MAYIS-HAZİRAN 2019 / KAPAK KONUSU
Dünyada ve ülkemizde sulama örgütleri
Sulama, drenaj ve taşkın yönetimi konularında bu birlikteliğin tabana yayılmasında en iyi politika uygulama aracı olan sulama kooperatiflerinin güçlenmesi ülkemiz menfaati gereğidir.
Bütün canlıların hayatlarını devam ettirebilmek için mutlak ihtiyaç duydukları su, doğal olarak tarım için vazgeçilmez ilk unsurdur. Büyük su potansiyeli nedeniyle mavi gezegen olarak adlandırılan Dünyamız, aslında su fakiridir. Üstelik bir yandan küresel ısınma ve diğer yandan da çevre kirliliği nedeniyle hızla artan nüfusun su ihtiyacını karşılayabilmek giderek güçleşmektedir. Dünyamızda hızla artan bu su talebinde en önemli payı, neredeyse yüzde 80 ile tarımsal sulama almaktadır. Bu durum karşısında, ülkemiz su kaynakları ve tarımsal üretim açısından sahip olduğu büyük potansiyel nedeniyle önemli jeopolitik avantaja sahiptir. Unutmamak gerekir ki; bu avantaj aynı zamanda riskler de doğurmaktadır. Bu nedenle mevcut su kaynaklarımızı en iyi şekilde yönetmek ve tarımımızı geliştirecek politikalar üretmeliyiz. Tabii ki bu politikalarının en etkin şekilde sahaya aktarılacağı, politika uygulama aracımız hiç şüphesiz sulama örgütleri olacaktır.
Dünya genelinde su kaynakları yönetiminin, artan su talebini kısıtlı su kaynakları ile karşılayabilmek için öncelikle tarımla uyumlu çözümler üzerine odaklandığını söyleyebiliriz. Bu sorunun çözümü için küresel çapta en büyük çaba, Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafından verilmektedir. BM tarafından 170 ülkede yürütülen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (Sustainable Development Goals) içinde 6. sırada “temiz su ve sıhhi koşullar(clean water and sanitation)” hedefi yer almaktadır. Hedefte insanlığın yüzde 40’nın su kıtlığı yaşadığı ve 2013 kadar şeffaf katılımcı su yönetimi ile sorunun çözülmesi planlanmaktadır.
ULUSLARARASI SULAMA VE DRENAJ KOMİSYONU’NA 78 ÜLKE ÜYE
Dünyanın birçok ülkesinde su kullanıcı örgütler bulunmaktadır. Bunların önemli bir çoğunluğunun kooperatifler ya da kooperatif benzeri dernekler şeklinde yapılandıkları görülmektedir. Ülkelerinde kendi milli teşkilatlarını kuranlar, uluslararası teşkilatlara üye olmaktadırlar. Bunlar arasında 78 ülkeden geniş bir katılıma sahip olan Uluslararası Sulama ve Drenaj Komisyonu (International Commission on Irrigation and Drainage-ICID), en önemli kuruluştur. Kar amacı gütmeyen uluslararası bu komisyon, 1950 yılında kurulmuştur. Fakirlik ve açlıktan korunan bir dünya sağlamak için sürdürülebilir tarımsal su yönetimini teşvik etmeye çalışan dünyanın her yerinden sulama, drenaj ve taşkın yönetimi alanındaki uzmanlar ağından oluşmaktadır. Her yıl Uluslararası Sulama ve Drenaj Kongresi ve Dünya Sulama Forumu gibi büyük katılımlı dev organizasyonlar düzenlemektedir. Dünya genelinde sulama sistemi çoğunlukla ilk başta devlet kurumları tarafından tasarlanıp işletilmeye başlamakta, sonra su kullanıcıları dernekleri veya kooperatifler gibi özel kuruluşlara sorumluluk transfer edilmektedir. Bu konuda Katılımcı Sulama Yönetimi (Participatory Irrigation Management-PIM) adlı uluslararası kuruluş, hükümetlere yardımcı olmak üzere 40’dan fazla ülkede çeşitli projeler yürütmektedir.
Avrupa Sulama Derneği (European Irrigation Association - EIA), ABD, İsrail ve Avrupa’dan tarımsal sulamada ileri gitmiş 19 ülkeden sulama endüstrisinde yer alan katılımcılarla 1991’de kurulmuştur. Avrupa Sulama Derneği özellikle tarım sektörü ile iş birliği yapmakta ve üreticiler, ithalatçılar, distribütörler, bayiler, su ve enerji ajansları ve üniversitelerden oluşan üyelerine bilgilendirmelerde bulunmaktadır. Sektörün uluslararası norm ve standartlarının oluşturulmasına katkıda bulunmakta ve çeşitli sertifika programları ile eğitimler düzenlemektedir. Sulama uzmanları, hükümetler ve Avrupa kurumları ile birlikte sulama endüstrisi hakkında bilgi kaynağı oluşturmaktadır. Avrupa Birliği’nin çevre politikasının çerçevesini oluşturan 2000/60/EC sayılı “ABSu Çerçeve Direktifi”, suyun tarımsal amaçlı kullanımında kirletilmesi ve çevreye etkisi açısından temel belirleyicidir. Direktifin en temel hususlarından olan “Nehir Havza Yönetim Planı oluşturması” ve “Katılımcılık” ilkesinin tarımsal sulamada uygulanmasında kooperatiflere görev verilmektedir.
KOOPERATİFE ÜYE 302 BİN ÇİFTÇİMİZ VAR
Tarım sektörümüzün giderek artan küresel piyasaların baskıları ve çevresel tehditler karşısında olası su sorunlarından en az düzeyde etkilenmesi için önlemler alınmalı ve sulama yönetimine gereken önem verilmelidir. Bu kapsamda “kısıtlı sulama” adı verilen yöntem ve sistemler ancak kooperatif tipi sulama örgütleri aracılığıyla yaygınlaştırılabilir. Çiftçinin su kaynaklarını etkin bir şekilde koruması ve kullanması konusunda hem eğitilmesi, hem de desteklenmesinin en kolay yolu yine sulama kooperatifleridir. Ülkemizde yeraltı suyu ile sulanan arazinin yüzde 70’den fazlası 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu kapsamında kurulan sulama kooperatiflerimizce yapılmaktadır. İlk kez 1966 yılında kurulan kooperatiften bu yana geçen süre sonunda, 2 bin 450 adet sulama kooperatifine ulaşılmıştır.
Bunlara ortak 302 bin çiftçimiz bulunmaktadır. Çiftçiye sulama ve ürün verimliliğin arttırılması konusunda yön gösteren ve bölgede üretimin planlanması konusunda hizmet veren sulama kooperatifleri, girdi tedariki, tarımsal üretimin gerçekleştirilmesi, ortaklarının hayvancılık dahil her türlü tarımsal ürününün pazarlanmasına kadar çeşitli alanlarda faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Böylece ürünün gerçek değer fiyatının üreticilere geri döndürülmesi, tarımsal arazilerin toplulaştırılarak verimli hale getirilmesi gibi konularda çiftçilere hizmetler verilmektedir. Sulama kooperatifleri aynı zamanda bölge ve ülke su yönetiminin planlanmasının yapılmasını sağlayarak büyük bir görevi yerine getirmektedir.
Eğer ülke çapında tarımda etkin su kullanımı tedbirleri alınacak ise, öncelikle modern araç ve tekniklerin yaygınlaştırılmasından başlanmalıdır. Sulama kooperatiflerinin en önemli problemi olan birikmiş elektrik borçlarını ödeyebilmelerini sağlayacak, soruna bir an evvel kökten çare bulacak çözümler bulunmalıdır. Örneğin tarımsal sulamada kullanacakları elektrik enerjisini güneş ya da rüzgar gibi alternatif yollarla karşılayabilecekleri üretim tesisleri kurabilmelerine imkan tanıyacak fırsatlar yaratılmalıdır. Bunun yanı sıra sensörler ile sıcaklık, nem, yağış gibi verilerin uzaktan algılanarak su tüketimi verimliliğinin hesaplanabildiği, buharlaşma indekslerine, meteorolojik tahminlere, sulamada kullanılan enerjiye, su basıncına göre sulamanın kontrol edilebildiği yapay zeka, Tarım 4.0 gibi akıllı sistemler de bu kapsamda ele alınmalıdır. Bu tip yenilikçi ama aynı zamanda pahalı ve kullanımı zor çözümlerin sahada yaygınlaştırılabilmesi için sulama kooperatiflerine özel destekler verilmelidir. Burada bir başka önemli husus ise; sulamanın tarım arazilerinin toplulaştırılmasında önemli bir belirleyici unsur olduğu dikkate alınarak, sulama kooperatiflerinin toplulaştırma işlerini de üstlenmelerine imkan sağlayacak hukuki ve teknik alt yapı oluşturulmalıdır.
386 ADET SULAMA BİRLİĞİ VAR
Sulama kooperatiflerin yanı sıra çiftçimiz, 6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanununa esasen kurulan sulama birliklerine de üye olmaktadırlar. Daha önceki yıllarda Mahalli İdare Birlikleri Kanununa göre kurulan sulama birlikleri, 2011 yılından itibaren yeniden yapılanmışlar ve şu anda 611 bin çiftçimizin üyesi olduğu 386 sulama birliğine dönüşmüşlerdir. Sulama Birlikleri, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) tarafından inşa edilen sulama tesislerini gayelerine uygun şekilde kullanmak, işletmek, bakım, onarım ve yönetim sorumluluğunu yürütmek, tesisi geliştirmek veya yenilemek gibi hizmetleri yürütmek amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı’nın izni ile kurulmaktadırlar. Bu kapsamda sulama birliği, devraldığı tesisin yatırım bedelini geri ödemek, su kullanım hizmet bedelini, katılım payını ve uygulanan cezaları tahsil etmek ile görevlidir. İlk kuruldukları yıllarda sulama birliklerinin başkanları bulundukları yerdeki mülki amirler olmuş, başarıları kaymakamların performansına göre değişmiştir. Daha sonra 2011 yılındaki değişiklikle her ne kadar kendi içlerinde idareler oluşturdularsa da parasal konularda özellikle de tahsilatta sıkıntıları yaşamışlarıdır. Bu nedenle, 2018 yılındaki bir düzenlemeyle sulama birliklerinin yönetimine Başkan olarak, DSİ’nin teklif ettiği kamu personeli Bakan tarafından görevlendirilmeye başlamıştır. Tarımsal su yönetiminde, sürdürülebilirliğin üç temel kavramı olan ekonomik açıdan uygun, sosyal olarak kabul edilebilir ve çevresel olarak zarar vermeyen bir yaklaşımla ve hep birlikte çalışmak gerekmektedir.