Kooperatifler, Dernekler ve Üretici Birlikleri
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun (KK) 1. maddesinde kooperatifler “ortaklık” olarak tasnif ve tarif edilmiştir. Kooperatifler sosyal yönü kuvvetli ortaklıklar olduğu için, faaliyet alanları itibariyle çoğu zaman derneklerle karıştırılmakta; dernek kurulacak yerde kooperatif kurulabilmektedir.
Kooperatiflerin derneklerle karıştırılmasının farklı yansımaları olabilmektedir. Örneğin, 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu’nun “Uygulanacak diğer hükümler” başlıklı 20 nci maddesinde “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümler ile 6.10.1983 tarihli ve 2908 sayılı Dernekler Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.” denilerek, üretici birliklerinin hukuki statüsünün dernek olduğu vurgulanmıştır. Oysa kooperatifler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 124. maddesinde ticaret şirketi (ortaklık) türleri arasında sayılmıştır.
Kooperatifler ile derneklerin nitelikleri itibariyle farkı, Anayasa Mahkemesinin aşağıdaki kararıyla ortaya konulmuştur.
“Kooperatiflerin amacı bireyin ekonomisini geliştirmektir. Ekonominin geliştirilmesi geniş kapsamlı ve çok yönlüdür. Dernekler ise, bireylerin tek tek gerçekleştirmeyi başarmaya güçlerinin yetmeyeceği amaçlara varabilmek için güzelleşmeye özendirmeye, iyiliğe veya okumaya yönelik veya benzer amaçlarla kurulurlar. Ne kâr paylaşmaya yönelik ticari bir gayeleri vardır ne de amaçlarında böyle bir ekonomik eğilime rastlanır. İki kuruluş yasalarla ve hukukî yapıları bakımından kesin çizgilerle ayrılırlar”.
Her iki tüzel kişi organizasyonunun nitelikleri itibariyle çakışan noktaları olmakla birlikte, kooperatiflerin, ortaklarının ekonomik menfaatlerini ön plana çıkarması en önemli ayırıcı özellikleridir. Dolayısıyla, kooperatifleri derneklerden ayıran en belirgin özellik “amaç”ta görülür.
Kooperatifler, özel yapıya sahip ekonomik ve sosyal amaçlı kuruluşlar olduğundan, “kooperatife ait iktisadi işletme” diye bir kavram da bulunmamaktadır. Tüzel kişilikten ayrı bir iktisadi işletme kavramı dernek ve vakıflarda mümkün olup, dernekler kısaca şahıs topluluğu, vakıflar ise mal topluluğu olarak özetlenmektedir. Oysa kooperatifin kendisi bizatihi iktisadi işletmedir ve bir bütündür. İşletmelerde bütünlük esas olup bu kural kendisini TTK m.11’de, Vergi Usul Kanunu’nda ise m.8/5’te göstermektedir.
KK’nın 72.maddesinin ikinci fıkrasında “… birlikler kooperatif şeklinde kurulur.” denilerek, kooperatif üst kuruluşlarının hukuki nitelikleri belirtilmiştir. Buna göre, kooperatif birlikleri, ortakları kooperatif olan birer kooperatif; kooperatif merkez birlikleri ise ortakları kooperatif birliği (üst kuruluşu) olan birer kooperatif statüsündedir.
Gelinen bu noktada, kooperatif üst kuruluşları ya da diğer bir deyişle “birlik”lerinin farklı değerlendirilmeye tabi tutulduklarına da rastlanılmaktadır.
Üretici Birlikleri Kooperatif Değildir ama Kooperatifler Üretici Birliğidir
TTK m.124’te kooperatiflerin bir ticaret şirketi türü olarak sayılması ve TTK’nın birçok maddesinde kooperatiflerin yine “ortaklık/şirket” niteliğinde olduğunun belirtilmesi; KK m.1’de kooperatif “tarif” edilirken “… ortaklıktır.” ifadesinin kullanılması ve aynı Kanun’un 98’inci madde yollamasıyla kooperatifler için TTK’nın anonim şirket hükümlerine gidilmesi, kooperatif ve bunların birliklerinin bir ticaret şirketi türü olduğunun açık hükümleri olarak değerlendirilmektedir.
Kooperatifçilik geniş anlamda ekonomik iş birliği şekli olup, ortak amaçlara ulaşmak isteyen kişiler tarafından oluşturulan bir örgütlenme modelidir. Bu çerçevede kooperatifler, mal ve hizmetlerin üretiminde ve sunumunda, ortaklarının pazarlık gücünü arttırmada, tasarrufların ekonomiye kazandırılmasında, sermaye birikimini sürekli kılarak ekonomik büyümeye katkıda bulunmada, rekabeti korumada ve piyasaların yapısını ve işlemesini düzenlemede önemli görevleri yerine getiren kuruluşlar olarak kabul edilmektedir.
Günümüzde, kooperatifçilik, kamu ve özel sektör yanında “üçüncü bir sektör” olarak kabul edilmekte ve özel sektör ile birlikte ekonomik ve sosyal kalkınmanın lokomotifleri olarak görülmektedir. Dünyada rekabet ile kamu yararı arasında bir denge kurulması gerektiği belirtilmekte ve kooperatifler bu dengenin temel araçları olarak kabul edilmektedir.
Kooperatifler hangi açıdan izah edilirse edilsin KK’nın 98.maddesinde “Bu kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda Türk Ticaret Kanunundaki Anonim şirketlere ait hükümler uygulanır” şeklindeki atıf ve TTK’nın 124.maddesindeki tasnif çerçevesinde, kooperatiflerin ve birliklerinin birer “ticaret şirketi türü” olduğu tartışmasızdır.
Buna karşın, 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu’nun “Uygulanacak diğer hükümler” başlıklı 20. maddesinde “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümler ile 6.10.1983 tarihli ve 2908 sayılı Dernekler Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.” denilerek, üretici birlikleri yasal olarak dernek statüsünde değerlendirilmiştir.
“Birlik” kavramının kullanıldığı diğer tüzel kişiliklerde de durum şu şekildedir: Sulama Birlik ve Merkez Birlikleri kamu hukuku tüzel kişiliği, 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu uyarınca kurulan Birlik ve Merkez Birlikleri dernek, Ziraat Odaları Birliği ise kamu tüzel kişiliğine sahip kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olarak faaliyetlerini sürdürmektedir.
Bu durumda, kooperatifler, kooperatif birlikleri ve kooperatif merkez birliklerinin kooperatif şeklinde kurulan ve faaliyetlerini de kooperatif şeklinde yürüten ortaklıklar olduğu ne kadar açık ise; kooperatiflerin de amaç yönünden, üretici birlikleri, dernekler ve sendikalar gibi kişi toplulukları şeklinde tanımlanan örgüt yapılarından farkı da o kadar açıktır.
Görüldüğü üzere, hukukumuzda kendine özgü amaçları gerçekleştirmek için kanunla kurulan ve nitelikleri özel kanunlarında gösterilen “birlik” isimli yapılar bulunmakta ise de bu organizasyonların hukuki statüleri tabi oldukları özel yasalar uyarınca belirlenmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak kooperatiflerin amacı, ortaklarının ekonomisini tasarruflarını artırarak geliştirmek iken; dernekler ve dernek statüsünde kurulan üretici birlikleri, bireylerin tek tek gerçekleştirmeyi başarmaya güçlerinin yetmeyeceği amaçlara varabilmek için ticari olmayan özendirici amaçlarla kurulurlar.
Derneklerde ekonomik amaç, çok istisnai durumlarda ayrı bir iktisadi işletme kurularak ve bazı koşullara bağlı olarak yürütülebilir. İki ayrı tüzel kişilik ‘tipi’ yasalarla ve hukukî yapıları bakımından kesin çizgilerle birbirlerinden ayrılmış olup, en azından canlı türleri arasından “kuş” ve “balık” kadar aralarında fark bulunmaktadır.