EYLÜL-EKİM 2020 / KAPAK KONUSU

Dilara Koçak: “Gelecek gelenekte”


Müge ÇEVİK    

09.10.2020 


Son yıllarda gıda israfı, açlıkla mücadele, küresel gıda krizi gibi konular gündemimizden adeta hiç düşmüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı ile FAO’nun ortaklaşa yürüttüğü “Gıdanı Koru Kampanyası” da ülkesel ve küresel anlamda bu önemli konularda farkındalığı artırmak ve eylem planındaki kararları uygulamak için başlatıldı. Kampanyanın destekçilerinden olan Uzman Diyetisyen Dilara Koçak, kampanya ve gıda israfı ile ilgili sorularımızı dergimiz için cevaplandırdı.

Tarım ve Orman Bakanlığı ve FAO iş birliğinde organize edilen “Gıdanı Koru” kampanyası ve eylem planının lansmanı sizin de katılımınızla gerçekleşti. Bu kapsamda kampanyanın Türkiye için öneminden ve bu kampanyanın içinde bulunmanın sizin için öneminden bahseder misiniz?
 
Bir beslenme uzmanı olarak uzun zamandır açlığı ve yoksulluğu ortadan kaldırmak için odağıma gezegeni beslemeyi aldım. Çünkü toprak hasta, hava hasta, denizler hasta. Bütün bunları iyileştirmeden bir bireyin sağlıklı beslenmesi neredeyse imkânsız. ‘’Sıfır Atık Sıfır Açlık Projesiyle’’ FAO ile birlikte çalışmak ve bunun devamında gerçekleşen bu ulusal kampanyanın içinde olmak benim için büyük anlam ifade ediyor. Bu kampanyanın ülke geneline hatta uluslararası platformlara taşınması en büyük dileğim. Hem gezegeni hep toplumu beslemenin gelecek nesiller için de sürdürülebilirlik açısından öneminin herkes daha fazla farkında olmalı, ben de bunun için tüm gayretimle çabalıyorum.
 
GIDA İSRAFINDA YÜZDE 5’LİK BİR İYİLEŞME 900 BİN AİLENİN 1 YILLIK GEÇİMİ
Ülkemizde her gün 51 bin tona yakın gıda çöpe gidiyor. Üstelik bunların büyük kısmı bayatladığı ya da bozulduğu gerekçesiyle gerçekleşiyor. Bu kapsamda gıda israfını önlemek için öncelikli olarak yapılması gereken sizce nedir?
 
Gıda israfını önlemek için öncelikli olarak yapılması gereken toplumun bu konuda farkındalığını arttırmak. Yani esas hedef toplumsal bilinç üzerinde olmalı. “Bir kişiden ne olur” bakış açısından uzaklaşmalıyız. Dünyada her yıl üretilen gıdanın üçte biri çöpe gidiyor. Bu israfın tekrar üretilmesi için Çin büyüklüğünde bir arazi gerekiyor. Ülkemizde ise yılda yaklaşık 18,8 milyon ton gıda çöpe gidiyor. Bu 625 bin çöp kamyonu demek. Gıda israfında yüzde 5’lik bir iyileşmenin 900 bin ailenin 1 yıllık geçim gideri olduğunu biliyor musunuz? Bu şekilde bakıldığında gerçekten kulağa korkunç geliyor. 2050 yılında dünya nüfusunun 9-10 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor ve artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılayabilmek için gıda israfının mutlaka önüne geçilmeli. Araştırmalar dünya genelinde meydana gelen kayıp ve israfın yalnızca dörtte birini önleyebilirsek bunun 821 milyon aç insanın beslenmesine yeteceğini gösteriyor. İsrafın bu hızla devam etmesiyle doğal yaşam akışının 2030 yılında kilitlenebileceği öngörülüyor. Bu yüzden gıda kaybına ve israfına karşı hep birlikte harekete geçmeliyiz. 
 
LİSTESİZ ALIŞVERİŞE GİTMEYİN
Yine bu çerçevede ihtiyaçtan fazla satın almanın en büyük israf nedenlerinden biri olduğunu biliyoruz. Bunun için alışveriş yaparken nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda tavsiyeleriniz nelerdir?
 
Öncelikle satın almadan önce ihtiyacı belirlemek gerekiyor. Listesiz, plansız bir alışveriş gereksiz ürün alınmasına sebep oluyor. Haftalık, aylık veya günlük planlama yaparak alışverişe çıkmak israfı azaltmak için yapılması gerekenlerden. Düzenli bir alışveriş listeniz olmadan markete gittiğinizde market içinde boşu boşuna birkaç tur atıp aslında ihtiyacınız olmayan bir sürü şeyle eve dönüyorsunuz ve bu hem ekonomik anlamda hem de gıda israfı anlamında olumsuz sonuçlara neden oluyor. Mutfağınızı iyi tanıyın ve kafanızda bir taslak oluşturun. Evde nelerin azaldığını veya bitmeye yakın olduğunu gözlemleyin ve bu besinleri not alın. Bu hafta ne pişireceğim, bunun için hangi malzemeler gerekiyor diye düşünmek size yardımcı olabilir. 
 
Un, bulgur, pirinç, makarna, nohut, mercimek, şeker, gibi besinleri ve yağ alışverişinizi aylık olarak yapmanız uygun iken, haftalık alışverişleriniz için peynir, yumurta, meyve ve sebze eksiklerinizi listenize ekleyebilirsiniz. Et ürünlerini haftalık veya günlük olarak alabilirsiniz. Kullanmayacaksanız buzluğa kaldırmanızda fayda var. Son olarak ise ihtiyacınız kadar almayı unutmayın.
 
Alışveriş sonrası yemek hazırlarken en çok yapılan israf nedir? Bunları önlemek için neler yapılmalı?
 
Aslında hazırlık aşamasında yani doğrama ve pişirme kısmında daha dikkatli olunabilir. İnsanlar mutfakta biraz daha yaratıcı olarak bunun önüne geçmeyi denemeli. Bu konudaki blogları, tarifleri, benim gibi beslenme uzmanlarını veya bazı şefleri takip edebilir ve örnek alabilirler. “Gıdanı Koru” hesabında da bu tür öneriler paylaşılıyor, ben de yakından takip ediyorum ve herkesin takip etmesi gerektiğini düşünüyorum.

Haber Görseli

MÜKEMMEL GÖRÜNMEYEN SEBZE VE MEYVELERE DE ŞANS VERİN
Sofrada gıda israfını önlemek için yapmamız gerekenler nelerdir?
 
Bu konuda hepimize düşen görevler var. Bireysel olarak hepimiz gıdamıza, soframıza, suyumuza, gezegenemize sahip çıkabiliriz. FAO’nun gıda israfını azaltmak için 9 önemli ipucunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bir, daha küçük porsiyonlar isteyin: Yemeğe başlarken tabağınıza tüketebileceğinizden daha fazla porsiyonda besin almadığınızdan emin olun. İki, arta kalanı değerlendirin: Kalan yemekleri çöpe atmak yerine ertesi gün yemek yaparken malzeme olarak kullanın. Üç, akıllıca alışveriş yapın: Fazla alışverişten kaçınmak için önceden alışveriş listesi hazırlayın ve alışverişe aç karna çıkmamaya özen gösterin. Dört, mükemmel görünmeyen sebze ve meyvelere de şans verin: Sebzeleri ve meyveleri güzel veya çirkin diye ayırmayın. Beş, buzdolabı sıcaklığını kontrol edin: Gıdaların daha uzun süreli ve taze kalabilmeleri için uygun şekilde saklanıp muhafaza edilmeleri önemli. Altı, mutfakta ilk giren ilk çıkar kuralını uygulayın: Daha önce alınan besinlerin dayanma süresi daha az olduğu için önce onları tüketmeye özen gösterin. Yedi, etiket okumayı öğrenin: Son kullanma tarihi ve tavsiye edilen tüketim tarihi aynı şeyleri ifade etmiyor. Tavsiye edilen tüketim tarihi geçen bir besin hala eski özelliklerini taşıyorsa kullanılabileceği unutulmamalı. Maalesef 10 tüketiciden sadece 3’ü tavsiye edilen tüketim tarihi ifadesinin doğru anlamını biliyor. Sekiz, atıkları gübreye dönüştürün: Tüketilmeyecek olan atıkları kompost yapmayı deneyin. Dokuz, gıdanızı paylaşın: Paylaşmak önemsemektir, ihtiyacınızdan fazla olanları ihtiyacı olanlarla paylaşın.  Bu konuda gıda bankacılığından yararlanabilirsiniz.
 
PATLICANIN SAPINI MARMELAT OLARAK DEĞERLENDİREBİLİRSİNİZ
Doğru saklama koşullarına işaret ettiniz. Bu kapsamda dondurma, kurutma gibi saklama koşullar ile ilgili nelere dikkat etmeliyiz? En çok israf edilen gıdaları örneklerle açıklar mısınız? 
 
Dondurulmuş gıda satın alındıktan sonra kısa bir süre içinde uygun koşullarda muhafaza edilmeli. Kullanım sırasında ise sadece kullanılacak miktar ayrılarak, geri kalan bölümü hemen derin dondurucuya konulmalı. Dondurulmuş gıdayı hızlı çözdürmeye çalışmamak ve çözündürdükten sonra yeniden dondurmamak gerekir. Çözündürme işleminin olabildiğince dondurma işleminden daha yavaş olması gerekiyor. 
 
Besinlerin kurutulması ise mikroorganizmaların çoğalmaları için ihtiyacı olan nem miktarının azaltılması amacıyla yapılıyor. Besinlerin mevcut su miktarının yüzde 25 civarına indirilmesi birçok mikroorganizmanın varlığını azaltıyor. Güneşte kurutma bu yöntemin en kolay yolu. Aslında burada birazcık geleneklerimizi hatırlamak lazım. Salça yapmak, turşu yapmak, peyniri, yoğurdu kurutmak gibi. Bolu yöresinin Keş peyniri, bu güzel örneklerden biri. Ben her zaman “Gelecek Gelenekte” diyorum. Örneğin, karpuzun kabuğunu çöp olarak görmeyin. Karpuz kabuğundan reçel yapabilirsiniz veya patlıcanın sapını marmelat olarak değerlendirebilirsiniz. Bence israfı azaltmak için yine eski öğretilerimize ve tecrübelerimize göz atmakta fayda var. Geleneklerimize sahip çıkmanın israfın önüne geçebilmek adına katkı sağlayabileceğini düşünüyorum.
 
Artan sebzeler, ekmekler nasıl değerlendirilebilir? Bununla ilgili özel bir tarifiniz varsa bizimle paylaşır mısınız?
 
En çok gıda israfını sebze ve meyvelerde yapıyoruz. Üretilenin yüzde 50’si kayba uğruyor. Ekmek israfı ise ülkemize günlük 4,9 milyon somun civarında. Artan ekmeklerle ilgili yine benim de içinde bulunduğum 2013 yılında gerçekleşen ve büyük ses getiren ‘’Ekmek İsrafını Önleme Kampanyası’’nı hatırlıyorsunuzdur. Ekmek israfı önleme kampanyası çerçevesinde orada çok güzel tarifler geliştirmiştik. Bunun dışında artan sebze ve ekmeklerle ilgili birkaç öneri verebilirim: Ispanak yapraklarını kıymalı veya yumurtalı pişirirken, köklerini ertesi gün mercimekle pişirin.
 
Kerevizi portakalla zeytinyağlı yaptığınızda, saplarını da nohut ile pişirin. Kabak dolması yaptığınızda, iç kabakları zeytinyağlı pişirebilir, mücver, cacık veya mercimek çorbası yapabilirsiniz. Salata için haşladığınız pancarın suyunu içebilirsiniz. Elma fazlaysa, rendeleyip pişirebilir daha sonra tatlılarınızda kullanabilirsiniz. Lahana yapraklarının artanıyla turşu yapabilir veya bol soğan ve biberle kavurarak tüketebilirsiniz. Bayat ekmeklerin üzerine yumurta kırıp, sebzelerle fırına verebilir, kurutup un haline getirerek gözleme veya bazlama hamuru için kullanabilirsiniz. Yine bayat ekmekleri küp küp kesip fırınlayıp, çorbaların içine kıtır ekmek olarak ekleyebilirsiniz.
 
EYLEMLERİMİZ GELECEĞİMİZDİR
Özellikle sebze ve meyve artıklarının kompost olarak geri dönüşümü konusunda evlerimizde neler yapabiliriz?
 
Kompostu, sebze-meyve kabukları, kesilmiş çimenler, dökülmüş yapraklar, budanmış bahçe çalıları, odun talaşı, yumurta kabuğu, kese kağıdı gibi organik maddelerin bir araya getirilerek ayrışması sonucu ortaya çıkan doğal bir gübre olarak tanımlayabiliriz. Özellikle şehirde yaşayan insanların çöpe giden mutfak artığı miktarını azaltması ve besin maddelerini toprağa geri kazandırması için oldukça basit bir yöntemdir. Yapımı için çok geniş bir alana ihtiyaç yoktur.
 
Öncelikle evinizin balkonunda veya bahçenizde bir yer belirleyin. Kompostu hazırlamak için bir kova edinin. Karışımın hava alabilmesi için kovanın çeşitli yerlerine delikler açın. Sinek ve böcek girmesini önlemek için iç taraftan sinek teli yardımıyla delikler kapatılabilir. Malzemelerinizi, yeşil ve kahverengi malzemeler olarak gruplayın. Genellikle kahverengi malzemeler karbon bakımından zengindir ve kuru maddelerdir (ağaç kabukları, dallar, kuruyemiş kabukları, kuru yapraklar, talaş, sap, saman, kese kağıdı vs.). Yeşil malzemelerse azot bakımından zengindir ve yaş maddelerdir (sebze-meyve artıkları ve kabukları, taze otlar, biçilmiş çimler, yeşil yapraklar, çay, kahve telvesi, yumurta kabuğu vs.). Hacimsel olarak eşit oranda karbon ve azot içeren malzemeyi kompost kutusuna yerleştirin. Kovanın en alt kısmına kahverengi malzemeleri, üzerine yeşil malzemeleri koyun ve kap dolana kadar bu şekilde devam edin. Az miktarda malzemeniz varsa, komşularınızla birleşip, yeterli malzemeyi topladığınızda köylerdeki imece ruhunu da yaşatmış olacaksınız. Bu hissi tatmanızı da buradan tavsiye etmiş olayım.
 
İdeal miktarda havalanması ve karışması için kompostu karıştırın. Karıştırmaktan bahsettiğim, kürek yardımıyla yığının iç kısımlarının dışa, dış kısımlarının içe geçmesini sağlamaktır. Bunun için 2-3 günde bir kompostunuzu karıştırın. Bu şekilde hava ve nem dengesi sağlanmış olur. Kompost çok kuru olursa biraz su veya yeşil malzeme ekleyerek, çok ıslak olduğunda ise kahverengi malzeme ekleyerek dengeleyebilirsiniz. Çünkü kompost nemli bir sünger gibi olmalıdır, ne çok ıslak ne de çok kuru. Evlerimizde kolayca hazırlayabileceğimiz kompost, etkili bir yöntemdir. Eylemlerimizin geleceğimiz olduğunu unutmayın.

DilaraKoçak gıdakaybı gıdaisrafı