EYLÜL-EKİM 2020 / KAPAK KONUSU

Gıda kayıp ve israfının azaltılması sürecinin ekonomi boyutu


  

12.10.2020 


Tarımsal üretim ve gıda sektöründe üretim öncesi, üretim süreci ve sonrasında, işleme, taşıma, dağıtım ve tüketimde, yani üretici ve tüketici düzeyinde önemli ölçülere ulaşan kayıp, ekonomik ve çevresel olumsuz etkilere neden olmaktadır. Bu nedenle küresel bir sorun olarak toplumu, üreticiyi, pazarı, piyasaları etkileyen kayıpların bilinmesi, ölçülmesi, önlenmesi ve etkilerinin en aza indirilmesi ve bu süreçte de toplumun her kesiminin bilinçlendirilerek eğitilmesi gerekmektedir.

Sürecin başarılı olmasında, eğitim, AR-GE, altyapı sorunlarının çözümünün yanı sıra etkin ve stratejik, sürdürülebilir yaklaşımlara gerek duyulmaktadır. Süreç, kayıpların ölçülmesini ve farkındalığın artırılarak yönetilir olmasını da kolaylaştıracaktır. 
 
Gıda, ilk tarımsal üretimden son hane halkı tüketimine kadar tüm tedarik zinciri boyunca kayıp olmakta ve israf edilmektedir. Orta ve yüksek gelirli ülkelerde gıda hala insan tüketimi içinde önemli ölçüde israf edilmektedir. Diğer önemli bir kayıp ise sanayileşmiş bölgelerde gıda tedarik zincirlerinde meydana gelmektedir. Düşük gelirli ülkelerde gıda besin tedarik zincirinin ilk ve orta aşamalarında çoğunlukla gıda kaybı olabilirken tüketim düzeyinde daha az gıdanın israf edildiği ifade edilmektedir. Düşük gelirli ülkelerde gıda kayıpları ve atık nedenleri ağırlıklı olarak zor iklim koşullarından, mali yönetim ve teknik sınırlamalardan kaynaklanan altyapı, paketleme ve pazarlama sistemleri ile depolama ve soğutma tesislerindeki eksikliklerden kaynaklanmaktadır. 
 
Gıda kayıpları, atık ve israf olarak ortaya çıkmakta olup, terminolojide yer alan “food waste” kavramı dilimizde genellikle “gıda israfı” olarak; “food loss” kavramı ise “gıda kaybı” olarak kullanılmaktadır. Gıda kayıpları ve israfı, tedarik zincirinin üretim, hasat, hasat sonrası depolama, taşıma, işleme, paketleme, dağıtım ve nihai tüketim gibi herhangi bir aşamasında gerçekleşebilmektedir. Fakat hasat sonrası oluşan gıda kayıpları ve tedarik zincirinin daha ileri aşamalarında meydana gelen gıda israfının daha çok tüketiciye bağlı davranışsal problemler sonucu gerçekleştiği kabul edilmektedir. Diğer bir söylemle, gıda kaybı tedarik zincirinde meydana gelecek sıkıntıları ya da teknik yetersizlikler nedeniyle karşılaşılabilecek dökülme, bozulma, çürüme gibi tüketiciye henüz ulaşmadan meydana gelen sorunları kapsarken; gıda israfı tüketim için uygun ve iyi kalitede olan gıdaların bekletilmesi, ihmal edilmesi ya da atılması gibi sorunları kapsamaktadır. Yine de literatürde bu iki durumun gıda israfı adı altında incelendiği çalışmalar da bulunmaktadır. Gıda kayıpları aynı zamanda su, toprak, enerji, emek ve sermaye gibi kaynakların büyük ölçüde boşa gitmesi anlamına gelmekte ve bu nedenle zararları sırf gıdayla sınırlı kalmamaktadır. Tatlı su ve fosil yakıtların fazla tüketimine neden olan gıda israfı sonucunda, metan ve karbondioksit emisyonu artarak küresel iklim değişikliğini etkilemektedir. 
 
GIDA İSRAF VE KAYIP SORUNUNA İLİŞKİN ÇALIŞMA VE STRATEJİLER/EKONOMİK DEĞERLENDİRMELER
Gelişmekte olan ülkelerde gıda kayıplarının yüzde 40’ının hasat sonrası dönemde ve işleme aşamalarında gerçekleştiği; gelişmiş ülkelerde ise gıda kayıplarının yüzde 40’ının perakende ve tüketici aşamalarında gerçekleştiği belirtilmektedir. Yani gelişmekte olan ülkelerde gıda kayıpları daha çok tedarik zincirinin erken aşamalarında olurken, gelişmiş ülkelerde ise bu kayıplar daha çok gıda tedarik zincirinin sonraki aşamalarında gerçekleşmektedir. Gelişmekte olan ülkelerdeki gıda kayıplarında hasat teknikleri, taşıma, depolama ve soğutma tesisleri, kamu altyapısı, nakliye araçları, ambalajlama ve pazarlama sistemlerindeki mali, idari ve teknik sınırlamaların büyük rol oynadığı belirtilmektedir. 
 
KAYIP VE İSRAFIN NEDENLERİ
Türkiye’de tarım/gıda üretim-taşıma sürecindeki kayıp ve israfın nedenleri şu şekilde ortaya konulmaktadır: Üretim sürecinde yeterli özenin gösterilememesi sonucunda artan kayıplar ve üreticinin yeterli bilgi sahibi olmaması, tarımsal eğitim ve AR-GE sorunu, üretimde meteorolojik tahminlerin yeterince takip edilmemesi, üretim planlaması yetersizliği ve arz fazlası ürünlerin etkin şekilde değerlendirilmemesi, soğuk hava deposu sayısının yetersiz oluşu veya yeterli teknik özellikleri haiz olmaması, ürün hallerinde depolama şartlarının yetersiz olması, nakliye aşamasında araçların doğru taşıma kriterlerine sahip olmaması, aracı firmaların çok sayıda olması sebebiyle soğuk zincirin bozulması, üretimde hijyen ve depolama koşullarına uyulamaması, sıcaklık ve nem kontrollerine uyulmaması, gıda işletmelerindeki personelin eğitim düzeyinin yetersiz oluşu, büyük marketlerde sebze-meyve reyonundaki muhafaza koşullarının uygun olmaması ve hatalı ambalajlama; orta ölçekli marketlerde ise stok takip sistemi olmaması, ürün piyasalarında başta fiyat olmak üzere kalite, miktar, talep temelli sorunların yaşanması. 

Haber Görseli

Kayıpla mücadelede çeşitli unsurlar öne çıkan sorunlar arasında yer almaktadır. Bunlar: tarımsal üretim teknolojisindeki zayıflık ve altyapı sorunlarının devam etmesi, tarımsal üretimin küçük, parçalı ve dağınık alanlarda ve genelde standart olmayan yapıda sürdürülmesi, üretim ve tüketim sürecinde bilgi ve eğitim eksikliğinin devam etmesi, ürün taşıma ve lojistik sorunların devam etmesi, ulaşım, soğutma gibi sistemlerde yaşanan sorunların varlığı, üretim-pazar sürecinde çok fazla aracının varlığı, örgütlenme ve organizasyonda karşılaşılan sorunlar, pazar organizasyon yapısının zayıflığı ve koordinasyon sorunları.
 
Ekonomik açıdan kayıp oranının azaltılmasıyla işletmelere, gıda piyasalarına ve sonuçta da ülke ekonomisine olumlu bir katkı olacaktır. Bu konuda tüm paydaşların farkındalıklarının artırılması gereklidir. Ülkemizde mevcut kayıp ve israfın varlığı, önemli bir ekonomik boyutun olduğunu ortaya koymaktadır. Tarafımızdan yapılan çalışmalarda tarımsal kayıp boyutu ele alınmıştır ve üretimden pazara oluşan ve tarım ürünleri alanında yaşanan kayıpların ekonomik boyutu ile önemli bir kaybın gerçekleştiği ortaya çıkmıştır. Buna göre 2017 yılında Türkiye’de tarım ve gıda ürünlerinde yaşanan toplam kayıp değeri 44,8 milyar TL iken, bu değer yüzde 31,88 oranında artarak 2018 yılında 59,1 milyar TL’ye yükselmiştir. Bu iki yılda dolar bazında artışın sadece yüzde 0,33 oranında gerçekleştiği belirlenmiştir. Türkiye’de 2017 yılında toplam gıda kayıplarının yüzde 64,3’ünü bitkisel üretim kaynaklı kayıplar oluştururken, bu oran 2018 yılında yüzde 66,98’e yükselmiştir. Bitkisel üretim kayıpları içerisinde en yüksek oranı 2018 yılında yüzde 70,22 oranı ile meyveler alırken, bunu yüzde 19,27 ile sebzeler ve yüzde 10,52 ile de tahıllar izlemektedir. Hayvansal kaynaklı gıdalarda kayıp oranlarının toplam kayıp içindeki oranları aynı yıllarda sırasıyla yüzde 35,70 ve yüzde 33,02 olarak gerçekleşmiştir. Kayıplar içinde en önemli değeri süt ve et ürünleri oluşturmaktadır. Ancak canlı hayvan ölümleri, hastalık ve yaralanma şeklinde üretim sürecinde yaşanan canlı ağırlık kaybının toplam hayvancılık sektörü içindeki oranı 2017 ve 2018 yıllarında sırasıyla yüzde 72,08 ve yüzde 73,73 olarak hesaplanmıştır. İsraf sürecinde de bu kayıpların ekonomik değeri akla getirildiğinde, önemli bir ekonomik kayıp potansiyelinin var olduğu ortaya çıkacaktır. Şüphesiz ki, yaşanan ekonomik kayıpların piyasa düzeni içinde fiyatlara, pazara, maliyetlere, ticarete ve toplumun tüm paydaşlarına ekonomik olduğu kadar, psikolojik, sosyolojik, sosyal ve çevresel etkileri de olmaktadır. Bu süreçte, Tarım ve Orman Bakanlığı ve FAO iş birliğinde, üniversiteler, sivil toplum örgütleri, çeşitli bakanlıklar ve düşünce kuruluşlarının katılımı ile oluşturulan strateji ve eylem planı uygulaması bu yönleri de dikkate alan bir anlayışla hazırlanmıştır. Ulusal düzeyde gıda israfını azaltma hedefi doğrultusunda, Tarım ve Orman Bakanlığı-FAO iş birliğinde hazırlanan planlar çerçevesinde etkin ve yoğun çalışmalar yürütülmektedir. 
 
Bu çerçevede tarım ve gıda ürünleri kayıp ve israfını önleyebilmek amacıyla politika uygulamaları ile strateji ve eylem planları şu şekilde özetlenebilir: Üretimden tüketime gıda kayıplarını ve kayıp nedenselliğini ortaya koymak ve önlemler almak; tarımsal alanda altyapı ve üreticinin ekonomik olanaklarını artırıcı kurumsal oluşumları teşvik etmek ve uygulamaları artırmak; üretici ve tüketicileri bilgilendirmek ve önlemlerle ilgili teşvik etmek için gıda israfını azaltmaya yönelik kampanyalar, reklamlar, kamu spotları hazırlamak; gıdanın doğru hazırlanması, uygun şekilde depolanması, gıda güvenliği vb. konularda çeşitli medya organları ve sosyal medya araçlarını kullanarak tüketicileri bilgilendirmek; tüketici davranışlarını olumlu yönde değiştirmeyi hedefleyen çalışmalar yapmak; raf ömrünü artıran ambalajlama, gıda depolamasını iyileştirme, tedarik zinciri yönetimini geliştirme gibi alanlarda yapılabilecek uygulamaları ve araştırmaları destekleyerek bunların yaygınlık kazanmasını hedefleyen çalışmalar yapmak; gıda bankacılığı sistemini geliştirerek daha etkin çalışmasını sağlamak; tüketici sağlığını korurken, bir yandan da gıda israfını en aza indirecek gıda ambalajlama ve etiketleme politikaları geliştirmek ve uygulamak; lisanslı depoculuk sistemini teşvik etmek ve sistemi geliştiren uygulamalar yapmak.

Haber Görseli

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Genel bir değerlendirme yapmak gerekirse: yapılan araştırmalar sonucunda, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde gıda kayıplarının daha çok tedarik zincirinin erken aşamalarında meydana geldiği görülmektedir. 
 
Gıda kayıp ve israflarını azaltmak üzere ulusal ve uluslararası bazda iş birliklerinin güçlendirilmesi gerekmektedir. Gıda kayıp ve israflarının azaltılması konusunda özellikle oteller ve restoranlarda tedbirler alınması için Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Belediyeler, yurtlar için Kredi ve Yurtlar Kurumu, sağlıklı beslenme boyutuyla Sağlık Bakanlığı, toplumun her kesiminde bilinçlendirmeye erişebilmek için Milli Eğitim Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı ve uluslararası bazda iş birlikleri için, Uluslararası Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), CFS (Gıda Güvenliği Komitesi), Dünya Bankası, IFPRI, İslam İş birliği Teşkilatı (İİT 8 Tarım Bakanları Konferansı Niyet Bildirgesinde konuyla ilgili somut iş birlikleri ve projelerin konulması) gibi uluslararası kurum/kuruluşlarla iş birliğinin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi önerilmektedir. 
 
Toplum ve ilgili kesimlerin bilinçlendirilmesi ve bunu kamu spotlarıyla farkındalık düzeyine getirmek önemlidir. Gıda kayıp ve israflarının azaltılmasıyla ilgili çalışmalar çoklu sektörel yaklaşım gerektirmekte; ayrıca, gıda bankacılığı çözümleri ve uygulamaları, gıda kaybı ve atıkları ile ilgili kamusal alanda, özel sektör düzeyinde bilinçlendirme, entegre sosyal programların uygulanması, gıda atıklarının alternatif kullanımının yaygınlaştırılması (kompost, biyolojik ayrıştırma, hayvan yemi), kamu ve özel sektör ortaklığı, yiyecek kaybı ve atık açısından veri toplama sisteminin güçlendirilmesi, etiketleme sisteminin gıda kayıp ve israflarını azaltacak şekilde gözden geçirilmesi ve gıda güvenliği sistemlerinin geliştirilmesi ve kurulması, sürdürülebilir gıda sistemlerinin desteklenmesi, destekleme sisteminin hasat öncesi ve sonrası kayıplarını azaltacak şekilde ilgili kesimlere yaygınlaştırılmasını içermektedir. Bu bakımdan, yerel ve ulusal medya araçlarının kullanımı ile çalışmalara tanımlanacak iletişim stratejisi çerçevesinde aktif bir şekilde devam edilmesi önerilmektedir. Tohumdan hasada kadarki süreçte, hatta pazarlamaya değin tarım üreticilerinin kayıplar konusunda bilinçlendirilmesi, hem gelir artışı hem de kaynakların ekonomik değerleri bakımından önemlidir. Tarım ürünlerinde uygun nakliye ve depolama şartlarının sağlanmasına yönelik teşvik ve çalışmalar artırılmalı, gıda taşıma araçları standartlaştırılarak denetime tabi olmalıdır. Ambalajlama, paketleme sistemlerinin geliştirilerek, akıllı uygulamaların gerçekleştirilmesi ve bu alanda işletmelere sağlanacak teknolojik destek ve yardımlar artırılmalıdır. Kayıp ve israf konusunun önemi gereği, Tarım ve Orman Bakanlığı stratejik planlarında ve diğer yönlendirici belgelerde konu daha sıklıkla gündeme getirilmeli, hazırlanan eylem planları sürdürülebilir ve benimsenebilir uygulamalarla gündemde tutulmalıdır.

Gıda Kaybı Ekonomik kayıp