KASIM-ARALIK 2018 / AYIN KONUĞU

Şebnem Bursalı emeklilik hayalim evimin bahçesinde sebzemi yetiştirmek


Hülya OMRAK    

26.10.2018 


Hem ekranlardan hem yazdığı köşe yazılarından tanıdığımız, Takvim Gazetesi ve ATV Ankara Temsilciliği görevlerini yürüten Şebnem Bursalı’yı yeni sayımızda konuk ettik. Şebnem Bursalı ile çocukluğuna, aile hayatına ve gazetecilik mesleğine dair sıcak bir söyleşi gerçekleştirdik.

Uzun yıllardır sizi Ankara’nın en deneyimli gazetecilerinden biri olarak tanıyoruz. Şu anda da Takvim Gazetesi ve ATV’nin Ankara temsilcilikleri görevlerini yürütüyorsunuz. Sizi ekrandan ve yazılarınızdan tanıyoruz ama daha yakından tanımak isteyenler için bize neler söylersiniz? Nerede doğdunuz, çocukluğunuz nasıl bir ortamda geçti?

Soyadım Bursalı ama yörük bir baba ile Selanik ve Priştine göçmeni ama bir tarafıyla da Trabzon Sürmeneli bir annenin kızıyım. Aydınlıyım. Aydın’da doğdum ve lise eğitimim dahil Aydın’da geçti. 1989 yılında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünü kazanınca Ankara günlerim başladı. Ailemde hiç gazeteci yoktu. Çocukluğumdan itibaren çok soru sorduğum ve kesin yanıtını alana kadar da sormaktan vazgeçmediğim için ailem ve yakın çevremiz benim ya avukat ya gazeteci olacağımı söyledi hep. Sanırım öncelikle bundan etkilendim. Ve evimize hep iki gazete girerdi. Birisi Yeni Asır diğeri de ulusal bir gazete. Hatta okumayı söktüğümde okuduğum ilk cümle, gazete manşeti idi. Üniversite sınavında 18 tercih hakkımız vardı ve o dönem sınava girmeden önce tercihleri yapıyorduk. Ben sadece 2 fakülte tercihi yaptım; Ankara ve İzmir’de Hukuk fakültesi ve yine bu 2 şehirde İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümü. Biraz kader, biraz yönlendirme ile gazetecilik okudum ve meslek olarak seçtim diyelim. Annem ev hanımıydı, hayata karşı duruşu ve netliği ile benim hep rol modelim oldu. Esnaf ve turizmci olan babam da iş yaşamımdaki idolümdür. İkisini de çok genç denilebilecek yaşlarda kaybettik. 3 kardeşiz ve şimdi 3 kardeş birbirimize anne babamızın emaneti olarak daha sıkı sarılıyoruz. Çok şükür ki; onların eşleri de benim kardeşlerim, 3 tane aslan gibi yeğenim de benim evlatlarım gibidir.

ZEYTİNYAĞLI OLAN HER ŞEY BENİM İÇİN ANA YEMEK

Yoğun tempolu bir hayatınız var. Bu koşuşturmada sağlıklı yaşamak için beslenmenizde nelere dikkat ediyorsunuz?

Yoğun ve hayli tempolu bir hayat bizimki. Malum; gazetecilik bir meslek olmaktan ziyade yaşam biçimi ve siz bu yaşam biçimine ayak uydurmak durumundasınız; uyduramazsanız başarılı da olamazsınız. İşte; bu yaşam biçiminin içinde çok koşturma, mesai ve tatil kavramları da olmayınca düzenli beslenme noktasında çok da başarılı olduğumu söyleyemem. Allahtan Egeli olduğum ve sebze yemeklerini çok sevdiğim için, zeytinyağlı olan her şey benim için ana yemektir ve çok keyiflidir. Ama, bunun yanında malum Arnavut kökenimiz var ve hamur işlerine maalesef çok düşkünüm. Süt, yoğurt ve yumurtayı çok sevdiğim için çokça tüketmeye çalışıyorum. Spor hayatımın fazla merkezinde değil ama dönem dönem keyifle yapıyorum.

Haber Görseli

PROTEİNİ BESLENMEMDE EKSİK ETMEM

Günlük beslenmenizde eksik etmediğiniz gıdalar var mı?

Protein ağırlıklı beslenmeyi ihmal etmem. Evde keyifle tükettiğim besinler yumurta, süt, yoğurt ve soslu olmak kaydıyla et. Sebze yemeklerinin hiçbirini ayırmadan ama içinde et olmaksızın zeytinyağlı olarak tüketirim. Haftada en az 5 öğünüm zeytinyağlıdır. Balığı da sezonuna ve mevsimine göre tüketmeye özen gösteririm; en sevdiğim balık levrektir. Güne kesinlikle kahvaltısız başlamam. Günde sadece 1 bardak çay içerim; 1-2 yeşil çay ya da bitki çayı. 4-5 tane de sade Türk kahvesi vazgeçilmezimdir. Hatta 3 günden fazla yurt dışında kalacaksam; kahve fincanımı ve kahve makinamı almadan gitmem.

YURT DIŞINDA ET VE BALIK TÜKETİRİM

Mesleğiniz gereği yurt dışına çok sık çıkıyorsunuz. Diğer ülkelerde yeme – içme konusunda özen gösterdiğiniz noktalar var mı?

Yurt dışında gittiğim ülkeye göre değişiyor elbette tercihler. Örneğin geçenlerde Sayın Cumhurbaşkanı ile Güney Afrika’ya gittik; özellikle et yemeye özen gösterdim, iyi yıkanıp yıkanmadığından emin olamadığım ve çiğ tüketildiği için salata yemedim. İtalya’da elbette pizza ve hamur işleri, İspanya’da deniz ürünleri özellikle tercih ettiğim yemekler oluyor. Mısır, en zorlandığım ülkelerden biri olmuştu yemek tercihinde. Uzak Doğu da deniz ürünleri tüketiyorum. Genel olarak; et ve balık yurt dışına gittiğimde en kolay tüketmeyi tercih ettiğim besinler.

Haber Görseli

ÇOCUKLUĞUMUN KURBAN BAYRAMLARI YAYLADA GEÇTİ

Tarımın ve doğal yaşamın sizin için anlamı nedir? Hayatınızın herhangi bir döneminde tarımla uğraştınız mı?

Tarım ve doğal yaşam şu andaki hayatımda pek fazla yer tutamıyor maalesef. Ama benim rahmetli dedemin Aydın Karacasu’da yayla evi vardı ve biz her sene Kurban Bayramı’nda kurbanlarımızı hep birlikte yaylada keserdik ve bayramı burada geçirirdik. O sebeple çocukluğumun her yaşında en az 1 hafta toprak, sebze, meyve, bitki, doğal yaşam, tarım ve hayvanlarla iç içe olabildim çok şükür. Çocukluğuma dair en keyifli anılarımda hep Karacasu’daki bayramlar, kalabalık ailem ve çiftlik yaşamı, doğal yaşam vardır. Allah nasip eder de bir gün emeklilik hayatı yaşayabilirsem hayalim; Ege’de bir sahil kasabasında müstakil bir evin bahçesinde kendi ektiğim domates ve sebzeleri, ailem ve dostlarımla birlikte yiyebilmek...

PAZAR ALIŞVERİŞİNDEN KEYİF ALIRIM

Evinizin market alışverişini kendiniz mi yaparsınız? Gıda alışverişinde nelere dikkat edersiniz?

Evimin market alışverişini kendim yapmaya çalışıyorum çünkü bundan ayrı bir zevk alıyorum. Sebze-meyveye dokunmak, hatta tek tek seçmek, peynirimi tadarak almak çok keyifli. Hafta sonları uygun olur ise pazardan alışveriş yapmaya gayret ediyorum. Hem üreticiden doğrudan almak adına hem de çok daha taze ve lezzetli olduğuna inandığım ve elbette daha hesaplı da olduğu için...

Gazetecilik, şüphesiz yaşamınızda çok önemli bir yere sahip. Mesleğiniz dışında ilgi duyduğunuz alanlar var mı? Neler yapmaktan hoşlanırsınız?

Gazetecilik bir meslekten ziyade yaşam biçimi olduğu için; günlük yaşantımın çok önemli bir bölümünü kaplıyor. Evde, dışarıda ailenizle ve dostlarınızla vakit geçirirken bile haberci gözü ile bakmaktan ve yorumlamaktan kopamıyorsunuz. İşim dışında en sevdiğim şey; açıkçası evimde olmak. Çalışma odamda kitabımı okumak ve yazmak. Yeğenlerimle vakit geçirmek. Eğer bir misafirim gelecekse de kendi ellerimle küçük ikramlıklar hazırlamak. İşim gereği çok seyahat ediyorum ancak; gittiğimiz yerleri bir turist gibi gezemiyoruz malum. Bu yüzden mümkün olduğunca seyahat etmeye, o şehirleri ve ülkeleri özelliklerine göre tanımaya çalışıyorum.

Haber Görseli

En son okuduğunuz kitap ve izlediğiniz film nedir?

En son okuduğum kitap Mehmet Coral’ın 13 Eylül 1922 İzmir yangınını anlattığı İzmir kitabı. En son izlediğim film de; yine İzmirli oyuncu Gupse Özay’ın yazıp oynadığı Görümce filmi.

İZMİR BENİM ÖZÜM Çok uzun yıllar İzmir’de bulundunuz. İzmir’in önemli gazetecilerinden biri olarak anılıyorsunuz. İzmir sizin için ne ifade ediyor?

Üniversite için geldiğim Ankara’da kesintisiz 19 yıl yaşadıktan sonra tekrar İzmir’e döndüm 2008’de Yeni Asır Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olarak. 9 yıl yaşadıktan sonra da 2017 yılı başında tekrar Ankara’ya ATV Ankara Temsilcisi olarak döndüm. İzmir benim hem çocukluğum hem ailem hem köklerim hem profesyonel iş yaşamımda en tepe yöneticiliği yaptığım ve muazzam tecrübeler edindiğim, köklü dostluklarımın olduğu bir şehir. Emekliliğimde yerleşmeyi planladığım iki şehirden biri. Özüm, hüznüm, mutluluğum, bildiğim, iyi hissettiğim, rahmetli annemi ve bugün hayatta olmayan annemin ailesini ve onlarla güzel anılarımı hatırladığım güzel şehrim.

SON YILLARDA TARIMDA ÇOK ÖNEMLİ PROJELER YAPILDI

Türkiye’nin son yıllarda izlediği tarım politikası hakkında neler söylemek istersiniz?

Türkiye’nin son yıllarda izlediği tarım politikası ile ilgili eleştiri yapabilecek kadar teknik bilgim yok. Ancak; hem bu ülkede yaşayan bir vatandaş hem de bir gazeteci olarak izlediğim üzere özellikle AK Parti döneminde tarım kesimiyle uğraşan aileleri desteklemek üzere çok önemli projeler yapıldı. Türkiye bir tarım ülkesi. Tarıma yönelik yapılacak olanlar asla tükenmez. Dışarıdan ithal tohum ve tarımdan ziyade, kendi yerli tarımımızı destekleyecek projelere ağırlık verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ama dediğim gibi; bu konuda hükümetin politikası da zaten bu yönde.

Şebnem Bursalı gazeteci İzmir