EYLÜL-EKİM 2020 / KAPAK KONUSU
“Gıdanı Koru Kampanyasını halkımız yürütecek”
Gıda arz güvenliğinin önemi Covid-19’la birlikte bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Tarım ve Orman Bakanlığı için sadece gıda değil, alanı ile ilgili tüm konularda sürdürülebilirlik ana ilkelerden. Bu kapsamda Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü çok önemli bir projeye imza atarak “Gıdanı Koru, Sofrana Sahip Çık” adında bir kampanyayı hayata geçirdi. Bu kampanyanın detaylarını, bugüne kadar neler yapıldığını ve gıda kayıpları ve israfıyla ilgili çarpıcı bilgileri Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürü Aylin ÇAĞLAYAN ÖZCAN’dan aldık.
Tarım ve Orman Bakanlığı olarak 2020 yılında çok büyük ve önemli bir kampanya başlattınız. “Gıdanı Koru, Sofrana Sahip Çık” kampanyasının arka planından söz eder misiniz?
Hepimiz son aylarda küresel bir sorunun içinde yaşıyoruz. Tüm dünyayı etkisi altına alan, ülkelerden bireylere politika ve alışkanlıklarımızda zorunlu ve kalıcı değişimleri beraberinde getiren salgın, bize, gıda arz güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Kriz anında herkesin güvenliğinden emin olmak istediği ilk konu gıdaydı. Bu süreçte, hâlihazırda uluslararası gündemin en acil önceliği olan her alanda sürdürülebilirliğin gözetilmesi gerekliliği, üretimden tüketime kaynakların etkin ve verimli kullanılması hususunda ülke politikalarının bir kez daha gözden geçirilmesine neden oldu.
Sorumlu olduğu alanlar itibarıyla çok geniş bir konu yelpazesinde faaliyetlerini sürdüren Bakanlığımız, uzun yıllardır uygulamaya koyduğu tüm projelerde zaten uluslararası iş birliğini ve sürdürülebilirliği kendisine ilke ediniyor. Bu çerçevede değerlendirildiğinde, “Gıdanı Koru, Sofrana Sahip Çık” kampanyası da söz konusu ilkeler ışığında başlattığımız ve önce ülke sathı, sonrasında ise sınır ötesi iş birliklerini hedefleyen önemli bir örnek.
Gıda kayıpları ve israfı; iklim sorunu, yoksulluk, gelir adaletsizliği ve açlıkla birlikte küresel sorunlar arasında ilk sıralarda yer alıyor. Konuyu en basit haliyle ifade edecek olursak, Birleşmiş Milletler “kimseyi geride bırakmadan kalkınma” ve “gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneklerinden çalmadan kalkınma” hedeflerini tüm dünya için ev ödevi olarak vermiş ve sürdürülebilirliğin her alanda riayet edilmesi gereken bir temel ilke olması gerektiğini ortaya koymuştur.
Bu çerçevede değerlendirildiğinde, gıda kaybı ve israfını sadece yok olan gıda olarak görmemeliyiz. Gıda kayıpları ve israfı, çiftçiler, tüketiciler ve gıda değer zincirindeki diğer tüm paydaşlar, özetle tüm ülke için yüksek düzeyde ekonomik kayıp yaratmasının yanı sıra çevre üzerinde de olumsuz etkilere sebep oluyor. Gıda kayıp ve israfı, aynı zamanda üretim sürecinde kullanılan toprak, su, enerji ve girdi üretiminde kullanılan kaynakların israfını da temsil ediyor.
İSRAF EN FAZLA MEYVE SEBZEDE
Bahsettiğiniz Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda da ülkemiz adına, sizin de söylediğiniz gibi “ev ödevi”ni yerine getiriyor muyuz?
Gerek ulusal gerek uluslararası düzeyde artırılmasına katkı sağlayacağımız farkındalık düzeyi ile Birleşmiş Milletler’in “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri”nden “12. Sorumlu Tüketim ve Üretim” başlığına, kampanyamız ile ülke olarak doğrudan temas ediyoruz.
Temmuz 2020’de yayınlanan “Dünyada Gıda Güvenliği ve Beslenme Durumu” raporunda, 2019'da yaklaşık 690 milyon insanın açlıkla mücadele ettiği, bu rakamın bir önceki yıla göre 10 milyon ve son 5 yılın ortalamasından yaklaşık 60 milyon fazla olduğu ortaya kondu. Rapor, dünya genelinde 2020 yılı sonuna kadar 130 milyondan fazla insanın COVID-19 salgını nedeniyle kronik açlığa düşebileceği tahmininde bulunuyor. Yıllardır düzenli azalma eğiliminde olan kronik açlığın ise 2014 itibarıyla yavaş yavaş artmaya başladığı görülüyor. 2050 yılına kadar 9,7 milyara yükselmesi beklenen dünya nüfusunun gıda ihtiyacını karşılayabilmek için, tamamen sürdürülebilir şekilde mevcut gıda üretimini yüzde 60 oranında artırmak çok mümkün değil.
Haber Görseli
Aylin ÇAĞLAYAN ÖZCAN Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürü
Yeterli gıda temininin yanı sıra, besleyici gıda da bir diğer önemli konu. Besin açısından zengin süt ürünleri, meyveler, sebzeler ve protein açısından zengin bitkisel ve hayvansal gıdalar dünya çapında en pahalı gıda grupları olmakla birlikte, yapılan araştırmalar israfın en fazla meyve ve sebzelerde gerçekleştiğini gösteriyor.
Dünyada önemli ölçüde açlık ve obezite sorunu olmasına rağmen bir yandan da üretilen gıdanın, her yıl üçte biri, yani 1,3 milyar ton gıda, kayıp ve israfa uğruyor. Bu kayıp, gelişmekte olan ülkelerde 310 milyar dolar, gelişmiş ülkelerde ise 680 milyar dolar değerinde ve israf edilen gıdayı üretmek için gerekli ekili alan Çin’in yüzölçümü kadar.
Kampanyanın asıl motivasyonunun tüm insanlık ve geleceğimiz olduğunu anlıyoruz böylece. Bakanlık olarak tüm eylem ve projelerinizde bu motivasyonla hareket ettiğinizi söylemiştiniz. Bununla ilgili örnek verebilir misiniz?
Bakanlığımız çok uzun yıllardır bu ilkeler ve vizyonla çalışıyor. Ulusal düzeyde, Türkiye’de gıda kayıpları ve israfına yönelik yürütülen en önemli girişimlerden biri, bildiğiniz gibi “Ekmek İsrafını Önleme Kampanyası”ydı. Büyük bir başarı elde eden bu kampanyanın ön çalışması 2008 yılına dayanıyordu.
Öte yandan uluslararası platformlarda da bu konuyu her fırsatta gündeme getirdik. Türkiye’nin 2015 yılındaki G20 Dönem Başkanlığı döneminde ülkemiz, üye ülkelerin Tarım Bakanları tarafından, gıda sistemlerinin ekonomik, sosyal ve çevresel yönden daha sürdürülebilir ve üretken olması gerekliliğinin vurgulamasına; doğal kaynaklar ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki baskılar ve iklim değişikliğinin etkileri artarken gıda kaybının ve israfının azaltılması gerekliliğinin kabul edilmesine önayak oldu. Sonuç olarak Roma’daki Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Genel Merkezi’nde “Gıda Kayıpları ve İsrafının Ölçülmesi ve Azaltılmasına Yönelik Teknik Platform” kuruldu. Yine İslam İş birliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İş birliği Daimî Komitesi (İSEDAK) Tarım Çalışma Grubu Dokuzuncu Toplantısı, 2017 yılında Ankara’da, “İslam İş birliği Teşkilatı (İİT) Üye Ülkelerinde Gıda İsrafının Azaltılması” teması ile gerçekleştirildi.
ULUSAL STRATEJİ BELGESİ HAZIRLANDI
“Gıdanı Koru” kampanyası kapsamında nasıl bir ön hazırlık yapıldı?
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından hazırlanan ve 2019-2023 yıllarını kapsayan On Birinci Kalkınma Planı’nın 411. maddesinde “Gıda güvenliğini teminen etkin stok yönetimi, arz zincirinde kayıpların azaltılması, israfın önlenmesi, piyasaların düzenlenmesine yönelik kural ve kapasitelerin geliştirilmesi sağlanacaktır” ve 411.3. maddesinde “Gıda kayıp ve israfının önlenmesi için tüketici bilinci artırılacaktır” hedefleri yer alıyor.
Bunun yanı sıra, uzun bir aradan sonra Bakanımız Dr. Bekir Pakdemirli’nin çabaları ve destekleriyle gerçekleştirilebilen Tarım Orman Şûrası’nın 38 eyleminin en önemlilerinden birisi de gıda kaybı ve israfıyla mücadele etmek. Yani bundan da anlaşılacağı üzere, gıda kayıp ve israfının azaltılarak ülke ekonomisine ve geleceğimize katkı sağlamak fikri hep bizimleydi. “Gıdanı Koru, Sofrana Sahip Çık” kampanyası da inşallah ulusal bir seferberlik ve beraberinde sınır aşan iş birlikleri getirecek.
GÜNLÜK 5 MİLYONA YAKIN EKMEĞİ İSRAF EDİYORUZ
Kampanya kapsamında gerçekleştirilecek faaliyetlerin planlanması ve hayata geçirilmesi sürecine katkı vermek üzere ilgili paydaşların katılım ve katkılarıyla Bakanlık olarak bir dizi toplantı ve çalıştay gerçekleştirdik. Bunların sonucunda ortaya çıkan Türkiye tablosunda gıda kayıp ve israfının en fazla yaş meyve ve sebzede görüldüğü, bunu hazır yemek ve ekmeğin takip ettiği; meyve ve sebzelerde en fazla kaybın hasat, depolama, işleme, nakliye ve satışta gerçekleştiği; hazır yemek sektöründe ise hastaneler, okul yemekhaneleri, oteller, lokantalar, kamu kurum yemekhaneleri gibi toplu tüketim yerlerinde olduğu; ekmeğin özellikle satış aşamasında israf edildiği; israfın her gelir grubunda fakat farklı alanlarda gerçekleştiği ve gıda arz zincirindeki süreçlerin iyileştirilmesine ihtiyaç duyulduğu belirlendi. Ulusal Envanter Raporuna göre 2018 yılında ülkemizde 18,8 milyon ton gıdanın çöpe atıldığı, günlük olarak 4,9 milyon ekmeğin israf edildiği, üretilen sebze ve meyvelerin yüzde 50’sinde kayıp yaşandığı, hizmet sektöründe işletme başına yılda 4,2 ton gıda, 2 bin litre içecek israfı gerçekleştiği ve tüketici tarafında da gıda okuryazarlığının geliştirilmesi gerektiği görüldü.
Buradan yola çıkarak, gıda kayıpları ve israfına ilişkin kapsamlı bir stratejinin benimsenmesi için, 2018 yılında, Genel Müdürlüğümüz koordinasyonunda, FAO-Orta Asya Alt Bölge Ofisi ve Bakanlığın diğer birimlerinden temsilcilerin katılımıyla bir çekirdek çalışma grubu oluşturuldu. Bu çerçevede, ilgili paydaşların katılımıyla odak grubu toplantıları düzenlendi, problemler ve çözüm önerileri ile birlikte stratejinin yol haritası geliştirildi.
Başlangıç olarak, Bakanlığın 81 İl Müdürlüğü ve valilikler, belediyeler, üniversiteler, STK’lar gibi yerel paydaşlardan, gıda kayıpları ve israfını yerel düzeyde inceleyerek durum değerlendirmesi yapmaları istendi.
Sonuçta, Türkiye’nin Gıda Kayıpları ve İsrafının Önlenmesi, Azaltılması ve Yönetimine İlişkin Ulusal Strateji Belgesi ve bu stratejiyi hayata geçirecek 100’e yakın eylem ve bu eylemlerin gerçekleştirilmesinden sorumlu kurum ve kuruluşların belirtildiği Eylem Planı hazırlandı.
Tüm bu hazırlıklar üzerine birkaç ay önce de kampanyanın lansmanı yapıldı. Lansmandan bu yana kampanya nasıl ilerliyor?
Evet kampanyamızın lansmanını Bakanımız Dr. Bekir Pakdemirli 20 Mayıs’ta, projedeki uluslararası ortağımız FAO Türkiye Temsilcisi ve Orta Asya Alt Bölge Koordinatörü Viorel Gutu ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun da katıldıkları webinar ile gerçekleştirdi.
Kampanya kapsamındaki ana mesajlarımızı ise “İhtiyacın kadar al”, “Geleceğini çöpe atma” olarak belirledik. Kampanyanın kayıp ve israf farkındalığına yönelik www.gidanikoru.com adına yaşayan bir web sitesi ve @gidanikoru adı altında sosyal medya hesapları bulunuyor.
Kampanyaya ilişkin, Strateji Belgesi ve Eylem Planı da dahil her türlü bilgi ve belgeye web sayfamızdan ulaşılabilir. Web sayfasında ve sosyal medya mecralarında; planlı alışveriş, bilinçli tüketim, STT ve TETT farkı, gıda kaybı ve israfına dair çarpıcı güncel bilgiler, rakamlar/grafikler, kampanya faaliyetleri, alışveriş yönetimi, erzak yönetimi, saklama yöntemleri, yaratıcı tarifler, örnek uygulamalar, oyunlar gibi pek çok içerik yer alıyor.
KAMPANYA MASKOTU CANO
Kampanyamızın bir de maskotu var, adı “Cano”. Cano, gıdalarımızın çöpe gitmemesi ve kayba uğramaması için bu kampanya boyunca bizlerle birlikte olacak, onu her yerde göreceğiz.
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki “Gıdanı Koru” kampanyamız 20 Mayıs’ta başladığından bu yana yazılı ve görsel medyadan büyük bir destek aldı. Tanıtım videosu, sosyal medya canlı yayınları milyonlarca kişiye ulaştı. Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı ve Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin’le 8 Temmuz’da gerçekleştirilen webinarla belediyelerin kampanyaya desteği sağlandı. Özellikle belirtmek isterim ki sivil toplum, sektör, belediyeler, Bakanlığımızın taşra teşkilatı, herkes kampanyaya sahip çıkıyor. İl Müdürlükleri, İlçe Müdürlükleri, Meteoroloji Bölge Müdürlükleri, OGM Bölge Müdürlükleri ve belediyelerin desteğiyle Anadolu'da her yere projenin yayılması sağlandı. Bunları şunun için söylüyorum: Kampanyanın iletişimine bu kadar önem vermemizin sebebi, bu kampanyayı yürütecek olanın halkımız olduğunu bilmemiz. Biz, Bakanımızın bu konuya büyük önem vermesi sayesinde, bir yol açtık. Ancak “Gıdanı Koru” kampanyasına halkımızın, işletmelerimizin, kısacası ülke olarak her birimizin sahip çıkması gerekiyor, çünkü bu Türkiye’nin kampanyası.
Peki kampanya ile uluslararası alanda neler amaçlıyorsunuz?
Burada unutmamamız gereken bunun tek seferlik değil, uzun soluklu bir kampanya olduğu. Kampanyanın hedeflenen sonuçlarına ulaşmamız ve ölçülebilirliği sağlamamız birkaç yıl alacak. Ulusal çapta amacımıza ulaştığımızda, FAO’nun da desteğiyle örnek bir proje-uygulama olarak öne çıkan bir bölgesel iş birliği platformu olmasını umuyoruz.
Birleşmiş Milletler ilk kez bu yıl 29 Eylül’ü “Dünyada Gıda Kaybı ve İsrafı Farkındalık Günü” olarak kutlayacak. Biz de kampanyamızla ilgili olarak buraya davet edildik. Bakanımız, tüm BM ülkelerinin katılacağı ve FAO’nun ev sahipliğindeki bu organizasyonda kampanyamızı anlatacak bir konuşma yapacak.
SÖZ VERMEYE HAZIR OLUN
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Gıda kayıplarının önlenmesi konusu, iklim değişikliğinin giderek fazla hissedilen etkisi nedeniyle gelecek yılların da en önemli gündem maddelerinden biri olmaya devam edecek. Bu nedenle uygulanabilir, etkili ve bütüncül stratejilerin ilgili tüm kurum ve kuruluşların katılımıyla ulusal düzeyde geliştirilmesi kritik önemde olacak. Biz bu amaca yönelik tüm alt yapıyı hazırladık ve halkımızın hizmetine, teveccühüne sunuyoruz.
Gıda kayıpları ve israfını azaltmak için, toplumun bütün kesimlerinin farkındalığını artırmak, gıda sistemi aktörleri için kanıt tabanlı bilgi sağlamak ve kapasite geliştirmek gereklidir. Çalışmalarımızdaki çözüm önerilerini ileriye taşıyacak bütün paydaşlara şükranlarımızı sunarız.
Ekim ayı kampanyamız açısından oldukça yoğun olacak, herkes bu kampanyayı konuşacak. Lütfen herkes bizi görsel, dijital ve sosyal medyadan takip etsin. Ekim ayında gıda kaybı ve israfının azaltılması için hep birlikte “söz vereceğiz!”