TEMMUZ-AĞUSTOS 2020 / EL SANATLARI
Ağacın hayatlarımıza kattığı medeniyet ahşap
Arapça kökenli olan "ahşap" sözcüğü, kayıtlara geçmiş ilk yazılı kaynaklarımızdan, Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde(1680) "her türlü bitki, otlar"; Ahmet Vefik Paşa’nın 1876 tarihli Lügat-i Osmani’sinde ise "ağaçtan şeyler, kereste" şeklinde geçmekte ve kullanımının ise daha öncesinde sözlü kaynaklarda var olduğu düşünülmektedir. Nitekim "ahşap" sözcüğü Arapça "haşab" ve (ağaç) sözcüğünün çoğuludur ve ‘haşaba’(metal veya başka maddeyi rendeledi, kabataslak yaptı) fiiliyle eş kökenlidir.
Bu sözcük bizi, yine Evliya Çelebi Seyahatnamesi’ne, orada, mana karşılığı "ahşap gemi yapımcısı" olarak geçen "marangoz" sözcüğüne ve sözlüklerde marangozun tanımı olarak geçen; "ağaç işleriyle uğraşan, ağaçtan çeşitli eşya yapan zanaatçı" manalarına götürür.
Daha da eski dönemlere gidersek Hz. Nuh’un tarihin ilk marangozu, ağaçtan gemi yapan kişi olduğunu görürüz. Zira kendisine verilen üstün ilim, bilgi ve beceri ile insanoğlunun yeryüzünde çoğalmasına vesile olan ve onları tarihin büyük azap ve felaketlerinden olan tufan hadisesinden kurtaran "Nuh'un Gemisi"ni inşa etmiştir.
Şüphesiz Hz. Nuh ile başlayan ve büyük bir ihtiyaca binaen gerçekleşmiş bu beceri ve kadim sanat, sonraki toplumlar tarafından da yapılagelmiştir. Şöyle ki; İslamiyetten önce Orta Asya Türk folklorunda daima kutsal sayılmış olan ağaç, Türklerin hem günlük yaşamda vazgeçilmezi hem de sanat yapıtlarında kullandıkları ana malzemesi olmuştur. Türklerin ahşabı kullanan en eski milletlerden olduğunu, insanlık tarihinin en eski kazı ve buluntularından Türklere ait "Pazırık Kurganları"ndan çıkan eşyalar ve sanat eserleri ispat etmektedir.
Öz Türkçe olan ve dünya literatürüne Türk dilinden geçen "ağaç" sözcüğü, ağacın varlığına verilen bir değerin dışa vurumu olmakla birlikte ağaç da ahşabın ana malzemesini teşkil etmektedir. Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen bu kültür ve yaşam biçimi, Selçuklu mimarisinde temel alınan ve İslami ögelerle şekillendirilen ahşap işçiliği ile kendine has bir üslupla devam etmiş ve tüm dünyayı hayran bırakan güzellikler inşa ederek büyük bir medeniyet mirası bırakmıştır.
Bunun uzantısı olan Osmanlı İmparatorluğu’nda sürdürülen ve yeni tekniklerle günlük yaşantıda, ibadethaneler ve mimaride vazgeçilmez olan ahşap, Osmanlı donanmasında kullanılan gemiler ve denizlere verilen önemle ahşap tekne, gemi yapımı biçiminde hayat bulmuş ve gelişim göstermiştir.
Osmanlı donanmasının önemli gemi yapım merkezi olan Karadeniz’deki Bartın-Kastamonu yöresi Kurucaşile mevkiinde geleneksel olarak devam eden ahşap gemi ve tekne yapımının ne zaman başladığı kesin olarak bilinmese de bu zanaatın yörede oldukça eski ve uzun zamanlardan bu yana yapıldığı, 15. yüzyılın ikinci yarısındaki tarihi kayıtlardan Fatih Sultan Mehmet için yörede gemi inşa edildiği bilinmektedir. 18. yüzyılın ikinci yarısında Karadeniz seyahati dolayısıyla Bartın ve civarına gelen Evliya Çelebi, yörede kalyon tarzında gemiler inşa edildiğini ve ticaret gemileri ile başkente kereste gönderildiğini yazmıştır. (Evliya Çelebi, 1998).
Denize nazır ormanlarıyla ve Osmanlıdan kalma ahşap tekne yapımcılığının adeta yaşam biçimine dönüştüğü ve geçim kaynağı olduğu bu ender kıyı yöresinde, geleneksel olarak devam ettirilmekte olan ahşap tekne yapımının son temsilcilerinden ve ahşap işçiliği sanatkârlarından Kurucaşile’li Soner Yasa ile yaptığı sanatı konuştuk.
Haber Görseli
Ortaokul döneminden itibaren el sanatları ve meslek kazandırma eğitimleri olursa, çocuklar yönlendirilirse bu sanat ve meslekler varlığını sürdürebilir, canlı kalabilir
“BİR TEKNEYİ 40 GÜNDE BİTİRİYORUM”
Soner Yasa kimdir? Ne kadar zamandır ahşap tekne yapmaktasınız?
1966 doğumluyum. Kurucaşileliyim. Ahşap tekne ustasıyım. Ortaokul döneminden sonra tekne yapım işine çırak olarak girdim ve kendimi bildim bileli bu işi yapıyorum.
Bu işi bilmek ve yapmak aynı zamanda marangoz olmak demek midir? Marangozluğu bilmeyen bu işi yapabilir mi?
Tekne, kayık, gemi marangozluğu farklıdır. Evet bu işi yapabilmek için marangozluğu da iyi bilmek gerekir. Fakat, bu işin marangozluğu daha büyük bir ustalık gerektirir çünkü farklıdır. Mobilya marangozluğuyla aynı değildir. Mobilya marangozu bu işi yapamaz. Bizim bu işi bilen bir usta ev de yapar, mobilya da yapar ama onları yapan tekneyi yapamaz.
Ahşap tekne yapımında da yeni model ve yöntem diye bir şey var mıdır? Bu işte iyi olmak neye bağlı?
Bizim yaptığımız iş geleneksel yöntemlerle yapılır. Tekne modellerinde değişme pek olmaz, belki sadece rengi, boyaması farklı olabilir. İskeleti aynıdır, önemli olan teknenin sağlamlığı, ağacın ve ustasının kalitesi ile ahlaklı ve dürüst bir insan olmasıdır.
Haber Görseli
Tekneye başlayabilmek için ağacın tamamen kuruması şarttır, kuruduktan sonra ince işlere geçip istediğimiz zaman tekneyi yapmaya başlayabiliriz.
SABIR GEREKTİRİYOR
Ahşap tekne yapmak sizce bir sanat mıdır? Zor mudur?
Evet, bu iş ve uğraş, büyük ve önemli bir sanat bence. Yüksek beceri, sabır ve işçilik gerektiren zor bir sanat.
Teknelerinizi hangi ağaçlardan yapıyorsunuz? Bir tekne için ortalama kaç tane ağaç gerekiyor?
Meşe de çam da kullanılır ahşap tekne yapımında. Fakat, biz kestane ağacından yapıyoruz ve kestaneyi tercih ediyoruz, daha sağlam olduğundan! Ortalama bir tekne için 4-5 metre kestane ağacı gerekir.
Bir ağaç hangi aşamalardan geçerek tekne olabiliyor?
Ağaçlar bize tomruk olarak gelir, kendimiz biçiyoruz, sonra 3-6 ay arası kurutmaya bırakıyoruz. Tekneye başlayabilmek için ağacın tamamen kuruması şarttır, kuruduktan sonra ince işlere geçip istediğimiz zaman tekneyi yapmaya başlayabiliriz.
Bir tekneyi ne kadar zamanda tamamlıyorsunuz? Teknelerin boyutu nedir ve ömrü uzun mudur?
Teknelerimin ortalama boyu 6 metre. Bir tekneyi 40 günde bitiriyorum. Sağlam bir teknenin ömrü 25-30 senedir. Kullanılmadığı zamanlarda güneşin altında uzun süre bekletilmediği ve ıslanmadığı sürece uzun süre dayanır tekne.
Bu işi kimden öğrendiniz? Çırağınız var mı?
Bu işi, küçükken yanında çırak olarak başladığım ve şu an İstanbul’da yaşayan emektar ustamdan öğrendim. Ben de onun çocuklarına öğrettim. Bu bizde bir gelenekti. Şimdi artık çırak yetişmiyor maalesef. Staj yapmak için ilgili bölümlerden öğrenciler geliyor fakat yaşları bu iş için büyük, ayrılan staj süreleri de yeterli değil. Bu mesleği ve sanatı öğrenmek için ilkokul, ortaokul döneminden başlamak gerekiyor.
ÇOCUKLARIMI TEKNE YAPARAK OKUTTUM
Bu meslek ve sanat sizin geçim kaynağınız mı? Kazandıran bir iş mi?
Evet, geçimimi bu işle sağlıyorum. Kazanç konusu beklentinize ve yaptığınız işe bağlı. Geçinebiliyoruz çok şükür. Çocuklarımı tekne yaparak okuttum. Alın terimle sanatımla onur duyuyorum.
Bu işi yapmak size nasıl hissettiriyor?
Tekne işiyle ancak seven bir insan uğraşabilir. Gönül vermek gerekir. Bana hep huzur verdi bu zanaat. Hep merak duydum ve sevdim.
Geleneksel ahşap tekne yapımı kaybolma tehlikesi altında mı? Siz aynı zamanda devlet sanatçısı unvanına sahip ve 40 senedir bu sanatı icra eden biri olarak kaybolmaması için nasıl bir çözüm önerirsiniz?
Maalesef kaybolma tehlikesi altında bu iş. Artık kimse çırak olarak vermiyor çocuğunu. Eskide kaldı böyle meraklar, yönelimler. Burada yapılması gereken eğitimle bunu canlı tutmak.
Ortaokul döneminden itibaren el sanatları ve meslek kazandırma eğitimleri olursa, çocuklar yönlendirilirse bu sanat ve meslekler varlığını sürdürebilir, canlı kalabilir. Yörede atölye ve tersanelerin açılması ve modern hale getirilmesi de önemli bir konu.