MART-NİSAN 2022 / AYIN KONUĞU
Alp Kırşan; “Toprak ve tarım çocuklarıma verebileceğim en büyük miras”
Ekranların sevilen yüzü Alp Kırşan, radikal bir karar alarak İstanbul’dan Bodrum’a yerleşti. Şimdilerde çoğumuzun hayalini kurduğu hayatı yaşıyor. Toprakla uğraşıyor, denizlere açılıp balık tutuyor. Alp Kırşan’la yeni hayatıyla ilgili keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Öncellikle çocukluğunuzdan , ailenizden konuşalım istiyorum. Nasıl bir çocukluk geçirdiniz, nerede doğdunuz?
İzmir Karşıyaka’da doğdum. Apartman dairesinde büyüdüm. Fakat her yazımı Dikili, Çandarlı, Eski Foça, Urla, Balıklıova ve Mordoğan gibi tarımın ve balıkçılığın yoğun olduğu bölgelerde geçirirdim. Yani çocukluğum zeytin ağaçları ve enginar tarlaları arasında koşuşturarak geçti.
Oyunculuk ve sunuculuğa adım atmanız Best Model yarışmasıyla mı gerçekleşti? Yoksa oyunculuk, sunuculuk küçüklüğünüzden beri hayaliniz miydi? Hikayenizi biraz açabilir misiniz?
Hiç hayalim olmayan bir sektöre tamamen tesadüf eseri girdim. Ama sonrasında işimi iyi yapmak için hep çalıştım ve belirli bir yere geldiğimi düşünüyorum. Best Model sadece buna öncülük etmiş oldu.
Genç yaşta İstanbul’u terk edip Bodrum’a yerleştiniz. Bu kararı almanızdaki etkenler nelerdi?
İstanbul’dan Bodrum’a yerleşme kararımı 32 yaşımda aldım. Çocukluktan beri azıcık aşım, ağrısız başım rüzgarıyla yaşayan bir insanım. Kendime saygım vardı ve doğanın, denizin keyfini çıkarmak için erken yaşta ‘fabrika İstanbul’u bıraktım. Hayat tek ve dönüşü olmayan bir yol. Bu nedenle vaktim yoktu ve geldim diyebilirim.
Bir dönem mandalina ürettiniz, şimdiler de zeytin üretiyorsunuz ayrıca topraksız tarıma ilgi duymaya başladınız. Tarıma olan bu ilginin kaynağı nedir? Toprak, tarım sizin için ne ifade ediyor?
Eski evimde 800 adet bodrum mandalinası ağacım vardı. Şimdi de zeytin ağaçlarım ve meyve bahçem var. Topraksız tarım üzerine araştırmalar içindeyim. Toprak ve tarım çocuklarıma verebileceğim en büyük miras diye düşünüyorum. Gelecek, teknoloji ve tarımın olacak. Yarın 500 meyve ağacı alacağım ve çocuklarımla birlikte onları tek tek ellerimizle dikeceğiz. Can sularını 3 ve 6 yaşındaki iki oğlum verecek.
Bir üretici olarak hangi zorluklarla karşılaşıyorsunuz? Üretim yapmadan önce herhangi bir eğitim aldınız mı? Bu konuda kendinizi geliştirmek adına neler yapıyorsunuz? Tarım ve Orman Bakanlığından herhangi bir destek aldınız mı?
Herhangi bir zorlukla karşılaşmadım çünkü zeytinin ve meyvenin ticaretini yapmıyorum. Yakınlarıma ve aileme dağıtıyorum. Eğitim almadım, oyunculukta olduğu gibi. Köylülerin yanındayım, iyi dinliyorum, not alıyorum, internetten teyit edip işleme geçiyorum. Tarım ve Orman Bakanlığı Milas İlçe Tarım Müdürü Ali bey bana yol gösteriyor, onu da çok iyi dinliyorum. Vasıtanızla teşekkürlerimi iletmek isterim kendisine.
Toprak arttırılamayan bir unsur ve çeşitli şekillerde topraklarımız kayboluyor. İklim değişikliğinin de düşünürsek topraksız tarımı geleneksel yöntemlere bir alternatif olarak görüyor musunuz?
Topraksız tarım sistemi çok hoşuma gitti ve bana uygun bir tarımsal yöntem olduğunu düşünüyorum açıkçası. Bu konuda örnek olmayı çok isterim. Ailem ile birlikte yapabileceğimiz çok faydalı ve yararlı bir sistem.
Ürünlerinizi nasıl pazarlıyorsunuz? Pazarlama için dijital mecraları kullanıyor musunuz?
Ürünlerimi şimdilik pazarlamıyorum. Çünkü kalabalık bir ailem ve çok sayıda arkadaşım var. Zaten ancak onlara yetişebiliyorum.
BİZ ORGANİK BİR AİLEYİZ
Üretimle bu kadar iç içe biri olarak organik beslenmeye özen gösteriyor musunuz? Eşiniz ve çocuklarınız toprakla, doğayla iç içe olmaktan mutlu mu?
Bahçemde seram var ve şu anda karnabahar, brokoli, soğan ve kara lahana yetiştiriyorum. Eşim Zeynep pazardan başka yerden sebze meyve almaz. Köylerden yumurta toplarız, balığı ben yakalar getiririm zaten. Yani biz organik bir aileyiz.
Balık tutmayı da çok seviyorsunuz. Hatta üzerinden yarışmalar düzenliyorsunuz. Sürdürülebilir avcılık konusunda neler düşünüyorsunuz?
Balık konusunda sanırım en başarılı ünlüyüm(Gülüyor). Tuttuğum balıklara kimse yanaşamaz bile. 12 ay Türkiye’nin bütün denizlerinde arkadaşlarım Ferhat Günay ve Barış Akdolu ile ava çıkıyoruz. Sportif balıkçılık yani ticari değil. Yakaladığımız balığı o an bulunduğumuz yerde yiyor, güzel vakit geçiriyoruz. Kalanları ise ailelerimize götürüyoruz. Sürdürülebilir balıkçılık ile ilgili düşünce ve planlarımı umarım yetkili birine anlatırım buraya yazsam sayfalar yetmez diye düşünüyorum.