OCAK-ŞUBAT 2020 / TARIM TEKNOLOJİLERİ
Tarım makineleri ihracatında rekor
“2019 yılı ihracatımız, 2018 yılı seviyesine göre yüzde 15 artmış ve 868 milyon dolar seviyesine ulaşmıştır. Bu değer aynı zamanda tüm zamanların rekorudur”
Bu sayımızda Teknoloji sayfamızı tarımsal mekanizasyonun önemine ayırdık. Tarımsal mekanizasyon araçları ile tohum, gübre, kimyasal madde ve su tüketimi azalırken, üretimde verim katlanarak artıyor. 2019 yılında tarım makineleri ihracatı 868 milyon dolar seviyesine ulaşarak bu sektördeki tüm zamanların rekorunu kırdı. Ülkemizdeki tarımsal mekanizasyonla ilgili tüm detayları TARMAKBİR (Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği) Genel Sekreteri M. Selami İleri, Türk Tarım Orman Dergisi okurları için aktardı.
TARMAKBİR Derneği hangi amaçla ne zaman kuruldu? Üye sayısı ne kadar?
Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği Derneği (TARMAKBİR), 1978 yılında kurulmuş olup, ülkemizde traktör ve diğer tarım makineleri ana iştigal konusu olan imalatçı, ihracatçı ve ithalatçıların üye olduğu bir dernektir. Halen 215 üyemiz mevcut.
Birliğimizin üyeleri, KOBİ’lerden, makine sektörünün önde gelen büyük ölçekli firmalarına ve Türkiye’de de faaliyet gösteren küresel firmalara kadar çeşitli ölçeklerdedir.
Faaliyetleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
TARMAKBİR sektörel bir sivil toplum kuruluşudur. Kuruluş amacı, ülke genelinde üyelerine mesleki, sosyal, kültürel , ekonomik yönlerden rehberlik etmek ve desteklemek, sektör haklarını savunmak ve üyeleri ile iş birliği yaptığı kuruluşlar arasındaki dayanışmayı sağlamaktır. Bu amaçla birçok çalışma yürütüyoruz. Bunlardan bazılarını; tarımsal mekanizasyon sektörü için ortak bir platform sunmak, tarımsal mekanizasyon pazarının genişlemesi için politika araçları üretmek, lobi faaliyetleri için zemin oluşturmak, ulusal ve uluslararası sektörel platformlara ve organizasyonlara katılmak, sektör paydaşlarını bir araya getirecek etkinlikler düzenlemek, üyeleri ve diğer sektör paydaşları için eğitim ve bilgilendirme toplantıları düzenlemek, sektörel fuarlar düzenlemek, sektörü ilgilendiren mevzuatlar, standartlar vb. idari ve teknik konularda, sektör ve ülke menfaatlerini gözeterek Bakanlıklar nezdinde müzakereler yürütmek, üyelerin belge, ruhsat, test raporları, ticari sözleşmeler, ihaleler, teklifler vb. işleri için danışmanlık, başvuru ve takip işlemlerini yapmak olarak sıralayabiliriz.
Ülkemizde tarımsal mekanizasyonun tarımsal verim açısından önemi nedir? İhracat ve ithalat rakamları hakkında bilgi verir misiniz?
Tarımsal mekanizasyonun amacı, insan iş gücünün verimini arttırarak yapılan işin maliyetini düşürmek olarak tanımlanıyor. Bu, direkt olarak birim iş için sarf edilen zamanın azaltılması veya endirekt olarak birim alandan elde edilen verimin arttırılması ile gerçekleşir. Makineli tarım sayesinde insan gücünden çok daha kuvvetli olan motor gücünden istifade edilir.
Tarih, traktörlerin, ekim makinelerinin ve hasat makinelerinin kullanılmaya başlanmasıyla, tarımsal üretimde kalite ve verimin nasıl yükseldiğini göstermektedir. Daha ileri bir seviye olarak, ekim, gübre ve ilaç normu ile verilecek su miktarını ayarlama imkânı sunan tarımsal mekanizasyon araçları ile tohum, gübre, kimyasal madde ve su tüketimi azalırken, verim katlanarak artabilmektedir. Biyolojik yeniliklerin uygulanması da tarımda üretim verimliliğini arttıran önemli etkenlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Haber Görseli
TARMAKBİR Genel Sekreteri M. Selami İlerİ
İHRAÇ EDİLEN HER ÜÇ TRAKTÖRDEN İKİSİ ABD VE İTALYA’YA
2018 yılında yaklaşık 120 ülkeye, 830 milyon dolar seviyesinde tarım makineleri ihracatı gerçekleştirildi. Bu değerin 423 milyon doları traktör, 406 milyon doları ekipmandır. Yaklaşık 1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşen traktör aksam ve parçaları ile birlikte toplam ihracatımız 1,8 milyar dolar civarındadır. Güncel durum itibariyle 2019 yılı ihracatımız ise 2018 yılı seviyesine göre yüzde 15 artmış ve 868 milyon dolar seviyesine ulaşmıştır. Bu değer aynı zamanda tüm zamanların rekorudur.
2018 yılında en fazla traktör ihracatı ABD (yüzde 42), İtalya (yüzde 24), Ukrayna, Avustralya ve Sudan’a yapılırken, en fazla ekipman ihracatı ise Azerbaycan (yüzde 10), Irak (yüzde 95), Özbekistan, İran ve Fransa’ya yapılmıştır. Yani ihraç edilen her üç traktörden ikisi ABD ve İtalya’ya gitmiştir.
İHRACAT FAZLASI VERDİK
2018 yılında yaklaşık 460 milyon dolar seviyesinde tarım makineleri ithalatı gerçekleştirildi. Bu değerin 162 milyon doları traktör, 298 milyon doları ekipmandır.
2017 yılında en fazla traktör ithalatı İtalya (yüzde 34), Fransa (yüzde 16), Hindistan (yüzde 15), Japonya ve Almanya’dan (yüzde 10) yapılırken, en fazla ekipman ithalatı ise Polonya (yüzde 17), Almanya (yüzde 16), İtalya (yüzde 16), Çin ve Belçika’dan yapılmıştır. 2019 yılının ilk 10 ayı itibariyle sektörümüzün ihracat fazlası verdiği görülmekte olup, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 419 olmuştur.
TARMAKBİR Derneğinin Türk tarımı ve çiftçisine ne gibi katkıları bulunuyor?
Faaliyetlerimizden de anlaşılacağı üzere, bizim hedef kitlemiz tarım makinesi sanayicileri olmakla birlikte dolaylı olarak Türk tarımının ve çiftçisinin gelişimine, daha teknolojik makinelerle tarım yapmasına katkıda bulunuyoruz. Bununla birlikte çiftçi kuruluşları ile zaman zaman sektörle ortak çalışmalar yapmak üzere bir araya geliyoruz. Mesela son birkaç yıldır birçok platformda Deula’yı yani “Alman Ziraat Mühendisliği Eğitim Enstitüleri Birliği”ni gündeme getirdik. Almanya’nın çeşitli bölgelerinde ve eyaletlerinde tarımsal faaliyetlere dair mesleki eğitimler veren Deula, eğitimleri, 13 bağımsız enstitüsü aracılığı ile veriyor. Bu enstitülerde her yıl yaklaşık 80 bin öğrenci, açık alanlar hariç toplam 80 bin metrekarelik bir kapalı alanda, yaklaşık 2 bin istasyonda, tarımsal faaliyetlere dair mesleki bir eğitim alıyor. Deula, esas olarak 3 seviyede tarımsal eğitim hizmeti veriyor. Bunlar, tarımsal mekanizasyon araçları için “operatör eğitimleri (orta öğretim seviyesindeki gençler, çiftçi adayları)”, “ileri seviye (profesyoneller için) operatör eğitimleri” ve “eğiticilerin eğitimi” şeklinde gerçekleşiyor.
Haber Görseli
“2018 yılında en fazla traktör ihracatı ABD (yüzde 42), İtalya (yüzde 24), Ukrayna, Avustralya ve Sudan’a yapılırken, en fazla ekipman ihracatı ise Azerbaycan (yüzde 10), Irak (yüzde 95), Özbekistan, İran ve Fransa’ya yapılmıştır. İhraç edilen her üç traktörden ikisi ABD ve İtalya’ya gitmiştir.”
SELÇUK ÜNİVERSİTESİNDE EĞİTİM MERKEZİ KURULACAK
İşte bu Deula modelinin Türkiye’de de bir şekilde hayata geçirilmesi için uzun bir dönemdir çaba sarf ediyoruz. Ve nihayetinde bu hayalin gerçeğe dönüşmesi için yapılan çabaların bir karşılık bulduğunu ifade etmek isteriz. Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin, bu iş için inisiyatif aldı. Konya'da kurulması planlanan Çiftçi Eğitim Merkezi için geçtiğimiz ağustos ayında Konya Selçuk Üniversitesi önderliğinde aralarında Tohum Yetiştiricileri Alt Birliği, Konya Önder Çiftçi Derneği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve TARMAKBİR'in bulunduğu bir çalışma grubu oluşturuldu. Ve bu çalışma grubu 27-28 Ağustos 2019 tarihlerinde Almanya’da düzenlenen bir toplantıda Deula temsilcileri ile bir araya geldi. Bu çalışma toplantısında, kurumlar arası iş birliğinin geliştirilmesine yönelik görüşmeler yapıldı ve toplantı sonunda bir iş birliği protokolü imzalandı. Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Sarıcalar Araştırma ve Uygulama Merkezinde yapılması uygun görülen eğitim merkezinin inşaatının 2020 yılında başlaması planlanıyor.
TARIMSAL MEKANİZASYON ARAÇLARININ TAMAMINA YAKININI İMAL EDİYORUZ
Dünya ülkelerine kıyasla Türkiye’de tarım alet ve makineleri üretimi hangi noktada bulunuyor?
İlk pulluğunu 1861’de Bursa’da, ilk traktörünü 1955’te Ankara’da üretmeye başlayan Türkiye’de, sektörün ihtiyaç duyduğu tarımsal mekanizasyon araçlarının tamamına yakını imal edilmektedir. Bununla birlikte bu konuda tabii ki istisnalar da var. Örneğin çok büyük tarımsal arazilere ve işletmelere uygun kapasitede traktörle çekilir veya kendi yürür makineler ya da çok yüksek seviyede mühendislik içeren, özellikle akıllı tarım ekipmanları gibi. Bu gibi mekanizasyon araçları, çok düşük bir seviyede imal edilmektedir. Bu ihtiyaçlar genel olarak ithalat yoluyla sağlanıyor. Sektörde ulaştığımız konuma ihracat penceresinden baktığımızda, daha reel sonuçlarla karşılaşmaktayız. Buna göre 2000’lerin başında 20-30 milyon dolar seviyesinde ekipman, 30-40 milyon dolar seviyesinde traktör ihracatı yapan ve dış ticaret açığı veren Türkiye, bugün 1 milyar dolar seviyesine ulaşan ihracatı ile dış ticaret dengesini kurmaya hatta fazlasını vermeye başlamıştır.
Tarımsal mekanizasyonla ilgili sorunlar nelerdir?
Bu konuda öncelikle şu tespiti yapmamız gerekiyor. Traktör ve ekipman parkının çok yaşlı olması, dolayısıyla teknolojilerinin de eski olması, tarımsal verimliliğimizi de düşürmekte, maliyetleri arttırmaktadır. Türkiye tarım makineleri pazarı, görece yüksek bir hacme ulaşmış olsa da tarımsal işletme sayısı ve makine parkının ortalama yaşı dikkate alındığında hala yeterli seviyede değildir. Çiftçilerimiz yeniliğe, yeni teknolojileri kullanmaya eğilimli olmakla birlikte alım gücünün düşük olması nedeniyle bu konuya öncelik verememektedir. Konuya bu açıdan bakıldığında ülkenin bütünü itibariyle henüz arzu ettiğimiz gelişmişlik seviyesine gelmiş olduğumuzu söylememiz pek mümkün değildir. Makineleşme anlamında elbette çok ileri bir seviyedeyiz ama meselemiz mevcut traktör ve makine parkındaki araçların sadece çalışması; yani traktörün kontağına basınca çalışması, tarlada pulluğu çekmesi, arkasına bağlanan ekim makinesinin tohumları toprağa bırakması, ekinin makinelerle hasadı, harman edilmesi, sütün makinelerle sağılması değildir. Meselemiz teknolojinin hangi seviyesini kullandığımızla ilgilidir. Meselemiz hem üretebilmek, üretirken de küresel anlamda rekabetçi olabilmektir. Meselemiz dijital tarımın konuşulduğu bu yıllarda buna ne kadar hazır olduğumuzla ilgilidir. Avustralya’da 2015 yılında tahıl üretiminde otomatik dümenleme kullanma oranı yüzde 80 oranındayken, Türkiye’de 2019 yılında otomatik dümenlemeli traktör sayısının sadece 850 adet olması ilgiyle ele alınması gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Avrupa Birliği’nde akıllı tarıma erişim sağlayan çiftçi sayısının yüzde 25’in altında olması, küresel rekabet açısından ciddi bir sorun olarak yansıtılırken bu oran Türkiye’de yüzde 1 bile değildir.
Eklemek istedikleriniz?
Geçtiğimiz günlerde açıklanan III. Tarım Orman Şûrası Sonuç Bildirgesi’nde, “Akıllı Tarım” konusunda da bir tavsiye kararı yer aldı. Henüz kamuoyunun dikkatini yeteri kadar çekmeyen bu eylem maddesine Avrupa Birliği içinde özel bir önem atfediliyor.
Tarımda verimi arttıracak yeni yöntemlerin bütününü kapsayan hassas tarım teknolojileri, içerdiği dijital tarım teknolojileri ile birlikte gelişmiş ülkelerin özellikle de Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin tarım ajandaları içinde giderek daha fazla bir yer buluyor.
Durum böyleyken, geçtiğimiz günlerde yayınlanan III. Tarım Orman Şûrası Sonuç Bildirgesi ile ilk kez “Akıllı Tarım” konusu devletin bir eylem maddesi olarak kamuoyunun dikkatine sunuldu. “Tarımsal verimliliğin artırılması ve kaynakların daha etkin kullanılması için bilişim teknolojisini tarım sektörüne entegre ederek Akıllı Tarım Uygulamalarının yaygınlaştırılması, Akıllı Tarım konusunda yetişmiş çiftçi/mühendis/ara eleman sayısının özel programlar uygulanarak artırılması” şeklinde özetlendirilen bu eylem maddesini içeren Şûra kararları, tarımsal desteklemede artık yeni bir söylemin gerekliliğine de vurgu yapıyor. Şûra Sonuç Bildirgesinin 2. maddesinde açıklanan “yeni bir destekleme sistemine olan ihtiyaç”, aslında yeni tarımsal teknolojilere olan gereksinimi de gösteriyor. Çünkü tarım makineleri parkımız hem son derece yaşlı hem de teknolojik olarak günümüzün oldukça gerisinde kalmış durumda. Örneğin, traktör parkımızın yaş ortalaması 24 ve yaklaşık 600 bin traktör 35 yaşın üzerinde. Akıllı tarım teknolojileri başta olmak üzere son teknolojiyi içeren tarım makinelerinin doğrudan satın alınması, AB’li çiftçilerin çoğunluğu için bile finansal açıdan zorlayıcı olurken, bu yatırımlara ülkemiz çiftçilerinin girmesi -en azından-kısa ve orta vadede pek mümkün görülmüyor.