Orman varlığı olarak ülkemizin durumunu nasıl özetlersiniz? Dünya ortalamasını dikkate aldığımızda nasıl bir tablo ortaya çıkmaktadır?
Türkiye'de ormanlık alanın ülke genel alanına oranı yüzde 29,4, bu da 22 milyon 933 bin hektar alana tekabül etmekte, diğer alanlar diye kabul edilen alanlar (ağaçsız orman toprağı, yayla, bozkır, kayalık taşlık araziler, kum, bataklık, ziraat, iskan, mezarlık, ocak, mera, su alanları, izin verilmiş tesisler vb. alanları kapsar) ise yüzde 70,6 ve 55 milyon 71 bin 644 hektar alan. Ülkemiz Küresel Orman Kaynakları Değerlendirmesi (FRA) 2020 raporuna göre ormanlık alan bakımından 2015 yılında dünyada 46. sırada yer alırken, 2020 yılında 27. sıraya yükselmiştir.
Dünyadaki hızlı nüfus artışı ve sanayileşme tabii kaynaklar üzerinde yoğun baskılar oluşturmakta ve bu olumsuzluklardan ormanlar da ciddi şekilde etkilenmektedir. Ormanların korunması ve ağaçlandırılması için öncelikleriniz ve projelerinizden kısaca bahsedebilir misiniz?
Türkiye, yürüttüğümüz ağaçlandırma çalışmaları ile dünyaya örnek olan ülkeler arasında başı çekmekte ve orman varlığını her geçen gün artırmaktadır. Bakanlık olarak, halen yüzde 29 olan orman varlığımızı, 2023 yılında ülke yüzölçümünün yüzde 30’una çıkarma hedefi doğrultusunda, yurt sathında yoğun ağaçlandırma çalışmaları yapmaktayız. Bakanlığımızca, bu ağaçlandırma başarısının devamı niteliğinde, 2019 yılında özellikle son yıllarda artan orman yangınları neticesinde zarar gören alanların kamu-vatandaş iş birliğinde yeniden ağaçlandırılması konusunda vatandaşlarımızın yoğun taleplerine karşılık vermek ve toplumda ağaç ve orman sevgisini geliştirerek orman varlığımızın artırılması maksadıyla “Geleceğe Nefes” ağaçlandırma projesi uygulamaya kondu. Proje ile dünyaya örnek olacak çok büyük bir ağaçlandırma seferberliği daha başlatıldı.
Ormancılık sektöründe sürdürülebilir gelişimin sağlanması açısından hangi politikalar yürütülmekte, faaliyetlerinizden bize kısaca bahsedebilir misiniz?
Ormancılık sektörünün sürdürülebilir gelişiminde, ormanların ve ormandaki doğal kaynakların koruma-kullanma dengesi içinde yönetilmesi esastır. Ormancılıkta iki temel unsur yer alır, bunlardan ilki orman varlığı, ikincisi ise bu varlık ile iç içe olan insan faktörü, yani orman köylüsüdür. Ülkemizde 23 bin 617 orman köyünde yaklaşık 7 milyon orman köylüsü yaşamaktadır. Altyapı, eğitim ve sağlık olanakları sınırlı ve ülkemizin en düşük gelir düzeyine sahip insanlarını barındıran orman köylerinin kırsal kalkınma politikalarıyla uyumlu gelir ve istihdam yapısına kavuşturulması ve bunun için yeni faaliyet alanlarının oluşturulması, ormancılık sektörünün sürdürülebilirliği ve verimliliğinin artırılması bakımından önem arz etmektedir.
2008 YILINDAN İTİBAREN BEDELSİZ FİDAN DAĞITIMI YAPILIYOR
Fidan ve tohum üretimi konusunda ne tür çalışmalar yapmaktasınız?
Türkiye’de ilk kitlesel orman fidanı üretimi 1925 yılında başlamış olup, bugün 500 milyon adet/yıl kapasiteli, 3 bin 270 hektar alanda 137 adet orman fidanlığında 1000 (bin) türün üstünde fidan üretimi yapılmaktadır. Fidan üretiminde kullanılan tohumlar, öncelikle tohum bahçelerinden, yoksa tohum meşçeresi ve tohum toplama sahalarından temin edilmekte olup, her yıl ortalama 110 ton tohum üretilmektedir. Özellikle orman yangınları gibi öngörülemeyen acil ihtiyaçlar için fidan üretmek amacıyla 21 Orman Bölge Müdürlüğünde bulunan 313 ton kapasiteli, 24 adet tohum stok merkezimiz mevcuttur. Bakanlığımız birimleri ile kamu kurum ve kuruluşlarının yaptığı ağaçlandırma çalışmalarında kullanılmak üzere her yıl ortalama 350 milyon adet ihtiyacı karşılayacak düzeyde ve nitelikte fidan üretilmektedir. Ayrıca halkımıza fidan dikme alışkanlığının kazandırılması ve bunun hayatın bir parçası haline getirilmesi amacıyla, Genel Müdürlüğümüzce kamu kurum ve kuruluşları, askeri birlikler, eğitim kurumları ve sivil toplum kuruluşlarına 2008 yılından itibaren bedelsiz fidan dağıtımı yapılmaktadır.
Toprak kaynaklarının korunması, geliştirilmesi ve kullanımı alanlarında yaptığınız çalışmalarla ilgili kısaca neler söylersiniz?
Yapılan erozyon kontrolü çalışmaları ile topraktaki organik madde miktarını koruyarak toprak verimliliği artırılmış, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin ülkemiz üzerindeki menfi etkileri azaltılmıştır. Yapılan erozyon kontrolü çalışmaları ile özelikle 0-30 cm derinliğindeki toprakların organik karbon miktarının azalması engellenmekte ve topraktaki organik karbon stokları artmaktadır. Ülkemizdeki toprak kayıplarının yüzde 53,66’sı mera alanlarından olmaktadır. Mera ıslahı çalışmaları toprak organik karbon stoklarının muhafazası açısından oldukça büyük bir öneme sahiptir. Erozyonla mücadele çalışmaları kapsamında orman teşkilatı tarafından mera ıslah çalışması yapılmaktadır.
Yukarı havzalarda su toplama bölgesinde kaliteli ve azami miktarda su elde etmek, erozyonu önlemek, sel ve taşkınları kontrol altına almak, toprak-su-bitki arasındaki doğal dengenin bozulmasının önüne geçmek ve doğal kaynakların sürdürülebildiğini sağlamak, çığlardan kaynaklı can ve mal kayıplarının önüne geçmek ve önemli KTB merkezlerinde (Kültür Turizm Bölgesi) çığ afetinden kaynaklanan riskleri ortadan kaldırmak ve ulaşım güvenliğini sağlamak suretiyle, yukarı havzalarda sel-çığ-heyelan kontrolü çalışmaları gerçekleştirilmektedir.
Ulusal orman envanterinin tamamlanması yönünde ne tür çalışmalar yapılmakta?
Ulusal Orman Envanteri çalışmaları için bu yıl alınacak örnek alanların, uzaktan algılama görüntüleri üzerinden tespit edilme işi (büroda) tamamlanmıştır. Arazide yapılacak ölçümlerle ilgili uzmanlık gerektiren teknik ekibin eğitimi Orman Mühendisleri Odası ile birlikte Genel Müdürlüğümüzün uzman ekiplerince Türkiye genelinde yapılmıştır. Arazide yapılacak ölçümler ile ilgili 28 Orman Bölge Müdürlüğünde hizmet alımı ihaleleri gerçekleştirilmiş ve arazi çalışmalarına başlanmıştır. Ulusal Orman Envanteri çalışmaları her yıl yapılmaya devam edilecektir. İlk ara değerlendirme raporlaması 2023 yılında yapılacak sonrasında ise her 5 yılda bir veriler değerlendirilerek raporlama gerçekleştirilecektir.
Ormanlardan elde ettiğimiz odun gelirleri noktasında neler söylersiniz?
Öncelikle şunları belirtmekte fayda var, ormanlarda neden üretim yapılıyor cevabını verebiliyor olmalıyız. Orman Genel Müdürlüğü, ülke genelinde ortalama 40 bin civarında bölgede her yıl faaliyette bulunmaktadır. Bu faaliyetler sıklık bakımı, aralama, rehabilitasyon, tabii ve suni gençleştirme gibi silvikültürel çalışmalar olduğu gibi ağaçlandırma ve plantasyon çalışmaları şeklinde ifade edilebilir. Yuvarlak odun üretimi OGM için yalnız başına bir amaç olmamıştır. Ormanlarda çalışma yapılan çeşitli faaliyetlere ait alanlar ve faaliyet çeşitleri arttıkça bu faaliyetler sonucu üretim artışı gerçekleştirilmektedir. Bu faaliyetlerin neticesinde; ormanların bakımı yapılmakta, daha sağlıklı ve daha sürdürülebilir orman kuruluşuna gidilmekte, ormanlar gençleştirilmekte, koruma ve kullanma dengesi içerisinde ülke odun ihtiyacı yerli kaynaklardan karşılanmakta, yenilenebilir doğal kaynak olan ormanların bu dinamizminden faydalanılmaktadır.
Yıllar itibariyle ormanlarda üretim artışı var mı?
Orman Genel Müdürlüğünün geçmiş yıllar itibarıyla yakacak odun ve endüstriyel odun olmak üzere toplam yuvarlak odun üretim rakamları tabloda göstermek gerekirse, ortalama son 40 yıldaki değişimi görebilmekteyiz.
Demografik yapılardaki değişiklik, kırsal alanda nüfusun azalması, yakacak için ikame maddelerinin söz konusu oluşuyla yakacak odun miktarı yıllar itibarıyla azalırken orman ürünleri sanayisindeki gelişmelerde göz önüne alındığında endüstriyel odun kompozisyonu değişmiştir. Yani ürün kompozisyonundaki değişikliklere paralel olarak endüstriyel üretiminde artış söz konusu olmuştur.
1980’li yıllardan günümüze ormanlardan yuvarlak odun olarak çıkarılan ürün miktarı açısından ormanları yıpratacak ve geriye götürecek bir durumun söz konusu olmamıştır. Endüstriyel odun miktarındaki artış, yakacak odun olarak değerlendirilmeyen materyallerin; lif yonga, sanayi odunu, kağıtlık odun, maden direk gibi değişik ürünler ile endüstriyel odun olarak değerlendirilmesidir. Ormancılığı ileri seviyelerdeki Avrupa ülkeleriyle mukayese edildiğinde verimli orman alanı olarak aynı alana sahip ülkelere göre de daha az miktarda servet ormanlardan çıkarılmaktadır. Bu anlamda ekosisteme ve ormanlarımıza tahribat yapılmasından söz edilemez. Tüm faaliyetler koruma ve kullanma dengesi üzerinden planlanmaktadır. Yangınlar açısından ormanların bakımlı olması ve yanıcı kütlenin aşırılığa kaçmadan belli dengede tutulması ayrıca dikkat edilmesi gerekli bir diğer husustur.
İHRACATIN İTHALATI KARŞILAMA ORANI SON YILLARDA YÜKSELDİ
Elbette ülke sanayisinin hammadde ihtiyacının; ürün arz güvenliği sağlanmış olarak, yerli kaynaklardan karşılanması da önemlidir. Bu anlamda son yıllarda koruma ve kullanma dengesi içerisinde ürün arzında giderek yükselen bir arz artışının yanında yuvarlak odun ithalatımızda üretim artışına paralel olarak gerilemektedir. Ormanlarımızdan üretilen ürünler orman ürünü işleyen sektör tarafından değerlendirilmekte olup ülkemizde kullanılan odun ham maddesinin yüzde 99’u yerli kaynaklardan karşılanmakta, sadece yüzde 1’i ithalatla karşılanmaktadır. Ahşap ve ahşap eşya, kağıt ve ahşap mobilya sektörünün toplamında ise 2015 yılında 2,9 milyar dolar ihracata karşılık, 5,1 milyar dolar ithalat yapılmış; aynı yıl 2,2 milyar dolar cari açık verilmiştir. 2021 yılı Ağustos ayı itibariyle 3,5 milyar dolar ihracata karşılık, 2,9 milyar dolar ithalat yapıldı.
Odun dışı orman ürünlerinin çeşitlendirilmesi yönünde yaptığınız çalışmalar ve alınan neticelerle ilgili bilgi verebilir misiniz?
Odun dışı orman ürünlerinden ülke ekonomisine katkı sağlamak maksadıyla Eylem Planları (Trüf Ormanı Eylem Planı, Defne Eylem Planı, Maviyemiş (Likapa) Eylem Planı, Reçine Eylem Planı vb.) hazırlanarak uygulamaya geçildi. Böylece, odun dışı orman ürünlerinde kamuoyu farkındalığı artırılarak, ilgili paydaşların bu alanlardaki çalışmalarına katkı sunuldu.
TRÜF MANTARI 220 MİLYON TL CİVARINDA TİCARİ HACME ULAŞTI
Trüf Ormanı Eylem Planı kapsamında 3 bin 840 dekar alanda trüf ormanı kuruldu. 6 yıl önce ülkemizin gündeminde dahi olmayan trüf, bugün avcılardan yatırımcılara, tüketicilerden turizmcilere kadar her toplum kesiminin ilgi odağı olmuş durumdadır. 2020 yılı itibarıyla ülkemizde yaklaşık 400’e yakın trüf avcısı tarafından değişik cinslerde trüf mantarının doğadan faydalanması 60 ton civarına ulaştı. Ülkemizde 2020 yılında trüf mantarı 220 milyon TL civarında ticari hacme ulaştı. 2002 yılında 3 bin 500 ton olan defne faydalanmasını 2020 yılında 44 bin 350 tona çıkardık. Defne faydalanması sürecinde orman köylülerine 2020 yılında 150 milyon lira ekonomik katkı sağlandı. Defne sektöründe 25 bin kişiye doğrudan ve dolaylı istihdam sağlanmaktadır. Defne ve defne mamullerinin 2020 yılında ülke ekonomisine katkısı 1 milyar 850 milyon TL civarındadır. Maviyemiş ve ürünlerinin ülke ekonomisine katkısı 50 milyon liradır. Reçine Eylem Planı kapsamında günümüze kadar bin 230 ton ham reçine üretimi yapıldı. 2022-2026 yıllarını kapsayacak şekilde Sedir Mantarı Eylem Planı, Meşe Palamudu Eylem Planı, Trüf Ormanı Eylem Planı, Defne Eylem Planı uygulamaya konulacaktır. Odun dışı orman ürünlerin ülke ekonomisine katkısını artırmak, bu alanda yatırım yapmak isteyen yatırımcılara yol gösterici bir rehber olması maksadıyla Trüf Mantarı, Maviyemiş, Keçiboynuzu Bahçe Tesisi Projesi ve Yatırımcı Rehberleri hazırlandı.
Ormanlardan odun ve ürün üretimi dışında elde edilen fonksiyonel diğer gelirler ve bu alanda yapılan çalışmalar ile ilgili neler söylersiniz?
Orman alanlarımızda bulunan odun dışı orman ürünlerinin envanter ve faydalanma planları yapılarak faydalanmaya konu edilmekte ve kırsal alandaki vatandaşlarımızın istihdamına katkı sunulmaktadır. Bu kapsamda, ormanlık alanlarımızda, 250 farklı türde 1,8 milyon hektar alanda odun dışı orman ürünü envanteri ve faydalanma planları yapıldı.
TIBBİ VE AROMATİK BİTKİLERDE DÜNYA PAZARI ELİMİZDE
Defne, kekik başta olmak üzere birçok tıbbi ve aromatik bitkilerde dünya pazarı elimizde bulunmaktadır. Bu konularda katma değeri yüksek yarı mamul ve mamul ürünler üretilerek tıbbi ve aromatik bitkiler ihracatımızı artıracak çalışmalar yapılmaktadır. 2020 yılında ülke ekonomisine 6 milyar TL katkı sağlandı. 2021 yılı hedefimiz 7 milyar TL, 2023 yılı hedefimiz ise 9 milyar TL’dir. 2020 yılı odun dışı orman ürünleri ihracatımız 1 milyar 350 milyon dolardır. 2021 yılı hedefimiz 1 milyar 600 bin dolar, 2023 yılı hedefimiz 2 milyar dolardır.
DÜNYADAKİ 3 ÖNEMLİ KUŞ GÖÇ YOLUNUN 2’SİNE SAHİBİZ
Son yıllarda yaşanan iklim değişiklikleri, doğal kaynakları koruma bilinci, şehirleşmenin getirdiği yoğun yapılaşma ve insan kalabalıkları yepyeni bir turizm anlayışını doğurdu. Ülkemiz coğrafi özellikleri, mevsimsel avantajları, endemik tür çeşitliliği, dünyadaki 3 önemli kuş göç yolunun 2’sine sahip olması, ulaşım avantajları, farklılıkları ve zenginlikleri ile tam anlamıyla bir ekoturizm cenneti. Doğa yürüyüşü, bisiklet, at biniciliği, vb. aktivitelerin yapılabildiği rotalarımızda ormanın sağlık ve estetik değerleriyle birlikte çevrenin tarihi ve kültürel değerlerini de deneyimleme fırsatı sunulmaktadır. Genel Müdürlüğümüzce tesis edilen ekoturizm alanları ve rotalarımız ile turizm olanakları çeşitlendirilerek artırıldı, ülkemiz ekonomisine 50 milyon TL katkı sağlandı.
EKOTURİZM 250 MİLYON TL KATKISAĞLAYACAK
Bunlarla beraber, Sayın Bakanımız Dr. Bekir Pakdemirli tarafından Muğla ili Köyceğiz Ekoturizm alanlarımızda kamuoyuna açıklanan Ekoturizm Eylem Planı ile tüm Türkiye'de yani 28 Orman Bölge Müdürlüğü bünyesinde bir kısmı mesire alanlarına entegre (50) bir kısmı da yeni (60) olmak üzere toplamda 110 adet “Ekoturizm Yönetim Planı ve Uygulamaları” yapılacak, eylem planı sonunda ekoturizm alanlarımız ülkemiz turizm des nasyonlarına yıllık 250 milyon TL katkıda bulunacaktır.
Halkımızın ormanlarda doğa ile baş başa kalarak, spor yapabilmesini, sosyalleşebilmesini, dinlenmesini, huzur bulmasını sağlamak, bunu yaparken de ormanlarımızı koruyabilmek için yerleşim yerlerimize yakın ormanlık alanlarda mesire yerleri ve şehir ormanları adı altında düzenlemeler yapıyoruz. Yaptığımız çalışmalar sayesinde geldiğimiz noktada; ülkemiz genelinde, 136’sı şehir ormanı olmak üzere, toplam 1656 adet mesire yerimiz mevcut. Bu sayede, 28 bin hektar orman alanını, mesire yeri olarak halkımızın istifadesine sunduk. Mesire yerleri sayesinde, 30 bin kişiye istihdam sağlanmanın yanında, ülke ekonomisine de 2 milyar TL katkı sağlanmış oldu.
646 ADET BAL ORMANI TESİS EDİLDİ
Ormanlarda arıcılığın yapılması; ekonomik, ekolojik ve sosyal sonuçların yanında ormancılığımızın geleceği açısından da çok önem taşımaktadır. Bu bağlamda, bugüne kadar 646 adet bal ormanı tesis edildi. Sadece 2021 yılı içerisinde 50 adet bal ormanı tesis edildi. 2022 ve 2023 yıllarında 56 tane daha tesis edilmesi planlanmaktadır. Bal ormanları ile köyden kente göçün önlenmesi, kırsal gelir kaynaklarının çeşitlendirilerek kırsal fakirliğin önlenmesi ve bal ürünü miktarının artırılması hedeflenmiştir. Şunu da belirtmekte fayda var, arıcılığa ve bal üretimine verilen destekler sayesinde ülkemiz bal üretiminde dünyada 2. sıradadır.
Uzun yıllardır süregelen ve çoğu zaman vatandaşla devlet arasında sorun olarak görülen orman kadastrosu ile ilgili çalışmalar tamamlandı mı?
Sınırlandırma anlamında orman kadastrosu tamamlanmış olup, ormanların tescili, 2/B (orman sınırları dışına çıkarma) uygulamaları ve orman kadastrosunun tüm işlemlerinin 2023 yılı sonuna kadar tamamlanması hedeflenmektedir.