KASIM-ARALIK 2021 / TARIM TEKNOLOJİLERİ

Sürdürülebilir tarım için “Tarımda Dijitalleşme” şart


Fatih COŞKUN    

25.11.2021 


Zirai ve teknik bilgiye erişimde zorlanan, küçük ve orta ölçekli üreticilere hizmet verebilmek amacıyla kurulan bir şirket olan Doktar, sahadan veri toplayan cihazları, toplanan verileri işleyen algoritmaları ve çıkan sonuçları tarımsal paydaşlara ulaştıran uygulamaları geliştirip, tarım sektörünün hizmetine sunuyor. Doktar’ın çalışmalarını kurucusu olan Tanzer Bilgen dergimiz okurları için anlattı.

Doktar olarak tarımda sürdürülebilirlik perspektifine odaklandık ve bilgiye dayalı karar mekanizmasıyla tarımı güçlendiriyoruz. Bu durum başlıbaşına motivasyon mekanizmamız. Mevcut durumda sektörde kararlar deneyime dayalı veriliyor. Örneğin, çiftçi 20 sezondur aynı gübreyi atıyor, zararlılara karşı mücadeleyi senelerdir aynı aylar içinde yapıyor gibi düşünebiliriz. Dünyadaki şartlar sabit kalsa, deneyim işe yarayabilir. Halbuki değişen iklim ve toprak koşulları, çiftçilerin deneyimlerini, onların aleyhine çalışır hale getiriyor. Yani çiftçi tarlasının gerçek ihtiyacı olan aktiviteleri yapmak yerine, ezbere işlerle maliyetlerini artırırken verimini de düşürüyor. Dolayısıyla tarımda kararların bilgiye dayalı alınması, ekonomik ve çevresel anlamda sürdürülebilir tarım yapılmasına olanak sağlıyor.
 
“TARIMI GÜÇLENDİRİYORUZ”
 
Kararların bilgiye dayalı verilebilmesi için, topraktan, havadan ve bitkilerden on binlerce veriyi toplamanız, işlemeniz ve karar önerisi olarak insanlara ya da makinelere geri göndermeniz gerekiyor. Tarımda dijitalleşme de tam burada devreye giriyor. Üzerinde sensörler bulunan istasyonlardan ve uydulardan toplandığınız verileri (yani makinelerin topladığı verileri), özel algoritmalarla işleyip anlamlı bilgilere ve kararlara dönüştürüyorsunuz. Biz de Doktar’da, sahadan veri toplayan cihazları, toplanan verileri işleyen algoritmaları ve çıkan sonuçları tarımsal paydaşlara ulaştıran uygulamaları (akıllı telefon uygulamaları gibi) geliştirip, tarım sektörünün hizmetine sunuyoruz.
 
12 FARKLI ÜLKEYE ÜRÜN VE HİZMET VERİYORUZ 
 
Müşterilerimiz arasında çiftçilerin yanında tarım sektörünün birçok farklı paydaşı da bulunuyor. Gıda işleyicilerinden yerel yönetimlere, finansal kuruluşlardan tarım bakanlıklarına, tohum üreticilerinden gübre üreticilerine kadar birçok farklı oyuncuya dijital tarım hizmetleri sunuyoruz.
 
Ürünlerimiz arasında en çok ilgiyi,   Filiz, dijital tarla sensörü;  Orbit, uydudan bitki sağlığı ve denetim hizmeti;  AgroCares, dijital toprak analiz cihazı ve PestTrapp, dijital böcek tuzağı çekiyor. 2021 itibarıyla Doktar’ın ürün ve hizmetleri 12 farklı ülkede kullanılıyor.
 
ÇİFTÇİLERİN GENÇLEŞMESİ İÇİN SEFERBERLİK BAŞLATMALIYIZ
 
Elimizdeki istatistiklere göre tarımla uğraşan nüfusumuzun büyük bölümü 40 yaşın üzerinde. Hatta 60 yaş ve üzerinde de oldukça fazla sayıda çiftçimiz var. Maalesef buradaki yaşlı nüfus tarımda dijitalleşmenin önünde en önemli engeli oluşturuyor. Yaşlı çiftçiler bir engel çünkü tarımda dijitalleşmenin gerçekleşmesi için ilk önce çiftçilerin dijitalleşmeyi talep etmesi gerekiyor. Yaşlı çiftçileri, dijital dönüşüme ikna etsek bile en iyi ihtimalle sadece 10 sezon daha çalışıp çiftçiliği bırakacaklar. 
 
Oysa ki, Türkiye’nin önünde kocaman bir iklim değişikliği problemi var. Küresel sıcaklık ortalaması 1.5 santigrad derece daha artarsa (ki bence artacak), şu anda Sahra Çölü’ne denk gelen kuru kuşak Akdeniz Havzası’na doğru hareket edecek. Bu da Türkiye’nin çölleşmesi demek. Dolayısıyla kaybedecek bir günümüz bile yok. Tarımda yarından itibaren, yaşlıların yerlerini çocuklarına hatta torunlarına bırakmaları için seferberlik başlatmamız gerektiğine inanıyorum. 
 
Tarımı gençleştirdiğimiz zaman dijital tarım teknolojilerinin çok hızlı bir şekilde yaygınlaştığını da göreceğiz. Dijital tarım, en başında bahsettiğim gibi bilgiye dayalı kararlar alınmasını sağlıyor; bilgiye dayalı kararlar da tarımı sürdürülebilir kılıyor. 
 
Zaten faydalı olduğu ve uygulanması gerektiği tüm dünya tarafından konuşulan dijital tarımın faydalarından tek tek bahsetmeyeceğim. Çünkü dijital tarımın nimetlerinden faydalanabilmemiz için ilk önce dijital dönüşümü tamamlamamız lazım. Tarımda dijital dönüşümü tamamlamak için de çiftçileri gençleştirmemiz lazım. Türkiye’nin tarımını sürdürülebilir kılması için ajandasının başında tarımı gençleştirmek olmalı.

Haber Görseli

İSRAFI ÖNLEMELİ VE SUYU VERİMLİ KULLANMALIYIZ 
 
Sözlerimin sonunda yaptığımız çalışmalar ışığında bazı tespitlerime de değinmek isterim. BM Sürdürülebilir Gıda Sistemleri Ulusal Diyalog Çalıştayı’nda da ortaya konulan "israf" sorununa karşı tedbirler almamız gerekiyor. Dünyada üretilen 4 – 4,5 trilyon dolarlık tarımsal ürünün yaklaşık 1 trilyon dolarlık kısmı israfla heba oluyor. Buna bir son vermemiz lazım. Çünkü aslında israfı önlemek, verimi artırmaktan veya üretim alanlarını genişletmekten çok daha kolay. Konuya odaklanmamız ve tarladan çatala değer zincirinin hangi aşamalarında israfın olduğunu tespit edip, israfa sebep olan problemleri tek tek çözmemiz gerekiyor.
 
Dünyanın ortalama sıcaklığı artarsa zaten Türkiye’ye düşen yağış miktarı Karadeniz dışında yarı yarıya azalacak, barajlarımız dolmayacak, göllerimiz kuruyacak, akiferlerimiz boşalacak. Su yoksa tarım da yok! Böyle düşünebiliriz.
 
O yüzden bugüne dönecek olursak, iklim şartları aynı kalsa bile, bizim üretim yapış şeklimiz sürdürülebilir değil. Özellikle suyu hoyratça kullanıyoruz. Dolayısıyla ilk önce suyu verimli kullanarak, tarım yöntemlerimizde bir takım değişiklikler yapmalıyız.
 
DAMLA SULAMAYA GEÇMEMİZ GEREK
 
Salma sulamaya artık son verip, damla sulamaya geçmeliyiz. Damla sulama,  salma sulamaya göre yüzde 70 su ve enerji tasarrufu sağlar, tarladan veya bahçeden yüzde 40’a kadar daha yüksek verim almamızı sağlar. Sulamayı sadece bitki ihtiyaç duyduğunda ve bitkinin ihtiyacı kadar yapmalıyız. Doğru sulama miktarını belirlemek için tarlalarımıza mutlaka toprak nem sensörleri yerleştirmeliyiz. Toprağımızın organik maddesini yüzde 3’ün üzerinde tutmalıyız. Topraktaki her yüzde 1’lik organik madde artışı dekarda 15 ton fazla su tutulması anlamına geliyor. Kuraklığın etkilerini azaltmak istiyorsak mutlaka toprağımızın organik maddesini yükseltmemiz gerekiyor. Bunun da ilk adımı toprak analizi yaptırmak. Doktar’da tarıma getirdiğimiz kolaylıklardan biri de iki hafta süren toprak analiz sürecini dijital toprak analiz cihazımızla 5 dakikaya indirmek. Toprak analizini artık çiftçinin tarlasında, gözünün önünde yapılır hale getirdik.
 
Aslında konvansiyonel tarımı bırakıp, dijital teknolojilerle desteklenmiş onarıcı tarım yöntemlerini benimsememiz gerekiyor. Onarıcı tarım açısından ülkemizi, gerisinde kaldığımız gelişmiş pazarların seviyesine ve üzerine çıkartabiliriz. Bunu da dijital tarımı talep eden ve kullanan örnek çiftçilerimizle, özellikle genç çiftçilerimizle yapabileceğimizi deneyimliyoruz. Bu sebeple genç çiftçilerimizin sayısının hızlı bir şekilde artmasını umuyoruz.

Sürdürülebilir tarım