Ormanlara özgü “direnç” kavramı önemlidir. Direnç kavramı, orman çevresel sistemleri (ekosistem) bağlamında, zarar veren etkenlerin yaygınlaşmasına ve güçlenmesine, ormanların karşı duruş yeteneğinin düzeyi anlamını taşır. Söz konusu olumsuz etkenler üzerine düşündüğümüzde, ilk belleğe gelenler şunlar: İklim değişiklikleri (küresel ölçekli), bazı zararlı böcekler, mantarlar, virüsler, bitkiler, bakteriler; her türüyle hava kirliliği, don olayları, yoğun kar yağışı, kasırgalar; ormandaki yabanıl canlılar, zarar veren insan eylemleri…
Bütünsel bir canlı yapı olan ormanların, yukarıda belirtilen ve bir bölümü de günümüz küresel çevre sorunlarıyla ilgili tehditlere karşı korunması zorunluluktur. Ormanların direnç yeteneği desteklenmeli, güçlendirilmelidir. Kuşkusuz anılan koruma sorumluluğu, ülkemizdeki yetkili kuruluşların önemli çalışma ve görev alanını oluşturmaktadır. Gözlemler, dönemsel ölçümler…
Tarımla, sanayiyle, endüstriyle, kırsal kalkınmayla ilişkileri içinde çözümlenen (analiz edilen) ormancılık, duyarlı dengeler üzerinde yaşamaktadır. Hangi yönden bakılırsa bakılsın, toplumsal-kamusal sorumluluk niteliği açıkça görülür.
Ormancıların büyük emeğini de anmak gerekir; geçmişten bugüne… Doğayla baş başa ama büyük ölçüde yalnızlık içinde yapılan bir güç iştir ormancılık. O denli ruhsal doyum sağladığını söylemek de yanlış olmasa gerek; yıllar süren emeğin yemyeşil, alabildiğine canlı, güzelim sonuçlarını görmenin hazzı az şey midir?..
Gerek dünya gerekse Türk yazınında olsun, orman teması sayısız yapıtta yer alır. Resim sanatı, türküler, şarkılar, sinema filmlerindeki yerini de anımsamadan geçmemeli. Orman güzelliğine, o yaşamsal gerçekliğe kayıtsız kalmak olanaksızdır.
Aynı zamanda, ağaç-orman sevgisi uygarlığın, inceliğin, duyarlığın da ölçüsüdür. Tersi, “bir daldan, bir ağaçtan ne çıkar” anlayışının ise sonuçlarının nereye varacağı kestirilemeyeceği gibi toplumda kuşaklarca sürecek onulmaz yoksunluklara yol açar.
Ağaçlar, yetişmeleri yüzyıllar süren varlıklardır. Böylesi bir ağacı kesmekle, yerine fidan dikmek eş değerde olabilir mi? Bilge devlet adamı Fatih Sultan Mehmet tam da bu nedenle ağaçla insan canı arasında ayrılık görmez; ikisini bir tutar.
Asırlık bir çınarı kesilmekten kurtarabilmek için, evi raylar üzerinde uzaklaştırabiliyorsanız, erdem ve incelik öğretmenisinizdir. Bir kenti “orman çiftliği” kurarak soluk alacağı ciğere kavuşturabiliyorsanız, insanlığa ve ulusunuza örneksinizdir.
(*) Bu yazıda Sayın Doç. Dr. Yücel Çağlar’ın çalışmalarından yararlanılmıştır.