MART-NİSAN 2022 / GÜNDEM
Suyun hayati önemini hatırlatan gün: Dünya Su Günü
Tüm dünya, her yıl 22 Mart tarihinde Dünya Su Günü etkinliklerine ev sahipliği yapıyor. Dünya Su Günü’nün teması bu yıl Birleşmiş Milletler tarafından “Yer altı Suyunu Görünür Yapmak” olarak belirlendi. Biz de hem bu yılki temanın amacını konuşmak hem de ülkemizdeki su kaynaklarının varlığı ve devamlılığı konularında daha detaylı bilgi edinmek üzere Kırklareli Atatürk Toprak, Su ve Tarımsal Meteoroloji Araştırma Enstitüsü Tarımsal Sulama ve Arazi Islahı Bölümü Başkanı Doç. Dr. Ülviye Çebi ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Her yıl 22 Mart Uluslararası Dünya Su Günü olarak kutlanıyor. Oluşturulması istenilen farkındalıklar konusunda kutlanan bu günün dünyaya etkisi olumlu anlamda nasıl oluyor sizce?
Dünya Su Günü ile ilgili ilk öneri 1992 yılında Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı (UNCED)’nda yapılmıştır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 22 Mart 1993 yılında Dünya Su Günü kararının resmi olarak imzalanmasından sonra her yıl çeşitli konferanslar ve etkinliklerle dünya genelinde kutlanmaktadır. Bu kutlamaların ve etkinliklerin ana amacı tatlı su kaynakçalarının sürdürülebilir yönetimine dikkat çekmektir. Bu bağlamda, “Dünya Su Günü” suyun hayatımızdaki önemini bir kez daha hatırlama ve farkındalık oluşturma adına çok önemli bir etkinliktir.
YER ALTI SUYU GÜVENLİ SUYA ERİŞİM ANLAMINA GELİR
Birleşmiş Milletler tarafından organize edilen bu kutlamalarla her yıl bir tema belirleniyor. 2022 yılının teması “Yeraltı Suyunu Görünür Yapmak” olarak belirlendi. Belirlenen bu temayı biraz açar mısınız?
Gelişmişliğin de göstergesi olan kişi başına su tüketimi günden güne artmaktadır. Bu nedenle de yer altı ve yer üstü su kaynakları zamanla azalmaktadır. Endüstriyel atıklar, tarımda gübre ve ilaç kullanımı, evsel atıklar, yer üstü ve yer altı sularının kalitesini büyük ölçüde yok ederek, sulardaki canlı hayatın yanı sıra toprağı ve çevreyi de olumsuz yönde etkilemektedir. Yer altı suları, ekosistemleri besleme, nehirlerin taban akışını koruma, zemin çökmesi ve deniz suyu girişini önleme gibi özellikleri ile ayrı bir öneme sahiptir. Kurak dönemlerde, barajlarda, göletlerde ve derelerdeki su azalmaları ve kirlenmeleri net bir şekilde görülmekte ve medya gündeminde önemli bir yere sahip olurken, yer altı suyundaki değişimler çoğunlukla göz ardı edilmektedir. Hâlbuki yer altı suları insanoğlu için güvenli suya erişim anlamına gelmektedir.
“Yer altı Suyunu Görünür Yapmak” teması bu yılki Dünya Su Günü etkinliğini daha da anlamlı kılmaktadır. Görünmez kaynağın yenilenebilir miktarının üzerinde kullanılması, kirletilmesi gibi yanlış uygulamalara dikkat çekerek, korunması, etkin yönetimi, öncelikli olarak kullanmamız gereken alternatif yüzey su kaynaklarının daha verimli kullanılmasını teşvik edici unsurlara da dikkat çekilerek farkındalığı arttıracaktır.
Haber Görseli
Doç. Dr. Ülviye Çebİ Kırklareli Atatürk Toprak, Su ve Tarımsal Meteoroloji Araştırma Enstitüsü Tarımsal Sulama ve Arazi Islahı Bölümü Başkanı
Dünyada suya erişim her zaman sorunlu bir konuydu ancak son yıllarda su kaynaklarının da azalmasıyla bu durum hissedilir bir hal aldı. Suyun geleceğini siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yer yüzeyinde en geniş alanları kaplayan su nedeniyle dünya için “Mavi Küre” adı kullanılmaktadır. Fakat, dünyanın yüzde 97,5’nin suyla kaplı olmasına karşın, ancak bu suyun yüzde 2.5’i kullanılabilir durumdadır. Bu kısıtlı miktarın yüzde 2’lik kısmının kutuplarda, 16 km kalınlığında buz kütleleri halinde bulunduğu düşünüldüğünde, suyun sadece yüzde 0.5’lik bölümü kullanılabilir niteliktedir. İnsan faaliyetleri sonucunda, doğal olarak binlerce yıldan beri ekosistemlere hayat veren yer üstü ve yer altı su kaynakları, enerji üretimi, endüstri, içme ve kullanma ile tarımda sulama amaçlı olarak yoğun şekilde tüketilmektedir. Günümüzde; hızlı nüfus artışı, sanayinin gelişmesi, aşırı kentleşme sonucunda ortaya çıkan altyapı eksikliği, artan tarım ve hayvancılık faaliyetleri ile evsel atık su artışı ile plansız yapılan regülasyon çalışmaları çevre kirliliğine sebebiyet vermektedir.
DÜNYA NÜFUSUNUN YÜZDE 30’UNDAN FAZLASI YETERSİZ SU KAYNAKLARI İLE MÜCADELE EDİYOR
Dünya genelinde nüfus yoğunluğu ve temiz su kaynakları her kıtada birbirlerine paralel bir oranda değildir. Bu da dünya nüfusunun yüzde 30’undan fazlasının yetersiz su kaynağı problemiyle mücadele etmesine neden olmaktadır.
Türkiye’deki duruma baktığımızda ise su zengini olmayan bir ülke olarak Türkiye’nin yer üstü suyu 98 milyar metreküp, yer altı suyu 14 milyar metreküp, toplam kullanılabilir su (net) miktarı ise 112 milyar metreküp olarak tespit edilmiştir. Su zengini ülkelerde kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı 10 bin metreküp üzerinde iken, ülkemizde kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı 1.350 (bin 350) metreküp civarındadır. 2040 yılında bu değerin 1120 (bin 120) metreküp, 2050 yılında ise 1069 metreküp (bin 69) olacağı öngörülmektedir. Bu öngörüler su fakiri olmaya aday bir ülke konumunda olduğumuzu göstermektedir. Şu an dünya küresel anlamda su kıtlığı çekmese de pek çok bölgede su sıkıntısı yaşanmakta ve bu bölgelerin sayısı artmaya devam etmektedir. FAO verilerine göre, artan dünya nüfusunun gıda ihtiyaçlarını karşılayabilmek için 2050 yılına kadar mevcut durumdan yüzde 60 daha fazla gıdaya ihtiyaç duyulacaktır. Dünya genelinde tarımın toplam çekilen suyun yüzde 70’ini kullandığı ve üretilen gıdanın her geçen gün arttığı bilinmektedir.
TARIMDA BİLİNÇLİ SULAMA, SU KAYNAKLARININ KORUNMASINDA EN ÖNEMLİ FAKTÖRLERDEN
Suyun en fazla tüketildiği alan tarımsal faaliyet alanları. Buralarda suyun etkin ve doğru kullanımı için hayata geçirilmesi gereken temel ilkeler neler? Su kaynaklarının sürdürülebilirliği için alınacak önlemler neler?
Alansal olarak ülkemiz ortalaması 574 mm yağış almaktadır. Bu miktar bölgelere ve mevsimlere göre farklılık göstermekle birlikte, yılda 450 milyar metreküpe tekabül etmektedir. Buharlaşma, yüzey akış ve toprağa infiltre şeklindeki kayıplardan sonra geriye kana 112 milyar metreküpün 54 milyar metreküpü tüketilmektedir. Bu 54 milyar metreküpün de 40 milyar metreküpü tarımda sulama amaçlı kullanılmaktadır. Günümüzde ekonomik olarak sulanabilen alan 6,5 milyon hektar olup ülkemizin toplam tarım alanlarının yüzde 26’sına tekabül etmektedir. Buna karşın toplam su potansiyelimizin yüzde 74’ü tarımda sulama amaçlı kullanılmaktadır. Bu anlamda suyun, en çok kullanıldığı sektör olan tarımda, bilinçli kullanılması zorunlu hale gelmiştir. Bu bağlamda;
Alınacak önlemlerin en başında özellikle açık su yüzeylerinden, göllerden, nehirlerden, sulama amaçlı iletim kanalları ve salma sulama yüzeylerinden buharlaşmayı en aza indirmek gelmektedir. Tarımsal üretimde kullanılan suyun bu kapsamda özellikle kapalı veya basınçlı sulama sistemleri ile iletimi ve kullanımı büyük önem kazanmaktadır. DSİ tarafından inşa edilerek işletmeye açılan sulama tesislerinin yüzde 77’si açık, yüzde 23’i borulu sistem olup, işletmedeki tesislerden sulanan sahalarda yüzde 70 yüzey sulama, yüzde 17 yağmurlama ve yüzde 13’ünde damla sulama yöntemi uygulanmaktadır.
FAZLA SU MUTLAKA ÇOK VERİM ANLAMINA GELMEZ
Yağmurlama ve yüzey sulamaya göre yaklaşık yüzde 30 ile yüzde 50 arasında su tasarrufu sağlayan ve birim alana enerji girdisini ve maliyetlerini de en aza indirebilen bir yöntem olan damla sulama sistemlerinin bu kapsamda seçimi ve kullanımının teşviki büyük önem taşımaktadır.
Uygun sulama yönteminin seçimi kadar, sulamaların ne zaman yapılmasına ve ne kadar su uygulanmasına dair sorgulamalar, su tasarrufu ve sulama işletmeciliğinde öncelik taşımaktadır. Fazla su mutlaka çok verim anlamına gelmez. Bu soruların yanıtlarını uygulama birimleri ve üreticilerimiz, TAGEM, DSİ ve üniversite iş birliği ile hazırlanan “Türkiye’de Sulanan Bitkilerin Su Tüketim Rehberi” ve “Türkiye'de Yetiştirilen Kültür Bitkilerinin Sulama Teknikleri Rehberi”inden kolaylıkla ulaşabilirler.
Ayrıca, “Türkiye’ de Sulanan Bitkilerin Su Tüketim Rehberi” daha geniş kullanıcı profiline ulaşması için sektörden gelen talep ve öneriler doğrultusunda, Sulama Yönetimi ve Bitki Su Tüketimi Hesaplama Sistemi (TAGEM-SuET) adıyla dijital ortama taşınmıştır. TAGEM-SuET farklı bilimsel yöntemlere göre bitki su tüketimi, sulama suyu ihtiyacı ve kuraklık koşullarını da kapsayan sulama programları ve verim tahminleri gibi hesaplamaları kolaylıkla gerçekleştirebilmektedir. TAGEM-SuET gelecekte sulama sistemlerinin otomasyonunda da kullanılabilir bir mimaride tasarlanmıştır. Bu yönü ile yazılım meteoroloji istasyonlarından ve toprak nem sensörlerinden gelecek veriler ile haberleşerek, sulama işletmeciliğinde gerçek zamanlı planlama ve takip olanağı sunacaktır.
Modern sulamada sulama suyu miktarı, sulama zamanı ve sulama yöntemi kadar sulama suyunun kalitesi de önemlidir. Zira, toprak ne kadar verimli olursa olsun, modern sulama yöntemleri ne kadar iyi kullanılırsa kullanılsın sulamada uygun kaliteli su kullanılmadığı zaman ürün miktarı ve kalitesi düşer, toprakta kısa süre içinde tuzlulaşma-çoraklaşma sorunu başlar. Su kaynaklarının yüzde 74’ünün tarımda kullanımını azaltmak adına alınacak birçok önlemin yanı sıra, arıtılmış atık suların, drenaj sularının, kuyruk sularının, tuzlu suların vb. marjinal olarak ifade edilen suların tarımda kullanılması tatlı su kaynakları üzerindeki baskıyı azaltacaktır.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ SU KAYNAKLARINI OLUMSUZ ETKİLİYOR
Tarımsal sulamanın yanında, çölleşme, erozyon, iklim değişikliği gibi olumsuz etkenler de su kaynaklarının tükenmesini beraberinde getiriyor. Bunların etkilerinin azaltılması için neler yapılabilir, bunlar için uygulanacak ıslah yöntemleri var mı?
İklim değişikliğinin su kaynaklarına etkisi projeksiyon çalışmalarında, ülkemizde ortalama sıcaklıkların artacağı, toplam yağışların azalacağı, don olaylarının azalacağı, toplam kar örtüsünde azalmalar yaşanacağı ve bu durumun yaz aylarında su stresini arttıracağı öngörülmektedir. Bununla birlikte iklim değişikliği su kalitesinin değişmesinde de önemli bir etkendir. Yağışların azalması ve sıcaklık artışına bağlı olarak artan bitki su ihtiyacı tarım sektöründe sulama ihtiyacını arttıracaktır. Bu öngörüler beraberinde su kaynakları üzerindeki baskıların artacağının da habercisi olmaktadır.
ÇELTİKTE DAMLA SULAMA
Atatürk Toprak, Su ve Tarımsal Meteoroloji Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü olarak suyun etkin ve doğru kullanımı, su kaynaklarının sürdürülebilirliği konularında yaptığınız çalışmalar var mı?
Enstitümüzde, 1991 yılından günümüze kadar Bitki Bazlı Sulama Programları ve Bitki Su Tüketimi Belirleme Çalışmaları, Su Kalitesi ve Su Kirliliği Çalışmaları başlıkları altında birçok proje yürütülmüştür. Suyun etkin ve doğru kullanımı kapsamında, bölgemizde yetiştirilen buğday, ayçiçeği, pancar, mısır, çekirdeklik kabak, tütün, çeltik, örtü altında yetiştirilen hıyar ve kıvırcık başsalata bitkileri için sulama programları oluşturulmuş ve bitki su tüketimi-verim ilişkileri ortaya konmuştur.
Bu kapsamda en son yürütülen, 2021 yılında tamamlanan ve Bölgemiz su kaynaklarının sürdürülebilirliği açısından önemli sonuçlar elde edilen projelerimizden biri de “Trakya Koşullarında Çeltik Yetiştiriciliğinde Yüzey altı ve Yüzey üstü Damla Sulama Sistemlerinin Kullanım Olanaklarının Araştırılması”dır. Çeltik tarımında en önemli kısıtlayıcı etmen sulama suyunun sağlanması ve yönetimidir. Bu kapsamda enstitümüzde yürütülen çalışma ile geleneksel tava sulama yöntemi ile yetiştiriciliğinde çok fazla su kullanılan çeltik bitkisi yetiştiriciliğinde damla sulama yöntemlerinin kullanılabileceği, yüzde 70 oranında su tasarrufu sağlandığı ve nispi kar oranın daha yüksek olduğu ortaya konmuştur.
Enstitümüzde yürütülen önemli çalışmalardan biri de “Trakya Bölgesi Su Kaynakları Kalitesi ve Tarımsal Açıdan Kullanılabilirliği”dir. Çalışmada, Kırklareli, Tekirdağ ve Edirne İllerinde mevcut bazı yer altı ve yerüstü su kaynakları incelemeye alınmış olup, suların; sulama suyu uygunluk sınıfları, tarımda kullanılan gübreler ve tarımsal ilaçlarla ne düzeyde kirlendiği ve sanayi atıklarının bölge sularımızda ağır metal ve pestisit kirliliğine neden olup olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca veriler il bazında tematik olarak haritalandırılmıştır.