MART-NİSAN 2019 / GÜNDEM

Kaynaktan kullanıcıya ulaşana kadar suyun yarısından fazlası kaybediliyor


Murat ÖZKAN     İbrahim BAĞCI 

04.03.2019 

Ülkemizin teknik ve ekonomik olarak tüketilebilir yer üstü ve yer altı su potansiyeli ise yılda ortalama toplam 112 milyar metreküp. Bunun da 54 milyar metreküpünü kullanıyoruz.
Kişi başına düşen yıllık su miktarına göre, ülkemiz su azlığı yaşayan bir ülke konumunda. Gelecekte de su sıkıntısı çeken ve su stresi yaşayabilecek bir ülke olma ihtimali ülkemizdeki su kaynaklarının etkin kullanımının gerekliliğini gündeme getiriyor. 22 Mart Dünya Su Günü vesilesiyle ülkemizin su kaynakları, su durumu, küresel iklim değişikliğinin içme suyuna etkileri, su tasarrufu gibi konular hakkında merak edilenleri Su Yönetimi Genel Müdürü Bilal Dikmen ile değerlendirdik.

Ülkemizin su varlığı ne kadar? Dünya ortalaması ile kıyaslandığında ülkemiz ne durumdadır?

Türkiye’de yıllık ortalama yağış yaklaşık 574 mm olup, bu rakamda yılda ortalama 450 milyar metreküp suya tekabül ediyor. Ülkemizin teknik ve ekonomik olarak tüketilebilir yer üstü ve yer altı su potansiyeli  ise yılda ortalama toplam 112 milyar metreküp. Bunun da 54 milyar metreküpünü kullanıyoruz.

Su varlığına göre ülkeler su fakiri, su azlığı ve su zengini olarak üç şekilde sınıflandırılıyor. Yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 1000 metreküpten daha az olduğunda ülkeler su fakiri, 2000 metreküpten daha az olduğunda su azlığı, 8.000-10.000 metreküpten daha fazla ise su zengini olarak tanımlanıyor.

Ülkemizin kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı 2018 yılı verileri itibarı ile 1.363 metreküp civarında. Bu tabloya göre Türkiye su zengini bir ülke değil. Kişi başına düşen yıllık su miktarına göre, ülkemiz su azlığı yaşayan bir ülke konumunda. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2030 yılı için nüfusumuzun 100 milyon olacağını öngörüyor. Bu durumda 2030 yılı için kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının yıllık 1.120 metreküp civarında olacağı söylenebilir. Bu durum, Türkiye’nin gelecekte su sıkıntısı çeken ve su stresi olan bir ülke olabileceğini gösteriyor.

SUYUN YÜZDE 74’Ü TARIMSAL AMAÇLI KULLANILIYOR

Su kaynağımızın ne kadarını hangi alanlarda kullanıyoruz? Tarımsal  sulamada suyun daha etkin ve verimli kullanılması için neler yapıyorsunuz?


Yıllık su tüketimi 54 milyar metreküp olan ülkemizde, bu suyun 40 milyar metreküpü (%74) sulama, 7 milyar metreküpü (%13) içme-kullanma, 7 milyar metreküpü ise(%13) sanayi suyu ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılıyor.

Haber Görseli

Son yıllarda modern sulama sistemlerine geçiş başta olmak üzere sulama verimliliğinin arttırılmasına yönelik önemli çalışmalar yapılmakta olup sulama randımanı yüzde 51 seviyesinde seyretmekte. Genel Müdürlüğümüz, ülkemiz su kaynaklarında arz-talep dengesini doğru değerlendirebilmek, mevcut kullanım ihtiyaçlarını belirlemek ve bu ihtiyaçların zaman içerisindeki değişimini doğru tespit edebilmek adına 25 nehir havzasında kullanım maksatlarına göre su tahsis planlarının yapılması çalışmalarına başladı.

Tarımsal sulamada bizi zorlayan konulardan biri olan vahşi ya da bir diğer adıyla salma sulamadır. Bildiğiniz gibi salma sulama yönteminde kaynağından tarla başına kadar getirilen su, serbest bir şekilde araziye salınır. Su, arazide yükseklik farkı ile ilerlediğinden belirli noktalarda göllenmesi ve yüksek yerlere ise suyun iletilememesi problemi görülür. Bu tip sulamada tuzluluk ve drenaj probleminin görülmesi de kuvvetle muhtemeldir. Bu tip sulama hem ciddi anlamda su kaybına neden olmakta hem de özellikle toprak kalitesini olumsuz etkileyerek tarımsal verimde düşüşe sebep olmaktadır. Bunun tam tersine, modern yöntemler diyebileceğimiz basınçlı sulama teknikleri ki en başta  yağmurlama  ve damla sulama geliyor, sulama sistemlerinin etkinliğinin artırılmasında hayati bir önem taşıyor. Basınçlı sulama sistemlerinin toprak kaybının önlenmesi, toprağın korunması, verimlilik ve su tasarrufu açısından bilinen faydalarının yanında, üründe kalite ve standardizasyonu sağlama gibi önemli bir işlevi de bulunuyor.

Tatlı su kaynağı ne demektir? Tatlı su kaynaklarının yönetimi ve iyileştirilmesi konusunda yapılan çalışmalardan kısaca bahsedebilir misiniz?

Tatlı su, genellikle suyun içilebilir kimyasal özelliklere sahip olduğunu anlatan bir tanımlamadır. Dünyadaki toplam su miktarı 1,4 milyar km3tür. Bu suların yüzde 97,5’i okyanuslarda ve denizlerde tuzlu su olarak, yüzde 2,5’i ise nehirler, göller ve yer altında tatlı su olarak bulunuyor. Bu kadar az olan tatlı su kaynaklarının da yüzde 90’ının kutuplarda ve yer altında bulunması sebebiyle insanoğlunun kolaylıkla yararlanabileceği elverişli tatlı su miktarının ne kadar az olduğunu görebiliriz.

Haber Görseli

2000’li yıllardan itibaren gündeme gelmeye başlayan sürdürülebilir su yönetimi kavramının ortaya çıkmasıyla ilgili bütün Bakanlıkların katılımıyla Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu  kurularak, su yönetiminin etkin biçimde yürütülmesi için önemli bir adım atıldı. 2011 yılından bugüne, su kaynaklarımızın korunması ve sürdürülebilir yönetimi maksadıyla birçok yönetmelik, tebliğ ve genelge yayımladık. Mevzuat çalışmalarının yanı sıra, su kaynakları yönetiminde açıkların kapatılması, eksiklerin giderilmesi ve uluslararası standartların yakalanması maksadıyla birçok çalışma gerçekleştiriyoruz. Bu projelerin çıktıları mevzuata aktarıldı ve uygulayıcı diğer kurumlarla paylaşıldı.

KAYNAKTAN KULLANICIYA ULAŞANA KADAR SUYUN YARISINDAN FAZLASI KAYBEDİLİYOR
Suyumuzu doğru ve etkin kullanabiliyor muyuz?


Yarı kurak iklim bölgesinde bulunan ülkemizde iklim değişikliğinin de etkisiyle içme ve kullanma, sulama ve sanayi suyu ihtiyacımız da giderek artmaktadır. Bu şartlarda, kaynaktan aldığımız suyun, kullanıcıya ulaşıncaya kadar geçen süreçte maalesef yarısından fazlasını kaybediyoruz.

Ayrıca ülke genelinde arıtılmış evsel atık sular, tarımdan dönen sular, yağmur suları ve soğutma sularının; içme ve kullanma suyu (baraj/gölet/yer altı suyu/sulak alan besleme), tarımsal sulama, park bahçe sulaması, sanayide kullanım vb. gibi yeniden kullanım alternatiflerinin tespiti için çalışmalar devam ediyor.

Bunun yanı sıra, sürdürülebilir su yönetimi için ülkemizin ulusal su ayak izinin hesaplanması ve sonuçların su politikalarına dahil edilerek çevreyle uyumlu  bir kalkınma modeli geliştirilmesi amacı ile “Türkiye’nin Su Ayak İzi Raporu” hazırlanarak 2014 yılında kamuoyu ile paylaşıldı.

Haber Görseli

Sularımızı en çok hangi kirleticiler kirletiyor? Su kirliliğini önlemek  ve içme suyu kalitesini artırmak için neler yapıyorsunuz?

Su kalitesi; suyun fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin göstergesidir. Su kalitesi yönetimi; su kaynakları yönetiminin temel bileşeni olmakla birlikte kirleticilerin kaynağında bertaraf edilerek, su kaynaklarının kirletilmesinin önlenmesi için gerekli tedbirlerin belirlenmesi ve uygulanması olarak tanımlanabilir.

Yer üstü sularında rastlanan başlıca sorunlardan biri azot ve fosfor gibi besin maddelerinin su kaynaklarına ulaşmaları sonucu ortaya çıkan alg miktarındaki artış olarak tanımlanan ötrofikasyon problemidir.
 
Su kaynaklarının miktar, kalite ve ekosistemler açısından korunmasına yönelik faaliyetlerin ve planlamaların olumlu etkilerinin yansıması, hızla gelişen sanayi, tarım sektörü ve nüfus artışı sebebiyle yavaş olmaktadır.
Türkiye’nin 25 nehir havzasında AB normlarında izleme programları hazırlanmış ve izlemelere başlanılmıştır. Bu havzalarda uygulanacak Havza Yönetim Planları’nın 2023 yılına kadar tamamlanması planlanıyor.

Su kalitesi alanında AB müktesebatı, sınır aşan sular konusu hariç olmak üzere ulusal mevzuatla büyük oranda uyumlaştırılmıştır.

2100’LERE DOĞRU SICAKLIK 4-7°C ARTACAK

İklim değişikliğinin içme - kullanma suyuna etkisi nedir ?


İklim değişikliğinin gözle görülebilir iki büyük etkisi vardır. İlki yağış rejimindeki değişiklik ile uzun kuraklık dönemleri ve taşkınların meydana gelmesi iken diğer önemli etki küresel ısınma olarak da adlandırılan ortalama sıcaklık miktarının sürekli olarak artmasıdır. Bu durum içme-kullanma su arzını güçleştirmektedir. Buna ek olarak yağış azlığı ve buharlaşma artışı nedeniyle yüzey sularında yaşanan azalma, yer altı suyu kullanımını arttırıyor. Bu durum da içme-kullanma su arzını güçleştiriyor.
 
Genel Müdürlüğümüz uhdesinde yürütülen ve 2016 yılında tamamlanan “İklim Değişikliğinin Su Kaynaklarına Etkisi Projesi” sonuçlarından da kısaca söz etmek istiyorum. Öncellikle ülkemizde ortalama sıcaklıklar ciddi oranda artacak. Güneydoğu, Akdeniz ve Ege Bölgelerinde sıcaklık artışı en fazla yaz aylarında yaşanacak ve 2100’lere doğru, 4-7°C artış gözlenebilecek. Toplam yağışlarda genel olarak bir azalma bekliyoruz. Fırat-Dicle ve Konya Kapalı Havzalarında ciddi su açığı; Doğu Karadeniz ve Çoruh Havzalarında da tüm projeksiyon dönemleri boyunca su fazlası bekleniyor.

İÇME SUYUNDAKİ KAYIP YÜZDE  25 ORANINA İNDİRİLDİĞİNDE YILLIK 4 MİLYAR LİRA TASARRUF SAĞLANABİLİR

Kısıtlı olan su kaynaklarının kullanımı (su tasarrufu) konusunda vatandaşlarımıza önerileriniz nelerdir?


TÜİK verilerine göre içme suyu şebekelerindeki su kaybı oranı yüzde 36 (gerçekte bu değerin yüzde 40 olduğu tahmin edilmekte) olarak yayınlanmıştır. İçme suyu şebekelerindeki su kaybının mevzuatta belirlenen yüzde  25 oranına indirilmesi ile yaklaşık yıllık 4 milyar TL milli gelir kaybının da önüne geçilecektir.

Vatandaşlar günlük su kullanımlarının yanı sıra tükettikleri ürünlerin üretilmesi için ne kadar su kullanıldığını farkedebilmeli, tüketim alışkanlıkları ile su kıtlığı ve kötüleşen su kalitesi arasındaki bağlantıyı kurabilmelidir. Bu yalnızca kendi yaşadığımız ilin, bölgenin ya da ülkenin değil bütün dünyanın ve bütün canlıların geleceği ve devamlılığı adına topyekün bir eylemin ilk adımıdır. Bunun dışında da basit ama etkili gayretlerle su tasarrufu konusunda hem kendi bütçelerine katkı sağlayabilir hem de gelecek nesiller adına duyarlılık sergilemeyi başarabilirler.

  • Lavabolarımızdan akan su ile bulaşık ve çamaşır makinelerinin kullandığı suyun klozet deposuna dolumu sağlanarak bu suların tekrar kullanımı ile önemli miktarda su tasarrufu sağlanabilir.
  • Günlük alınan duş için zamanlayıcı kullanılabilir ve duş süresini olabildiğince kısa tutulabilir.
  • Sulama hortum ile değil sulama kabı ile yapılabilir  ya da büyük çaplı tarım uygulamalarında damla sulama sistemi kullanılabilir.
  • Sulamanın sabah erken saatlerde ya da akşama doğru yapılması buharlaşma ile kaybedilen su miktarını azaltacağından  önemli miktarda su tasarrufu sağlayacaktır.
  • Elektronik aletler ile çamaşır ve bulaşık makinesi seçiminde su ve enerji tasarrufu göz önünde bulundurulmalı; çamaşır ve bulaşık makinesi tam dolduktan sonra çalıştırılmalıdır.
  • Musluğun sadece kullanım anında açılması ya da sensörlü muslukların kullanımı su israfını önleyecektir. Örneğin diş fırçalarken ya da traş olurken su sürekli akıtılmamalıdır.

Su günü su varlığı iklim değişikliği