MAYIS-HAZİRAN 2020 / HAYVANCILIK
Sincan’da dev hayvancılık bölgesi
Yaklaşık 7,5 kilometre uzunluğunda 2 milyon 865 bin metrekare alanı kapsayan arazi üzerinde 153 işletmemiz mevcut. 25 bin civarındaki büyükbaş hayvanımızın 2500 tanesi süt üretimi için yetiştiriliyor. Geri kalan kısmını ise besi hayvanları oluşturuyor.
Ankara Sincan’da bir araya gelerek kooperatif kuran büyükbaş hayvan yetiştiricileri burada bir hayvancılık bölgesi oluşturdu. Şu anda 153 işletmeye ve 25 bin büyükbaş hayvana sahip bölge, Türkiye’nin en başarılı hayvancılık bölgelerinden. Kooperatifleşmenin avantajlarını en iyi şekilde değerlendiren yetiştiriciler birçok faaliyeti ortak yürüttükleri gibi atıkları da değerlendirip elektrik üretiyorlar. Yakın zamanda kapasitelerini 50 bin büyükbaşa çıkarmayı hedeflediklerini belirten Sincan Hayvancılık Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Birol Mermer, bölgeye ve yetiştiriciliğe dair sorularımızı cevapladı.
Kooperatifinizden kısaca söz edebilir misiniz?
İlk faaliyetimize Sincan Kaymakamlığı Konağındaki adreste başladık. Şimdi ise Sincan Anayurt Bölgesi'nde faaliyetlerimize devam ediyoruz. Burada 3.3 megavat gücünde elektrik üreten biyogaz tesisimiz var. Yakın zamanda yem, süt işleme ve et işleme fabrikasını ortaklarımız ve işletmecilerimiz ile kuracağız. Şu an hayvancılık bölgemizde 25 bin civarında hayvanımız var. Ancak bu kapasiteyi 50 bin büyükbaş hayvan olacak şekilde artırmak istiyoruz. Sincan Hayvancılık Bölgesi alt yapısının yüzde yetmişi bitmiş durumda.
Ülkemiz hayvancılığı için bu tarz bölgelerin mutlaka kurulması gerekiyor. Önceleri bir arada kurulacak hayvan işletmelerine pek sıcak bakılmıyordu. Biyogüvenlik tedbirleri alınarak böyle toplu bölgeler artık rahatça kurulabiliyor. Biz bölgemize yeni yatırımcıları davet ediyoruz. Bu bölge Türkiye’deki ilk projelerden birisi. Örnek proje kurmak isteyen yatırımcılar, kurum veya kuruluşlara göre de burası en iyi hayvancılık projelerinin başında geliyor.
Tüm bunları yaparken Sincan Belediyesi, Ankara Büyükşehir Belediyesi, Tarım ve Orman Bakanlığından destek aldık. Ancak daha çok yapılacak işimiz var. Biz tam anlamıyla Hayvancılık Organize Bölgesi statüsünde değiliz, ancak o yapıda bir kooperatifiz. Kooperatif olarak daha rahat hareket edebiliyoruz. Daha hızlı kararlar alabiliyoruz. Ankara’ya kaliteli et, süt üretebilmemiz için kooperatif statüsünde belediyelerden veya diğer kurumlardan daha rahat destekler alıyoruz.
Yaklaşık 7,5 kilometre uzunluğunda 2 milyon 865 bin metrekare alanı kapsayan arazi üzerinde 153 işletmemiz mevcut. 25 bin civarındaki büyükbaş hayvanımızın 2500 tanesi süt üretimi için yetiştiriliyor. Geri kalan ve büyük bölümü oluşturan kısmı ise besi hayvanları. Besicilik kapasitemizde yüzde 80’ler seviyesindeyiz. Süt hayvancılığında henüz istenen sayılara ulaşamadık. Bunun başlıca nedeni de Ankara ilinde süt hayvancılığına yatırım oranının düşük olması.
Kooperatifinizde ortak yürütülen faaliyetler nelerdir? Yatırımcılara ne tür kolaylıklar sağlamaktasınız?
Hayvancılık sektörü genelde kırsalda yaşayanların uğraş alanında olan bir sektör. Biz bu bölgeyi kurarken eski alışkanlıklarla çok mücadele ettik. Üç kuşaktır hayvancılıkla uğraşan bir aileden geliyorum. Bu kabuğu kırarken, daha modern işletmeler, bir anlamda hayvan fabrikaları kurarken buraya üye olacak arkadaşlarımızı özenle seçip birlik ve beraberliği bozmayacak bir aile gibi hareket ettik. Ortaklarımızla birlikte ortak alt yapı(elektrik, su, yol, kanalizasyon), güvenlik, kantar, dezenfekte, yem dağıtma, biyogüvenlik, gübre toplama, taşıma, ekim biçim makineleri, sevk, idare, bakım hizmetleri gibi birçok faaliyeti yürütüyoruz. Örneğin bir işletmemizde bir hayvan ölümü gerçekleştiğinde kesinlikle işletme sahibi bu hayvana müdahale etmiyor. İşletme avlusundan bizim ekiplerimizce alınan bu hayvan, derin bir kuyuya biyogüvenlik tedbirleri kapsamında gömülüyor. Burada her üyemize veya yeni üye olacaklara hazırlamış olduğumuz kuralların olduğu şartnameyi imzalatıyoruz. Bu sayede de düzeni sağlıyoruz. Ayrıca evsel atıklar Belediye tarafından kapı kapı toplanıyor.
Haber Görseli
Sincan Hayvancılık Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Birol Mermer
TEK BİR İŞLETME GİBİ HAREKET EDİYORUZ
Önümüzdeki dönemde hayvancılık bölgesindeki projeleriniz neler?
Bağımsız işletmecilerden oluşan kooperatifimiz aslında tek bir işletme gibi hareket ediyor. Ortak alt yapı ve üst yapı tesislerimizi tamamlama noktasında bu bölgenin imar planlarında birçok yapı planlandı. Bir cami, üniversite alanı, market, eczane, hayvan hastanesi gibi temel yapılar hedeflerimizde var. Hayvan sayısının artmasıyla birlikte örneğin 10 bin süt hayvanına ulaştığımızda süt fabrikası kuracağız. Gübreyi burada bertaraf edebiliyoruz. Biyogaz tesisinde işleyebiliyor, buradan çıkan gübreyi Belediyelere veya özel sektöre veriyoruz. İleriki zamanlarda ise kuracağımız bir tesis ile gübrenin paketlemesini yaparak daha rantabıl kullanabilecek duruma geleceğiz.
BUZAĞIYA VERİLECEK DESTEK, SEKTÖRE VERİLECEK EN ÖNEMLİ DESTEKTİR
Üretilen ürünleri pazarlama konusunda neler söylersiniz?
Ülkemizin en fazla erkek hayvanı Ankara ilimizde. Ankara ette ciddi bir pazardır. Et piyasası Ankara’da çok gelişmiştir. Bu nedenle et ürünlerinin pazarlanması noktasında sıkıntı çekmiyoruz. Ankara ilinin tek sıkıntısı eti mamül olarak işleyen bir fabrika veya işletme olmaması.
Ankara ilinde süt hayvancılığı pek gelişmedi. Çevredeki illere nazaran süt işleme tesisi sayısı Ankara’da düşük. Ürettiğimiz sütü pazarlama noktasında daha önceleri sıkıntı yaşamaktaydık. Ancak son dönemlerde özellikle son iki yılda yapmış olduğumuz anlaşmalar ile sütümüzü kolayca satabiliyoruz. Ancak çeşitli dönemlerde süt fiyatlarında dalgalanmalar da olabiliyor. Bu yüzden üreticilerin maaliyetlerinin düşürülmesi önem arz ediyor.
Ülkemize ihtiyaca göre besilik hayvan girmesine biz karşı değiliz. Biz besicilik yaparak o eti üretelim. Bu sorunları çözebilmenin tek yolu da damızlık üretiminden geçiyor. Buzağıya verilecek destek, sektöre verilecek en önemli destektir.
Haber Görseli
25 bin başa yakın hayvan kapasitemiz ile 3.3 megavat elektrik üretiyoruz. Tam kapasite ile yani 50 bin baş hayvan sayısına ulaştığımızda 6.6 megavat elektrik üretmiş olacağız. Bu da ortalama 20 bin kişilik bir mahallenin elektrik tüketim ihtiyacına denk geliyor.
YÜZDE 65’LERE VARAN ORANLARDA HİBELER KULLANILDI
Devletin verdiği desteklemeler ile ilgili neler söylersiniz?
Kooperatifimizce satın alınan bu arazi devletimiz tarafından hayvancılık yapma maksadıyla hayvancılık bölgesi ilan edildi. İmar planlarının bitirilmesinin ardından da yatırım sürecine girdik. Ziraat Bankasından ilk birkaç yıl geri ödemesiz krediler kullandık. Bazı işletmelerimiz Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun yürüttüğü IPARD programlarından faydalandı. Yüzde 65’lere varan oranlarda hibeler kullanıldı. Bölgemizin planlı olması nedeniyle IPARD projelerine puanlama yüksek çıkmakta, bu sayede de kolayca bu projeden hibe alabilmekteyiz. Ayrıca kendi sermayesini kullanarak işletmelerini kuran teşebbüslerimiz de mevcut.
Ülkemizde sütçülük, damızlık hayvancılığa devlet olarak destek veriliyor. Ancak bu desteğin daha da artmasını beklemekteyiz. Verilecek bu destek ile yakın dönemde olmasa dahi önümüzdeki dört veya beş yıl içerisinde et ithal eden bir ülkeden, et ve süt ürünleri ihraç eden bir ülkeye rahatlıkla dönüşebiliriz.
GİRDİLERİ ORTAK ALIYORUZ
Girdi temin edilmesi noktasında nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?
Kaba yem ihtiyacımızı büyük oranda civar köylerden sağlıyoruz. 600 dönüm civarında tarla olarak kullanabileceğimiz bir alanımız mevcut, burada üretilen ürün ancak bir işletmemizin yıllık ihtiyacını karşılayacak düzeyde. Çevremizdeki 5-6 köye kaba yem temin etme noktasında önemli istihdam sağlıyoruz. Yılda 30 bin ton mısır slajının büyük bir kısmını bu köylerden temin ediyoruz. Yakın bölgemizden bu ürünleri temin etmemiz hem bize hem de köylüye fayda sağlıyor. Aynı zamanda çevremizdeki köylüler ürettikleri ilk üründen (buğday, arpa) sonraki yaptıkları üretimleri bizim için yapıyorlar. Yine saman ihtiyacımızı da bu köylerden temin ediyoruz. Diğer birçok girdi olarak kullanacağımız ürünlerde ortaklık yapımızı kullanarak her işletmenin kullanımı için ortak alım gerçekleştiriyoruz. Bu sayede küçük veya büyük üreticilerimiz için çeşitli avantajlar sağlıyoruz.
GÜBREYİ ELEKTRİĞE ÇEVİRİYORLAR
Hayvansal üretimin bir de çevre boyutu var. Özellikle gübrenin kirletici etkisini ortadan kaldırmak ve gübreye değer kazandırmak için neler yapmaktasınız?
Bölgemizde bulunan çiftliklerin atıklarının anaerobik (havasız) çürütme teknolojisi ile işliyoruz. Yani biyogaz, enerji ve gübre üretiyoruz. Şu anki 25 bin başa yakın hayvan kapasitemiz ile 3.3 megavat elektrik üretiyoruz. Tam kapasite ile yani 50 bin baş hayvan sayısına ulaştığımızda 6.6 megavat elektrik üretmiş olacağız. Bu da ortalama 20 bin kişilik bir mahallenin elektrik tüketim ihtiyacına denk geliyor.
HAYVANCILIKTAN KAZANILAN GELİR, BİRÇOK SEKTÖRÜN GELİRİNDEN FAZLA
Hayvancılığa ilgi duyanlara önerileriniz var mı?
Buraya zaman zaman üniversitelerden, liselerden öğrenciler gelmekte. Bizim hayvancılığı gençlere ve girişimcilere sevdirmemiz gerekiyor. Amerika’da işletme okumuş yüksek lisans yapmış genç bir girişimcimiz var bu bölgemizde. Daha önceleri hayvancılık tecrübesi de olmayan bir arkadaşımız, burada ilk başta sütçülükle işe başladı kimi zaman zorlanıp bu işi bırakmayı dahi düşündü. Zaman geçtikçe çevresinin ve bizim katkılarımız ile bu işi sevmeye başladı. Şu an 600 civarında büyükbaş hayvanı mevcut ve bu sayıyı yakın gelecekte 2000’lere çıkarmaya da oldukça hevesli. Bu örnek sadece bir tanesi, benzer örnekler çevremizde çok. Yurt dışında hayvan yetiştirme işini genelde gençler yürütüyor. Ülkemizde maalesef şöyle bir algı var, hayvancılıkla uğraşana kız bile vermiyorlar. Halbuki hayvancılıktan kazanılan gelir, diğer birçok sektörün gelirinden fazla. Kurduğumuz sistemi gören yöneticiler veya ziyaretçiler, bu işin hangi şartlarda yapıldığını gördüklerinde aslında gözlerinde büyüttükleri kadar da zor olmadığını belirtiyorlar. Zaman zaman veteriner ve ziraat fakültelerinden öğrenciler de bölgemizi ziyarete geliyor. Genelde bu öğrencilerin aklından şöyle geçiyor: “Üniversiteyi bitireyim devlette veya özel sektörden bir şirkette bir iş bulayım”. Halbuki devletin her mezuna iş verme gibi durumu yok. Biraz girişimcilik ruhu ve alınan eğitimle birlikte kolayca hayvancılık işini yürütebilirler. Bir de bu işi sadece erkekler yapar diye de düşünmemek lazım. Kadın girişimciler de bu işi kolayca yapabilirler. Bu işi gözlerinde büyütmesin gençlerimiz; kesinlikle hayvancılığı onlara öneriyorum.