MART-NİSAN 2020 / RÖPORTAJ

"Yıllık 25 milyon doz aşı ve 1 milyon doz test antijeni üretiyoruz"


Ayşegül ULUCAN ŞAHİN     Mehmet GÜNDÜZ 

13.03.2020 

“Enstitümüzde şarbon, mavi dil ve koyun-keçi vebası aşısı olmak üzere hali hazırda 3 adet aşı üretimi yapılıyor”
Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Türkiye’de Kurtuluş Savaşı sırasında Kırşehir ve Eskişehir’den sonra 1921 yılından beri Ankara’da hayvan hastalıklarıyla ilgili aşı üretimi yapmakla birlikte teşhis-analiz, araştırma ve eğitim görevlerini başarıyla yürütüyor. Daha ileri düzeyde çalışmalar yürütmek üzere Aşı Suş Bankası kurulması planlanan enstitünün çalışmalarını ve hedeflerini Enstitü Müdürü Veteriner Hekim Dr. Cevdet Yaralı’dan öğrendik.

Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsünün görevleri nelerdir?

Enstitümüz 1921 yılında kurulmuş olup, kuruluş amacına uygun olarak 4 ana görev yüklenmiştir. Bunlardan birincisi, teşhis-analiz, ikincisi aşı üretimi, üçüncüsü hayvan hastalıklarıyla ilgili araştırma yapmak, dördüncüsü de eğitim.

Teşhis-analiz görevimizle ilgili olarak, enstitümüze il ve ilçe müdürlüklerimizden 2019 yılında 600 bin adet numune gönderilmiştir. Türkiye’de 8 tane Veteriner Kontrol Enstitüsü bulunmaktadır. Bizim de görev alanımıza İç Anadolu Bölgesi ile Batı Karadeniz Bölgesi’nde yer alan 14 il girmekte olup, ağırlıklı olarak bu 14 vilayetten kurumumuza 2019 yılında 600 bin adet numune gönderilmiş, bunların analizleri yapılarak sonuçları raporlanmıştır.

Aşı üretimi ile ilgili olarak enstitümüzde şarbon, mavi dil ve koyun-keçi vebası aşısı olmak üzere hali hazırda 3 adet aşı üretimi yapılıyor. Aşı üreten tek kuruluş biz değiliz. Şap Enstitüsü de şap aşısını üretmekte. Yine Pendik Veteriner Enstitümüz üretim yapmakta; büyükbaş ve küçükbaşlar için Brucella aşısı, Lumpy Skin Diseases (LSD) aşısı ve koyun çiçeği aşısı üretmektedir.

120 YILDIR AŞI ÜRETİLİYOR

Yani ülkemizde 120 seneden daha uzun bir süredir kesintisiz olarak veteriner teşkilatı, önemli hayvan hastalıklarıyla ilgili olarak aşı üretimini devam ettirmektedir. Enstitü olarak her yıl Bakanlığımızın belirlemiş olduğu miktarda yani 25 milyon doz, yıllık aşı üretimi gerçekleştiriyoruz. Bu 3 hastalıkta Türkiye’nin aşı üretim ihtiyacını karşılıyoruz. Yine tüberküloz hastalığının teşhisi için tüberkülin üretiyoruz. Aynı zamanda son günlerde Büyükada ve Bolu’da görüldüğü üzere atlarda görülen ruam hastalığının teşhisinde kullanılmak üzere mallein üretiyoruz.

HAYVAN HASTALIKLARI İLE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR YAPILIYOR

Araştırma konusuna gelecek olursak, her türlü hayvan hastalıklarıyla ilgili araştırma, geliştirme çalışmaları yürütüyoruz. İş yoğunluğumuza bağlı olarak özellikle Bakanlığımızın talep ve talimatları doğrultusunda ve sahada ihtiyaç duyulan sıkıntıları çözmek üzere araştırma faaliyetlerimizi planlıyoruz.

ÜLKE SINIRLARINI AŞAN EĞİTİM

Dördüncü başlığımız, eğitim konusu. Kurumumuzda görev yapacak kişileri öncelikle eğitime tabi tutuyoruz. Sahada veteriner hekimlerin eğitimlerini yapıyoruz. Özellikle belli bölgelerde ön plana çıkan hastalıkların teşhisini gerçekleştirmek üzere meslektaşlarımızı o hastalıklar hakkında bilgilendiriyoruz. Nasıl numune gönderecekler, nasıl teşhis yapacaklar, nelere dikkat edecekler,öğretiyoruz. Daha sonrasında  hastalıkların tedavisinde de danışmanlık hizmeti veriyoruz. Eğitim konusunda sınır tanımayarak yurt dışına da eğitimler veriyoruz.

Aşılar Türkiye ihtiyacını karşılıyor mu?

Aşısını ürettiğimiz hastalıklar, kanunen ihbarı mecburi hastalıklar olup, her yıl ihtiyaç duyulan aşı miktarı, Bakanlığımızın koordinasyonuyla, Enstitü ve İl Müdürlüklerimizle birlikte koordinasyon içerisinde planlanmaktadır.  Her bölgede il ve ilçede hayvan varlığımızı Bakanlığımız biliyor. Ona göre bir aşı planlaması gerçekleştiriyoruz. Bakanlığımızın talimatları üzerine aşılarımızı burada üretiyoruz. Türkiye’nin ihtiyacını karşılıyoruz.

AŞI ÇOK ETKİLİ AMA YETMEZ

Zoonoz hastalıklar hayvanlardan insanlara, insanlardan hayvanlara bulaşan hastalıklar olarak isimlendiriliyor. Hastalıklarla mücadelede aşı tek başına yeterli değil. Ancak mücadeleye başlamanın birinci basamağı diyebiliriz. Elimizde en büyük silah, savunma aracımız aşı. Aşıyla öncelikle hastalıkları kontrol altına alırsınız, daha sonra da genel hijyen kuralları, karantina, itlaf, imha. Bu tür yapacağınız saha survey çalışmaları ve diğer planlamalarla hastalığı kontrol altına alırsınız. Uzun vadede tamamen ortadan kaldırma çalışmaları yürütebilirsiniz. Ama aşı, mücadelede çok etkin bir araçtır ve diğer uygulamalara kıyasla çok ucuza mal olur.

Vatandaşlar enstitünüzde evcil hayvanlarını muayene ettirebiliyor mu?

Biz klinik olarak muayene yapmıyoruz. Öte yandan sahada bize gönderilen teşhis amaçlı bütün materyalleri inceleyerek onların hastalık teşhislerini gerçekleştiriyoruz. Biyokimya laboratuvarımız var, orada da kan parametrelerine, ağır metal zehirlenmelerine, iz elementlere, bunların fazlalığı ya da noksanlığına bakıyoruz. Ayrıca toksikoloji  laboratuvarımızda zehirlenme vakası var mıdır, yok mudur o yönde analizler yapıyoruz. Dolaylı olarak sahadaki bütün hayvanlarla, büyükbaş, küçükbaş, tek tırnaklı, kanatlılar, su hayvanları, arılar olmak üzere bütün hayvan hastalıklarının kontrolünde ve tedavisinde etkin bir rol oynuyoruz.

Haber Görseli

Hayvanlarda en çok görülen hastalıklar nelerdir? Hastalıkların hangi türleri aşıyla önlenebiliyor?

Ülkemizde hayvanlarda hali hazırda, genelde aşısını üretmekte olduğumuz bruselloz, şarbon, kuduz, koyun çiçeği, koyun-keçi vebası, mavi dil ve şap hastalığı görülmektedir.  İlk akla gelen hastalıklar bunlar. Şap hastalığı bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de ciddi bir tehdittir. Türkiye 3 kıtanın kavşak noktasında yer almaktadır. Aynı zamanda vektörel hastalıklar bakımından da iklim şartları Türkiye’de uygun olduğu için vektörlerle yani sivrisineklerle bulaşan hastalıkların varlığı söz konusu.

Veteriner teşkilatlanmasında bölgemizde diğer ülkelere göre hangi noktadayız?

Türkiye bulunduğu konum itibariyle hastalıklar yönünden çok dezavantajlı bir ülke. Ve bu yüzden de bölgede en güçlü veteriner teşkilatına sahip. Göçmen kuşlarla ilgili olarak, ülkemiz 3 adet ana göç yolu üzerinde yer almakta. Zaman zaman kuş gribi problemi yaşamaktayız. Bunu yaşamaya da devam edeceğiz. Kuş gribi hastalığıyla dünyada en başarılı mücadele eden ülkelerden birisiyiz.

VATANDAŞA ÜCRETSİZ HİZMET VERİLİYOR

Vatandaşlarımız bize bireysel de başvurabilirler, fakat birçok hizmet il-ilçe müdürlüğü üzerinden yürütüldüğü zaman özellikle zoonoz ve ihbarı mecburi hastalıklar konusunda enstitülerimiz ücretsiz hizmet verdiği için vatandaşlarımızın öncelikle il-ilçe müdürlüklerine müracaat etmeleri gerekiyor.

İklim değişikliklerinin hayvan hastalıklarına etkisi nedir?

İklim değişikleri son yıllarda dünya gündeminde en çok tartışılan konulardan bir tanesi. Özellikle vektör kaynaklı hastalıklar yani bu sivrisinekler ve diğer konakçılarla, kenelerle bulaşan hastalıklar. Tabii ki sivrisineklerin yayılım alanları değişiyor. Isı arttığı zaman bunlar kendi aktivitelerini ısıya bağlı olarak gösteriyorlar. Yani soğuk olan bölgelerde bunlar faal olamıyor. İklim değişikliğine bağlı olarak serin olan illerimiz ısınmaya başladığında bu vektörler buralara geliyorlar. Geldikleri yerlere hastalığı da taşıyorlar. Dünyada bu durum çok ciddi bir sorun haline geldi.

BİRÇOK İLDE SİVRİSİNEK TUZAKLARI KURULDU

Artık vektörel hastalıklar için bir tahmin ve erken uyarı sistemi kuran ülkeler var. ABD böyle bir sistem kurmuş. Enstitümüz son 5 yıldır bu konuda bir çalışma yürüttü ve şu anda da projemiz bitme noktasına geldi. Birçok ilimize bu sivrisinek tuzakları kuruldu.Yani ülkemizde de böyle bir erken uyarı sistemi kurulmuş durumda. Sivrisinekler belli aralıklarla sivrisinek tuzakları vasıtasıyla toplanıyor. Sinekler laboratuvarımıza gönderiliyor, bizim parazitoloji laboratuvarımız sineklerin teşhisini yapıyor. Onların türünü belirliyor. Daha sonra da herhangi bir hastalık taşıyıp taşımadığını araştırmak üzere viroloji teşhis laboratuvarımıza gönderiliyor. Akabene, mavi dil, Batı Nil virüsü, Üç gün hastalığı gibi hastalıklar yönünden bu sineklerin herhangi bir etken taşıyıp taşımadığı inceleniyor. Buradaki amacımız sineklerde bu hastalıklar tespit edildiği anda hemen ilgili il ve ilçelerimizde tedbirler almak; aşılama gerekiyorsa aşılama yapmak ya da diğer tedbirleri almak.

KENEYE KARŞI AŞI

Son yıllarda kene ile ilgili ölümlerde de azalma yaşanıyor. Burada hem vatandaş korunma tedbirlerinde bilinçlendi hem de hayvanların üzerinde ve barınaklarında yapılan ilaçlamalarla, kene popülasyonu azaltılarak mücadelede başarı sağlandı. Bununla ilgili aşı üretim çalışması da var. Kayseri Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi bu konuda bir çalışma yürütüyor. Çalışmaların son safhaya geldiğini biliyoruz. Hastalanmadan önce bu aşı uygulaması yapılacak.

Haber Görseli

AŞI SUŞ BANKASI KURULACAK

Tarım ve Orman Bakanlığı olarak aşı üretme kabiliyetimizi uzun yıllardır devam ettiriyoruz. Şu anda da enstitümüzde daha ileri düzeyde çalışmalar yürütmek üzere aşı suş bankası kurmayı planlıyoruz. Bunun da plan ve proje kısmı tamamlandı. Bu tesisimizin amacı, canlı bakteri ve virüsler üzerinde çalışmalar yapmak, aşı üretebileceğimiz hale getirmek.

Bakteriyi ve virüsü öncelikle hasta hayvanlardan veya çevreden izole ediyorsunuz. Daha sonra virüs üzerinde çeşitli çalışmalar yaparak onu aşı üretebileceğiniz şekle dönüştürüyorsunuz. Sonrasında da onu zararsız hale getirerek aşı üretiminde kullanıyorsunuz. Dolayısıyla bu tesisimiz bunu yapacak. İnşallah bu tesis bittiğinde de ülkemizi bir üst kategoriye taşıyacak bir tesise kavuşmuş olacağız. Bizim alanımızda çok önemli bir proje.

GENETİK ANALİZ MERKEZİ

Genetik laboratuvarımızı da Genetik Analiz Merkezine dönüştürmeyi planlıyoruz. Şu anda genetik laboratuvarımızda uluslararası standartlarda DNA testiyle atlarda ve sığırlarda anne baba doğrulaması yapıyoruz. Her tay Bakanlığımızca tescil edilerek kayıt altına alınıyor. Annesi, babası, doğum tarihi, rengi, cinsiyeti ve bütün bilgileri kaydedilerek kayıt altına alınıyor ve safkan Arap ya da safkan İngiliz atı olarak tescil ediliyor. Böylelikle dünyanın her yerinde safkan Arap ya da safkan İngiliz atı olarak koşulara katılabiliyor. İhracat ve ithalatı da yapılabiliyor. Ülkemiz Dünya Arap Atları Organizasyonunun (WAHO) da bir üyesidir.

Haber Görseli

Son yıllarda yurt dışından sığır-boğa spermaları ithal ediliyor, hayvanlarımızın süt ve et verimini artırmak amacıyla. Bu spermaların belirtilen boğaya ait olup olmadığını doğrulamak için genetik laboratuvarımızda DNA testi yapılıyor. Ama bizim amacımız bakterilerde, virüslerde, parazitlerde ve bütün hayvan türlerinde her türlü DNA testini yapabilmek. Yine hayvanlarda verim özelliklerine bakabilmek. Irk vasıflarına bakabilmek amacıyla genetik laboratuvarımızı daha büyük bir Genetik Analiz Merkezine dönüştürmeyi planlıyoruz.

BÖLGE ÜLKELERİNİN DOPİNG KONTROL MERKEZİYİZ

Pendik Enstitü Müdürlüğümüzle birlikte ülkemizdeki at yarışları  ve boğa güreşlerinde yer alan hayvanların doping kontrolünü yapmaktayız. Enstitümüz bu konuda referans laboratuvar olup, ayrıca bölge ülkelerine de hizmet vermektedir.

REAKTÖRLERİN ETKİSİNİ ÖLÇMEK İSTİYORUZ

Ülkemizde 2 tane nükleer reaktör inşası devam ediyor. 3. projemiz de bu reaktörlerin faal hale gelmesinden sonra o bölgelerde reaktör çevresinde yetiştirilen yemlerde, hayvanlarda ve hayvansal ürünlerde herhangi bir radyasyon bulaşmasının olup olmadığını belirlemek üzere radyo nüklit analiz merkezi laboratuvarı kurmak. Bu konuda uzmanlarımız mevcut.

ULUSAL AŞI ÜRETİM MERKEZİ KURULACAK

Bakanlığımızın diğer büyük projesi de Ulusal Aşı Üretim Merkezi kurulması.  Aşı üreten 3 kurumumuzun gücü birleştirilerek tek bir merkezde bütün aşılar üretilecek. Bu merkez, daha ekonomik üretimin gerçekleşmesini sağlayacak. Aynı zamanda uzmanların hepsinin bir araya toplanmasını sağlayacak. Üretilmeyen diğer aşıların da daha kolay üretilmesi mümkün hale getirecek.

YABAN HAYATI BİRİMİ

Kurum olarak biz yine su hayvanları, arılar, yaban hayatı ile ilgili çalışmalar yürütüyoruz. Şu anda yeni bir Yaban Hayatı Birimi kurduk. Bundan sonra yaban hayatında yaşayan hayvanların sağlığıyla da doğrudan ilgileneceğiz. Çünkü bugün bakıldığında hastalıkların taşınmasında ve yayılmasında yaban hayatında yaşayan hayvanların rolünün çok önemli olduğu görülmektedir.  Örneğin, kuduzun yayılmasında en fazla rol oynayan hayvanlar tilkiler, çakallar ve kurtlar. Bakanlığımız son yıllarda her yıl köfte içerisinde ortalama 5 milyon doz ağızdan kuduz aşısını hastalığın çok görüldüğü bölgelere, havadan uçaklarla attırarak oral aşılama yaptırmaktadır. Bu aşılar da Bakanlığımızın koordinasyonunda Enstitümüzde depolanıyor. Bakanlığımız planlama dahilinde kuduz hastalığıyla mücadele etmek üzere kuduz aşısı programı uyguluyor. Daha önce bu aşılama programı uygulandı ve yaban hayatında bu hayvanlarda kuduz hastalığı ciddi manada düşüş gösterdi.

Veteriner Kontrol aşı hayvanhastalıkları kene şap