MART-NİSAN 2019 / EL SANATLARI

Işığın cam ile dansı vitray


Hilal DOĞAN     İbrahim BAĞCI 

05.03.2019 

Vitray, Türklerde dini yapıların dışında da kendini göstermiş olup; sürahi, kandil, tabak gibi günlük yaşantının gereçleri olarak kullanılırken konutlarda, kütüphanelerde, konak ve köşklerde, evlerin pencerelerinde, paravan ve kapılarda da kullanılmış.
Vitrayı var eden, ona anlamını veren şey camdır. Ham maddesi kum, kil ve toprak olan “cam” var olalı beri bahsedebiliriz bu sanattan. Oldukça eski bir geçmişe sahip olan ve “ışıklı cam resmi”diye de adlandırabileceğimiz vitray, 7. yüzyıldan sonra Türkler tarafından kullanılmış ve sanat değeri yüksek eserler ortaya konmuştur.

Hristiyanlık dünyasında da çokça tercih edilen ve sadece dini yapılarda kullanılan vitray, Türklerde dini yapıların dışında da kendini göstermiş olup; sürahi, kandil, tabak gibi günlük yaşantının gereçleri olarak kullanılırken konutlarda, kütüphanelerde, konak ve köşklerde, evlerin pencerelerinde, paravan ve kapılarda da kullanılmış. Selçuklularda revzen denilen bu sanatı Osmanlı revzen-i menkuş(nakışlı pencere) ismiyle başarıyla devam ettirmiştir. Özellikle çeşn-i bülbül diye adlandırılan vazo türü, nar çiçeği, lale ve karanfil gibi motif ve süslemeler bu sanatta öne çıkan unsurlar. O dönemin en başarılı vitrayları arasında yer alan ve günümüze ulaşan büyük eserlerden birisi Süleymaniye Camiidir. Bunun dışında Topkapı ve Yıldız Saraylarında da bu sanatı görmek mümkün.

Biz de vitray sanatını daha yakından tanımak için bu işe yıllarını vermiş ve bu sanatı yaşatmaya çalışan ustalarla görüştük. Bu ustalardan ilki Şekip Oğuz. Kendisi aynı zamanda yetişmiş bir ressam olan sanatçı yıllardır Ankara’da vitray sanatını icra ediyor ve pek çok öğrenci yetiştirmiş. İkinci ustamız ise yine vitray sanatını Ankara’da icra eden ve  bu mesleğe merak duyup başlayanlardan Halis Özdemir. Kendileriyle yaptığımız röportajlarla vitray sanatının ayrıntıları, incelikleri ve zorlukları üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.

Haber Görseli

Merhabalar, bu röportajı bizlerle gerçekleştirdiğiniz için öncelikle size teşekkürlerimizi sunuyoruz. Şekip Oğuz kimdir? Kendinizden ve vitray sanatıyla tanışmanızdan söz eder misiniz?

1944 doğumluyum, orta ve lise döneminde özel resim ağırlıklı eğitim gördüm. İstanbul Çapa Öğretmen Okulundan mezun oldum. Ondan sonra da Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulundan mezun oldum. Vitrayı da Tatbiki Güzel Sanatlar Okulundan öğrendim. 1972’de Ankara’da atölyemi açtım. 1972’den bu yana vitrayla haşır neşirim.

Bizleri vitray sanatı hakkında bilgilendirir misiniz? Ayrıca  vitray çalışmalarınızdan da söz eder misiniz?

Vitrayı tarif edersek;  vitray, ışıklı cam resmidir. Genelde ışık alan pencere, tavan gibi yerlerde kullanılır. Geçmişi de taş devrine kadar gider. Taş devrinde insanlar, mağaralarında delikler açıp, içeriyi aydınlatmak için ışık ihtiyacı duymuşlardır. Fakat kış günlerinde de o açtıkları deliklerden çok soğuk geldiği için tabiattan elmas gibi pek çok kıymetli ve parlak taşları bularak belirli bir harçla kendilerine göre bir araya getirip o pencereleri kapatmışlardır. Bu taşlar renkli taşlar ve elmaslar olduğu için ışığın durumuna göre çok güzel görüntüler oluşmuştur. Daha sonra 10. yüzyılda betonla, alçıyla, kurşunla bir araya getirilmiş, parça camlar haline dönüşmüş, büyük boyutlu cam yapılamadığı için birleştirilme yoluna gidilmiş ve büyük mekanların pencerelerine bunlar yerleştirilerek iç mekanın soğuktan korunması sağlanmış. Tabii vitray büyük bir cam ebatında olamadığı için o dönemlerde çok geçerli olan bir pencere örtüsü haline gelmiştir. Ve gitgide sanatsal bir resim haline dönüşmüş.  Sanıyorum bugüne kadar uluslararası ve yurt içinde 11 bin metrekareyi geçen bir alan kadar iş yaptım.

VİTRAY MUTLAKA IŞIK ALAN YERDE KULLANILMALI

Şunu da özellikle belirtmek isterim ki vitrayın iyi görünmesi, keyifle izlenmesi için arkadan ışık alması ve mümkün olduğu kadar içerde daha az ışık olması lazım. Lamba gibi düşünmeliyiz. Işık almayan yerlere vitray yapılmamalı.

Vitraya ve sanata yıllarını vermiş biri olarak bu sanat sizin için ne ifade ediyor?

Okulda ben resim eğitimi aldım ve ressamım. Vitrayı da resim olarak görüyorum. Resim yaparken nasıl bir titizlikle ve uğraş vererek resim yapıyorsanız, vitrayda da fırçanız elmas, boyalarınızda renkli camlardır. Onları birleştirerek resim yapıyorsunuz.

VİTRAY BİRAZ RİSKLİ BİR SANATTIR

Vitray camla yapılan bir sanat olduğu için bunun zorluğu nedir?


Vitray biraz risklidir, dikkatli olmak gerekir. Teknolojisini iyi kavramak lazım, yoksa ufak kazalar olabilir. Okullarda vitray dersi azdır bu yüzden. O dersi vermeden önce evvela malzeme ve teknoloji dersi vermek lazımdır.

Vitrayın yeterince bilindiğini ve tercih edildiğini düşünüyor musunuz?

Osmanlı’da o muhteşem vitrayların olduğu dönemde büyük ustalar yetişmiş ama son dönemlerde 1800’lü yılların başından itibaren vitray biraz unutulmuş, bir duraklama dönemi yaşanmış. Yaklaşık 100 yıllık bir aradan sonra Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu’nda ders olarak konulmuştur. O gün bugündür yaygın hale gelmiştir. Şunu da eklemek isterim ki vitray, malzemeleri pahalı bir sanattıtır. Son dönem malzeme fiyatları artınca bu durum kompozisyon siparişlerin fiyatını da etkiledi ve haliyle taleplerde de bir azalma meydana geldi.

Haber Görseli

VİTRAY UZUN ÖMÜRLÜ BİR SANATTIR

Yapılan bir ürün ve esere vitray diyebilmek için hangi özelliklere sahip olmalıdır?


Resim sanatında nasıl olmazsa olmaz kurallar varsa vitrayda da aynı kurallar vardır. Yalnız malzeme değişiktir. Yani kurgu, kompozisyon, renk, desen, denge gibi unsurların vitrayda da olması lazımdır. Mutlaka resimsel endişelerle yapılmalıdır.

Mesela S harfi biçimindeki bir camı kesmeniz çok zordur. Kesseniz bile ya da yerine takarken bir yerinden kırarsınız. Öyle bir kıvrımın yapılması gerekiyorsa birkaç yerinden bölünmeli. İşte o bölme de estetik kurallara göre yapılmak zorundadır. Gelişigüzel bölerseniz iyi bir vitray olmaz.  Ayrıca vitray uzun ömürlü bir sanattır. Kırılsa bile kırılan parçanın yerine başka bir parça konulabilir.

Vitray sizin için bir geçim kaynağı mı? Vitray için, kaybolmaya yüz tutmuş sanatlardan diyebilir miyiz?

Evet, geçimimi vitray ile sağlıyorum. Genelde siparişle iş yapıyorum. Vitray, siparişler yapılan ve tek tek yapılan bir eserdir. Yapılan yere özgü olarak tasarlandığı için rastgele yapılıp bekletilemez. Şu an tam olarak kaybolmaya yüz tutmuş bir sanat diyemeyiz. Ama çok da iyiye gittiğini söyleyemeyiz. Ağır aksak ilerliyor.
80’li 90’lı yıllarda Ankara’da çok yaygındı, talep eden de çoktu. Şimdi böyle aksesuar ve eserlere de Çin malının karışması vitrayı da olumsuz etkiledi, kalitenin düşmesine neden oldu. Boyama olayı çıktı, Ekonomik düşünenler onlara yöneldi ve vitraya talep azaldı. Ben bu sebeplerden ötürü boyama vitray yapmıyorum. Çünkü bana sahte vitray gibi geliyor.

Vitray sanatını yaygınlaştırmak için neler yapılabilir?

Okullarda resim derslerinde verilebilir. Güzel Sanatlar Liselerinde ders olarak eklenebilir. Bu tip liselerde duvar resmi dersleri var, vitraya çok az yer veriliyor, bunun artırılması lazım diye düşünüyorum. Milli Eğitim Bakanlığında ancak ders olarak konulursa yaygınlaşması mümkün gibi görünüyor.

VİTRAY İŞİ MALİYETLİ VE ÜRETİMİ ZOR

Vitrayın ana malzemesi olan renkli cam Türkiye’de üretilirse bu durum vitrayın yaygınlaşmasını ve fiyatının düşmesini sağlar mı?


Elbette sağlar. Çünkü fiyatlar, maliyetler düşer. Bir ara Paşabahçe bunu yapıyordu fakat çok sınırlı ve uç birkaç renk olarak üretiyordu. Onu da inşaatlarda buzlu cam niyetine kullanılması amacıyla üretmişti.

Yurt dışından gelenler de özel üretimdir ve oldukça pahalı. Mesela camda kırmızı rengi tutturabilmek için içerisine altın karıştırmak gerekir. Ondan pahalı. Malzemesi pahalı olduğu kadar, işçiliği de pahalı. Aslında çok zengin olan insanların böyle sanat dallarını desteklemeleri halinde daha çok gelişebilir. Ama çok parası olanın bundan haberi yok, haberi olanların da parası yok. Böyle tuhaf bir durum işte.

CAM KISKANÇTIR HEP İLGİ VE DİKKAT İSTER

Bu sanata nasıl başladınız?


Okuduğumuz dönemde okul harçlığımı çıkarmak için çalışırken Küçükesat’ta hemen her gün önünden geçtiğim rengarenk bir dükkan hep ilgilimi çekerdi. Uzun uzun seyrederdim. Fakat bu işin adını bilmeden, içeride ne yapıldığını bilmeden ilgiyle merakla bakardım. Baktığım bu yerin Şekip Oğuz Hoca’nın vitray atölyesi olduğunu da çok sonraları öğrendim. (İşin ilginç tarafı şimdi onunla beraber vitray konusunda röportaj veriyor oluşum.) Daha sonra okulda iş teknik öğretmenimizin yaptırmış olduğu bir çalışma ile öğrendim bu sanatın adını ve kendi kendime evde yapmaya çabaladım. Yıllar sonra küçük bir atölye açtım kendime, yaklaşık 10 senedir atölyem var. Bunun dışında da Altındağ Belediyesi’nin Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde tahsis ettiği atölyede çalıştım. Hacettepe Üniversitesinde  vitray dersleri verdim.

Bu işe aktif olarak devam eden birisiniz. Genellikle hangi ürünleri yapıyorsunuz?

Özellikle aydınlatma ürünleri yapmaktayım. İşimi çok seviyorum, geçim kaynağım aynı zamanda.

Haber Görseli

Vitray sizin için ne ifade ediyor?
Cam her haliyle güzel bir malzeme. Ham hali ile denizin kenarında kum, biraz ısıtınca füzyon olur, kabında erir bardak olur, elinde keser lehimlersin abajur olur evimize. Kıskançtır cam, hep ilgi ve dikkat ister, istediği ilgiyi göremezse uyarır mutlaka. Hatayı affetmez, keser veya batar. Narindir, çabuk kırılır.

Bu sanatı yapacaklara tavsiyeniz var mı?

Bu sanatı yapacak olan kişi hem çok sabırlı olmalı hem de kan görmeye alışık olmalıdır.

vitray cam sanat el sanatları