EYLÜL-EKİM 2021 / KAPAK KONUSU
“Barajların önemi her geçen gün artıyor”
Tarımsal sulamadan enerji üretimine, içme suyu sağlamaktan su ürünleri üretimine kadar birçok işlevi bulunan barajları işlediğimiz bu sayımızda, barajların tarımsal açıdan değerlendirilmesi, sürdürülebilir tarıma ve kırsal yaşama etkisi gibi konuları konuşmak üzere Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alper Serdar Anlı ile bir araya geldik. Anlı, kaynakların sürdürülebilirliği için barajların önemine dikkat çekerken, yanlış tarımsal sulamanın zararları hakkında da bilgi verdi.
Barajların tarımsal açıdan değerlendirilmesi hakkında bilgi verir misiniz?
Yaz aylarında akımlar en düşük düzeyde olup, çoğunlukla akarsu yatağı kurumakta ve havzada üretim yapan üreticiler sulama suyu sıkıntısı çekmektedirler. Bu nedenle, havzada tarımın sürdürülebilirliği açısından kışın akarsu yataklarındaki suların barajlarda depolanarak ihtiyaç duyulan yaz aylarında sulama amacıyla üreticiye kullandırılması gerekmektedir. Böylece, sulama sorunu en aza indirilerek tarımda verimlilik artışı sağlanabilecektir. Sulama projeleri tarımsal verimliliği artırarak sadece ekonomik yarar sunmamakta, aynı zamanda, kırsal alanların sosyoekonomik gelişmesi açısından da önem taşımaktadırlar.
Tarımsal sulamada barajların önemi nedir?
Barajlar sellerden korunmak, akarsuların yönünü değiştirmek, su depolamak ve sulama gibi amaçlar için inşa edilmektedir. Dünya genelinde sulanan alan yaklaşık 306 milyon hektardır. Sulu tarım dünya gıda üretiminin yaklaşık yüzde 55’ine katkıda bulunmaktadır. Türkiye’de ise sulamada kullanılan 44 milyar metreküp su, toplam su tüketiminin yaklaşık yüzde 76’sını oluşturmaktadır. Potansiyel sulanabilir arazilerin (8,5 milyon ha) yüzde 61’i sulanabilmekte, tarım işletmelerinin ise ancak yüzde 43’ünde tarımsal sulama yapılabilmektedir. Tarımsal sulamada tarım arazilerini sulamakta yer altı su seviyelerinin düşmesinden kaynaklı yer altı sularındaki azalmalar sebebiyle barajların önemi her geçen gün artmaktadır. Türkiye’de sulama suyu olarak kullanılan 44 milyar metreküplük suyun büyük bir bölümü barajlardan sağlanmaktadır.
BİLİNÇSİZ SULU TARIMIN OLUMSUZ SONUÇLARI
İklim değişikliği, sürdürülebilir tarım ve barajlar arasındaki ilişkiyi değerlendirir misiniz?
Baraj gövdesinin arkasında suyun birikmesiyle gövde gerisinde büyük bir göl alanı meydana gelir. Bu gölün, çevresinin mikroklima özelliklerinde ve ekosistemde küçük de olsa bazı iklim değişiklikleri meydana getirmesi beklenmektedir. İklim parametrelerinden en fazla değişim buharlaşma üzerine olmaktadır. Bağıl nem, yıllık donlu gün sayısı azda olsa yükselmekte ve yıllık ortalama sıcaklıklarda 0.2 0C azalma olabileceği görülmektedir. Yapılan birçok çalışmaya bakıldığında barajların kurulmasından önceki ve sonraki dönem arasında belirgin bir iklim değişiklik farkı bulunmadığı görülmektedir.
Haber Görseli
Doç. Dr. Alper Serdar Anlı Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi
Sürdürülebilir tarım açısından barajların kurulmasıyla birlikte sulama imkânlarının artması sonucu olarak doğal vejetasyonun yerini kültür bitkileri almıştır. Barajların yapımıyla beraber sulama imkânları artmış verim değerlerinde ve ürün çeşidinde büyük artışlar sağlanmıştır. Buna karşılık özellikle sulu tarım yapmaya alışkın olmayan halkımızın bu suyu bilinçsizce kullanması sonucu tarım alanlarındaki topraklarda tuzlanma başta olmak üzere bazı sorunlar ortaya çıkmıştır. Baraj sahalarında sulama imkânlarının artmasıyla farklı desenlerde daha fazla gelir getiren ürünlerin tercih edilmesi söz konusudur. Özellikle bol su isteyen ürünlerin tercih edilmesi ve bu bitkilerin bitki köklerinde bol su taşıma isteği bu alanlardaki topraklarda kuraklaşmaya neden olabilmektedir. Özellikle kurak ve yarı-kurak alanlarda buharlaşma son derece fazladır. Drenaj şartlarının kötü olduğu bu alanlarda bilinçsizce sulama yapılması sonucu toprak suyu seviyesi yükselir ve şiddetli buharlaşmayla beraber hem toprakta hem de suda doğal olarak bulunan tuz, kapilarite ile toprağın üst tabakalarında birikerek, toprakların tuzlanmasına neden olur.
KAYNAKLARIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ İÇİN BARAJLAR ÖNEMLİ
Barajların tarımsal üretime, kırsal yaşama ve ekonomiye etkisi hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Sürdürülebilir tarımın üç önemli amacı çevreyi korumak, sosyoekonomik dengeyi sağlamak ve ekonomik kârlılıktır. Bu açıdan bakıldığında sürdürülebilir tarımın sağlanmasında en önemli faktörlerden birisinin tarımsal sulama olduğu görülmektedir. Günümüzde dünyanın farklı bölgelerinde tarımsal sulama amacıyla çok sayıda baraj inşaatı gerçekleştirilmektedir. Barajlar tarımsal sulama yoluyla kırsal alanda sosyoekonomik ve çevresel yararlar sağlamaktadır. Türkiye’nin büyük bir bölümü kurak ve yarı kurak iklimlerin etkisinde olup, özellikle yaz aylarında ciddi su sıkıntısı yaşanmaktadır. Bu sorunların yaşandığı ülkelerde, kaynakların sürdürülebilirliği ve ülkenin ekonomik gelişimi dikkate alınarak suyun verimli bir şekilde kullanımı için baraj inşaatlarına ihtiyaç olduğu kaçınılmaz bir gerçektir. Barajlar, tarımsal üretim bakımından üreticilere kuru tarım ile üretemeyecekleri veya daha az verim alabilecekleri ürünler yerine daha fazla kâr elde edebilecekleri ürünleri yetiştirme imkânı sağlamaktadır. Bu imkân sayesinde kırsal yaşamda üretilen ürünlerden çiftçilerin daha fazla gelir elde etmesi ile işsizliğin azalmasından kaynaklı kırsal alanlardan şehirlere göçlerin azalması mümkündür. Ekonomik açıdan barajların kurulmasıyla üreticilerin sulama masraflarının azalması, gelir ve ürün çeşitliliğinin artması gibi barajın yaratacağı üretim ve gelir değişimleri görülmektedir.
Diğer ülkelerde barajların tarımsal sulamada kullanımı ile ilgili durum nedir?
Büyük barajların yüzde 31’i gelişmiş ülkelerde, yüzde 46’sı Çin’de, yüzde 9‘u ise Hindistan’da inşa edilmiştir. Tüm Afrika kıtasında ise 47 bin 655 adet büyük barajdan ancak yüzde 3’ü bulunmaktadır. ABD ve Kanada’da toplam büyük baraj sayısı 7 bin 368’dir. ABD’de sadece Colorado Nehri havzasında, bir kısmı gerek su depolama hacmi, gerekse yükseklik bakımından dünya sıralamasında en üst sıralarda yer alan 51 baraj bulunmaktadır. Avrupa ülkelerinde 4 bin 277 barajdan bin 200 adedi İspanya’da bulunmakta ve bunu beş yüzden fazla barajla Fransa, İngiltere ve İtalya takip etmektedir.
Uygun iklim koşulları olmasına rağmen barajlara bu ülkelerde daima ihtiyaç duyulmuştur ancak gelişmiş devletlerde hidrolik enerji üretimi, gelişmiş sanayilerinin su ihtiyacını karşılamak, sağlıklı ve güvenilir içme suyu temini ve taşkınlardan korunma ihtiyacı ön plana çıkmıştır. Belirtilen amaçlarla sayısız baraj tesisi edilmiştir. Barajlarda depolanan ve yer altından çıkarılan dünyadaki kullanılabilir suyun yüzde 10’u evsel kullanımda, yüzde 20’si sanayide ve yüzde 70’i tarımda kullanılmaktadır. Tabii ki sanayide kullanım oranı gelişmiş ülkelerde artmakta, tarımda kullanım oranı ise daha çok ilkel tarım uygulayan üçüncü dünya ülkelerinde artmaktadır. Dünyadaki barajların üçte biri gelişmiş kuzey ülkelerinde bulunmaktadır. Fransa, İtalya ve İspanya gibi Avrupa ülkeleri ile ABD barajlar sayesinde sulamaya da büyük önem vermiştir. ABD’nin batı ve güney kesimlerinde 21.4 milyon hektar sulu tarım yapılmaktadır. Bu çalışmalar 1990’lı yıllarda büyük oranda tamamlanmıştır. Gelişmiş ülkeler su potansiyellerinin geliştirilmesini büyük oranda tamamlamışlar ve elde edilen enerji sayesinde sanayilerini geliştirerek, halkın refah seviyesini yükseltmişlerdir.
“BARAJLARIN YARATTIĞI SORUNLAR DA VAR”
Barajların tarımsal üretime ya da doğal yaşama zararı var mıdır?
Genel olarak çevreci ve yenilenebilir olarak bilinen kaynakların en önemlilerinden birisi barajlardır. Hâlbuki ülkemizde de sulama ve enerji amaçlı önemli ölçüde faydalanılan kaynakların başında gelen barajlar, tarım alanlarının daralması, siltasyon, ekosistemin bozulması ve göçler gibi birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Baraj inşaatının başlaması ile ortaya çıkan değişimler iki yönlüdür. Bunlardan ilki insanın yaşam alanı olarak mekânda ortaya çıkar. Yerleşme yerlerinin değişimine, kültürel alanların yok olmasına yol açar. İkinci olarak ise fiziki koşullarda kendini gösterir. Bunlar flora ve faunanın tahrip edilmesi ya da göç etmek zorunda kalması, tarım alanlarının daralması ve her türlü çevre kirliliğidir. Özellikle barajın inşa edileceği ve baraj gölünün oluşturulacağı alanın boşaltılması, öncelikle var olan yerleşmelerin tamamen kaldırılması gerekmektedir. Buna Atatürk Barajı'nın yapılmasıyla yer değiştirmek zorunda kalan Samsat (Adıyaman), Birecik Barajı'nın yapılmasıyla yer değiştirmek zorunda kalan Halfeti (Şanlıurfa) ve Ilısu Barajı'nın yapılmasıyla yer değiştirmek zorunda kalan Hasankeyf (Batman) gösterilebilir.
Akarsuların önüne yapılan barajlar ile gerisinde su toplanması hedeflenir. Baraj yapımıyla sular altında kalacak olan bu verimli alüvyal alanlar, tarım faaliyetlerinin yoğun olarak gerçekleştirildiği yerlerdir. Alüvyal tabanlı düzlüklerdeki toprakların organik madde bakımından zengin ve suya doygun olmasının yarattığı olumlu etki ile sulama imkânlarının fazla olması tarımsal ürün çeşitliliğinin artmasına neden olmaktadır. Kurak ve yarı kurak bölgelerde suya duyulan ihtiyacın fazlalığı, bu alanların önemini arttırmakta ve bu bölgelerde vadi tabanları nüfusun barındığı yegâne sahalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla bu sahalarda hayata geçirilecek olan projeler kısa vadede bölge genelinde enerji, sulama gibi avantajlar sağlamakta; fakat yerel ölçekte tarımsal alanların kaybına neden olmakta, burada yaşayan halkın ekonomik hayatını tamamen değiştirmektedir. Kaldı ki bir barajın ekonomik olarak kullanım süresinin siltasyon nedeniyle 60–100 yıl arasında değişmesi, diğer yandan baraj suları altında kalan bu tarım arazilerinin geri kazanılmasının imkânsızlığı durumun ciddiyetini daha da arttırmaktadır.