TEMMUZ-AĞUSTOS 2019 / YAPRAK

Buğdayın Ozanı Ceyhun Atuf Kansu


Günay GÜNER    

11.07.2019 

Ceyhun Atuf Kansu (solda ikinci) Turhal’da sağlıkçı arkadaşları ile birlikte
Ulusların gururlarını, onurlarını yücelten ozanları vardır. Bu ozanlar ayaklarını yurt toprağına bastıkları, geleneklerinin temsilcisi tarihsel değerdeki ozanlarıyla düşün akrabalığı içinde bulundukları gibi, evrensel kültürle de güçlü bağlar kurarlar. İşte Cumhuriyetin felsefesini benimseyerek işleyen Usta Ozan Ceyhun Atuf Kansu böylesi bir kişi, anadili Türkçeye tutkuyla ve emekle bağlı, bağımsızlık ülküsünü şiirinin ve denemelerinin ana izleği (tema) olarak belirlemiş bir yazardır.

Ceyhun Atuf Kansu 1919 yılında; Mustafa Kemal’in Nutuk’unun (Söylev) başında, ülkenin her yanının işgal altında bulunduğunu, Türklere zulmedildiğini, tutsaklığın reva görüldüğünü, kıyım yapıldığını açıkladığı koşullarda doğdu. (2019 yılı Bağımsızlık Savaşımızın başlatılışının ve o büyük savaşımızın usta ozan-düşünürlerinden Ceyhun Atuf Kansu’nun doğumunun 100. yılıdır.) Kansu, daha doğumunun hemen sonrasında, emperyalist işgalinin acı sonuçlarını yaşar.
   
Şöyle ki Türkiye’nin işgal edilmesinin ardından, Ceyhun Atuf Kansu’nun babası Nafi Atuf (Kansu) ile dostu Vehbi (Sarıdal) (her ikisi de gelecekte önemli görevler üstleneceklerdir,) Ankara’ya, cepheye, Mustafa Kemal’in yanına ulaşmak üzere, 1921 yılının ilk günü İstanbul’dan İnebolu’ya doğru yola çıkarlar.

“Nafi Bey ile Müfdale Hanım, Edirne’de tanışmış ve Biga’da evlenmişlerdir. Vehbi Bey, Müfdale Hanımın kardeşidir. Eşinin ardından Anadolu’ya geçmeyi büyük heyecanla bekleyen Eğitimci Müfdale Hanımın Ocak 1921’in sonuna doğru apandisiti patlar, ne yazık ki kurtarılamaz. Kuvay-ı Milliyeciler, Müfdale Hanımın tabutunu bayrağa sarar, kar yağışı altında toprağa verirler.

Acı haber ulaştığında Nafi Bey ve arkadaşları Ankara’dadır. Nâzım Hikmet Mart 1921’de Müfdale Hanım için ağıt yazar…

Bebek çağında anasını yitiren Ceyhun Atuf Kansu, yüreği sevgiyle çarpan bir çocuk hekimi olur yıllar sonra. Ceyhun Atuf Kansu, tıpkı Kansu Ailesinin öbür Cumhuriyet öncüleri gibi, yüreğindeki tutarlılık bilincinin çağrısına uymuş, çocuk hekimliği yapmak üzere, gönüllü olarak Turhal Şeker Fabrikasında çalışmaya başlamıştır (1947). Turhal’da 11 yıl çalışır; oğlu Işık Kansu Turhal’da doğar. Turhal Şeker Fabrikasının ardından aynı görevi Ankara Etimesgut Şeker Fabrikasında sürdürür (1959).

Şiirlerinde çocukların, ailelerin acılarına tanıklık, Turhal dönemine ilişkindir. Çocukların toplu ölümlerine tanıklık edişinin acısıyla yazdığı “Kızamık Ağıtı” Kansu’nun kişiliğini en iyi yansıtan şiirlerindendir. “Dünyanın Bütün Çiçekleri”, bir köy öğretmeninin, geçirdiği ağır kazanın ardından dile getirdiği son sözlerinden, öğrencilerini çağırışından etkilenilerek yazılmıştır. “…Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, / Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum, / Kaderleri bana benzeyen, / Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları, / Geniş ovalarda kaybolur kokuları... / Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri, / Hepinizi hepinizi istiyorum, gelin görün beni, / Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni //.…Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, / En güzellerini saymadım çiçeklerin, / Çocukları, öğrencilerimi istiyorum. / Yalnız ve çileli hayatımın çiçeklerini, / Köy okullarında açan, gizli ve sessiz, / O bakımsız, ama kokusu eşsiz çiçek. / Kimse bilmeyecek, seni beni kimse bilmeyecek, / Seni beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek...” 
 
Yapıtlarındaki dil bir şölendir. İzleksel yönden de böyledir. Türkiye, ırmaklarıyla, dağlarıyla, tren istasyonlarıyla, tarlaları, köyleri, köylüleriyle, Bağımsızlık Savaşımızın an an duraklarıyla Ceyhun Atuf Kansu’nun şiirindedir, denemesindedir.

Buğday, ekin, tarımsal iş, Kansu’nun şiirinde geniş yer tutan motiflerdir. Örneğin “Buğday, Kadın, Gül ve Gökyüzü” adlı şiir yapıtında, evrensel bir düzlemde, su, çiçek, başak, pirinç, bebek, köy, ağaç, ırgat, buğday, ipek, bahçe, bozkır, at, dağ, toprak, ırmak, gül, ozan, köy hekimi, köy öğretmeni, orman, ekmek, ninni, tarım devrimi, lale, çiğdem… temalarını hayranlık uyandıran boyutlar kazandırarak işler. Bunu adım adım dünyayı gezercesine yapar. Söz konusu nitelik yalnızca anılan bu kitabıyla sınırlı değildir; tüm yazın evrenine egemendir: “Köy Öğretmenine Mektuplar”, “Balım Kız Dalım Oğul”, “Sakarya Meydan Savaşı”, “Bağımsızlık Gülü”…
     
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Nutuk” adlı tarihsel yapıtını, Kansu’nun “Söylev’i Okurken” adlı kitabındaki çözümlemelerle birlikte okumak gerekir. Ceyhun Atuf Kansu, Atatürkçülüğün dünya emperyalizm karşıtı savaşım içindeki başat değerini çözümlemekle çok önemli bir işlev yerine getirmiştir.

Aynı bakış Kansu’nun şiirine de yansır. “Hiroşima”, “Franco’nun Adamı”, “Lumumba”, “Lyon Garında Askerler”, “Jose Manuel” gibi şiirleri, Vietnam izleği aynı ülkünün, insancılığın evrensel sonuçlarıdır.

Ceyhun Atuf Kansu’nun 100. yaşında yapılan güzel işlerden biri de kitaplarına girmemiş bazı denemelerinin “Bağımsızlık Devrimcisi – Katıksız Bir Başkaldırıcı Olarak Atatürk”, (Telgrafhane Yayınları, 2019) adıyla kitaplaştırılması oldu.

17 Mart 1978’de, 59 yaşında, kalp krizi nedeniyle yaşamını yitiren Ceyhun Atuf Kansu işte böylesi bir aile ve yaşam duyarlığından gelir. O örnek alınası bir ozan, aydın, yazar, hekimdir; insandır!

Ceyhun Atuf Kansu’yu doğumunun ve tüm benliğini adadığı Kurtuluş Savaşının 100. yılında sonsuz saygıyla, sevgiyle anıyorum.

Ceyhun Atuf Kansu