MAYIS-HAZİRAN 2018 / AYIN KONUSU
Dünyada ve ülkemizde tıbbi ve aromatik bitkilerde örgütlenme
Doğadaki bütün bitkiler, bir mucizenin sebebidir. Kendine has koku ve tadıyla dozunda kullanıldığı takdirde, her bitki mutlaka bir şifa kaynağıdır.
Doğadaki bütün bitkiler, bir mucizenin sebebidir. Kendine has koku ve tadıyla dozunda kullanıldığı takdirde, her bitki mutlaka bir şifa kaynağıdır. BM Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO) tarafından 1970’li yıllarda yapılan araştırmalara göre dünyada 422 binden fazla bitki çeşidi bulunmasına karşın bilim bunun 270 binini tanımlayabilmiştir. İnsanoğlu binlerce yıllık tarihi ve kültür birikim sonucunda bu büyük kaynağın 3 binini gıda, 5 binini endüstri ham maddesi, 15 binini süs bitkisi olarak kullanmayı başarabilmiştir. Bunlara ilaveten bilinen 70 bin çeşit tıbbi ve aromatik bitkinin, 21 bini tedavi amaçlı kullanılmaktadır. 5 bin tıbbi değer taşıyan bitki çeşidinin ticaretinin yapıldığı dünyada bu bitkilerin pazar büyüklüğü 110 milyar dolara ulaşmıştır.
Bu muazzam sayılar arasında ülkemizin de önemli bir yeri vardır. Doğal bitki örtüsü açısından yaklaşık 12 bin çeşit ile küresel anlamda büyük bir potansiyele sahip ülkemizde, iklim ve toprak şartları açısından yöreye özgü yetişen yaklaşık 4 bine yakın endemik tür ve çeşit bulunmaktadır. Bunlardan 500 kadarı geleneksel şifalı bitkiler olup; 350 tanesinin iç piyasalarda, 100 tanesinin de dış piyasalarda ticareti yapılmaktadır. Dünyada en çok satılan tıbbi aromatik bitkiler içinde ülkemiz özellikle kekik, defne, kimyon, çay, haşhaş tohumu, morfin ve gül yağı gibi ürünlerde ön sıralarda yer almaktadır. Bu ürünlerin 100 ülkeye ihracatı yapılmasına karşın, yıllık sadece 300 milyon dolar gelir elde edilebilmektedir. Dünya ticaretinde ancak yüzde 0,21’lik paya denk gelen bu miktar, büyük bir potansiyele sahip ülkemiz için küçük bir orandır.
Dünya çapında en üst örgüt, 1993 yılında kurulan Uluslararası Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Konseyi’dir(ICMAP). Konsey, bilim, tıp ve endüstri gibi çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası kuruluşlar arasında iş birliğini teşvik ederek, bir uzlaşma sağlamaya ve bilgi alışverişini geliştirmeye çalışmaktadır. Benzer bir diğer örgüt ise Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Küresel Federasyonu’dur(GOFMAP). Avrupa’da, tıbbi bitkiler alanında örgütlenme daha çok ulusal resmi kurumların birliktelikleri şeklinde kendini göstermektedir. Bu alanda Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA), Avrupa İlaç Ajansı (EMA) ve Avrupa Bitkisel Çay Derneği (THIE) öne çıkmaktadır.
Ülkemizden Akdeniz Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Derneği (ATABDER) bütün bu uluslararası kuruluşlara üyedir. Sektördeki sorunların çözümünde ortak bir yol bulunması, gelişen ve değişen dünya ölçeğinde mevcut kaynaklarımızın iyi bir şekilde kullanılması ve dışa bağımlılığımızın azaltılması amacıyla başta Bakanlıklar olmak üzere; üniversiteler, kamu kuruluşları, özel sektör ve meslek kuruluşlarının bir araya geldiği tüzel bir kişiliktir. Dernek, uluslararası etkinlikler düzenleyerek ülkemizin bu alandaki tanıtımını yapmakta ve sektörde bir farkındalık yaratmaya çalışmaktadır. Bu açıdan benzer şekilde değerli çalışmalar yürüten Karabuğday Yetiştiricileri ve Sağlıklı Yaşam Derneği ile Kinova Derneği sektörde öne çıkan örgütlerdir.
Ülkemizde bu alanda tarımsal kalkınma kooperatifleri olarak faaliyet gösteren sadece bir kaç örnek bulunmaktadır. Bunlar Afyon Başmakçı’da lavanta, Bilecik Pazaryeri’nde şerbetçiotu, Antalya Kaş ve Denizli Gözler’de kekik üretimi yapan kooperatiflerdir. Kooperatifçilik konusunda en iyi örnek; gül yağı alanında bir dünya devi olan Gül Yetiştiricileri Tarımsal Satış Kooperatifleri Birliği’dir (Gülbirlik).
Haber Görseli
Günlük 320 ton gül işleme kapasitesine sahip gül yağı üretimi yapan dört tesiste, piyasa değeri yüksek ürünler üretilmektedir.
DÜNYA GÜL YAĞI İHTİYACININ YÜZDE 60’INI KARŞILIYOR
Türkiye’deki en eski kooperatiflerden birisi olan Gülbirlik, 1954 yılında Isparta’da kurulmuştur. Gülbirlik’in, 6 kooperatif altında çoğu küçük aile işletmelerinden 8 bin çiftçi ortağı bulunmaktadır. Günlük 320 ton gül işleme kapasitesine sahip gül yağı üretimi yapan dört tesiste, piyasa değeri yüksek ürünler üretilmektedir. 4 bin kilogram gülden üretilen 1 kilogram gülyağının fiyatı, 7 bin avrodur. Dünya gül yağı ihtiyacının yüzde 60’ını üreten Gülbirlik, dünyanın en büyük üreticisi ve ihracatçı olarak, yıllık 3 milyon avro ihracat geliri elde etmektedir.
Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) verilerine göre; dünya nüfusunun yüzde 80’inde, özellikle Çin, Japonya ve Afrika ülkelerinde, tıbbi bitkilere dayalı tedaviler yapılmaktadır. Son yıllarda hastalıklar karşısında sentetik ham maddelerden üretilmiş ilaçlar nedeniyle yaşanan ciddi medikal yan etkiler ve ekonomik sorunlar tedavide tekrar doğaya dönülmesine neden olmuştur. İnsanların günlük diyetlerinde metabolizmayı destekleyici bitkisel ürünler olan tıbbi aromatik bitkilere talepleri gittikçe artmaktadır. Ülkemizde de benzer gelişmeler görülmektedir. Mevcut 25 bin eczanede, 22 milyar TL tutarında reçeteli ilaç satılırken, 4 bin medikal market ve 6 bin 500 aktarda 10 milyar TL’lik bitkisel bazlı ürün satılmaktadır. Sadece bu durum bile ülke potansiyelimizi daha önemli hale getirmektedir.
Yakın bir gelecekte tarımın en fazla kazanç getiren sektörü tıbbi ve aromatik bitkiler olacaktır. Gittikçe değer kazanan bu alanda ülkemizin potansiyelinin akıllıca kullanılması, aşırı kullanılarak yok olmasının önlenmesi, destekler ve bilimsel yöntemlerle tarımının geliştirilmesi, dünya piyasalarında rekabet edebilecek kalitede ürün üretilebilmesi hatta bunun mamul maddeye çevrilerek değerinin arttırılabilmesi geleceğimiz açısından kritik öneme sahiptir.