KASIM-ARALIK 2018 / YAPRAK

Köy temalı edebiyata yaklaşımlar


Günay GÜNER    

31.10.2018 


Yazın uzmanları, insanlığın kültürel gelişim sürecinde, sözlü kültürün önemi üzerinde yoğun biçimde dururlar. Sözlü kültür denen olgu, aynı zamanda kırsal kültürdür ve izleyen çağlarda oluşacak yazılı kültürün, edebiyatın da ana kaynakları arasındadır.

Bir toplumun yapısal özellikleri ile edebiyatı arasındaki ilişki yadsınmaz bir gerçektir. Kırsal, tarımsal yapı egemense romanda, öyküde, şiirde, resimde buna dayanan temalar işlenir. Kentleşme, sanayileşme egemen duruma gelmişse, söz konusu edebiyat, sanat dallarında da yansımalar bu yönde oluşacaktır.
Kuşbakışı bir gözlem, bizi, Türk edebiyatında Cumhuriyetle birlikte, akımlar ortaya çıkaran bir canlılığın yaşandığı, özellikle 1930’lu yıllardan başlayarak, romanda, öyküde, resimde, yer yer oyun sanatında köy / kır temasının işlendiği gerçeğine ulaştırır.

Kitaplar pek çok… Ne var ki burada birkaçı üzerinde durabileceğiz.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Yaban” adlı romanı aydın-halk(köylü) ikiliğini derinliğine sorgulayan ilk roman olarak bilinir. “Yaban” üzerine çok yazıldı… Karaosmanoğlu bu yapıtında aydını, halka bir şey vermemesine, görevini yapmamasına karşın, köylüyü yargılama, eleştirme, dışlama basitliğine girişen sorunlu ve sorumlu kişi olarak çizer. Ne verdin ki ne istiyorsun?

Yine köy temalı edebiyatın yazarlarının bir çoğu yurdun gereksinim duyulan 21 ayrı yerinde kurulan köy enstitülerinde yetiştiler; zamanla ustalaştılar. Kısa süre önce yaşamını yitiren Yazar Mahmut Makal’ın “Bizim Köy” adlı kitabı dünya ölçeğinde yankı uyandırdı. “Bizim Köy”de yapılan iş, köy gerçeğinin adeta fotoğrafını çekmekti. Ne fazla, ne eksik… Mahmut Makal aynı dönemde UNESCO tarafından dünya gençliğine örnek gösterildi. Enstitülü yüze yakın yazardan, edebiyatçıdan söz etmek olanaklı.

Yaşar Kemal, “İnce Memed” (4 cilt) adlı romanıyla başlayan destansı çabasıyla onlarca değerli yapıt bıraktı. Adı Nobel Edebiyat Ödülü adayları arasında anıldı. Yapıtlarındaki ayrıntı ve doğa betimlemeleri de olağanüstüdür. Değişimin romancısıdır.

Orhan Kemal, özellikle “Bereketli Topraklar Üzerinde” adlı romanıyla Türk edebiyatında kalıcı bir yer edindi. İnsan gerçeğini çatışmalarıyla, tutkularıyla, çaresizlikleriyle evrensel düzeyde işledi.

Kemal Tahir, üzerine en çok tartışılan yazarlardan. Tartışma konusu olması, biraz da olaylara “benzersiz” ve “aykırı” bakış geliştirmesindendir. Romanlarında köy teması önemli bir yer tutsa da yaklaşımı genellikle öznel koşullarla ilgili gözlemlerine dayanır.

Bir değerli yapıt daha var ki çoğu araştırmacının dikkatinden kaçar: Üretken Yazar Şevket Süreyya Aydemir’in “Toprak Uyanırsa” adlı romanı. Köylünün gönencinin (refah) geliştirilmesi amacıyla aydın ile köylünün el ele vermesi üzerine müthiş bir heyecan, ümit, coşku barındırır bu roman. Köylümüze olanak, gönenç götürüldüğünde, o güzel insanlarımız neler yapmaz!.. Kitabın ana yaklaşımı, insan sevgisiyle dolu yaklaşımı budur.

Deniz insanlarına ilişkin edebiyat da köy temalıdır. Bu bağlamda Zeyyat Selimoğlu, Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı), Yaman Koray, Tarık Dursun K. adlı yazarlarımızın kitapları çok değerli bir birikim sunar.

Oran tersine dönse, Türkiye’de kentlerin nüfusu yüzde seksene ulaşsa da hangi kentlimizin bir ayağı köyde, kırda değildir ki?..

Dünya üzerinde köylerin, kentlerin, edebiyatın, şiirin, felsefenin doğduğu ve yayıldığı anayurt olan Anadolu’nun günümüzde de aynı güzelliği yaşatmaması, insanlığa duyurmaması düşünülemez.

Ve vurgulamadan geçmemeli: Türk edebiyatındaki, özellikle köy odaklı, söz konusu varsıllığın tasarlayıcısı, mimarı, kurucusu bilge insan Mustafa Kemal Atatürk’tür.

köy temalı edebiyat