KASIM-ARALIK 2020 / AYIN KONUSU
Bir çiftçi eğitim modeli: Deula
Murat ÖZKAN
İbrahim BAĞCI
Ülkemizde tarımsal eğitim, çağın gereklerine uygun olarak organize edilmesi gereken kaçınılmaz bir süreçtir. Çiftçilerin, tarım makinesi kullanan operatörlerin, tarımla uğraşan teknik diğer personelin zaman zaman çeşitli eğitimler alması gerekebilmektedir. Almanya’da yaklaşık 100 yıldır tarım ve tarım dışı belli konularda eğitim veren Deula enstitülerinin eğitimlerini ve bu eğitimlerin ülkemizde uygulanmasıyla ilgili gelişmeleri Tarmakbir Genel Sekreteri M. Selami İleri ile konuştuk.
Birliğiniz ve faaliyetlerinizle ilgili bize bilgi verebilir misiniz?
Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği (Tarmakbir) 1978 yılında kurulmuş ve dönem içerisinde sayıları değişmekle birlikte şu anda 205 üyesi bulunmaktadır. Sektörün tamamını temsil etmemekle birlikte, üyelerimiz büyük ölçekli firmalar ve ülkemiz tarım aletleri ihracatının tamamına yakınını birlik üyelerimiz gerçekleştiriyor. Tarım ve Orman Bakanlığı kayıtlarına göre sektörde bin 100 civarında firma var. Özellikle tarımın yoğun yapıldığı Konya, Bursa, İzmir, Aydın gibi illlerde bu firmalar daha fazla.
TRAKTÖR ÜRETİMİ VE PAZARI AÇISINDAN ÜLKEMİZ SAYILI ÜLKELERDEN
Ülkemiz tarım makineleri üretiminde ve tarımsal teknolojilerin geliştirilmesinde ne durumda? Sektörün ticaret hacmindeki (ithalat-ihracat) payı nedir?
Ülkemiz 1900’lü yılların başında ilk pulluğunu, 1950’li yıllarda da ilk traktörünü üretti. Tarımın kendine özgü dinamikleri, çiftçilerin talepleri, ülkemizdeki tarım arazilerinin yapısı nedeniyle bir türlü istenen mekanizasyon seviyesine, hem üretim anlamında, hem de kullanım anlamında erişememiştir. Son 10-15 yıl içerisinde ise bir atılım yapıldığı söylenebilir. Daha önce tarım aletlerinde dış ticaret açığı veren ülkemiz, bugün yaklaşık 700-800 milyon dolar ihracat fazlası vermektedir. Geçen yıl 1 milyar dolar seviyesini aşarak dünya tarım aletleri ihracat sıralamasında 16. sıraya geldik. 1990’lı yılların sonlarında 30’uncu sıralardan bu seviyeye gelmemiz önemli.
Traktör üretimi ve traktör pazarı açısından ülkemiz sayılı ülkelerden bir tanesi. Yıllar itibarıyla değişse de traktör pazarı açısından ilk beşte yer alan bir pozisyonumuz var. Tamamen yerli ürün diyebileceğimiz ürünlerin pazar payı yüzde 80-85 civarında. Ülkemizde kullanılan tarım aletlerinin sadece yüzde 15 -20’lik kısmı ithal edilmektedir.
TARIMDA VERİMLİLİK BÜYÜK ÖLÇÜDE MEKANİZASYONA DAYANIYOR
Ülkelerin nüfusları giderek artarken, tarımsal üretimlerini de artırmak için tarımsal mekanizasyona ihtiyaç duymaktadırlar. Tarımsal mekanizasyon boyutunda sizin yapmış olduğunuz öncü çalışmalar var mı?
1900’lü yılların başında bir çiftçi 2,5 kişiyi besleyebiliyorken, şu an geldiğimiz noktada ise 1 çiftçi 160 kişiyi besleyebiliyor. Yıllara göre dağılım incelendiğinde 1950 ve 60’lı yıllarda önemli bir yükselme görünüyor. Bunda da en önemli faktör yeşil devrim dediğimiz ilaçlama, sentetik gübreleme ve tohum teknolojisinin devreye girmesi. Bu teknolojilerle birlikte verimlilik de artıyor. Birçok gelişmiş ülkede artık verimin son noktasına ulaşılmış seviyede. Ancak ülkemizin bu konuda alacağı bir miktar daha yol var. Bu nedenle tarımda verimlilik büyük ölçüde mekanizasyona dayanmaktadır. Dolayısıyla tarım makineleri daha fazla ön plana çıkmakta.
Öte yandan tüm dünyada tarımdan kolay bir meslek olmaması nedeniyle bir kaçış var. Çoğu ülkede tarımsal nüfus gittikçe yaşlanmakta. Tarımda çalışacak işçi boyutunda çeşitli sıkıntılar yaşanmakta. Dolayısıyla insan iş gücüne minimum ihtiyaç duyacak seviyede tarımsal mekanizasyonun üretimi ve kullanımı söz konusu. Buna akıllı tarım da deniyor. Bunun için de çeşitli tedbirlerin alınması gerek. Bu aletleri üretebilmek için belli bir kapasiteye ulaşmak gerekiyor. Örneğin, ülkemizde biçerdöver imal edilmiyor. Biçerdöveri üretebilmeniz için yaklaşık 10 bin adet üretip dünyaya satabiliyor olmanız gerekir. Bu tip hasat makinelerinin ülkemizde yapılmamasının ana sebebi arz ve talepten kaynaklanan sorunlar. Bu tip makinelerin ediniminde devletin desteklemelerinin artırılması gerekmektedir.
Haber Görseli
M.Selami İleri Tarmakbir Genel Sekreteri
Tarım aletlerinin etkin kullanımı, tarımsal teknolojilerin yakından takip edilmesi ve uygulamaları noktasında çiftçilere yönelik ne tür çalışmalar yapmaktasınız?
Sanayicilerden oluşan bir sivil toplum örgütü olmamız nedeniyle direkt çiftçilerin eğitilmesi noktasında bir çalışmamız yok. Ancak, çeşitli projelerde çiftçi örgütleriyle bir araya gelerek veya çiftçilere yönelik eğitim programlarında biz de yer alabiliyoruz. 7-8 yıl önce bir Avrupa Birliği projesinde, çiftçilerin daha güvenli tarım makinesi kullanmasına yönelik projenin ortağıydık. İki yıllık bu projenin çıktısı olarak birçok materyal üretildi, çeşitli yayınlar, animasyonlar, bilgi kartları vs. oluşturuldu. Projenin amacı, çiftçinin daha güvenli makine kullanımının yanı sıra sanayici için de daha güvenli makine üretimiydi.
Bir diğeri, Avrupa Birliği'nin desteklediği ve Tarım ve Orman Bakanlığının proje lideri olduğu ilaçlama makineleri konulu bir projeydi. Bitki koruma ürünleri son derece dikkatli kullanılması gereken ürünler ve bunların iyi temizlenmesi, temizlerken de toprağa, doğaya zarar verilmemesi gerekmektedir. Tüm bu aletlerin daha dikkatli ve güvenli kullanılması noktasında ziraat mühendislerinin eğitimi noktasında bu projenin ortağıydık. Bu projeyi de yakın zamanda neticelendirerek, ülkemiz için hayırlı olmasını dilemekteyiz.
DEULA İLE ÇİFTÇİLER TEKNOLOJİK TARIM MAKİNELERİNİ KULLANACAK
Çiftçilere yönelik diğer bir etkinliğimiz ise son bir yıl içerisinde gündemimizde olan Deula Projesi. Bu proje, çiftçilere yönelik eğitim programı kapsamında çiftçilerin teknolojik tarım makinelerini daha etkin kullanmasına yönelik bir çalışmaydı. Ancak pandemi süreci bu çalışmalarımızın yarım kalmasına yol açtı. Pilot çalışma olarak Tarım ve Orman Bakanlığının bazı eğitim yerlerinde bu çalışmalar başlatılacakken, hatta bu eğitim için otomatik dümenli makine tedariği dahi yapılmışken bu projemiz gerçekleştirilemedi.
Bu projelerle yapmak istediğimiz aslında tarım aletlerinde teknolojiyi daha etkin kullanmak. Örneğin, traktör ve arkasındaki ekipman kullanımı son derece dikkat gerektiren bir süreç. Çiftçinin arazide dümdüz bir hat çizmesi, sıralar arasında yeterli boşluk bırakarak, sınırlarda başka tarlayı ilaçlamadan veya gübrelemeden faaliyette bulunması çok zor. Yapılan bilimsel çalışmalarda örneğin ilaçlamada yüzde 15’e varan bir kayıp söz konusu. Böyle bir faaliyet hem toprağa, hem su kaynaklarına oldukça zarar veriyor. Hem de çiftçinin girdi maaliyetlerine negatif bir etki yapmaktadır. Otomatik dümenlemede bir anlamda hassas tarım diye tabir ettiğimiz unsurlar ile 2 cm hassasiyetle çiftçi hiç direksiyona dokunmadan tarlasında işlem yapabiliyor. Yüksek teknolojiden yararlanarak sisteme gerekli bilgiler yüklenerek traktör kendi kendine toprak işleme, ekme, ilaçlama, gübreleme vs. işlemleri tam otomasyon bir şekilde gerçekleştirmektedir. Bu sistem yaklaşık iki yılda kendisini amorti edebilmektedir. Türkiye’de otomatik dümenlemeli traktör kullanımı az olmakla birlikte Adana, Trakya ve Aydın Söke bölgesinde kısmen uygulanmaktadır.
DEULA'DA EĞİTİMLER 13 BAĞIMSIZ ENSTİTÜ ARACILIĞI İLE VERİLİYOR
Almanya’da faaliyet gösteren ve uygulamalı tarımsal eğitim modeli olan Deula eğitim modelini bize anlatır mısınız? Ülkemizde buna benzer uygulamalar var mı?
Tarmakbir esas olarak tarım makineleri üretim sanayicileri ile Bakanlık arasında bir köprü görevi görmekte. Sanayicilerimize yönelik derneğimizin faaliyetlerinden birisi de onların daha teknolojik makine üretmesi, teknoloji görgüsünün geliştirilmesi amacıyla yurt dışına teknik geziler düzenlemek. Bu kapsamda 30’dan fazla dünyanın en büyük tarım makineleri fabrikalarını sanayicilerimize gezdirdik.
Üretim teknolojisinde yeni şeyler görerek ufkumuz genişliyor. Bu organizasyonlarda sadece fabrikalara gidilmiyor. Çiftliklere, kooperatiflere de gidiliyor. Bunlardan bir tanesi de Deula olarak bilinen (Bundesverband der Deutschen Lehranstalten für Agrartechnik) “Alman Ziraat Mühendisliği Eğitim Enstitüleri Birliği”. 13 bağımsız enstitü aracılığı ile Almanya’nın çeşitli bölgelerinde tarımsal faaliyetler başta olmak üzere genç ve yetişkinlere ileri sürücü eğitiminden, kaynak operatörlüğüne, depo sorumluluğundan bahçıvanlığa kadar çok farklı konularda eğitim veren, yaklaşık yüz yıllık köklü bir eğitim kurumu. Almanya Tarım Bakanlığı bünyesinde kurulmuş ve 1990 yılına kadar da Bakanlığa bağlı olmuş. Kâr amacı gütmeyen bu enstitüler 1990 yılından itibaren yerel yönetimlere devredildi. Enstitülerde eğitimlerin finansmanı ulusal fonlar, eğitim alanlar ve sponsorlar aracılığı ile sağlanmaktadır.
Bu kurumlar artık kendi ayakları üzerinde duran ve tarım sektörüne sadece Almanya’da değil, tüm dünyadan talep gelirse katkı sunmaya hazır kurumlar haline gelmişler. Her yıl, tarımın tüm alanlarından 80 binden fazla kursiyer, mesleki eğitim veya ileri eğitimin bir parçası olarak Deula kurslarına katılmaktadır. Bu eğitimler bir gün, bir hafta veya bir yıl olabiliyor. Örneğin bir ziraat mühendisi staj amaçlı olarak buraya gittiğinde isterse bir yıl da eğitim alabilmektir. Eğitim, programın ihtiyacına göre verilmektedir.
Bu enstitülerde tarım dışında sanayi (kaynakçılık, tezgah operatörlüğü vb.) bahçe bitkileri, ormancılık, belediye hizmetleri (ağaç bakımı, zincirli testere ile çalışma vb.) sürücü kursları, ileri sürücü eğitimleri, depo lojistiği (forklift, telekobik vinç operatörlüğü vb.) iş makinesi operatörlüğü gibi konularda da eğitimler düzenlenmektedir. Ülkemizden de buralara gidip eğitim alanlar var.
TARIMSAL EĞİTİM DIŞINDA EĞİTİMLER DE VERİLİYOR
Deula, esas olarak 3 seviyede tarımsal eğitim hizmeti vermekte olup bunlar: tarımsal mekanizasyon araçları için operatör eğitimleri (genç çiftçi adayları), ileri seviye (profesyoneller için) operatör eğitimi ve eğiticilerin eğitimi şeklindedir.
Deula’da çok çeşitli tarımsal mekanizasyon konularında (mazot tasarrufu, bitki koruma ürünleri uygulama tekniği optimizasyonu, biçerdöver operatörlüğü, kendi yürür yeşil yem hasat makineleri operatörlüğü, gübre serpme makinelerinde dağıtım testi, şeritvari toprak işleme, paralel sürüş sistemleri, modern hayvancılık uygulamaları, yükleme emniyeti, motorlu testere, kaynak tekniği eğitimleri vb.) eğitimler ve çeşitli kurslar verilmektedir. Bazı eğitimler şirketlerin ve kişilerin ihtiyaçlarına özel de olabilmektedir. Eğitimler sonunda uluslararası seviyede geçerli bir katılım belgesi verilen enstitüde, 280 uzman eğitici görev yapmaktadır. Yaklaşık 45 milyon avro değerinde araç/makine parkına sahip olan Deula’da kursiyerler için misafirhaneler, yemekhaneler vs. mevcut.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİNDE UYGULANACAK
Deula’daki tüm bu eğitimleri ve çalışmaları gördükten sonra benzer eğitimlerin neden ülkemizde yapılmadığı noktasında çeşitli araştırmalar yapmaya başladık. Benzer bir eğitim için Selcuk Üniversitesi öncülüğünde bu eğitimlerin yapılması için destekte bulunduk. Hatta Deula eğitim merkezinden bir ekip gelerek çeşitli incelemeler yaptı. Bu yıl Selçuk Üniversitesinde buna benzer bir eğitim merkezinin kurulması için çalışmalarımızı yürütürken pandemi süreciyle çalışmalara ara vermek durumunda kalındı.
TARIMSAL REFORMA İHTİYACIMIZ VAR
Deula benzeri bir model aslında yıllar önce ülkemizde Aydın Söke’de uygulanmış, ancak sonradan devam etmemiş. Ülkemizin bu eğitim modeline şiddetle ihtiyacı var. Ülkemizde nitelikli işsiz sayısı fazla, ancak nitelik konusunda da bir sorunumuz var. Teknik ara personel dediğimiz işine hakim, donanımlı personel sayımız yeterli görülmemekte. Bizde herkes, ‘mühendis veya yönetici olayım’ derdinde. Teorik bilginin yanında çoğu zaman pratik bilgi ve tecrübe kısmı eksik kalabilmekte.
Ülkemizde bunun benzeri bir eğitim verilebilse, daha doğrusu hem devletin hem de vatandaşın bu bakış açısına sahip olabilmesi gerekmekte. Örneğin, "ben oğlumu mühendis yapmayım", yerine "iyi bir çiftçi olsun veya yaptığı işin en iyisini yapsın" yolunda bir bakış açısına sahip olmalıyız.
Ülkemizde köyden kente göçün önlenmesi, sahada (tarlada, çiftlikte) çalışacak bilgili bir neslin yaratılması, gençlerin meslek sahibi olması gerekiyor. Bu kapsamda üniversiteli işsizler sınıfı yaratmak yerine, kalifiye eleman ve operatör sınıfı oluşturulması, bütün bu iyileştirilmelerin yanı sıra, tarımın geleneksel değil bilimsel metodlarla yapılması için tarımsal eğitim sisteminde bir reforma ihtiyacımız olduğu ortadadır.
Bizler Almanya’daki bu merkezde eğitimleri yerinde görerek ülkemizde de buna benzer eğitimlerin verilmesi noktasında her platformda sesimizi duyurmaya çalışmaktayız. Bu eğitimler ile ilgili olarak başka kurumlarla da görüşmeler yapılıyor. Pandemi dolayısıyla eğitim yerinin belirlenmesi ve eğitimin ne zaman verileceği ile ilgili olarak şu an için net bir karar alınamadı. Ayrıca Deula benzeri bu eğitimler sadece bir yerde veya bir elden yapılabilecek eğitimler olmamakla birlikte ülke geneline yayılarak yapılması gerekmektedir. Bunun da ancak devlet eliyle veya organizasyonuyla yürütülebileceğini öngörmekteyiz. Deula’nın, bir model olarak incelenmesinde büyük bir fayda görülmektedir.