KASIM-ARALIK 2020 / RÖPORTAJ

Yanan ormanlar küllerinden yeşeriyor


Murat ÖZKAN    

23.11.2020 


Ülkemiz ormanlarının yüzde 57’lik kısmı yangına çok hassas konumda yer alıyor. Orman yangınlarından zarar gören alanların eski haline dönmeleri için çoğu zaman onlarca yıla ihtiyaç duyuluyor. İşte bu noktada orman yangınlarından zarar gören alanların yeniden ağaçlandırılması için yapılan çalışmaları Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey ile dergimiz okurları için değerlendirdik.

Ülkemizdeki orman varlığından kısaca bahsedebilir misiniz? Ormanlarımızın genel itibarıyla yangına hassasiyet durumu nedir?
Ülkemiz ormanları, ülkemiz yüzölçümünün yüzde 29,2’sini yani 23 milyon hektara yakın bir kısmını oluşturmaktadır. Ormanlarımızın yüzde 53’lük bir bölümü verimli ormanlardan oluşmaktadır. Bunun da büyük bir kısmı doğal ormanlardır. Geriye kalan kısmı ise yapılan başarılı plantasyonlarla meydana gelmiş ormanlardır. Ormanlarımızın yüzde 47’lik kısmı ise boşluklu kapalı ormanlardan oluşmaktadır.
 
Ormanlarımız başta orman yangınları olmak üzere çeşitli tehditler altında bulunmaktadır. Ormanlarımızın yüzde 34’ü “1. Derecede Hassas İşletmeler” grubunda, yüzde 23’ü de “2. Derece Hassas İşletmeler” grubundadır. Yani kısaca; ülkemiz ormanlarının yüzde 57’lik kısmı yangına çok hassas durumdadır.
   
YANGINLARIN YÜZDE 88’LİK KISMI İNSAN KAYNAKLI               
Orman yangınlarının çıkma nedenlerini hem tarihsel hem de bölgesel olarak ele alırsak durum nedir?
Orman yangınlarının çıkış sebepleri: toplumun yaşam tarzına, alışkanlıklarına, kültür seviyesine, kırsaldaki etkinliklerine bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Örneğin bundan 50 – 100 sene önce elektrik hattı ile bağlantılı yangınlardan söz edilmezdi. Oysa günümüzde elektrifikasyonun yaygınlaşması ile birlikte ormanlık alanlardan geçen elektrik hatlarının kopmasına bağlı meydana gelen yangınlarda geçmişe göre bir artış vardır. Ya da kırsaldan kente yaşanan göçler ile birlikte kırsal temelli yangınlarda azalma görülmektedir.
Bölgesel olarak baktığımızda da yangına hassas bölgelerde 1980’li yıllardan sonra büyük bir göç hareketi başlamıştır. Bu durum nüfus yoğunluğu artan illerimizde ortalama yangın adedinin çoğalmasına sebep olmuştur. Örneğin, İzmir nüfusu 1980 yılında 1 milyon 976 bin 763 iken toplamda 182 adet yangın çıkmış olup, 2019 yılında 4 milyon 367 bin 251 nüfusa karşılık 240 adettir.
 
Orman yangınlarının yüzde 88’i insan kaynaklı, yüzde12’lik kısımsa doğal kaynaklıdır. İnsan kaynaklı yangınların içerisinde en fazla görülen sebep, ihmal ve dikkatsizlik sonucu çıkan yangınlardır (yüzde 32). İhmal ve dikkatsizlik başlığı altında: anız ve bahçe temizliği, çoban ateşi, piknik, avcılık, çöplük ve sigara ateşi gibi vatandaşlarımızın dikkatsizliği ve ihmali sonucu ormana sıçrayan yangınlar oluşturmaktadır. Kaza sonucu çıkan orman yangınları: elektrik hatları, tren yolları ve trafik kazaları gibi kazalardan ormana yayılan yangınlar (yüzde 5) oluşturmaktadır. Kasten çıkarılan orman yangınlarının oranı yüzde 6, faili veya sebebi kesin olarak belirlenemeyen yangınların oranı ise yüzde 45’dir. Yangınların yüzde 77’si 11:00–19:00 saatleri arasında meydana gelmektedir. Yüzde 88’i mayıs – kasım aylarını kapsayan dönemde gerçekleşmektedir.
 
1967 yılından günümüze yıllık ortalama sıcaklık, 1,4 derecelik artışla 12.2 0C’den 13,6 C’ye yükselmiştir. Ülkemizde çıkan orman yangınlarını orman varlığına göre diğer Akdeniz ülkeleri ile kıyasladığımızda, ülkemize göre Portekiz’de 94 kat, İspanya’da 12 kat, İtalya’da 19 kat ve Yunanistan’da 13 kat daha fazla alan yanmaktadır.

Haber Görseli

ORMAN YANGINLARI İLE MÜCADELEDE HER TÜRLÜ TEKNİK EN ÜST SEVİYEDE UYGULANIYOR
Orman yangınları ile mücadelede uygulanan yöntemler yeterli mi? Diğer kurumlarla eşgüdüm çalışmaları ne durumda?
Orman yangınları ile mücadelede uygulanan yöntemler, yapılan işin hassasiyetine ve önemine binaen her türlü teknik en üst seviyede uygulanmaktadır. Bu teknikler bilimsel çalışmaların ışığında yıllar boyu gelişme göstermektedir. Bunun yanında teşkilatımızın 181 yıllık tecrübesi de uygulanan yöntemlere ışık tutmaktadır.
 
Orman yangınları ile mücadelede teknolojik araç gereçlerden de fazlasıyla istifade etmekteyiz. Örneğin; bu yıl kullanmaya başladığımız insansız hava aracı (İHA) ile ormanlarımızı gözetlemekte, orman yangınlarına daha etkili müdahale etmekteyiz. Yine yapay zekâlı kameralarla donatılmış insansız kulelerimiz ile 7/24 ormanlarımızı gözetim altında tutmaktayız. 
 
Bahsettiğim yöntemlerin belirlenmesi ve uygulanması için de diğer kurum ve kuruluşlarla da iş birliği içerisinde olduk daima. Üniversiteler, belediyeler, jandarma, polis teşkilatı vb. kurum ve kuruluşlarla orman yangınlarının çıkmadan önlenmesi ve çıktıktan sonra mücadelesinde birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmekteyiz.

Haber Görseli

Orman yangınları sonrası yapılan yenileme ve ağaçlandırma çalışmaları nelerdir?
Anayasamızın 169. maddesi gereğince yanan alanlar tekrar orman haline getirilir. Bu alanlar Anayasanın koruması altındadır. Bu alanların imara açılaması ve yapılaşmaya açılması mümkün değildir. Öncelikle bu yanan yerlerde yanmış ağaçlar sahadan çıkartılır, ardından toprak işlemesi yapılarak fidan dikimi-tohum ekimi gerçekleştirilir. Genel müdürlüğümüzce genellikle bir yıl içerisinde bu alanlar tekrar ormanlaştırılır.
 
Ülkemiz ormanları genelde doğal kuruluş özelliklerine sahip olup, yangın sonrası zarar görmesi halinde yine aynı türlerle ormanın yenilenmesine özen gösterilir. Yanan sahalar ekim ve dikim yöntemiyle gençleştirilir (yenilenir). Ekim yönteminde yangından zarar görmeyen tohumlar ile yangın sahası çevresindeki zarar görmeyen ağaçların tohumlarından istifade edilir. Yeterli tohumun olmadığı sahalarda ise yörenin ekolojik şartlarına uyumlu fidanlar dikiyoruz.
 
Yanan bir alanın ağaçlandırılmasında fidan dikimi şeklinde yapılan uygulamalar ilkbahar ve sonbahar mevsiminde, tohum ekimi suretiyle yapılan uygulamalar ise kızılçam-fıstıkçamı için ekim ayı, sarıçam-karaçam-ladin için şubat- mart ayları, meşe-kayın-göknar-sedir-ardıç için ise ekim- kasım aylarında yapılır.
 
ZOR YANAN AĞAÇLAR DİKİLİYOR
Yanan orman alanlarının rehabilitasyonu ve Yangına Dirençli Orman Projesi'nden bize bahsedebilir misiniz? Proje başarıya ulaştı mı?
Yanan orman alanları yenilenirken, olası yangına dirençli haline dönüştürülür. Bu bağlamda 2008 yılından bugüne bu sahalarda YARDOP projesi (Yanan Orman Alanların Rehabilitasyonu ve Yangına Dirençli Ormanlar Tesisi Projesi) uygulanmaktadır. Bu proje ile orman bloklara ayrılmakta, yangın durdurma zonları, yangın emniyet yolları, yangın şeritleri vb. tesis edilmektedir. Bu tesisler ile tesislere komşu sahalara daha mesafeli olmak üzere yangına dayanıklı zor yanan, direnç gösteren; ağaç, ağaççık çalı türleri dikilir. YARDOP uygulaması yapılan sahalarda yapılan tesisler yangın enerjisinin düşürülmesi ve yangının sönmesinde son derece faydalıdır.

Haber Görseli

YANAN ALANLARIN ESKİ HALİNE DÖNEBİLMESİ BAZEN 50 YILI BULABİLİYOR 
Yeniden ağaçlandırdığınız alanlar, kaç yılda eski haline yakın görünüme kavuşuyor?
Yanan sahalar yeniden tesis tarihinden sonra gelişimlerine yönelik bakımlara konu edilerek gelecekleri ve sağlıkları garanti altına alınır, kapalılık oluştuğunda ise orman eski haline dönmüş olur. Yeniden tesis sonrası kapalılığın oluşması ağaç türlerine göre değişmektedir. Bu süre yangınlardan en çok zarar gören Kızılçam türünde 6-8 yıl, diğer türlerde 10-15 yıl sürmektedir. Yangından zarar görmüş alanların tamamı ile eski haline dönmesi ise en az 50 yıllık bir süreci kapsamaktadır.
 
Yanan orman alanlarını korumak da önemli, toplum kesimleri için bilinçlendirme ve eğitim çalışmalarından bize bahsedebilir misiniz?
Ormanlarımızın yangınlar dâhil pek çok tehdide karşı korunması amacıyla: İlköğretim öğrencileri için Sincap Çocuk Dergisi çıkartıyor, Sincap Çocuk Tiyatrosu ile çocuklarımızın ayaklarına kadar gidip, onlara ulaşmaya çabalıyoruz. Yine öğrencilerimiz için merkez ve taşra birimlerimizdeki teknik elemanlarımızla birlikte okullarda seminerler düzenliyoruz. Bu seminerlerde çevre bilincinden, orman yangınlarına varıncaya kadar pek çok konuda öğrencilerimizi bilinçlendirmek için çabalıyoruz. Gençlerimize yönelik Orman Gönüllüleri Gençlik Kampımızda gençlerimizi doğada misafir ediyoruz. Orman köylülerimizle, muhtarlarımızla, avcı ve çobanlarla yıl içerisinde bilinçlendirme faaliyetleri yürütüyoruz. 
 
Vatandaşlara düşen görevler konusunda neler söylersiniz?
Öncelikle her birimiz ormanların ortak değerlerimiz olduğunu, ürettiği maddi-manevi ve fonksiyonel değerler ile birlikte hayatımıza yön verdiğini, geleceğimiz için ormanlarımıza sahip çıkmamız gerektiğini unutmamalıyız. Bu bağlamda da orman yangınları konusunda bütün vatandaşlarımız dikkatli ve tedbirli olmak durumundadır. Piknik ateşi yakan, bahçe temizliği yapan, tarlasındaki anızı yakan çiftçilerimiz ile hayvan otlatan çobanın çay içmek için yaktığı ateşi önemsememesi sonucu bu tür üzücü olaylarla karşı karşıya kalmaktayız. Özellikle yangına hassas bölgelerde belirlenen ve izin verilen alanlar dışında ateş yakmamalıyız. Unutmamalıyız ki yapmış olduğumuz en ufak tedbirsizlik geri dönüşü imkansız sonuçlara sebep olabilir. Bundan dolayı en üst seviyede hassasiyet göstermeliyiz.
 
Meydana gelen orman yangınlarının yüzde 88’lik bir kısmı insan kaynaklı meydana gelmektedir. Meydana gelen orman yangınları ile birlikte sadece ağaçlar değil, orada yaşayan canlılar da yanmaktadır. Orman yangınları ile birlikte aslında geleceğimiz de yanmaktadır. Bu sebepten dolayı orman yangınları ile mücadelede hepimiz görevimizi yerine getirmeli, daha hassas davranmalıyız.

OGM Ormanyangını