OCAK-ŞUBAT 2020 / AYIN KONUSU

Tekstilin atası Keçecilik


Hilal DOĞAN     İbrahim BAĞCI 

03.01.2020 

Dünyanın ilk keçe örneklerinden olan bu eyer örtüsünde, kartal griffon’un bir dağ keçisine saldırışı konu edilmiştir.
Çok eski bir Türk sanatı olan keçe, ana malzemesi koyun yünü olan ve yapağının dövülmesiyle elde edilen, ihtiyaca binaen doğmuş, gelişmiş ve başka milletlere de Türkler’den yayılmış olan bir mamuldür. Keçe, kimi zaman halı, kilim gibi yere serilen bir gereç olmuş kimi zaman çorap ve başlık kimi zamansa süslenerek at eyerinin örtüsü yapılmış. Keçe kullanımı zaman içerisinde yerleşik hayata geçilmesi, ihtiyaçların değişmesi gibi farklı sebeplerden dolayı azalma gösterse de keçeye olan alaka insan var olalı beri devam etmiştir.

Dünyadaki ilk keçe örneklerine, MÖ 3. ve 4.yüzyıl olarak tarihlendirilmiş olan "Pazırık Kurganları’nda" rastlanmıştır. Dünyanın en eski halısı olan ve MÖ. 500 yılına tarihlendirilen Pazırık Halısı ile aynı kurganda; at iskeletleri ile birlikte birçok tepme keçe eyer örtüsü bulunmuştur.

Bu eserler, günümüzde nesli tükendiği için doğal boyamacılıkta artık kullanılmayan ‘Polonya kermesi’ ve kök boya ile kırmızı renge boyanmış ve aplike tekniğiyle yapılmış ilk örnekler olarak kayıtlara geçmiştir. Polonya kermesi: ‘Sciernthus perennsb L.’ bitkisinin köklerinde parazit olarak yaşayan ve Doğu Almanya’dan Ukrayna’ya kadar olan bölgede endemik olarak bulunan bir canlı. Böceğin dişi türleri boyar madde içermekte olup, kurutularak öğütülmüş böcek, mordanlı boyama yöntemiyle boyanır. Tüm bunlar bize şimdi kullanılmayan kalıcı ve sanat yönü gelişmiş olan bu tekniklerin asırlar öncesinden Türkler tarafından kullanılmakta olduğunu göstermektedir. Geçen zaman içerisinde keçenin kullanım alanlarındaki ve sanat anlayışındaki değişiklikler vb. sebeplerden dolayı artık daha kolay ve hızlı yöntemlerin tercih edilir olduğunu görmekteyiz. Keçe oluşturma ve onu motiflendirme tekniği ve keçeciliğin çağa meydan okuyarak az da olsa devam etmesi hem yün üreticilerini, hem sanatçıları hem de keçeyi seven insanları umutlandırmaktadır. Biz de bu sayıda günümüzde bu işi icra eden ve Ankara’da yaşayan sanatçılarından biri olan Keçe Ustası Yaşar Cengiz Çınar’la bir söyleşi yapmak üzere bir araya geldik.

Haber Görseli

Bize kendinizden bahseder misiniz?

Gazi Üniversitesi Ticari İlimler Akademisi mezunuyum. Uzun yıllar devlet memuriyeti yaptım. 1953 Mersin doğumluyum. Babamın memuriyeti ve kendi işim sebebiyle 50 yılı aşkın süredir Ankara’da yaşıyorum.

Keçeyle tanışmanız nasıl oldu?

Keçeyle 20 yıldır fiilen ilgileniyorum. Emekli olduktan sonra üretmek istedim. Sanata ilgi duyuyorum. Böyle şeylerle uğraşma isteği beni önce resme yönlendirdi sonra seramik denedim, vitraya yöneldim, hepsinde öğrencilik yapmaya çalıştım. Bir gün Konya’ya yaptığım ziyarette bir keçe ustasıyla tanıştım. Keçeyle bu sayede tanıştım ve yapmaya karar verdim. O yıllarda Ankara’da keçeyle fiilen uğraşan pek yoktu. Ben 2,5-3 yıl yaz-kış her hafta sonu Konya ve Afyon’daki ustalarımın yanına gidiyordum. Konya’daki ustamın adı Mehmet Girgiç, Afyon’daki ustamın adı ise Yaşar Kocataş’tır. Her ikisi de yaşıyor ve ikisi de UNESCO’nun "yaşayan insan hazinesi" unvanına sahipler.

ÇOK SAĞLIKLI BİR MALZEME

Peki neden keçe?


Keçe, Türklerin öz sanatlarından biridir ve keçeye sahip çıkma düşüncesi beni bu alana yönlendirdi. Keçenin çok büyük faydaları ve güzel özellikleri var biliyorsunuz. Benim için önemli olan yönü, Türkler tarafından dünyaya yayılan geleneksel el sanatı olması. Bir diğer husus, keçe çok sağlıklı bir malzemedir. Doğal, sağlıklı olması ve kültürümüze has olması beni keçeyle uğraşmaya yöneltti diyebilirim.

Keçe ile uğraşmak size ne kattı?

Birincisi geleneksel el sanatı sürdürmenin ve bunu gençlere, yeni kuşaklara aktarmanın sorumluluğunu hissediyorsunuz. Bu duyguyu bana yaşatıyor. İkincisi, uğraştığınız ürün çok sağlıklı ve yalıtkan bir malzeme olduğu için insanlara tavsiye edebilmek, katkıda bulunmak güzel bir şey. Maddi olarak da geçim kaynağım değil ama şükürler olsun yine de yaptıklarımı satabiliyorum ve bu da bir miktar katkı sağlıyor tabii.

Haber Görseli

Bir keçe ürünün kalitesi nasıl anlaşılır?

Keçe, dünyanın en eski tekstil ürünüdür. Tekstil literatüründe ‘dokusuz doku’ olarak geçer. Kumaş ve dokumalarda atkı ve çözgü vardır fakat keçede yoktur. Yün, fizyolojik olarak taraksı bir yapıdadır. İnsan saçı da öyle. Keçe tekstilin atasıdır. Taraksı yapıdaki yünün basınçla birbirine kilitlenmesi ve tekrar eski haline gelmemesi esastır.

Bu kolay bir teknik mi?

Biraz güç harcamak gerekiyor tabii. Ama işin tekniğini ve malzemenin özelliğini bilirseniz daha kolay yapabilme yolları buluyorsunuz. Her bir uğraş kendine göre zorluklar içerir fakat eğlenceli olursa sizi doyurursa zor gelmiyor. Bir de yün, insanı zor durumda bırakan bir malzeme değil, temiz bir malzeme, bir yerlere bulaşmıyor, iz bırakmıyor, ele ayağa zarar vermiyor. Sadece su ve sabunla uğraşıyorsunuz.

Keçeleşme ne kadar sürede gerçekleşiyor?

Yapacağınız ürüne göre değişiyor. Küçük ölçekli ürünler bir gün içinde yapılabilir. Örneğin renkli yünden bir çiçek motifi yapacaksanız, onu sabunlu su ile sıkıştırıyorsunuz, keçeleştiriyorsunuz, kaynaştırıyorsunuz birbirine. Yünü tepilerek sıkıştırıldığı için tepme keçe deniliyor.

Keçe yapımında kullanılan malzemeler neler?

Temel malzeme yündür. Koyun, kuzu, deve, alpaka, tavşan yünleri. Temmuz ayında kırkılan yün en yumuşak yündür ve keçe yapmaya çok uygundur. Yünün keçeleşmesini sağlayan faktör, yünün kalınlığıdır. Yaz kuzularının yünleri çok güzel ve yumuşaktır. İpek gibidir. Sonbahar ve ilkbahar döneminde kırkılan yün ise daha serttir. Bunun keçeleşmesi daha zordur.

Haber Görseli

YÜNÜN TEMİZ OLMASI GEREKİYOR

Malzeme teminini nasıl sağlıyorsunuz? Bulmanız kolay oluyor mu?


İthal yün kullanıyoruz keçelerimizde. Keçecilikte kullanılan yünün çok temiz olması gerekir. Ben kendi ustalarımdan boyanmış, renkli ithal yün tedarik ediyorum. Yerli yünler karışık şekilde. Koyun ve kuzu ayrı kırkılmalı ve bu, apayrı bir iş kolu olmalı. Yünün iyi korunması lazım. İçinde pıtrak vs. olmamalı. Kırkma ve koyun, kuzu yününü ayırma işlemi çok önemli.  Buna hassasiyet gösterilmesi çok daha verim alınmasını sağlar.

Temin ettiğiniz yünler nereden geliyor?
  
 
Yeni Zelanda’dan ve Avustralya’dan geliyor ve burada boyanıyor. Ben de bu yünleri yurt dışından alan ustalarımdan temin ediyorum. Kilosunu ben 180 TL’ye alıyorum.

Keçe kaybolmaya yüz tutmuş sanatlardan mı?

Keçe maalesef kaybolmaya yüz tutmuş sanatlardan. UNESCO’nun bir envanteri var. Kaybolmakta olan sanatları kayıt altına alıyor. Bu envanter içinde keçecilik de var. Ankara’nın en eski keçe ustasıyım. Hem UNESCO’da hem de Kültür ve Turizm Bakanlığı envanterinde kayıtlı keçe sanatçısıyım. Somut olmayan kültür mirası taşıyıcısı olarak geçiyor. Ben geleneksel ıslak keçe uygulayıcısıyım. Bu yüzden o envantere kayıtlıyım.

HİPERAKTİF ÇOCUKLARA  ÖĞRETİYORUM

Öğrenmiş olduğunuz bu sanatı siz de öğretiyor musunuz? Ayrıca bir kişi keçe yapmayı ne kadar sürede öğrenir?


Evet, öğretiyorum. Ankara Üniversitesinde ders veriyorum. Ankara İl Halk Kütüphanesinde ilkokul öğrencilerine ders veriyorum, hiperaktif çocuklara da öğretiyoruz bir nev’i tedavi amaçlı. Çünkü hiperaktifliğe iyi geliyor keçe. Ayrıca öğrenmek isteyen herkese kapım açık. Keçe, yeniliğe, yeni modeller oluşturmaya çok uygun bir ürün. Öğrenmeyi isteyen bir kişi eğer hevesliyse ve gelişime açıksa iki ayda öğrenebilir.

keçe keçecilik el sanatları