Gramofon ustalığında Ankara’da tek, Türkiye’de ise son kalan iki kişiden birisiniz. Sizi tanıyabilir miyiz?
Ben Abdulkadir Akcan. Ankara Kızılcahamam doğumluyum. 112 Acil’de, ambulansta görev yapan bir memurdum Sağlık Bakanlığında. Gramofon tamirciliği işim de hep devam etti. Gramofon, çocukluktan kalma bir merakım. Köyde o zamanlar elektrik yoktu bizim oralarda. Bizim evde de gramofon vardı. Arkadaşımla sedirin üstünde dinlerken, “Bunun içinde parmak kadar adamlar şarkı türkü mü söylüyor.” derdim. O zamanlar gramofon çok özeldi, dokunmamız yasaktı evde. Yasak olan şeyler de hep cazip gelir insana ve çocuklara. Oradan kalma bir merak ve benim için bir bağlılığa hatta hastalık derecesinde bir alakaya dönüştü. Bir gün gramofonumuzu tamir ettirmemiz gerekti. Tamirci aramaya başladık. Anafartalar’da 1970’lerde dükkânını kapatmış bir ustanın adresini bulduk, ulaştık o da işi bırakmış; kendisinde olan birtakım parçaları bize verdi. Kendim çözmeye çalıştım iş başa düşünce. Kendi gramofonumuzu ayağa kaldırınca Pirinç Han’ın sahibi olan arkadaşım sana buradan bir yer ayarlayalım bizim gramofonlara da bakar mısın dedi. Burayı 1990’da küçük bir atölye yaptık. Nöbet aralarında gelip hobi olarak başladığım bu işte profesyonelleştik. O zamanlar internetten bir şeyler öğrenme bulma şansı yoktu. Gerekli araştırmaları kendimiz yaptık.
Bu mesleği öğrendiğiniz bir ustanız var mıydı?
Hayır. Bu işi bilen bir usta yoktu o zamanlar. Ben bu işi kendim araştırarak ve deneyerek öğrendim. Hangi materyalden nasıl ses çıkar, bu adamlar nasıl bir şey yapmış da bu sesi alabilmiş, çandan nasıl ses çıkar, alüminyumdan nasıl ses çıkar? Bunların hepsini araştırarak, çoğunu deneme yanılma yöntemiyle yaptım diyebilirim.
Tam olarak ne yapıyorsunuz bize tarif eder misiniz?
Hem gramofon tamiri yapıyorum hem pikap. Ama pikabı bıraktım. Eskiden daha çok uğraşıyordum. Artık yaşlandık. Çok özel parçalar olursa tamirini yapıyorum ancak Hindistan malı gramofonlara pek bakmıyorum, tercih etmiyorum. Eski hatıraları ve özel parçaları, insanlara atasından miras kalmış, manevi değeri olan gramofonları ayağa kaldırıyorum.
ESKİ HATIRALARI VE ATASINDAN MİRAS KALMIŞ GRAMOFONLARI AYAĞA KALDIRIYORUM
Yeni gramofonlar da ürettiniz mi?
Sıfırdan yapmadık. Eldeki parçalardan aslına, eski formuna uygun olarak gramofonlar yaptık. Aksesuar amaçlı veya süs değil de gerçek gramofonlar bunlar. Yüzde ellisi yeni, yüzde ellisi eski gramofonlar yaptık. Hindistan’da sıfırdan yapıyorlar fakat orada yapılanlar aksesuar amaçlı. Onlara biz gramofon demiyoruz; süstür, gramofon görünümü var ama onlarda taş plak filan dinlenmez; plakları da bozar.
Gramofonun sizin için anlamı nedir? Gramofonu sadece bir keyif aracı olarak görmek doğru mu?
Gramofonun yeri müzik dinlemede apayrıdır, hiçbir şey yerini tutmaz. Dinlediğiniz zaman gramofon analog ses verir. Dijitalden ses dinlemeniz zorlaşır. Yani dijital ses ile analog ses arasında çok fark vardır. Taş plak bire bir dolumdur. Öbürleri arada amfi vardır, onlarla doldurulur. Bire bir kayıt olduğu için sanki yanınızda söylüyor gibi alırsınız sanatçının sesini. Gramofonun sesi çok başkadır. Gramofon sahip çıkılması gereken bir değer. Sadece keyif aracı olarak görmek yanlış olur, onda bir geçmiş ve hatıralar var. Özel bir araç gramofon.
Siz bu işi kaybolma tehlikesi altındaki bir meslek olarak mı görüyorsunuz, sanat olarak mı? Yaptığınız bu işi nasıl tarif edersiniz?
Bu bir meslek ve sanat. İkisi birden. Bazı şeyleri kendiniz tasarlıyorsunuz çünkü bu işi yaparken. Sanat, kendinden ve başka yerde olmayan güzellikleri ayrıntıları işine katarken, meslek o işi devam ettirmenin, sürekliliğin bir ürünüdür. İkisini de icra ettiğimiz bir iş bu.
Yaptığınız iş hem dünyada hem de ülkemizde nadir bir iş. Şimdiye dek ilgili bir kuruluştan herhangi bir destek aldınız mı?
Hayır, şimdiye dek hiçbir yerden hiçbir destek almadım. Tamamen kendi imkânlarımla yaptım bu uğraşı. En azından vergi mükellefliğinden kurtulabilsek biz eski meslek erbapları, sanatkârlar. Kültür Bakanlığı bunu yapabilir, atölyemiz için vergiden muaf olabilsek çok daha istekle verimle işimizi yapabiliriz.
Size müracaat edenler, yanınıza gelenler genellikle gramofon meraklısı ya da koleksiyonerler mi?
Evet, genellikle koleksiyoncular ve gramofon meraklıları daha çok geliyor. Ama her kesimden her yaştan insan ve üniversite talebeleri de merak ediyor.
Bu işi dünyada ve Türkiye’de yapan nadir ustalardan birisiniz. Hatta tek olduğunuz bilinmekte. Bu sizin için ne ifade ediyor?
Tabii ki güzel bir şey. Uğraşmaya çalışan eline penseyi, tornavidayı alıp yapıyorum diyenler de oluyor arada. Ama ne kadar gramofon tamiridir orası tartışılır.
Şu an gramofon kullanımı ve merakının dünyada ve Türkiye’deki durumu nedir sizce?
Meraklıları var. Bunun yaş sınırlaması yok. Üniversitelilerden tutun da 70’lik 80’lik adamlara kadar gramofonun meraklısı var. Gençler dinlediği zaman bundan zevk alıyor ve dinlemek istiyor. Maddi imkânları da yeterli olanlar merakını bir şekilde gideriyor diyebiliriz.
Ben gramofon meraklısıyım diyelim ki buradan ne kadar fiyata alabilirim bir gramofonu?
Hindistan mallarından 3 bin TL’den tutunda 100 bin TL’ye kadar gramofon alabilirsiniz. Hatta 500 bin TL’ye gramofon var. Hindistan malı almak istemiyorsanız da ortalama 35-40 bin TL bütçe ile gramofon alabilirsiniz.
Ne tür gramofonlar mevcut? Meraklılarına ve almak isteyenlere ne tavsiye edersiniz?
Genelde borulu gramofon bilinir ama çanta gramofonlar da vardır. Bunlardan da çok kaliteli ses çıkar. Gramofon almak isteyen kişinin iyi araştırma yapması gerekiyor.
Salon gramofonları var, sahne gramofonları var, evde dinlenilmesi için özel yapılmış olanlar var. Epey bir çeşidi var.
Piyasada olmayan ekstra malzemeler var mı işinizi yaparken size lazım olan?
Mesela piyasada olmayan ama gramofon tamiri için gerekli olan diyaframları vardır bunların çabuk patlar. Onları alüminyum malzemeden kalıp çıkartıp tekrar preste basıp imal ediyorum. Dişlilerin döndüğü yataklar vardır o yataklar eskir onlara bronzdan yatak yapıyorum tekrar. Aşınmış dişlileri de yaptırmak gerekir. Hepsini elden geçiririz.
BU İŞ PARA İÇİN YAPILMAZ Bu iş geçim kaynağınız mı?
Hayır, dediğim gibi hobi olarak başladım ve ilerlettim. Bu işten ev geçindirmek çok zor, dünyada da Türkiye’de de. Gramofonu, hele ki artık antika, yüz kişiden kaçı bilir ve dinler? Böyle bakmak lazım. Bu iş para için yapılmaz. Sevmesem tozunu yutar mıyım?..
Bu mesleğin devam etmesini ister misiniz?
Evet, birkaç kişiye bu işi gösterdim; öğrettim fakat yapmıyorlar. Biri antikacılık yapıyor biri de kendi çapında bir şeyler yapmaya çalışıyor. İşimizi öğretmeliyiz, bildiğinin zekâtını vermek, bildiğini öğretmekle olur. Bildiğini aktarmadan gitmenin hesabını sorarlar.
Buradan okuyucularımıza iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
Ömür göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor. Vakitlerini çok iyi değerlendirsinler. Benim yaşıtlarım şimdi parklarda oturuyor politika yapıyor. Ben en azından iyi kötü burada bir şeyler yapıyorum, üretiyorum. Oturarak, tavla oynayarak kendimize de ülkeye de fayda olmaz. Ferdî olarak bir şeyler yapması lazım hepimizin. Eskilerimize sahip çıkalım, eskisi olmayanın yenisi olmaz. Bu eski ifadesinde sadece eşyayı kastetmiyorum, yaşlılarımıza da sahip çıkmalıyız, ana babalarımıza da büyüklerimize, öğreticilerimize de sahip çıkmalıyız. Bu bizim ahlakımızı gösterir.
Kaynakça:
Türk Dili Sözlüğü, M. Nihat Özön, Arkın Yayınevi-İstanbul
Gramofon ve Taş Plak, Şennur Şentürk, Yapı Kredi Yayınları, 1996-İstanbul
Geçmişten Gelen Ses Gramofon ve Taş Plak Koleksiyonu, Raif Kara, Cepa Yayınları
https://www.youtube.com/watch?v=Lrh4XUA6foU (Gramofoncu Kadir Usta, röportaj, 2015)
Raif Kara (Gramofon koleksiyoncusu)röportajları-
https://www.youtube.com/watch?v=Axgs8eNjxPM
https://www.youtube.com/watch?v=-sfyEQPJq8I