OCAK-ŞUBAT 2022 / GÜNDEM

Ünal: “Tarım, milli savunma kadar önemsenecek stratejik bir sektördür”


Müge ÇEVİK    

02.02.2022 


Tarım, insan yaşamı için vazgeçilmez ve her geçen gün değeri daha da çok ortaya çıkan bir faaliyet alanı. Ziraat mühendisleri de bu faaliyetlerin hem insan ve çevre sağlığına uygun hem de sürdürülebilir gerçekleştirilmesi için kilit noktadaki bir meslek grubu. Her yıl 10 Ocak tarihinde kutlanan Dünya Ziraat Mühendisleri Günü de bu meslek mensuplarının anıldığı, aynı zamanda da mesleğe ilişkin sorun ve çözüm önerilerinin tartışıldığı bir gün. Biz de bu önemli gün dolayısıyla Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği Genel Başkanı Mehmet Ali Ünal ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Ziraat mühendisliği ve mesleğin tarihi hakkında bilgi verir misiniz?
İnsanoğlu avcılık ve toplayıcılıkla uğraşırken toprağın üretkenliğini keşfetmesi ile tarımla tanışmıştır. Dünyadaki ziraat mühendisleri tarihini bir kenara bırakırsak, ülkemizde ilk tarım yüksekokulu 1846’da İstanbul Yeşil Köy Ayamama Çiftliğinde kurulmuş, ancak faaliyeti 2 yıl sürmüştür.  1891 yılında Halkalı Ziraat Yüksek Okulu açılmış, 1928 yılına kadar Ziraat Yüksek Mühendisi yetiştirmiştir. Aynı yıl bu okulunun kapanmasıyla meydana gelen boşluğu doldurmak amacıyla 1930 yılında Ankara Yüksek Ziraat Okulu açılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifiyle cumhuriyetin onuncu yılında 30 Ekim 1933 tarihinde Yüksek Ziraat Enstitüsü açılmıştır. Türk tarımını modernleştirmek, sorunları bilimsel açıdan görmek ve çözmek, Türk tarımına hizmet edecek Ziraat Yüksek Mühendisleri yetiştirmek amacıyla kurulan Yüksek Ziraat Enstitüsünde Ziraat, Orman, Veteriner, Tıbbi ilimler ve Ziraat Sanatları Fakülteleri yer almıştır. Bu okulun eğitim ve öğretim sistemi ilk iki yarısında 10 aylık stajla birlikte sekiz yarıyılı yani 4 yıl genel ziraat eğitimidir. 1946 yılında Türkiye’deki üniversitelere yeni bir yapı kazandırılarak İstanbul, İstanbul Teknik ve Ankara Üniversiteleri kurulmuştur. Ziraat ve Veteriner Fakülteleri Ankara Üniversitesine, Orman Fakültesi İstanbul Üniversitesine bağlanmış, Enstitüsü bünyesindeki Tıbbı İlimler Fakültesi Fen Fakültesi, Ziraat Sanatları ise Ziraat Fakültesi ile birleştirilmiştir. 1948 yılında yeni bir disiplinle Ankara Üniversitesi bünyesinde yükseköğrenim hayatına katılan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Türk tarımının gelişmesine önemli katkılarda bulunmuş, ziraat yüksek mühendisi ve bilim adamı yetişmesine katkı yapmıştır. Daha sonra 1955’te Ege, 1967’de Erzurum Atatürk,  1976’da Çukurova ve 19 Mayıs, 1981 Bursa Uludağ, 1982 Konya Selçuk Ziraat Fakülteleri kurulmuştur. Son durum itibarıyla ülkemizde toplam 40 Ziraat Fakültesi (4’ünde henüz eğitim yok) ziraat mühendisleri yetiştirip mezun vermektedir.

Haber Görseli

Birliğiniz ve çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?
Birliğimiz, Türkiye Cumhuriyeti anayasasının başlangıç kısmında belirtilen temel ilkeler doğrultusunda ülke ziraatının ilerlemesi ve gelişmesi için; ilmi, fikri ve tatbiki çalışmalar yapılarak üyelerin sosyal, kültürel, ekonomik ve mesleki gelişimlerini sağlamak ve ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla 29 Nisan 1939 tarihinde Ankara’da kurulmuştur. Türkiye’de kurulan ilk mesleki kuruluş olmak ayrıcalığına sahip Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği 82 yıldır faaliyetlerini aralıksız sürdürmektedir. Bu süre içerisinde yukarıda belirtilen hedefler doğrultusunda ziraat ve ziraat mühendisliği alanında araştırmalar yapmak, ilim adamlarıyla ve konu uzmanlarına tarım ve tarımla ilgili değişik konularda raporlar hazırlatmak, tarımsal konularda görüş belirtmek, tarım işletmelerinin ekonomik ve verimli çalışmaları için öğreticilik ve danışmanlık hizmetleri vermek, ziraat mühendisleri arasında birliği sağlamak, üyelerin eğlenme dinlenme, gezi ve benzeri ihtiyaçlarını gerçekleştirme ve ziraat mühendislerinin mesleki gelişimlerini sağlayacak her türlü eğitim ve imkânlarını hazırlayıp, sağlamak gibi faaliyetleri yürütmüş ve halen yürütmektedir.
 
Ülke tarımına, meslektaşlarımıza ve Türk çiftçisine hizmeti şiar edinen Birliğimiz çok sayıda üyesi ile faaliyetlerini daha geniş kesimlere yaymak azmindedir. Bu amaçla kuruluşundan bu yana Türk Ziraat Haber dergisi ve Ziraat Mühendisliği hakemli dergi yayın hayatına devam etmektedir. TARSEM (Tarımsal Sürekli Eğitim Merkezi) kapsamında, Birlik sohbetleri adı altında fikri ve mesleki sohbetlerimiz dijital ortamdan güncel konularda devam etmektedir. Sohbetler konu uzmanı ilim adamları tarafından verilmektedir. Bu kapsamda genç ziraat mühendisleri ve adaylarına iş hayatına hazırlayacak yetkinlik, girişimcilik eğitimleri de verilmektedir.
 
Ziraat mühendislerinin yaşadıkları en büyük sorunlar ve bunlar için çözüm önerileriniz nelerdir?
Konuya ilk olarak meslek ve mesleki eğitimin durum değerlendirmesi açısından bakılmasında faydası vardır. Türkiye’nin ekonomisi içinde toplam gayri safi hasıla’nın yüzde 7’lik oranına sahip tarımsal ürünlere işleme, değerlendirme, paketleme, tarım sanayi ürünü ve gıdayı da eklediğimizde omurgasını oluşturduğunu söyleyebiliriz. Dünya ile rekabet edebilen, ihracatta önemli bir paya sahip olan bu durumun yanında tarımdaki ve meslekteki sorunlarımızı belirtmek ve çözüm yolları bulmak herkesin sorumluluğundadır. Türkiye’nin bu seviyeyi yakalamasında ziraat mühendislerinin payı büyüktür.  Ancak sayısı 40’ı bulan Ziraat Fakülteleri her yıl 4 bin 500-5 bin mezun vermektedir. Toplam ziraat mühendisi sayısının 120 bin olduğu kayıtlara geçmiştir. Kamuda çalışan 40 bin civarında, özel sektörde çalışan 40-45 bin Ziraat Mühendisi olduğu, işsizziraat mühendislerinin 30 bini geçtiği belirtilmektedir. ziraat mühendisi olup garsonluk, valelik, depoculuk, inşaat işleri vs. yapan meslektaşlarımız vardır. Türkiye’nin, tarım potansiyeli uzmanlık çalışması sonucu 150 bin ziraat mühendisi ihtiyacı olduğu belirtilmektedir. Geçtiğimiz dönemde Ziraat Fakültelerinde ve bazı bölümlerde kontenjanların ya boş kalması ya da doldurulamaması Ziraat Fakültelerinin eğitim programı açısından yeniden değerlendirmesi gereken en önemli konudur. 
 
Mezun olan ziraat mühendislerinin iş hayatına ve girişimciliğe hazır olmaları konusundaki eksiklikler ve uygulamalı programlara yer verilmesi değerlendirilmelidir. Önceki uygulamalarda kamuda çalışacak ziraat mühendisleri TİGEM işletmeleri TAGEM araştırma enstitüsünde hizmet öncesi eğitime (1 yıl 2 yıl) tabi tutulurdu. Çağa uygun ve tarımdaki sektörlere dönük kendine güvenen girişimci, iş hayatına daha hazır mühendisleri yetiştirme konusu ele alınmalıdır. 25 yıllık kamu (TİGEM) 10 yıllık da özel sektör tecrübemle çiftçi çocuğu ziraat mühendislerinin daha başarılı olduklarını tespit ettim. Bu anlamda Ziraat Fakültelerine öğrenci alımında eşik puan veya benzeri kriterler geliştirilmesi de değerlendirmeye alınmalıdır.

Haber Görseli

EN BÜYÜK SORUNUMUZ İŞSİZLİK
Ziraat mühendislerinin en büyük sorunu ilk sırada işsizliktir. İkinci sırada mesleki saygınlık konusunda alt sıralarda olmasıdır. Türkiye’deki tarımın yapısal sorunları konusunda (işletme büyüklüğü, dağınıklık ve parçalılık) miras kanunundaki düzenleme ile mesafe kat edilmiştir. Parçalı ve dağınık arazileri bütün olarak (havza bazında) planlayıp örgütleme ile destekleyerek, yaş ortalaması gittikçe büyüyen çiftçileri gençleştirerek, organize, profesyonel üretime ve pazara dönük geri dönüşle kırsal gelişmeyi takiben ziraat mühendisliği mesleği de saygınlık kazanacak ve işsizlik önlenecektir. Bu konulardaki var olan çalışmaların hayata geçirilmesini temenni ediyoruz. Bu anlamda Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliğini kurumsal bir eğitim yuvası yaparak meslektaşlarımızı desteklemek kararındayız.
 
Günümüzde önemi daha da artan güvenilir gıda ve sağlıklı yaşamla ile ilgili Ziraat Mühendislerinin önemi kuşkusuz çok büyük. Bu çerçevede Ziraat Mühendislerinin güvenilir gıda ilgili rolü ve çalışmaları hakkında neler söylersiniz?
Marketlerde, pazarlarda, raflara ve sofralarımıza kadar gelen tarım ve gıda ürünlerinin güven ve güvenirliği, toplumlarının beslenmesi ve sağlığı açısından çok önemlidir. Bu ürünler üretim işleme, paketleme, depolama, muhafaza işletmelerinde, satış ve pazarlamaya kadar çok önemli süreçlerden geçmektedir. Bu süreçlerin hepsinde ziraat mühendisleri fonksiyonel şekilde yer almaktadır. Bu arada üreticileri ayrı bir şekilde ele almak gerekir. Ürününün hasatından ve satışından sonraki süreç üreticinin dışında gelişmektedir. Depolama, işleme,  paketleme ve pazara sunma sektörün ve piyasaların işidir. Üretici bugün için maliyet enflasyonunun (tarımsal girdiler, gübre, mazot, ilaç, tohum vs.) ağır yükü altındadır. Maliyet enflasyonu yükünü çiftçilerin üstünden mümkün mertebe hafifletmek, üretim sezonu sonucunda maliyet ve kârını karşılayacak gelirden emin olmasını sağlamak gerekir. Bundan sonrası ise depolama, stok, mobil sistemlerle izlenmeli. Piyasalardaki spekülasyonlar “Tarımsal piyasaları izleme ve değerlendirme” kuruluşları ile regüle edilerek kontrol altına alınmalıdır.
 
Üretimden pazara kadar “İyi Tarım Uygulamaları” gibi, kalite yönetimi sistemleri ile izlenmelidir. Bütün bu süreçlerde ziraat mühendisleri ağırlıklı olarak fonksiyonel görev almaktadır.

Haber Görseli

“TÜRKİYE’NİN VAZGEÇİLMEZİ TARIMDIR”
Bu çerçevede ziraat mühendisi olarak yaşanan iklim krizi ve pandemi süreci ile ilgili değerlendirmeniz nelerdir?
İklim bilimcilerin tespitine göre, Türkiye’nin Akdeniz kuşağında yer aldığı için iklim değişikliğinden önemli derecede etkilenen ülkelerden biri olacağı belirtilmektedir. Bazı bölgelerde yağış azlığı (Orta, Güney, Güneydoğu). kuraklık, bazı bölgelerde ise şiddetli yağış, sel ve su baskınları şeklinde olmaktadır. İklim değişikliğinin aynı zamanda su kaynaklarımızın azalmasına sebep olması muhtemeldir. Toprak ve su kaynaklarımızı korumak ve üretimin devamını sağlamak için; tarım havzaları üretim desenleri yeniden gözden geçirilmeli, kuru tarım bölgelerinde kuraklığa dayanıklı tür ve çeşitlere yer verilmelidir. Kuraklığa dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesi için araştırma kuruluşları desteklenerek seferber edilmeli.  Yıllık yağışı 400 mm’nin altında olan bölgelerde nadas zorunlu olmalı. Sulu tarım bölgelerinde ise sudan azami faydayı sağlayacak, su rezervleri (yer üstü ve yer altı) etkin ve tasarrufla kullanılmalı bunun için su rezervlerinden sulama bölgelerine ve tarlaya su nakli kapalı sitemlerle ulaştırılmalı. Sulamada basınçlı sulama sistemlerine dönülmeli. Bu konularda Bakanlığımız da destek sistemleri ve ürün deseni oluşturma çalışmaları yapılmaktadır.
 
Son iki yıldır dünyanın yaşadığı pandemi sürecinde toplumların yaşadıkları, sanayi ve hizmet sektöründe üretimin durması uluslararası ticaretin kısıtlanması tarımı ön plana çıkarmıştır. Bu süreç insan sağlığı ve beslenmenin milli güvenlik kadar stratejik olduğunu gözler önüne sermiştir. “Sanayi mi, hizmet mi, tarım mı?” diye cevap arayan yatırımcılar tarım ve gıda yatırımlarını ön plana almayı tercih haline getirmişlerdir.  Çok şükür uluslararası ticaretin durma noktasına geldiği pandemi ortamında ülkemizde tarım ürünü ve gıda sıkıntısı yaşanmamıştır. Tarımsal üretim ve faaliyetlerimiz devam etmiştir. Yurt içinde tarım ürünleri ve gıda fiyatlarında fiyat artışları zaman zaman yaşanmıştır. Dünya üretim seviyeleri ve stoklardaki düşüşler, Çin, Hindistan gibi nüfusu fazla olan ülkelerin talep artışları dünyadaki gıda fiyatlarını artırmış; ülkemizdeki kuraklığın yarattığı tarım ürünleri üretim seviyelerindeki düşüşler (hububat, yağ bitkileri, yem bitkileri, vs.) ithalat zorunluğunu ve fiyat artışların, getirmiştir. Önümüzdeki süreçte hiç temenni etmediğimiz fiyat artışları küresel stok ve tedarik süreçlerinden dolayı devam edecek gibi görünüyor. 
 
Son söz olarak; Türkiye’nin vazgeçilmezi tarımdır, gıdadır. Milli savunma kadar önemsenecek stratejik bir sektördür. Türkiye gerek tarımsal varlıkları ve insan kaynakları (mühendisleri) gerekse toplum-devlet yapısıyla bu süreçleri dün olduğu gibi başarıyla geçirecektir. Türkiye’nin tarımda, teknolojide dünyanın sayılı ülkesi olması dileklerimle.

ziraat, tarım, ziraat mühendisi,üretim