MAYIS-HAZİRAN 2019 / ÖZEL HABER
Kenenin vücuttan erken çıkarılması riski azaltıyor
Kenenin vücudunuzda yürüdüğünü genellikle hissetmezsiniz. Keneler genellikle insanlarda ilk bulduğu yere tutunmaz.
İlkbahar ve yaz mevsimlerinin gelmesiyle birlikte kenelerin popülasyonunda artış yaşanıyor. Özellikle son yıllarda kene ısırması sonucu meydana gelen “Kırım Kongo Kanamalı Hastalığı” ülkemizde insan sağlığını ciddi boyutlarda tehdit ediyor. Biz de kenelerin ekolojisini, ülkemizdeki durumu ve kenelerden korunma yöntemlerini Tarım ve Orman Bakanlığı Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü, Parazitoloji Laboratuvarı Şefi Doç. Dr. Ahmet Deniz ile değerlendirdik.
Keneler nasıl canlılardır? Ekolojilerinden söz edebilir misiniz?
Dünyada 899 adet kene türü bulunuyor. Keneler genel anlamda mesken keneleri ve mera keneleri olarak iki ana grupta inceleniyor. Yuvaya bağımlı mesken keneleri fare delikleri, kuş yuvaları, ahır duvarlarındaki çatlaklar gibi yerlerde bulunurlar ve konaklarını burada beklerler. Mera keneleri ise orman, çalılık, çayır, çöl gibi geniş alanlarda yaşamlarını sürdürürler. Hastalık etkenlerini taşıyan kene türleri daha çok bu tür kenelerdir. Yaşam döngüleri larva, nimf ve erişkin olmak üzere üç evreden ibarettir. Bu sert keneler türlere göre biyolojilerini bir, iki ve üç konaktan kan emerek tamamlarlar. Keneler konaklarında, yani tutundukları hayvanda çiftleşirler.
Keneler sadece kan ile beslenir. Aç bir dişi kene yumurtlamak için kendi ağırlığının yaklaşık 100 ile 200 kat fazlası kadar kan emebilir. Yumurtlama işlemini tamamlayan dişiler ölür. Yumurta miktarı, kenenin beslenme durumu ve türüne göre 2 bin ile 20 bin arasında olabilir. Erkek bir kene ise çok daha az kan emmektedir.
Diğer canlılarla karşılaştırıldıklarında, keneler oldukça uzun yaşar. Kenelerin 6 ay ile 3 yıl arasında yaşayan türleri mevcuttur. Zorunlu kan emici olan keneler, bütün yaşam dönemlerinde konaklarından kan emmek zorundadır. Kan emdikleri konaklarından ayrılıp toprağa düşen keneler, her bir aşamada gömlek değiştirmektedir. Kenelerde konak özelliği türlere göre değişmektedir. Bazı türler tek bir konaktan bazıları 200 kadar hayvan türünden kan emebilir. Mesken keneleri konak aramak zorunda değildir. Buna karşılık mera keneleri yaşamlarını devam ettirebilmek için kan emebilecekleri uygun bir konak bulmak zorundadır.
Keneler konaklarını yani kan emecekleri hayvanları ve insanları bulmak için aktif, avcı ve pasif, pusucu olarak yaparlar. Hiç bir kene türü uçma yeteneğine sahip değildir. Avcı keneler saklandıkları bölgeden konak sinyallerini aldıklarında hızlı bir şekilde konaklarına yönelirler. Pusucu keneler ise bulundukları yeri terk etmeden konakların gelmesini, çoğunlukla bir otun üzerinde, bekler ve konağına tutunurlar.
Haber Görseli
Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü, Parazitoloji Laboratuvarı Şefi
YAKLAŞIK 32 TÜR KENE VAR
Ülkemizde ne kadar kene türü var? Bunların insan veya hayvan sağlığına zararları neledir?
Ülkemizde yaklaşık 32 tür bulunuyor. Keneler pek çok hastalık etkenini (yaklaşık 200 kadar patojen etkeni) hem insanlara hemde hayvanlara nakletmektedir. Buna vektörlük özelliği de denmektedir. İnsan ve hayvan sağlığı bakımından ekonomik kayba yol açmaktadırlar. Örneğin hayvan sağlığı açısından bir çok paraziter hastalık (Babesiosis, Theileriosis gibi) insan sağlığı açısından ise viral hastalıklardan Kırım Kongo Kanamalı hastalığı, bakteriyel hastalıklardan Lyme Borreliosis hastalığı en bilinenlerindendir.
KENELERİ TAMAMEN YOK ETMEK MÜMKÜN DEĞİL
Kene ile bilimsel anlamda nasıl mücadele ediliyor? Bunun yöntemleri nelerdir? Doğadaki kene sayısını azaltmak mümkün mü?
Kene ile mücadele sadece evcil hayvanlar üzerinden yapılabilir. Doğada kene ile mücadele yapabilmek mümkün gözükmemekte. Evcil hayvanların belirli dönemlerde paraziter ilaçlanmasıyla kene popülasyonunda bir azalma sağlanabilir. Yine kene ile mücadelede yapılabilecek bir başka yöntem de hayvanlarda akarisid uygulamalarının düzenli ve usulüne uygun olarak yapılması. Kene sayısını azaltmak için de evcil hayvanların ortalama 25 günde bir akarisid ilaçlarla ilaçlanması gerekir. Kullanılan ilaçların ette ve sütte kalıntı bırakmamasına dikkat edilmelidir.
Ancak tamamen yok edilmesi mümkün değildir. Bilimsel olarak son yıllarda kenelerin azaltılmasına yönelik aşı çalışmaları mevcut ancak uygulamaya geçilmemiştir.
Haber Görseli
"Hastalığın dünya üzerinde yayılış alanına göre 30 civarında kene türünün bu hastalığı yayabildiği belirlenmiştir. Türkiye’de ise hastalığın yayılmasında Hyalomma marginatum kene türü etkilidir."
Kene ile insanlara bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Hastalığı “KKKH” ile ilgili neler söyleyebilirsiniz? Ülkemizde ilk ne zaman ortaya çıkmıştır?
Veteriner klinik olarak bu hastalığın hayvanlarda olduğu yıllar öncesinden bilinmekteydi. Hastalık ülkemizde ilk olarak 2002 yılında dikkatleri çekmiş ve 2003 yılında kesin tanısı konmuştur. Özellikle 2002 yılından sonra hangi kene türünün bu hastalığı taşıdığı, daha çok hastalığın nerelerde gözüktüğü gibi detaylı araştırmalar yapılmaya başlanmıştır. Özellikle Kelkit Vadisi’nin içinde bulunduğu İç Anadolu’nun kuzeyi, Orta Karadeniz ve Doğu Anadolu’nun kuzeyinde yoğunlaşmaktadır. Ancak bunun yanında ülkemizin diğer bölgelerinde de hastalığın görüldüğü rapor edilmektedir. Hastalığın dünya üzerinde yayılış alanına göre 30 civarında kene türünün bu hastalığı yayabildiği belirlenmiştir. Türkiye’de ise hastalığın yayılmasında Hyalomma marginatum kene türü etkilidir. Bu tür daha çok orman kenarları, bodur ağaçlık alanlar, bozkır iklimin diğer iklim kuşakları ile kesiştiği alanlarda yaşam döngüsüne sahiptir.
KENE İNSAN VÜCUDUNDA KENDİNE EN KORUNAKLI YERİ SEÇER
Kırım Kongo Kanamalı Hastalığından korunmak için ne tür önlemler alınmalıdır?
Önceden vatandaşlarda şöyle bir algı vardı. Kene bize bir şey yapmaz, bu bizim kene yıllardır kimseye bir zararı olmamıştır gibi. Kırım Kongo Kanamalı hastalığının ortaya çıkması ve ölüm vakalarının görünmesinin ardından ise halkın bilinçlenmesi daha da arttı.
Öncelikle kişisel korunma sağlanmalıdır. Kişisel korunmanın nasıl yapılacağı konusunda Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ile halkı bilinçlendirmek ve farkındalığı artırmak için broşürler, afişler, eğitimler, kamu spotları, seminerler gibi pek çok çalışmalar yaptı.
Kenenin vücudunuzda yürüdüğünü genellikle hissetmezsiniz. Keneler genellikle insanlarda ilk bulduğu yere tutunmaz. Diğer canlılar gibi kenelerin de kendini koruma iç güdüleri vardır ve bu sebeple de insan vücudunda kendine en korunaklı yeri seçer. Örneğin saçınızın dip kısmı, kulak arkası, kasıklar, eklem kısımları gibi daha az farkedilecek bölgeleri seçerler.
KENELERDEN KORUNMAK İÇİN NASIL ÖNLEM ALINIR?
Kişisel korunmanın nasıl yapılacağı noktasında:
Tarla, bağ, bahçe, orman ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara gidilirken, kenelerin vücuda girmesini engellemek maksadıyla mümkün olduğu kadar vücudu örten giysiler giyilmeli, pantolon paçaları çorapların içerisine sokulmalı ve ayrıca kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir.
Kene yönünden riskli alanlardan dönüldüğünde kişi kendisinin ve çocuklarının vücudunda (kulak arkası, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası dâhil) kene olup olmadığını kontrol etmeli, kene tutunmuş ise hiç vakit kaybetmeden çıplak el ile dokunmamak şartıyla vücuda tutunduğu en yakın yerden tutarak uygun bir malzeme ile (bez, naylon poşet, eldiven gibi) çıkarmalıdır.
Kişiye kene tutunduğu durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Kene ne kadar erken çıkarılırsa hastalığın bulaşma riskinin de o kadar azalacağı unutulmamalıdır.
Hastalık hayvanlarda belirti göstermeden seyrettiğinden hastalığın sık olarak görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanlar sağlıklı görünse bile hastalığı bulaştırabilirler. Bu sebeple hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak el ile temas edilmemelidir.
Hastalığa yakalanan kişilerin kan, vücut sıvıları ve çıkartıları ile hastalık bulaşabildiğinden, hasta ile temas eden kişiler gerekli korunma önlemlerini (eldiven, önlük, maske v.b.) almalıdır.
Kene tutunan kişiler, kendilerini 10 gün süreyle halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler yönünden izlemeli ve bu belirtilerden bir veya bir kaçının ortaya çıkması halinde derhal en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmelidirler.
Hastalığa sebep olan mikrobun taşıyıcısı, saklayıcısı ve bulaştırıcısı olan keneler uçmayan, zıplamayan, yerden yürüyerek vücuda tırmanan eklem bacaklı hayvanlardır. Vücuda tutunan veya hayvanların üzerinde bulunan keneler kesinlikle çıplak el ile öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır. Keneler üzerine sigara basmak, kolonya, gaz yağı gibi maddeler dökmek kenenin kasılmasına sebep olarak vücut içeriğini kan emdiği kişiye aktarmasına sebep olacağı için yapılmamalıdır.
Kenenin aktif olduğu bir döneme rastlayan kurban bayramlarında hayvan kesimlerinin daha dikkatli yapılması gerekmektedir.