TEMMUZ-AĞUSTOS 2021 / DÜNYADA KOOPERATİFÇİLİK
Birlikte daha iyisini yeniden inşa edelim
Bütün dünyada temmuz ayının ilk cumartesi günü “Uluslararası Kooperatifler Günü” olarak kutlanmaktadır. Bu yılın teması, umut dolu kelimelerle “Birlikte Daha İyisini Yeniden İnşa Edelim” olarak belirlenmiştir.
Salgın hastalık felaketiyle yaşanan ekonomik ve sosyal krizlerden sonra bu başlık, gerçekten çok anlamlıdır. Öncelikle bu felaket bütün toplumlarda özellikle orta sınıfta ağır tahribat yapmıştır. Zaten uzun süredir zor şartlarda bulunan birçok aile işletmesi için bu durum tam bir yıkım etkisi yaratmıştır. Salgının belki de olumlu tek yani yıllardır yaklaşmakta olan daha büyük bir tehdidin farkına varılmasını sağlamasıdır. İnsanlığın bitmek bilmeyen sonsuz ihtiyaçlarının karşılanmasında mevcut kıt kaynakların sanki yarın yokmuş gibi sömürülmesi sonucu tükenme noktasına gelen Dünyamız, küresel ısınma ve iklim değişikliği tehdidi ile bizi uzun süredir uyarmaktadır. Açlık, yoksulluk, adaletsizlik ve eşitsizlik gibi kemikleşen sorunların yarattığı etkiler, salgından sonra daha da ağırlaşmış ve gelecek kaygısına neden olmuştur.
Bu endişeler karşısında Yeni Dünya Düzeni denilen bir yapılanmadan bahsedilmektedir. Bu düzenin adil, paylaşımcı, birlikte çalışan bir anlayışla sömürmeden, israf etmeden üretebilir olabilmesinin yolu kooperatifçilikten geçmektedir. Bütün insanlık için yeniden daha iyi bir dünya inşa etmenin ancak kooperatifler altında güç birliği ile sağlanabileceği gerçeği bu slogan ile bir kere daha açıkça vurgulanmaktadır.
Salgın hastalık sırasında kooperatifler ne kadar önemli ve gerekli olduklarını bir daha ispatlamışlardır. Dünyanın birçok yerinde kooperatifler, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde dayanışma örneği göstermişlerdir. Salgının etkisi arttıkça hükümetlerin yetersiz kaldığı yerlerde kooperatifler, devlet ile iş birliği yaparak büyük bir boşluğu doldurmuşlarıdır. Sağlık, eczacılık, bankacılık, finans, emek, tedarik ve tarım gibi konularda faaliyet gösteren kooperatifler, kendi imkânları ile önce ortaklarına sonra da çevrelerindeki halka maddi ve manevi desteklerde bulunmuşlardır. Bu sıkıntılı zamanlarda ekonomik beklentilerden öte sosyal sorumlulukları ile gıda ve sağlık güvencesi sağlamışlardır.
https://www.un.org/sites/un2.un.org/files/logo_coopsday_eng-2021.png
Kooperatifçilik günü, genellikle gelişmiş ülkelerde kutlanan bir etkinliktir. Esasında bu bir toplumsal farkındalık meselesidir. Medeniyetin vazgeçilmez temel bir unsuru olarak kabul edilen kooperatifçilik, ülkelerin gelişmişliklerinin arkasındaki en önemli etkenlerden biri olarak görülmektedir. Hemen her sektörün ilk sıralarında yer alan milyar dolarlık holdinglerin önemli bir kısmı, kooperatif temelli şirketlerdir. Günlük hayatta kullandığımız birçok marka, arkasında binlerce ortağı olan bir kooperatife aittir. Bunlardan sadece en büyük 300 tanesi bir araya gelseler 2,5 trilyon dolarlık gelirleriyle Dünyanın en büyük dokuzuncu ekonomisini oluşturabilmektedirler. Büyük çoğunluğu gelişmiş ülkelerde olmak üzere; dünya çapında bir milyardan fazla insanın ortağı olduğu 3 milyondan fazla kooperatif bulunmaktadır. Kooperatifler istihdamda ve özellikle gıda piyasalarında önemli paya sahiptirler. Dünyadaki bütün istihdamın %15’ini kooperatif işletmelerde çalışan yaklaşık 300 milyona kişi oluşturmaktadır. Küresel düzeyde tarım ürünlerinin %50’si kooperatifler aracılığıyla pazarlanmaktadır. AB’de süt ve et ürünlerinin %90’i, meyve ve sebze ürünlerinin %70’i, Kore’de su ürünlerinin %70’i, Brezilya’da tarımsal ürünlerin %40’ı kooperatiflerce karşılamaktadır.
Gelişmekte olan ülkeler açısından umut kapısı olan kooperatifler, özellikle kırsal kalkınmada büyük bir rol oynamaktadırlar. Tarımsal kooperatifler sürdürülebilir tarım uygulamalarıyla bulundukları bölgenin gıda güvenliğini sağlamaktadırlar. Kısıtlı emek ve sermayeye sahip kişilerin tek başlarına yapamayacakları iş ve üretimleri piyasada rekabet edebilecek düzeyde yapabilmeleri için kooperatifler büyük fırsatlar yaratmaktadır.
Az gelişmiş ülkelerde sermaye ve özellikle bilinç yetersizliği nedeniyle kooperatifçilik yaygınlaşamamıştır. Bir de uzun yıllar kooperatifçiliğin hiç olmadığı ülkeler vardır. Dünya nüfusunun %25’ini oluşturan komünist ülkelerin zihniyetleri gereği kapitalist işi olarak gördükleri kooperatifler, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinde sistemin çöktüğü 1990’lı yıllara, Çin’de ise 2000’li yıllara kadar hiç kurulmamıştır. Çin geçtiğimiz 10 yılda kooperatifleşmeye yönelmiş ülkede ve 3,5 milyon kişiye istihdam sağlayan 20 bin kooperatif ve 20 bin de kooperatif işletmesi kurmuştur. Rejim değişikliği sonrasında Rusya’da 30 yıllık bir süreçte çeşitli sektörlerde 15.000'den fazla üretim, 25 binden fazla tüketici ve 12.000 tarım kooperatifi kurulmuştur. Nüfusun
%40’ı yani 60 milyon kişi bunlara ortaktır. Bu sayılar nüfusla orantılı olarak ülkemiz ile karşılaştırıldığında, kooperatifleşmeye bizden sonra başlayan eski komünist ülkelerin bizi geçtikleri söylenebilir.
Kooperatifçilikte 150 yıldan fazla bir geçmişe sahip ülkemizde, İngiltere ve Almanya’nın sanayi devrimi sonrasında yaşadığı sorunları kooperatifler sayesinde nasıl çözdüklerini gören büyük önder Atatürk, Cumhuriyetimizin ilanı ile kooperatifçilik çalışmalarına bizzat kendisi öncülük etmiştir. Günümüzde 3 bakanlık bünyesinde, farklı kanunlarla, 38 farklı türde kurulmuş 50 binden fazla kooperatif ve bunların 6,3 milyon ortağı bulunmaktadır. 50 yıllık Kooperatifler Kanunumuz defalarca güncellenmiştir. Kooperatiflerimiz gelişmiş bütün ülkelerde olduğu gibi evrensel kooperatifçilik prensiplerine uygun olarak kurulmaktadır. İdare şekilleri ve katılım şartları demokratik ortamda gerçekleşmektedir. Bu kooperatiflere geçmişte önemli imkânlar ve destekler de verilmiştir. Örneğin tarımda 1960-2010’lu yıllar arasında Tarım Bakanlıkları aracılığıyla devletimiz tarım sektöründe kooperatifçiliğimizin gelişmesi ve yaygınlaşması amacıyla desteklemelerde bulunmuş ve projeler yürütmüştür. Tip projeler ile krediler kullandırılarak 2500’den fazla kooperatif 2,3 milyar TL desteklenmiştir. Ayrıca destekleme ödemelerinde öncelikler tanınmıştır. Bu desteklemeler sayesinde 4 milyondan fazla çiftçimizin ortak olduğu 12 binden fazla tarımsal kooperatif kurulmuştur.
Sonuç olarak, geçen bunca senenin sonunda hukuki alt yapı, destekler ve tecrübe birikimi açısından ciddi bir eksikliğimiz olduğu, sayısal açıdan ise, ülkemizde kooperatifleşme problemi yaşadığımız söylenemez. Buna rağmen kooperatiflerimizin gelişmiş ülkelerdeki özellikle de AB ülkelerindeki emsalleri kadar piyasada etkili olamadıkları, belirleyici roller üstlenemedikleri görülmektedir. Kooperatifçilikte hedeflenen yere ulaşamamıştır. Bu yılın umut verici teması bizim için de geçerlidir. Bütün dünyada “Birlikte Daha İyisini Yeniden İnşa Edebilmek” adına gittikçe yaygınlaşan kooperatifçilik faaliyetlerinde biz de halkımızın haklarını koruyabilmek adına yerimizi almalıyız. Mevcut potansiyelimiz ile az zamanda çok işler başarabiliriz.