KASIM-ARALIK 2021 / KAPAK KONUSU
Ormanları korumadaki en önemli faktör çevre bilinci
Ağaçlar ve içinde bulundurduğu flora ve fauna elemanları ile bütüncül bir yapıya sahip olan ormanlar, yaşamın devamı için büyük bir öneme sahip. Dünyada ve ülkemizdeki orman varlığını, ormanların korunmasının neden önemli olduğunu, ormanları korumak için izlenmesi gereken politikaları ve ormanlarla ilgili merak ettiğimiz pek çok konuyu Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölüm Başkan Vekili Prof. Dr. Erol Akkuzu ile konuştuk.
Yaşamın devamı için ormanın önemini bir de sizden dinleyebilir miyiz? Orman varlığımızı korumak neden hayati öneme sahip?
Sadece ülkemiz ormanlarını değil bütün dünyadaki ormanların korunması, insanlar için hayati önem arz etmektedir. Özetlemek gerekirse:
Ormanlar odunun kaynağıdır ve odun insanların hayatının her noktasında yer almaktadır. Örneğin, yapı malzemesi, mobilya malzemesi, yakacak odun, kâğıt ham maddesi, enerji üretimi vb.
Ormanlar yalnızca ağaçlardan oluşmamaktadır. İçerisinde barındırdığı flora ve fauna elemanları ile birlikte bütüncül bir yapıya sahiptir. Bir diğer ifade ile ormanlar içinde barındırdığı ve çok önemli ekolojik rolleri bulunan otsu bitkilerden, mantarına, odunsu bitkilerden yaban hayvanlarına, diri örtüden ölü örtüye ve orman toprağına kadar çeşitli biyotik ve abiyotik unsurlardan oluşmaktadır; biyoçeşitlilik açısından da oldukça zengindir.
Ormanlar yalnızca orman köylülerimiz için değil birçok insanımız için doğrudan veya dolaylı olarak iş kaynağıdır. Örneğin, mobilya sektörü, kâğıt endüstrisi, rekreasyona dayalı iş alanları vb.
Ormanlar doğrudan veya dolaylı olarak insanlar ve yaban hayvanları için çeşitli besin kaynakları sunmaktadır.
Ormanlar doğal karbon yutaklarıdır. Bu nedenle ormanların geleceği iklim değişikliğinin seyrini de yakından ilgilendirmektedir.
Hava kirliliğini azaltmada, heyelan, erozyon, sel gibi doğal afetlerin önlenmesinde ormanlar etkin rol oynamaktadır.
Özellikle günümüzde insanların dinlenmesi, eğlenmesi, sportif faaliyetlerde bulunabilmesi, psikolojik olarak rahatlaması vb. yönleri ile ormanlar rekreasyonel alan kaynaklarıdır.
Ormanlar hayat kurtaran, hastalıkları iyileştiren birçok ilacın kaynağı konumundadır.
Ormanlar mikroklima üzerinde etkili olduğu gibi su kaynaklarının temizliği noktasında önemli katkılar sağlamaktadır.
Son olarak, ormanlar kültür, sanat, inanç ve folklor gibi sosyal bakımdan da insanları yakından etkilemektedir.
Bunlar aslında neden orman varlığını korumanın gerektiğinin de cevabını oluşturmaktadır.
YERYÜZÜNÜN YÜZDE 33’Ü ORMANLARLA KAPLI
Dünya ile kıyasladığımızda en çok ormana sahip olan ülkeler hangileri? Türkiye bu sıralamanın neresinde?
Ormanların dünya üzerindeki yayılışı incelendiğinde en önemli belirleyici faktörlerin, iklim ve toprak şartları olduğunu görüyoruz. Bu noktada ülkemizin başta Karadeniz olmak üzere bazı bölgeleri ormanlarımız açısından son derece uygun ekolojik şartlara sahiptir. İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu gibi bölgelerimizde ise özellikle yağış noksanlığı nedeni ile ormanlık alanların oranının çok düşük olduğunu görüyoruz.
Yeryüzünde farklı tipte ormanlar var. Genel olarak tropikal, ılıman ve boreal ormanlar olmak üzere 3 farklı orman tipinden bahsedebiliriz. Bu orman tipleri de kendi içinde daha spesifik gruplara ayrılmaktadır. Ülkemiz ılıman kuşak orman ekosistemine sahiptir.
FAO verilerine göre yeryüzünün yaklaşık yüzde 33’ü ormanlar ile kaplıdır. Bu da yaklaşık 4,06 milyar hektarlık bir alana tekabül etmektedir. Dünyanın en fazla ormanlık alana sahip ülkeleri sırası ile Rusya, Brezilya, Kanada, Amerika Birleşik Devletleri ve Çin’dir. Söz konusu 5 ülkenin toplam ormanlık alanı dünya ormanlarının yarısından fazlasını oluşturmaktadır. Bu sıralamada 216 ülke arasında Türkiye 46. sırada yer almaktadır. Kişi başına düşen ormanlık alan göz önüne alındığında ise ülkemizin 144. sırada olduğu görülmektedir. Tabii şu durumu belirtmemiz gerekiyor, başta da söylediğimiz gibi ormanlık alanların yeryüzündeki yayılışında en belirleyici faktörler iklim ve toprak şartlarıdır. Her bir ülkenin yüzölçümü, coğrafi konumu, ekolojik şartları ve demografik yapısı birbirinden farklıdır. Bu nedenle, ormanlık alan veya kişi başına düşen ormanlık alan verileri ülkelerin gelişmişlik düzeyi ile değil coğrafi olarak dünyada bulunduğu konum ile yakından ilgilidir. Son olarak şunu da belirtmek isterim, ülkemiz son 10 yıllık verilere göre dünyada yıllık bazda orman alanları artış gösteren ilk 10 ülke arasında yer almaktadır. Bu da gelecek adına bizleri mutlu etmektedir.
ORMANLARI KORUMADAKİ EN ETKİN YOL ÇEVRE BİLİNCİNE SAHİP OLMAK
Geniş ormanlık alanlara sahip gelişmiş ülkeler ormanlarını korumak için hangi politikaları izliyor? Bizden farklı olarak yaptıklarını düşündüğünüz şeyler var mı?
Geniş ormanlık alanlara sahip gelişmiş ülkeler olarak baktığımız zaman Kanada, Amerika Birleşik Devletleri ve Avustralya’nın ön plana çıktığını görüyoruz. Bir defa en önemli fark ormanların mülkiyeti konusudur. Mülkiyet, ormanların korunmasını yakından ilgilendirmektedir. Ormanların mülkiyeti hususunda her ülkenin kendine has özellikleri ve yaşamış oldukları tarihi süreçler bulunmaktadır. ABD ormanlarının yüzde 56’sı özel mülkiyet iken ülkemiz ormanlarının yaklaşık yüzde 99’u devlete aittir. Bu nedenle ülkemizde ormanların korunması ve bu hususta alınan tedbirler, uygulanan politikalar ile ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının rolü ön plana çıkmaktadır.
Ormanlarımızın korunması hususunu yalnızca devlete yüklemek doğru olmaz. En mükemmel mevzuata sahip olsanız dahi ormanlarımızı korumada en etkin yol halkımızın çevre bilincine sahip olmasıdır. Doğa sevgisi ve çevre bilinci için küçük yaşlardan başlayarak eğitime ağırlık verilmesi gerekmektedir. Kısaca, ormanlarımızı korumak için en etkin yol eğitimden geçmektedir.
ORMAN YANGINLARININ YÜZDE 95’İ KASITLI YA DA DEĞİL İNSAN KAYNAKLIDIR
Her yaz ülkemizde küçük-büyük orman yangınları ile karşılaşıyoruz. Son yılların en büyük yangınlarını ise maalesef yakın bir zamanda yaşadık. Orman yangınlarının çıkmasında en büyük faktörler neler? (Çevresel, insan vb.)
Orman yangınları kasıtlı veya kasıt olmadan yüzde 95' in üzerindeki bir oranla insanlar tarafından çıkarılmaktadır. İnsan kaynaklı çıkan yangınların da birçok farklı sebebi (Piknik ateşi, anız yakma, sönmemiş sigara atılması, terör, yerleşim yeri/tarla açma, çöplerin yakılması vb.) bulunmaktadır. Bu nedenle yangınları en aza indirmenin yolu da insan faaliyetleri ile ilgili yapılacak düzenleme ve alınması gereken tedbirlerden geçmektedir. Bunun dışında yıldırım ve enerji nakil hatlarından kaynaklanan yangınları da sayabiliriz.
KORUYUCU VE ÖNLEYİCİ TEDBİRLERE AĞIRLIK VERİLMELİ
Orman yangınlarının önüne geçmek ve ormanları korumak için alınması gereken hayati tedbirler neler sizce?
Orman yangınlarından korunmanın en önemli yolu yangın çıkmadan gerekli tedbirlerin alınmasından geçmektedir. Yani koruyucu ve önleyici tedbirlere ağırlık verilmesi büyük önem arz etmektedir. Çıkan yangınlarda ise zararı en aza indirmek ve kısa süre içerisinde yangını söndürmek için doğru adımların atılması (ekiplerin organizasyonu, söndürme için başvurulacak yöntemler vb.) gerekmektedir.
Yangınları önlemede yasal tedbirler önemli olmakla birlikte üzerinde durulması gereken en önemli husus eğitimdir. Yangınlar ormanlık alanlarda yaşayan insanlarımızdan kaynaklanabildiği gibi çeşitli nedenler ile (piknik, avcılık, sportif faaliyetler vb.) zaman zaman ormanlara giriş yapan kişiler tarafından da çıkabilmektedir. Bu nedenle orman yangınları hususunda eğitim faaliyetlerinin toplumun her katmanı için özenle hazırlanması ve yürütülmesi gerekmektedir. Tabii ki doğa ve çevre bilinci, orman sevgisi en başta küçük yaşlardan itibaren verilmesi gerekmektedir. Son olarak, kadastro problemlerinin çözüme kavuşturulması, orman köylülerinin alınacak çeşitli tedbirler ile (istihdam, yakacak-yapacak ihtiyaçlarının karşılanması vb.) kazanılması gibi tedbirler de ormanların korunması açısından önem taşımaktadır. Ayrıca, silvikültürel tedbirler, yanıcı maddelerin yönetimi, yangın emniyet yol ve şeritleri, yangın söndürme ekipleri, yangınların gözetimi gibi birçok önleyici tedbir doğru yapıldığı takdirde çıkan yangınların zararı ve yaktıkları alan en az seviyede tutulabilecektir.
Orman fakültelerinin ormanlarımız için üstlendiği görevler neler? Kısaca değinir misiniz?
Ülkemizde 12 adet orman fakültesi bulunmaktadır. Fakültelerde alan itibariyle birbirinden farklı misyon ve vizyona sahip bölümler yer almaktadır. Ayrıca, orman yalnızca ağaç topluluğu değil aynı zamanda yaban hayvanları, mikroorganizmalar, çalılar, otsu bitkiler, mantarlar vb. birçok unsuru barındıran karasal bir ekosistemdir.
Orman fakülteleri; ekolojik, ekonomik, sosyal ve rekreasyonel faktörler göz önünde bulundurularak ormanlarımızın korunması, geliştirilmesi, rehabilite edilmesi, çevre ve sürdürülebilirlik ilkesini öncelemek suretiyle ormanlardan yararlanmanın planlanmasını ve sağlanmasını temin amacıyla öğrencilerin yetiştirilmesi, yaban hayvanlarının yaşam alanları ile birlikte korunması, geliştirilmesi, orman, ormancılık, yaban hayvanları, orman ürünleri ve endüstrisi vb. alanlarda araştırma ve bilimsel faaliyetlerin yürütülmesi ve öğrencilerin yetiştirilmesi gibi görevleri üstlenmektedir. Fakültelerimiz yalnızca kendi içerisinde eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetlerinde bulunmamaktadır. Ayrıca, orman ve ormancılık faaliyetlerinin bütün paydaşları ile yapılan iş birlikleri, toplumun her kesiminin çevre ve doğa bilincinin artırılması yönünde yapılan faaliyetler vb. fakültelerimizin üstlendiği görevler arasında yer almaktadır.
BAKANLIKLA YÜRÜTTÜĞÜMÜZ ORTAK ÇALIŞMALARIMIZ VAR
Tarım ve Orman Bakanlığı ile yürüttüğünüz çalışmalar var mı?
Üniversitemiz “Ormancılık ve tabiat turizmi” alanında ihtisaslaşan bir üniversite olup bu kapsamda Fakülte olarak yürüttüğümüz/ortağı olduğumuz veya akademik kadromuz ile aktif olarak içinde bulunduğumuz Tarım ve Orman Bakanlığı ile ikili veya çoklu olmak üzere eğitim ve araştırma alanlarındaki çalışmalarımız ve Kastamonu Üniversitesi ile Bakanlığın ilgili birimleri arasında imzalanmış olan iş birliği protokollerimiz bulunmaktadır. Bakanlık ile yapılan çalışmalarda ve iş birliklerinde genel olarak Kastamonu Üniversitesi Rektörlüğü, Orman Fakültesi Dekanlığı ve Ormancılık ve Tabiat Turizmi İhtisaslaşma Koordinatörlüğü aktif rol üstlenmektedir.
Bakanlık ile birlikte yürütülen çalışmalar ve iş birliklerine bazı örnekler verebiliriz:
-
Özbekistan-Türkiye Ormancılık İkili İş birliği Orman Kadastrosu ve Ormancılıkta Planlama Eğitimi,
-
Kestane Balı Üretimi Eğitimi,
-
Tıbbi Aromatik Bitkilerde Uygulamalı Hasat Eğitimi,
-
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü ile Kastamonu Üniversitesi Arasında Araştırma-Geliştirme Konularına Ait Protokol
-
Orman Genel Müdürlüğü ile Kastamonu Üniversitesi Arasında Araştırma-Geliştirme Konularına Ait Protokol
-
Defnenin Ekonomiye Kazandırılması Projesi vb.
-
Anadolu Kestanesinin Yayılışı ile Ekolojik, Biyolojik ve Ekonomik Özelliklerinin Araştırılması Projesi
-
Farklı Kapalılığa Sahip Meşcerelerde Toprak ve Su Kaybının Belirlenmesi Projesi Kastamonu Örneği
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Ormanlarımız bizlere geçmişten gelen bir emanettir. Sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde kalarak bu emanete zarar vermeden nitelik ve nicelik olarak geliştirerek ormanlarımızı gelecek nesillere aktarmamız gerekmektedir. Bu noktada ülke olarak yapacaklarımız olmakla birlikte ormanlar asıl olarak dünyamızın bir mirası olduğu için bu konudaki görev bütün ülkelere düşmektedir.