MAYIS-HAZİRAN 2020 / KAPAK KONUSU

Dünyada ve ülkemizde su ürünleri üreticilerinin örgütlenmesi


Dr. M. Erhan EKMEN    

22.05.2020 


Günümüzde su ürünleri stoklarının sınırına gelindiğinden su ürünleri üretiminde avcılığın yerini kültür balıkçılığı almaya başlamıştır. Bu dönüşümde ülkemiz, dünyada su ürünleri yetiştiriciliği alanında en hızlı gelişen üçüncü ülke olmuştur. Hatta Avrupa Birliği ülkeleri arasında çipura-levrek pazarında yüzde 25’lik paya ulaşarak yetiştiricilikte lider durumuna gelmiştir. Buna rağmen, ülkemiz dünya su ürünleri üretiminin ancak yüzde 1’lik kısmını oluşturabilmektedir. Bu oran ülkemiz gibi ciddi potansiyele sahip bir ülke için yeterli değildir. Bu potansiyeli, halkımızın protein ihtiyacının en sağlıklı şekilde karşılanmasında kullanabilir ve küresel gelişmeler doğrultusunda önemli bir gelir kaynağına çevirebiliriz.

Bu hedefe ulaşabilmek için, sektörün sorunlarının çözülmesi gerekmektedir. Bütün dünyada olduğu gibi, bizde de öncelikli sorun denizlerimizdeki azalan balık miktarını korumak amacıyla avcılığa getirilen sınırlamalardır. Ayrıca  sektörün pahalı teknoloji, ürünlerin gerçek değeri üzerinden pazarlanamaması ve finansman yetersizliği gibi sorunları da bulunmaktadır. 
 
Bu sorunların çözümü tek başına mümkün değildir. Piyasa şartlarında rekabet edebilmek ve hayatta kalabilmek amacıyla balıkçıların mutlaka birlikte faaliyet göstermeleri gerekmektedir. Gelişmiş ülkelerde balıkçılık sektöründeki başarıların ardında yatan temel etmen örgütlenebilme kabiliyetleridir. Bu konuda en iyi uygulamanın Avrupa Birliği’nde olduğu söylenebilir. Yaklaşık 50 yıldır kendine özel ortak politika ile yönetilen sektörde balıkçılar, örgütleri sayesinde neredeyse her konuda belirleyici roldedir. AB’de en yaygın örgütlenme biçimi olan kooperatifler, daha fazla yetki ve piyasada güç elde etmek için AB Komisyonu tarafından belirlenen “resmi tanınma” koşullarını sağlayarak “Üretici Örgütü (Producer Organisations)” adını almaya çalışırlar. Bunun için, belli bir düzeyin üstünde ekonomik faaliyet olduğunu, bulundukları bölgeyi temsil edebilecek ortak sayısına ya da üretim miktarına sahip olduklarını kanıtlamaları gerekmektedir. Üretici Örgütleri, balıkçının kaydının tutulması, üretiminin pazara göre planlanması ve kotaların hesaplanması, planlanan üretimin gerçekleştirilmesi için gerekli müdahale sistemlerinin kurulması ve gerektiğinde işlenmesi, pazarlama faaliyetinde bulunulması, üretilen ve pazarlanan ürünlerin kaydının tutulması gibi piyasaya yönelik önemli görevleri yerine getirmektedirler. Bütün bu sayılan görevler arasında belki de en önemlisi temsil ettikleri bölgenin üretim ve pazarlama planlarının hazırlanmasıdır. Bu önemli görev sayesinde sektörün birçok önemli problemi kendiliğinden çözülmektedir. AB’de avcılık alanında 200 civarında, yetiştiricilik alanında ise 50’den fazla Üretici Örgütü bulunmaktadır. Bunlardan 10 üye ülkeden 38 tanesi bir araya gelerek Avrupa Su Ürünleri Üretici Örgütleri Üst Birliğini (EAPO) kurmuşlardır. Yaklaşık 10 bin tekneye sahip olan bu gruba üye balıkçıların 3 milyar avroluk gelirleri bulunmaktadır. Teknik donanım, tecrübe ve beceri bakımından bizim balıkçımızın hiçbir eksiği olmadığı düşünülürse, bu gelirleri Avrupa’daki emsalleri kadar almayı hak etmektedirler. Bunun için üretici örgütlerimizin AB’deki gibi piyasada daha etkin roller üstlenmeleri gerekmektedir. 
 
ULUSLARARASI ALANDA SÖZ SAHİBİYİZ
 
Dünya çapında balıkçılık alanında en büyük örgütlenme, Uluslararası Balıkçılık Kooperatifleri Örgütü (the International Co-operative Fisheries Organisations - ICFO) altında bulunmaktadır. Bu örgüt, bütün su ürünleri kooperatiflerinin en üst teşkilatıdır. Ülkemizden Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği (SÜRKOOP) 2014 yılında ICFO’ya üye olmuştur. Bu üyelik sürecinde yapılan yoğun görüşmeler sonucunda ICFO’nun büyük kongresi 2015 yılında ülkemizde gerçekleştirilmiş ve genel kurulda Türkiye, ICFO’nun Başkan Yardımcılığına seçilmiştir. Bir sonraki genel kurulda bu göreve tekrar seçilen SÜRKOOP, ülkemiz adına bu sorumluluğu 2021 yılına kadar sürdürecektir. Bu sorumluluk aynı zamanda büyük bir onur ve yeni imkânlar için fırsattır. Güney Kore'nin bu görev için yüklüce devlet desteği ödediği düşünülecek olursa, şuandaki pozisyonumuzun önemi daha iyi anlaşılacaktır.
 
Birleşmiş Milletlere bağlı Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO) balıkçılık alanında bölgesel çapta komisyonlar adı altında çok önemli örgütler kurmuştur. Bunların en başında ülkemizin de üyesi olduğu Avrupa Balıkçılık Organizasyonu (EUROFISH), Avrupa İç su Balıkçılığı ve Su Ürünleri Danışma Komisyonu (EIFAAC), Orta Asya ve Kafkaslar Balıkçılık ve Su Ürünleri Bölgesel Komisyonu (CACFish), Akdeniz Genel Balıkçılık Komisyonu (GFCM) sayılabilir. Ülkemizin üyesi olduğu bir başka bölgesel önemli organizasyon ise Uluslararası Atlantik Ton Balıklarını Koruma Komisyonu (ICCAT)’dır. Bütün bu örgütler sürdürülebilir balıkçılığın kalkındırılması, istatistik ve bilgi transferi yapılması ve uluslararası düzeyde tavsiye kararları almak amacıyla faaliyet göstermektedirler. 
 
Ülkemizde su ürünleri avcılığı ve yetiştiriciliği yapan balıkçılar tarafından kurulmuş tüzel kişiliği haiz çeşitli örgütler bulunmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı sorumluluğunda iki ayrı kanun ile üç tip örgüt kurulmaktadır. Bunlar 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ile kurulan “Su Ürünleri Kooperatifleri” ve 5200 sayılı Üretici Birlikleri Kanunu ile kurulan “Su Ürünleri Yetiştiricileri Üretici Birlikleri” ve “Su Ürünleri Deniz Avcıları Üretici Birlikleri”dir.
 
1163 sayılı Kanun ile kurulan Su Ürünleri Kooperatiflerinin amacı: her türlü su ürünlerinin üretimi, yetiştiriciliği, avcılığı, işleme, depolama ve pazarlama konularında yeteri derecede iktisadi güce sahip olmayan balıkçılara hizmet vererek, ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle rasyonel bir şekilde ve ekonomik olarak karşılamak ve temin etmektir. 5200 sayılı Üretici Birlikleri Kanunu kapsamında yetiştiricilerin ya da avcıların bir araya gelerek kurdukları Üretici Birliklerinin amacı ise kendi mülkiyetine almamak kaydıyla pazara uygun ürün sevk etmek ve sektörü yönlendirici, iyileştirici faaliyetlerde bulunmaktır.
 
594 ÜRETİCİ ÖRGÜTÜ VAR 
 
Ülkemizde su ürünleri sektöründe çalışan yaklaşık 32 bin balıkçı ve 2 bin 290 yetiştiricilik işletmesi bulunmaktadır. Balıkçıların 30 binden fazlası kooperatifler, 300’e yakını ise deniz avcıları üretici birlikleri altında bir araya gelmişlerdir. Yetiştiricilerin de yine bir kısmı kooperatifler altında toplanırken, 900’e yakını yetiştirici üretici birlikleri altında örgütlenmişlerdir. Sektörde 563’ü kooperatif, 31’i üretici birliği olmak üzere toplam 594 üretici örgütü faaliyet göstermektedir. Her örgüt kendi içinde üst yapılanmaya sahiptir. Kooperatiflerin önemli bir çoğunluğu kendi bölge birliklerini ve onlar da Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliğini oluşturmuşlardır. Üretici birlikleri arasında yetiştiricilikle uğraşan 12 tanesi bir araya gelerek Yetiştirici Üretici Birliklerinin Merkezi Birliğini, avcılık yapan 8 tanesi de bir araya gelerek Deniz Avcıları Üretici Birliği Merkez Birliğini kurmuşlardır. 
 
Sonuç olarak balıkçımızın büyük oranda örgütlendiği hatta dikey yapılanmayı bile tamamladığı yani örgütlenme sorununun olmadığı görülmektedir. Esas sorun, mevcut örgütlerin gelişmiş ülkelerdeki emsalleri gibi piyasada daha etkin hale gelmeleridir. 

Balıkçılık su ürünleri su ürünleri örgütlenmesi