EYLÜL-EKİM 2021 / KAPAK KONUSU

Sulama projeleriyle 6,6 milyon kişiye ilave istihdam sağlandı


Murat ÖZKAN    

28.09.2021 


Ülkemizin su kaynaklarının korunması, geliştirilmesi ve yönetilmesinde öncü ve sorumlu kuruluş olan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü su yatırımları ile suya yön vermekte. Hayatın temel unsuru olan suyu ihtiyaç duyulan yer ve zamanda, yeterli miktar ve kalitede hazır bulundurmak amacıyla yapılan su yatırımlarını, son yıllarda önemi artan yer altı barajlarını ve su ile ilgili birçok konuyu Devlet Su İşleri Genel Müdür Vekili Kaya Yıldız ile dergimiz okuyucuları için konuştuk.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ülkemizin su kaynaklarının korunması, geliştirilmesi ve yönetilmesinde öncü ve sorumlu bir kuruluş. Su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı noktasında yaptığınız çalışmalarla ilgili bize kısaca bilgi verebilir misiniz?
1954 yılında 6200 sayılı Kanunla kurulmuş olan ve 2018 yılında 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Tarım ve Orman Bakanlığına bağlanan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, ülkemiz su kaynaklarını bilim ve tekniğe uygun olarak insanımızın kullanımına sunmak ve suyun zararlarından korunmak amacıyla, su ve ilgili toprak kaynaklarımızın çevre duyarlılığı ve sürdürülebilirlik esasları dahilinde geliştirilmesini sağlamak misyonu ile su kaynaklarının korunması, geliştirilmesi ve yönetilmesinde sorumlu kuruluş olarak çalışmalarına hızla devam etmektedir.
DSİ, hayatın temel unsuru olan suyu, ihtiyaç duyulan yer ve zamanda, yeterli miktar ve kalitede hazır bulundurabilmek, zararlarından insanlarımızın canlarını ve mallarını koruyabilmek amacıyla Tarım Sektöründe baraj, gölet, sulama, drenaj, arazi toplulaştırma, taşkın koruma, hizmet sektöründe içme suyu temini, atık su faaliyetleri ile baraj göl alanlarında kalan yerleşimlerin yeniden iskânı, enerji sektöründe ise hidroelektrik enerji faaliyetleri ve verilen diğer görevleri etkin, ekonomik ve verimli bir şekilde sürdürmektedir.

Haber Görseli

81 İL İÇİN İÇME SUYU EYLEM PLANI HAZIRLANDI
Su kaynaklarının kullanımında tarımdan sonra gelen içme suyu kullanımı noktasında ülkemiz ne durumdadır? İçme suyu yatırımlarının ne kadarını DSİ gerçekleştirmekte? Gelecekte su sıkıntısı çekme potansiyeli olan ülkemizde, içme suyu için hangi yatırımlara ağırlık vermektesiniz?
 
İnsan hayatı için en önemli unsur olan su, sanılanın aksine sınırlı bir kaynaktır. Günümüzde su kaynakları ile alakalı en önemli problem onun etkin kullanımıdır. Su kaynaklarına ziraat, endüstri ve evsel kirlilikler önemli ölçüde tesirde bulunmakta olup, bu sektörlerin su ihtiyacının giderek artması, suyun yönetimini zorlaştırmaktadır. Su kaynaklarının etkin kullanımı, uzun dönemde ülkemizin sosyal ve ekonomik kalkınmasında en büyük etken olacaktır. Bu sebeple, ülkemizde de sürdürülebilir su kaynaklarının yönetimi, gün geçtikçe önem kazanmaktadır. Bazı bölgelerde görülen su kıtlıkları ve tahsis problemleri neticesinde içme ve tarımsal alanda suyun ekonomik kullanımı etkilenmektedir. 
 
Bu bağlamda Tarım ve Orman Bakanlığı olarak şehirlerimiz içme suyu sıkıntısı yaşamasın diye “81 İl İçme suyu Eylem Planı” hazırlandı. Şehirlerimiz şu an için içme suyu sıkıntı yaşamıyorsa bu eylem planının uygulanması neticesindedir. Bu eylem planı ile illerimizin,  2040, 2050 ve hatta 2071 yıllarına kadar içme suyu ihtiyacı planlandı. 
 
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü olarak hizmetler sektöründe faaliyete başlanılan 1968 yılından bu yana işletmeye aldığımız 346 adet içme suyu projesi ile yıllık 4,72 milyar metreküp içme suyu temin edildi. Mardin’den Edirne’ye, Trabzon’dan Afyonkarahisar’a kadar hemen hemen her ilde içme suyu çalışmaları yapıldı, yapılmaya da devam etmektedir. Tüketim alışkanlıklarına göre Türkiye’de 81 ilin yaklaşık 70’inde çeşmelerden akan sular halk tarafından içilmekte olup, bu illerin 50 civarındaki içme suyu tesisi DSİ tarafından yapıldı.
Ülke genelinde devam eden 60 adet içme suyu projesi ile de 18 milyon nüfusa yıllık ilave 1,81 milyar metreküp içme suyu temin edilecektir.
 
36 YER ALTI BARAJI TAMAMLANDI
 
Suyu tasarruflu kullanmak her geçen gün önemi artan bir olgu. Genel Müdürlük olarak sizin de son yıllarda belli başlı avantajları nedeniyle yatırımlarını artırdığınız yer altı barajları mevzusu var. Yer altı barajı nedir? Ülkemizde ne zamandan beri inşa edilmekteler?
Yer altı barajı, yer altı suyu akımına karşı geçirimsiz bir perde oluşturmak suretiyle suyun geçirimsiz formasyon üzerinde bulunan akifer içinde depolandığı yer altı mühendislik yapısıdır. Türkiye’de son 10 yıldır yer altı baraj inşaatında bir hareket başladı. DSİ 5. Bölge Müdürlüğü (Ankara) ile Köy Hizmetler Kırıkkale İl Müdürlüğü tarafından 2003 yılında içme suyu amaçlı inşa edilen Yahşihan Yer altı Barajı ve 2004 yılında Ankara-Kalecik ilçesi sınırları içinde DSİ tarafından sulama amaçlı olarak inşa edilen Malıboğazı Yer altı Barajı bunlardan ilk ikisidir.

Haber Görseli

“Yer altı Suyu Suni Besleme ve Yer altı Barajları Eylem Planı" ile yarı kurak coğrafyada bulunan ülkemizin su rezervine katkıda bulunulması maksadıyla bugüne kadar 36 yer altı barajı tamamlandı. 2023 yılına kadar da 150 civarında yer altı barajı ve suni besleme tesisi inşa edilmiş olacak.
 
Yer altı barajları nasıl inşa edilmekte? Yer altı barajlarının işletilmesi ve ömürleri ile ilgili neler söylersiniz?
 
Yer altı suyu akımına karşı bir perde oluşturmak suretiyle su akifer (alt ve üst kısımlar geçirgen veya geçirimsiz tabakalardan oluşan ve yer altı sularını taşıyan tabakalar) içinde depolanarak değişik yöntemlerle (cazibe veya pompaj ile)  yeryüzüne çıkarılır. Yer altı barajı doğal akifer içinde inşa edilebildiği gibi, yapay akifer oluşturularak da inşa edilebilmektedir. Yer altı barajlarının işletilmesi yer üstü barajlarındakine benzerdir. Yer üstü barajlarında, baraj gölündeki su seviye değişimini gözlemek amacıyla kurulan eşel sistemine benzer şekilde, yer altı barajının inşa edildiği akiferde yer altı suyu seviye değişimini periyodik olarak izlemek amacıyla gözlem kuyuları açılır. Barajdan elde edilen su miktarının işletme süresince izlenebilmesi için uygun yerlerde ölçüm yerleri inşa edilmelidir.  Çekilen veya cazibe ile alınan debiye karşılık akiferde su seviyesindeki düşüm veya beslenme dönemindeki yükselimler kaydedildiğinde, akiferin davranışı izlenerek işletmede yaşanacak belirsizlikler ve güçlükler ortadan kaldırılmış olur. Yer altı barajlarının işletme ömrü olarak 50 yıl hedeflenmektedir. Ancak dünya literatüründe 100 yıldan fazla işletme ömrü olan örnekler mevcuttur.
 
Dünyada daha çok hangi ülkeler yer altı barajları inşa etmekte, bunların büyüklükleri ve kullanım amacına göre faydaları karşılaştırıldığında birkaç örnekle anlatabilir misiniz?
 
Son yıllarda sayıları artan ve yapım tekniklerinde gelişme görülen yer altı barajlarının en yaygın olduğu ülkeler Brezilya, Japonya, Çin, Kenya ve Hindistan’dır. Bunların haricinde Orta Doğu ve Afrika ülkeleri başta olmak üzere değişik ülkelerde yer altı barajları inşa edilmektedir. Örneğin Kabashima Yer altı Barajı, Japonya’yı oluşturan büyük adalara yakın bir konumdadır. Yer altı barajı inşaatı JGRC (Japan Green Resources Corporation, 2001)’e göre 1973 yılında tamamlandı. Gövde yüksekliği 24,8 m, gövde uzunluğu 58,5 m, toplam rezervuar hacmi 20000 metreküp olan baraj klasik enjeksiyon yöntemi ile inşa edildi. Çakıllı sahil alüvyonlarında tuzlu su girişimini önleyerek kentsel su ihtiyacını karşılamak amacıyla kullanılmaktadır. (JGRC 2001).
 
Yer altı barajlarının yüzeysel baraj ve göletlere göre artıları ve eksilerini sıralarsak nasıl bir tablo ortaya çıkmakta?
 
Yer altı barajları için arazi kaybı ve kamulaştırma sorunu bulunmamaktadır. Deprem veya taşkın gibi olaylarda yıkılma veya baraj kapakları açılarak mansapta taşkınlara neden olma riski bulunmamaktadır. İnşaat süresi daha kısadır. Maliyeti yer üstü barajına göre yüzde 75 daha düşük olmaktadır. Yer üstü barajlarındaki gibi sedimantasyonla dolarak ömrünü tamamlama söz konusu değildir. Buharlaşma kaybı hemen hemen hiç yoktur. Kirlenme riski daha azdır. Dolusavak inşa edilmesine gerek yoktur.

Haber Görseli

Bunların yanında bazı dezavantajları da bulunmaktadır. Yer seçiminden projelendirmeye kadar olan çalışmalar yer üstü barajlarına göre daha karmaşıktır. Örneğin, yer üstü barajlarında rezervuarda depolanabilecek su miktarının tespiti, haritalama ve akarsuda yapılacak debi ölçümleri ile kolayca mümkündür. Depolama hacimleri genellikle daha azdır. Yer üstü barajlarından su cazibeyle elde edilmektedir. Ancak yer altı barajlarından çoğunlukla pompajla yararlanılmaktadır. Geçirimsiz perdenin kalite kontrolü, yani işlevini yerine tam olarak getirip getirmediği zeminin altında gömülü olması nedeniyle pek mümkün olamamaktadır. Depolama yer altında olmakla birlikte su seviyesi yüksek ise bataklık oluşumu ve aşırı buharlaşma sonucu tuzlanma söz konusu olabilmektedir. Akifer içinde geçirimsiz bir perde inşa edilerek yer altı suyunun bu perde aşağısına (mansap bölgesine) geçmesine engel olan bir yapıdır. Bu nedenle yer altı barajları mansap bölgesindeki yer altı suyu seviyesinin düşmesine ve eğer barajın inşa edileceği akifer bir kaynak veya göl-bataklık gibi herhangi bir yüzey suyu kütlesine boşalıyorsa bu su kütlelerinin olumsuz etkilenmesine neden olur.
 
SULAMA, ZİRAATTE ÇARPAN ETKİSİ GÖSTEREN BİR YATIRIMDIR
Gölet, bent, hayvan sulama göletleri, yer altı su kuyuları gibi yapıların kırsal kalkınma ile tarım ve hayvancılığa katkıları noktasında neler söylersiniz? Bu yatırımların geri dönüşleri nasıl olmaktadır?
Sulama projelerinde sağlanan ilerleme sayesinde ülkemiz tarım sektöründe dünyada 7. sıraya yükselmiştir. Sulamaya açılan arazide uygun ziraat usulleri ve ürün deseniyle tarım yapılması durumunda takriben yıllık 49,5 milyar TL zirai gelir artışı sağlanması mümkündür.
Sulu tarıma geçiş başta tarım sektörüne hizmet sunmakla birlikte diğer sektörlere de itici bir güç olmaktadır. Ziraat ile beraber gübreci, nakliyeci ve işçi olmak üzere ziraate dayalı sanayiye ve hizmet sektörüne de (lojistik, ticaret vs. gibi) önemli katkılar sağlanmış, tarım bu sektörlerin lokomotifi haline gelmiştir. 
 
Örneğin sulamanın ilk yıllarında (Şanlıurfa’da) traktör sayısı 13 bin 22 iken, sulama ile birlikte makineli tarıma ilgi artmış olup, sulama sonrası proje alanında zirai üretimde mekanizasyon düzeyinin oldukça ilerlediği görülmüştür. 2019 yılında yaklaşık 20 bin adet traktör bulunmaktadır. Traktör sayısınca da diğer tarım alet ve makineleri de mevcuttur. Traktör ekipmanları, ilaç ve gübre atma makineleri, çapa makineleri hemen hemen her köyde bulunmaktadır. Suni gübre ve zirai ilaç kullanımı konusunda da bölgemizde artan sulama alanına bağlı olarak yeterli düzeye ulaşmıştır. 
 
Sulama ve sulamanın etkisiyle daha etkin ve yoğun teknoloji kullanımı, uygulanan tarım tekniği ve kültürel uygulamaların etkisiyle tarımda sağlanan verim artışları, üretim deseninin çeşitlenmesi, çiftçi gelirlerinde doğrudan ve dolaylı artışa sebep olmaktadır. Bu durum bir yandan kırsal kalkınmanın hedeflerinden olan yoksulluğun azaltılması gayesine hizmet etmekte; bir yandan da hayat kalitesini yükselttiği için göçü önlemektedir.
 
18 MİLYON KİŞİNİN GEÇİMİNİN SAĞLANMASINDA DOĞRUDAN VEYA DOLAYLI ROLÜMÜZ VAR
 
DSİ tarafından geliştirilen sulama projeleriyle zirai sektörde 6,6 milyon kişiye ilave istihdam imkânı sağlandı. Bu sayı dikkate alındığında, DSİ projelerinin takriben 18 milyon kişinin geçiminin sağlanmasında doğrudan veya dolaylı rol oynadığı ortaya çıkmaktadır. 
DSİ tarafından geliştirilen sulamalar ürün çeşitliliğini de arttırmaktadır. Sulanan alanda bitki desenindeki gelişmeler incelendiğinde en dikkati çekici nokta, sulamadan önce kuru tarım yapılan alanlarda hububat ağırlıklı ekim yapılırken, sulamadan sonra ürün çeşitliliği meydana gelmesidir. Son yıl verilerine göre, DSİ tarafından geliştirilen sulamalarda bitki deseni: yüzde 15 pamuk, yüzde 19 hububat, yüzde 23 mısır, yüzde 7 şekerpancarı, yüzde 6 sebze, yüzde 1 bakliyat, yüzde 6 meyve, yüzde 3 narenciye, yüzde 3 ayçiçeği, yüzde 4 yem bitkisi, yüzde 3 bağ ve yüzde 10 diğer ürünler şeklinde gelişmiştir. DSİ tarafından işletmeye açılan sulamalarda üretim değeri sulamadan önceki duruma göre 6 kat artmıştır.
 
Su yatırım çeşitliliği dikkate alındığında, su kaynaklarının miktar, kalite, korunması ve iyileştirilmesi noktasında ileriki dönemlerde daha çok hangi alanlarda yatırımlar yapılacak?
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüz özellikle küresel ısınma ve iklim değişikliği ile birlikte sıklığı, etki alanı ve şiddeti artan kurak periyotların etkilerini asgari seviyeye indirmek için çalışmalarını genel olarak 2 ana başlık altında toplamaktadır: Su arzının arttırılmasına ilişkin tedbirler (baraj, gölet ve yer altı barajları inşa etmek) ve su talebinin kısıtlanmasına yönelik tedbirler (modern sulama sistemine geçiş, yer altı suyunun kullanımının denetlenmesi) olarak özetlenebilecek bu çalışmalar kapsamında önemli projeler hayata geçirilmeye devam edecektir.

Sulama projeleri