmayı hayal eder.  İşte herkesin hayali olan şey, bizim günlük yaşantımız.

Neşe Çifliği Şeydanur Koç Kaya Necip Kaya3 köy hayatı Sema Özay