MAYIS-HAZİRAN 2018 / AYIN KONUĞU
Mühim olan hastalanmamak
Ercan AKSOY -
Canan YALÇIN SEVER
İbrahim BAĞCI
Çok yakında Milli Botanik Bahçesi Projesi hayata geçiriyor. Söz konusu projenin danışmanlığını yapan, bitkisel tedavileriyle dünyada tanınmış kimyager Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu ile gerçekleştirdiğimiz sohbette hem proje hem bitkisel tedaviler hem de beslenme üzerine konuştuk.
Ülkemiz sahip olduğu coğrafi konumu nedeniyle birçok bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Anavatanı Anadolu olan bazı bitki türleri geçmişte yurt dışına kaçırıldığından bu bitkileri en iyi şekilde korumak ve değerlendirmek her yönden büyük önem taşıyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı da bizim topraklarımıza ait bu endemik türleri korumak adına çok yakında Milli Botanik Bahçesi Projesini hayata geçiriyor. Söz konusu projenin danışmanlığını yapan, bitkisel tedavileriyle dünyada tanınmış kimyager Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu ile gerçekleştirdiğimiz sohbette hem proje hem bitkisel tedaviler hem de beslenme üzerine konuştuk. Tabii kendisinden birkaç bitkisel kür tarifi almadan da gelmedik.
Çocukluğunuzdan, ailenizden söz edebilir misiniz? Bitkilere ve doğaya ilginiz nereden geliyor?
Bitkilere ilgimin temeli çocukluğumda atıldı. Benim çocukluğum Çukurova’da büyük bir narenciye bahçesinde geçti. 5 yaşındayken bahçede çalışan işçilere soruyordum portakal niye turuncu, limon niye sarı diye. Onlar da cevap veremiyorlardı. Halbuki sulayan onlar, budayan onlardı. Ben çok soru sorunca onlar da babama gitmişler ve demişler ki; “Mehmet ağa senin oğlan garip garip sorular soruyor biz cevap veremiyoruz.” Babam geldi bana dedi ki oğlum yakında ilkokula gideceksin sorularına öğretmenine sorarsın. Ben de bunu duyunca çok sevinmiştim. Okula başlamayı iple çekmiştim. Tabi ilkokula başladığımın ilk günü öğretmenime aynı soruyu sordum. Ama öğretmenim bana “önce okuma, yazmayı öğren onları ileri ki sınıflarda öğreneceksin” dedi. Ben öğretmenimin bu cevabından tatmin olmadım ve mutsuz oldum. Sorduğum sorunun cevabını ilkokulu bitirdiğimde de öğrenememiştim. Bu merakla babam beni İstanbul’da Avusturya Lisesine kaydettirdi. Lisedeki biyoloji hocam çok iyi bir insandı, ondan çok şey öğrendim. Biz hazırlık sınıfındayken bir pazar günü İstanbul Yakacık’a götürdüler. Ve orada küçük bir kaplumbağa buldum; cebime koydum; okula getirdim. Yatılı okuyorum bu arada. Bu durumu gören bir arkadaşım da beni müdüre şikayet etti. Biyoloji öğretmenim aynı zamanda okulun müdürüydü. Müdür beni çağırdı ve “Pazartesi mutlaka yanıma uğra” dedi. Beni aldı ve tekrar Yakacık’a götürdü. “Nereden aldıysan o hayvanı yerine bırak, bu tabiata aittir” dedi. Bu olay benim için bir dönüm noktası oldu. Anlayacağınız bu işin kimyasını hep merak ettim. Liseyi bitirdiğimde de kimya okumayı tercih ettim.
İbrahim Saraçoğlu’nun bir günlük beslenme programından söz eder misiniz? Sizin için olmazsa olmaz kürleriniz nelerdir?
Benim bir yıl içerisinde mutlaka uyguladığım birkaç tane kürüm var. Mesela lahana kürünü mutlaka yaparım. Lahananın en dış yapraklarının 2 tanesini 750 ml suda 15 dakika kaynatır bunun suyunu içerim. En az 15 gün boyunca. Bunun faydası nedir? Bir defa kan dolaşımını aktivite ediyor. Toplardamar yetmezliği ile ilgili şikayetlerin giderilmesinde birebirdir. Bir insanın hastalandıktan sonraki tedavi şekliyle hastalanmadan önceki önleyici ve koruyucu tedavi şekli tamamen farklı şeydir. Hastalandıktan sonra işiniz zor. Mühim olan hastalanmamak. Özellikle kadınlarda ve öğretmen hastalığı dediğimiz varisin gelişmesine yatkınlığınız var ise lütfen lahana kürünü ihmal etmeyin. Kan şekerini düşürmek ve uyku apnesi için de bu kürü uygulayabilirsiniz.
Gıdalar üzerinden bazı toksinler alıyoruz. Mesela bir gıda üzerinde ilaç kalıntısı olabilir. Zirai ilaçların kimyasal özellikleri ise yağda çözünmeleridir. Bu ne demek yani terleme veya idrar yoluyla atamazsın dışarı bunları. Yani bunlar yağ dokusunda depolanıyor demektir. İşte vücudunuzu toksinlerden arındırmak için yine lahana kürünü uygulayın. Kadınlarda neden selülit oluşur? Kadınlar kahveyi çok tüketiyor. Kahve yağ depolayan hormonları aktivite eder. Selüliti başka bir nedeni ise az su içilmesidir. Ne kadar az su içerseniz vücudunuzda toksin birikir, yağ hücresi birikir.
KARACİĞER YAĞLANMASINA KARŞI MAYDANOZ-LİMON KÜRÜ
Diğer bir kürüm de maydanoz-limon kürü. Bu kür, karaciğerin yağlanmasının önlenmesinde, karaciğerin bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde yardımcıdır. 15-16 tane maydanozu blenderin içine atın, üstüne tam bir limon sıkın, bir bardak su koyun ve karıştırın. 15 gün boyunca sabah aç karnına için. Bu kürü mutlaka 4 ayda bir yaparım. Bir de iki ayda bir havuç suyu içerim. Taze sıkılmış havuç suyu. Unutkanlığa karşı, beyin fonksiyonlarının sağlıklı çalışabilmesi için yaparım bu kürü. Kış aylarında ise akşamları adaçayı gargarası yapar öyle yatarım. Boğaz enfeksiyonu, faranjite karşı korunmak için.
Geçmişle günümüzü bugünü kıyaslayacak olursak beslenme kültürümüzde neler değişti? Bu değişim bizlere nasıl yansıdı?
Bütün gıdalar değişti. Eskiden ekmek 1 saatte pişerdi. Şimdi ekmek 10 dakikada pişiyor. Bazı uzmanlar diyor ki ekmek yemeyin. Ne kadar yanlış bir şey ekmek yenmez olur mu! Ben ekmeksiz sofraya oturmam. Ama bu sanayi tipi mayalar var. Bunların değişmesi lazım. Vatandaş diyor ki “ne yersem şişiyorum”. Elma yiyor şişiyor, armut yiyor şişiyor. Halbuki elma sindirimi kolaylaştırır. Bu nasıl oluyor peki? Demek ki bazı şeyler değişti. Allah bir ayetinde der ki “Benim nimetlerimi niçin değiştirdiniz. Onlar da derler ki bizler ıslah edicileriz.” Tabiatta da hibrit var. Soğandan sarımsak olmuş, sarımsaktan pırasaya geçilmiş. Bu bir hibrittir. Doğa bunu kendisi yapıyor. Kendi doğal seçimi içerisinde bunu yapıyor. Ama insan zorla yapıyor. Yanlış anlaşılmasın ben hibrite tamamen karşı değilim. Çok kaliteli hibritler de var.
Tuzla ilgili de birçok spekülasyon var bu konuda neler söylemek istersiniz?
Senin Çankırı’nın tuzu dururken, senin Tuz Gölü'nün tuzu dururken, senin gidip yabancının bilmem ne dağlarından bu tuzu bu ülkeye getirmene ne gerek var. Bir de dediler ki Türkiye’deki tuzların içerisinde radyasyon var. Böyle şey olmaz. Bu düpedüz hainliktir. Biz ilkokula giderken yerli malı yurdun malı onu herkes kullanmalı diye öğrettiler. İnsanlar milli ve yerli olsunlar lütfen.
1955 yılında Harvard Üniversitesinden bazı bilim adamları çıktılar dediler ki “domatesin içindeki likopen antioksidandır. Kansere karşı önleyicidir. Havucun içinde betakaroten var. Cildi korur”. Sonra bu açıklamalar üzerine bu bileşenleri koydular kapsülün içine gıda takviyesi diye satmaya başladılar. O dönem binin üzerinde gıda takviyesi çıktı. Bütün dünya üniversiteleri sebzelerdeki, meyvelerdeki, tahıllardaki, baharatlarda ve tıbbi bitkilerdeki sekonder metabolitlerinin hepsini kapsüllere koydular. Sonuçta ne oldu? 2005 yılına gelindiğinde bunların bir işe yaramadığını gördüler. Bu ürünler var ya Amerika’da 70-80 cent Türkiye’de 70 dolar. Domatesin içinde binlerce bileşen var. Hepsi birbiriyle etkileşim içinde. Sadece likopeni çekip alırsanız aynı etkiyi yaratamazsınız. Havuç suyunu içersen unutkanlığa birebir. Ama havucun içinde betakaroteni çekip alıp kapsüle koyup. Al bu etken maddesi dersen. Bu da akciğer kanseri yapar. Bunlar hep kanıtlandı. Omega-3 diye tutturdular. Kalp damar hastalıklarında Omega-3’ün kapsüllerinin hiçbir işe yaramadığı İngiltere’de kanıtlandı. Bunların hepsi tamamen reklam için yapılıyor.
Haber Görseli
Prof. Dr. İbrahim SARAÇOĞLU
ENERJİSİZ YAŞAYABİLİRSİN AMA TOHUMSUZ ASLA
Yakın bir zamanda Ankara’da açılacak Milli Botanik Bahçesi Projesi'nin danışmanlığını yürütüyorsunuz. Bu projeyle ilgili neler söylemek istersiniz?
Yaklaşık olarak 2500 dönüm bir alan üzerinde Milli Botanik Bahçesi. Buraya Anadolu’nun bitki örtüsündeki bütün o biyolojik çeşitliliğin en önemlilerini getireceğiz. Bu meyve ağacı olur, sebze olur, bu baharat olur. Halkımıza, evlatlarımıza göstereceğiz. Kapariden tutun lavantaya kadar. Hepsini görecekler. Avrupa’da onlarca milli botanik bahçesi var. Bizde daha bir tane yok. Burada kurulacak merkezi araştırma laboratuvarıyla Anadolu topraklarının milli bitkilerindeki moleküllerini bulacağız. 81 il ve 81 üniversite kendi illerindeki endemik bitkileri buraya getirecek ve araştıracak. Bu ne demektir? Bu yerli ilaç demektir. Biz bugüne kadar neleri kaptırdık. Çiğdem çiçeğini Fransızlara kaptırdık. Şimdi bunu bütün dünyaya satıyorlar. Laden bitkisini Yunanlılara kaptırdık. Patentlediler. Neden kaptırdık bu bitkileri? Çünkü bunlara karı koca ilaçları dediler. Halbuki Anadolu’da koca karı demek ilim sahibi kadın demektir.
TÜRKİYE’Yİ TIBBİ VE AROMATİK BİTKİLER KALKINDIRACAK
Petrolüm yok, doğalgazım yok diye üzülmeyin. Bu tıbbı bitkiler Türkiye’yi kalkındıracak. Enerjisiz yaşayabilirsin ama tohumsuz asla. Allah her şeyi bol vermiş ama bunun kıymetini bilmek gerek. Yıllarca bizi uyuttular. Bugün Almanya tıbbi bitkilerde 100 milyar avronun üstünde satış yapıyor. Biz napıyoruz. Anadolu’da bir laftır boş duran eşeğe semer vuran çok olur. Sen sahip çıkmazsan gelir elin adamı onu alır, patentler ve satar. Onun için milli botanik bahçesi çok kıymetli bir proje. 1993 yılından beri televizyonlara çıkıyorum. Yüzlerce kür öğrettim. İnsanlar ilaç kullanmıyor bu kürler sayesinde. Böylece bu milletin parası yurt dışına da gitmiyor. Ben ilaçlara karşı mıyım? Asla. Hekim kontrol ve önerileri esastır. Ama Anadolu’nun imkanları Türkiye’den misli misli büyüktür.
Haber Görseli
Ankara Eskişehir yolu üzerinde yer alan Milli Botanik Bahçesi, 2 bin 500 dönüm üzerine kurulu bir bahçe. Yakında açılışı gerçekleştirilecek olan bahçede, herbaryumlar, göletler, böcek müzesi, araştırma laboratuvarları, sera binaları, bitki sarayı gibi yapılar yer alacak. Botanik bahçeyle birlikte ülkemizdeki bitki varlığı muhafaza edilecek, tehlike altındaki bitkiler korunacak, AR-GE çalışmalarıyla bitkilerden her alanda daha fazla yararlanılacak ve biyoçeşitlilik hakkında toplumsal farkındalık oluşturulacak.
İnsanlar size ve kürlerinize güveniyor. Tıbbi ve aromatik bitkiler konusunda bir otoritesiniz. Elde ettiğiniz bu başarıya nasıl ulaştınız? Başarı için gençlere neler tavsiye edersiniz?
Başarıya ulaşmanın sırrı ilimi bilimden ayırt etmektir. Bilim, insanın aklını ve beş duyu organını kullanarak ortaya koyduğu sonuçlardır. Ama asla kesin ve mutlak doğru değildir. Bilim bugünün doğrusudur. Yarın değişir. Yıllarca süt için süt için dediler. Şimdi içmeyin diyorlar. Çünkü midede oluşan helikobakter pilori için Lahana kürünü, vücuttaki toksinleri atmak, toplardamar yetmezliğini ve varislerin oluşmasını önlemek için kullanabilirsiniz. Ankara Eskişehir yolu üzerinde yer alan Milli Botanik Bahçesi, 2 bin 500 dönüm üzerine kurulu bir bahçe. Yakında açılışı gerçekleştirilecek olan bahçede, herbaryumlar, göletler, böcek müzesi, araştırma laboratuvarları, sera binaları, bitki sarayı gibi yapılar yer alacak. Botanik bahçeyle birlikte ülkemizdeki bitki varlığı muhafaza edilecek, tehlike altındaki bitkiler korunacak, AR-GE çalışmalarıyla bitkilerden her alanda daha fazla yararlanılacak ve biyoçeşitlilik hakkında toplumsal farkındalık oluşturulacak. sakıncalı. Bunun en güçlü silahı ise brokoli. Doğada her şeyin çaresi var. 200 gram brokoliyi küçük küçük doğrayın. İki bardak suda ağzı kapalı tencerede 5-6 dakika kaynatın ve bunun suyunu için aç karnına. İlim ise Allah’ındır, mutlak doğrudur. Asla değişmez. Gençler bugün bilgiye aç. Bize atom parçalanamaz diye öğrettiler. Ama atomu parçaladılar. Bunun için ilim kitabı yüce kitaptır. Allah’ın bizi muhatap aldığı kitaptır. Orada Allah bazı kurallar koymuş. Rahman suresinde dengeyi bozmayın diyor. Bu bir emirdir. İşte bu ilimdir. Ekonomik denge, siyasi denge, aile içi denge, biyolojik denge, ekolojik denge. Mesela kan şekerini ölçtürüyorsun. Diyorlar ki 75-100 arasında olacak. Bak o aralıkta bir denge var işte.