EYLÜL-EKİM 2018 / KAPAK KONUSU

Doğal bitki varlığımız bal kalitemizi artırıyor


Hülya OMRAK     İbrahim BAĞCI 

07.09.2018 


Altmış binin üzerinde kayıtlı üreticisiyle, hemen her bölgesinden elde edilen birbirinden çeşitli ürünleriyle Türkiye, tam bir bal cenneti. Çoğunluğu aile işletmelerinden oluşan üreticilerle Türkiye’nin bal ihtiyacı fazlasıyla karşılanabiliyor. Son yıllarda hayata geçirilen yeni teknolojiler ve projelerle önü daha da açık olan bal ve arıcılık sektörünü, önde gelen üretici örgütlenmelerinden olan Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Sekreteri Hamza Kopuz ile tüm yönleriyle konuştuk.

Birliğinizin çalışmalarından kısaca bahseder misiniz?

Ülkemizde 80 tane alt birliğimiz var. 5996 sayılı Kanun’a göre kurulan birliklerimiz hayvan ıslahına dayalı çalışmaları yapmak üzere faaliyetlerini yürütmekteler. Türkiye’de önemli görevler ifa ediyor birliğimiz ve 80 alt birlikle de çalışmalarını koordineli olarak 2003 yılından beri sürdürüyor.

60 BİNİN ÜZERİNDE ÜRETİCİ VAR

Türkiye’de bal üretimi gerçekleştiren yatırımcı sayısı beklentiyi karşılar durumda mı? Aile arıcılığı mı, büyük üretici mi yoğunlukta?

Türkiye’de 60 bin civarında aile, arıcılık faaliyetleriyle uğraşmakta. 7 milyon civarında koloniyle bu faaliyet yürütülürken her aile işletmesine ortalama 150 – 200 kovan düşüyor. Büyük işletmelerin sayısı aile işletmelerine göre daha az ama Türkiye’de bal üretimini karşılayacak kapasitemiz mevcut. Yani aile işletmesi olarak da profesyonel işletme olarak da Türkiye, dünyanın önemli bal üretici ülkelerinden bir tanesi. Takriben 114 bin ton bal üretimiyle de dünyada ikinci sıradayız.

Tüketim rakamlarına baktığınız zaman kişi başına bir buçuk kilo gibi bir rakam çıkıyor maalesef. Üretimde kovan sayısı bakımından iyi durumdayız ama kovan başına üretim miktarında aynı şeyi söylemek mümkün değil. 

SAHİP OLDUĞUMUZ DOĞAL BİTKİ VARLIĞI BAL KALİTEMİZİ ARTIRIYOR

Türk balının kalitesini dünyada üretilen diğer ballarla kıyaslar mısınız?

Türkiye’deki mera alanlarının varlığı, özelikle Doğu Anadolu’daki çiçek varlığı baldaki kalitenin artmasını sağlıyor. Anadolu, dünya bitki varlığının özellikle endemik bitkilerin çok önemli bir kısmına sahip. Avrupa’nın neredeyse tamamında olan bitki varlığı Türkiye’de tek başına var. Durum böyleyken bizim üretim kalitemizde bir düşme olamaz. Bal kalitesi açısından son derece iyi durumdayız. Ayçiçek, kestane, pamuk ve geven balı üretiminde çok iyi bir noktadayız. Çam balı üretimindeyse dünyada birinci sıradayız. Çok kaliteli üretimler var ülkemizde. Mesela Ardahan’da kimyasal anlamda hiçbir kirletici yok. Buradaki yüksek platolarda üretilen ballar son derece kaliteli çiçek balları. Türkiye, coğrafi işaret almada daha yeni yeni belli bir noktaya geldi. Bu balların belli kalitede coğrafi işaretlerini de alarak, patent haklarını elde ederek, piyasaya sürebilirsek çok başarılı bir noktaya gelebileceğimize ben inanıyorum.

Haber Görseli

ARICILIK SEKTÖRÜNÜN DEVAMI ISLAH ÇALIŞMALARIYLA MÜMKÜN

Arıcılıkta verim ve kaliteyi artırmak için neler yapılabilir? Islah çalışmaları var mı? Tarım ve Orman Bakanlığı ile bu konuda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

Tarım ve Orman Bakanlığı ile birlik başkanlığımız arasında son yıllarda ıslah konusunda çalışmalar yapılıyor. Arı ıslahı son derece önemli bir konu. Verimlilik konusunda ciddi sorunlardan bir tanesi arı ırklarının birbirine karışması. Verimli ana arı kullanamıyoruz, damızlık yeteri kadar üretemiyoruz. Örneğin Kafkas bölgesinde Kafkas ırkıyla çalışmak gerekiyor, Anadolu’nun hâkim olduğu bölgelerde Anadolu ırklarını ıslah edip oradan damızlık materyal üreterek çalışmaya devam edilmesi lazım. Islah konusunda Birlik Başkanlığımızın Tarım Bakanlığı ile çok ciddi bir projesi yeni yürürlüğe girdi 2019’da faaliyete geçecek. Bunun dışında damızlık ana arı üretimi konusunda belli noktalarda projeler şu anda uygulamada. İnşallah önümüzdeki yıllarda da bu damızlık sorununu aşarsak arıcılığın kalitesi de çok daha iyi noktalara gelecektir.

Birlik olarak üreticilerle nasıl bir iletişiminiz var? Tüm üreticilerden haberdar mısınız?

Her üreticiyle doğrudan ilişki içinde olamayabiliriz ama bize bağlı diğer il birlikleri üreticiyle mutlaka iletişim halindeler. Sorunlar çözüm noktasında mutlaka merkez birliğine geliyor. İl birliklerimizin çözemediği konular merkez birliğine aktarılıyor ve merkez birliğimiz de gerekli girişimleri Bakanlık düzeyinde yapmaya çalışıyor. Üreticilerimizle iletişim konusunda hiçbir sorun yaşamıyoruz.

DÜNYA ÇAM BALI ÜRETİMİNİN YÜZDE 80’İNİ MUĞLA VE ÇEVRESİ KARŞILIYOR

Arı yetiştiriciliği ve bal ülkemizde en çok hangi bölgelerde yoğun olarak yapılıyor?

Anadolu gerçekten bir bal cenneti. Uzun yıllardır arıcılıkla iç içe olmuş biri olarak bunu net bir şekilde söyleyebilirim ancak en iyisi şurasıdır demek çok zor. Doğal bitki alanlarının olduğu her yerde üretilen ballar en iyisidir. Arıların çiçeklerden doğrudan taşıdığı nektarın saf ve temiz olmaması gibi bir şey söz konusu değil. Ancak tarımsal ilaçların yoğun olarak kullanıldığı, sanayi bölgelerinin daha etkin olduğu yerlerde kirleticiler vardır diyebiliriz. Yüksek platolarda, yaylalarda, Doğu’da tarımsal ilaç kullanımı sıfır, fabrika bacaları yok, fabrika atıkları yok. Bu yerlerde ballar temiz ve gayet kalitelidir. Ama Türkiye’nin geneli de böyledir. Özellikle Akdeniz Bölgesi’nde çam balı üretimi yoğun olarak yapılıyor. Bu alanlar da zaten temiz ve doğal. Çünkü tarımsal alanlardan ve fabrikalardan uzak bölgeler. Kültürel bitkilerin ekildiği alanlarda kirletici etkilerden bahsedebiliriz.

Özellikle Muğla ve çevresi çam balı üretimi açısından yoğun bir bölgedir. Dünya çam balı üretiminin yüzde 80 civarını Muğla ve yöresi üretiyor.

Ardahan ve Muğla balları patent aldılar yani coğrafi işaret aldılar. Bu giderek de yaygınlaşmaya başladı. Bu coğrafi işaretler alındıkça, her bal kendi bölgesinde tescil edildikçe zaten markalaşacak ve markalaştıkça da tanınacaktır diye düşünüyorum.

Fotoğraf Galerisi

BAKANLIK DESTEKLERİYLE GENÇ ÜRETİCİ SAYISI ARTIYOR

Sektöre talep nasıl? Değerlendirme yapabilir misiniz?

Arıcılık sektörü giderek daha büyük bir ivme kazanmaya başladı. Özellikle Bakanlığın verdiği genç çiftçi projeleriyle. Yaklaşık 40 adet arı olmak üzere, bu sene bin 500 proje uygulanacak. Genç çiftçilere yapılan bu destekler Bakanlığın en iyi projelerinden biridir diyebilirim. Geçmişte arıcıların yaş ortalaması son derece yüksekti. Böyle olduğunda da bilgi eksiklikleri  yaşanabiliyordu.  Genç çiftçi projelerinin de katkısıyla arıcılarımız giderek gençleşmeye başladı. Ancak bitki varlığını, bal ve polen kaynak sayısını artırmadıkça kovan sayısını artırmanın bir faydasının olduğunu düşünmüyorum. Kovan başına verimi artırmanın yolu daha iyi teknoloji, daha iyi ırk arıyla çalışmaktan geçiyor.

ARICILAR YENİ TEKNOLOJİLERE AÇIK OLMALI

Arıcılık yapmak isteyenlere tavsiyeleriniz neler olur? Bu işi yapmak için olmazsa olmazlar nelerdir?

Kadınlarımız erkek arıcılardan daha dirayetli. Çünkü şartlanmamışlar. Erkek arıcılar eski yöntemlerden kolay kolay vazgeçemiyorlar ama kadınlara yeni bir metot anlattığınızda o konuya çok iyi adapte olabiliyorlar. Onun için arıcıların mutlaka eğitilmiş olması lazım. Bu sektöre girerken teorik anlamda donanımlı olmaları gerekiyor. Eğitimlerini tamamladıktan sonra bulundukları bölgede o yöreye adapte olmuş eko tiple çalışması gerekiyor. Mesela Kafkas arısıyla çam bölgesinde arıcılık yapmaya kalkarlarsa sonucunda hayal kırıklığına uğrayabilirler. O nedenle önce bu işi iyi etüt etmeleri gerekiyor ve arının doğal yapısı içinde neye ihtiyacı olduğunu keşfettikten sonra inanın tarım sektöründeki en kolay işlerden birinin arıcılık olduğunu göreceklerdir.

DÜNYA ARI GEN KAYNAĞININ YÜZDE 22’Sİ TÜRKİYE’DE

Dünyadaki arı yetiştiricilerini takip etme imkânınız var mı? Varsa Türkiye ile bir kıyaslama yapabilir misiniz?

Ülkemizde kilometre kareye düşen kovan sayısı oldukça yüksek. Çin’de birse bizde onun 8-10 katı kovan düşüyor kilometreye. Bal üretiminde dünyada lider durumda olan ülke Çin. Verim bakımından dünya ortalaması, kovan başı 20 kilo civarında; bizde 15 – 16 kilo civarında. Giderek arıcılık sektörüne ilgi artıyor, kovan sayısı artarken bal üretim sahalarımız yeteri kadar artmadığı için kovan başı üretim aynı şekilde çoğalmıyor. Oysa çam balı üretim alanlarını, bitkisel üretimde bal ve polen veren bitkileri artırabilirsek kovan başı bal üretim miktarımız daha üst seviyelere çıkabilir. Bizde sıkıntılı olan konulardan bir tanesi de dünya arı gen kaynağının yüzde 22’sine sahip olmamıza rağmen bu arıların zaman içinde bölgesel hareketlerini kontrol edemeyişimiz. Bunun için de ırklar birbirine karıştı ve melezlendi. Bu da balda verim konusunda istediğimiz seviyeye ulaşmamızın önüne engel olarak çıktı.

Fotoğraf Galerisi

SON YILLARDA SEKTÖR BÜYÜK DESTEK GÖRDÜ 

Tarım ve Orman Bakanlığının arıcılık konusunda üreticiye verdiği destekleri yeterli buluyor musunuz? Bakanlıktan beklentileriniz neler?

Ben 1992’de arıcılık sektörüne adım attım, o günden bugüne çok şeyin değiştiğini söyleyebilirim. Bugün Ardahan ve Artvin arıları koruma altında. Oradaki ırk tescil ettirildi, Türk ürünü olarak literatüre girdi. O bölgeye yabancı arıların girmesi yasaklandı. Bu durum Bakanlık sayesinde oldu.

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından gen kaynağı olan illerde damızlık kolonilere 40 lira kovan başına destek veriliyor. Bu çok önemli bir rakam. Irklar tescil ettirildikçe, milli ırk listesine dâhil oldukça destek miktarı da artacaktır. Bakanlık bu konuda elinden geleni yapıyor diye düşünüyorum. Ama yeterli mi değil mi tartışılır. Tabi ülke ekonomisinin diğer sektörlerinin de dikkate alınması gerekiyor. Ana arı üreten işletmelere destek verilerek teşviki sağlanmalı. Bizim 700 bin civarında ana arı üretimimiz var fakat bu yeterli değil.

Sektörün karşılaştığı en belirgin sorunlar neler?

Bana göre arıcılık sektörünün karşılaştığı en önemli sorun eğitim yetersizliği. Bütün arıcıların çok ciddi bir eğitimden geçmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Arıcıların eğitimlerini veren insanlardan başlayarak bu eğitimlerin yapılması gerekiyor. Her arıcı kendi ana arısını üretebilme noktasına gelirse verimlilikte istediğimiz hedefi yakalayabiliriz. Bir arılıkta 200 tane arı varsa bunun 50 tanesi en iyidir. Ama arıcılarımız maalesef tabi oğul alarak üretimlerini yapıyorlar. Hâlbuki tabi oğul iyi arı da verebilir kötü arı da verebilir. Biz isteriz ki iyi damızlık koloniden ana üreterek o şekilde sayıyı çoğaltalım. Bu da arıcıların iyi eğitilmesiyle sağlanabilir.

Apimondia Kongresi 2017’de İstanbul’da yapıldı. Sizin de katılımınız oldu mu? Kongre ne amaçlıyor? Birlik olarak içinde yer aldığınız ve düzenlediğiniz ne gibi etkinlikler var?

Birlik başkanlığımız Apimondia’nın üyesi. Ayrıca Slav ülkelerinin organize ettiği Apislavia’nın da üyesi. Apimondia organizasyonlarına Birliğimiz tarafından sürekli bir katılım oluyor. 2017 yılındaki organizasyon Arı Yetiştiricileri Birliği tarafından İstanbul’da düzenlendi. Büyük bir ilgi uyandıran, katılım oranı çok yüksek bir organizasyon oldu.

Bunun dışında birliğimiz iki yıldır Muğla Arıcılık Kongresini düzenliyor. Bu sene üçüncüsü Ekim ayında yapılacak ve bu da uluslararası düzeyde yapılacak çam balı kongresi olacak.

Arı bal arı yetiştiricisi bal üreticisi arı yetiştiricileri birliği apimondia çam balı çiçek balı