MAYIS-HAZİRAN 2022 / ÖZEL HABER

Estetik ve merhametin buluştuğu minyatür yapılar: Kuş Evleri


Murat ÖZKAN    

14.06.2022 


Kuşlar kendi doğalarına bırakıldıklarında, cinslerine göre kendi yuvasını kurabilen canlılardır. Ancak insanların doğada geniş alanlara yayılması, şehirleşmeler gibi nedenlerle tüm canlıların olduğu gibi kuşların da yaşam alanları gittikçe daralmakta. Bu durum insan ve doğanın kesişim noktalarının artmasına da yol açmakta. İnsan ve diğer canlıların bir arada yaşayabileceği çözümler de bu sayede üretilmekte. Kuş evleri, basit anlamıyla kuşların barınması, yuvalaması ve kuluçka süreci için kurulmuş küçük kutu ya da evciklerdir. Kuşların doğal yollarla yaptığı yuvalarına alternatif olarak insan eliyle meydana getirilen yaşam alanlarıdır. Kuş evleri, kuş sarayı, kuş köşkü, güvercinlik, serçe sarayı vb. isimlerle de anılmaktadır.

Atalarımızın inançlarına göre, kuşların uçabilmesi, “Tanrı’ya ulaşmak için ilâhî bir özellik” olarak görülmüş, dolayısıyla insanlar bu hayvanlara korkuyla karışık sevgi ve saygı duymuşlardır. İslamiyet öncesi kullanılan kuş sembolü güç ve kudreti temsil ederdi. İslâm’a göre ise kuş saflık, temizlik, merhamet ve barışın sembolüdür. Bütün bu inanç ve düşüncelerin bir neticesi olarak Türk İslam devletlerinin kuşlara verdikleri önem ve onlara yönelik insanî davranışları, Türk mimarisinde kuş evlerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır.
 
Geleneksel kültürümüzde ekin için tarlaya saçılan buğdayda “Kuşun hakkı” diye bir kavram ortaya vardır. Buğdayı saçan çiftçi, “Biri aşa, biri taşa, biri kuşa” diyerek saçmaktadır. Şehir yaşamında da topluma faydalı olmak için vakıflara dayanan çeşitli tesisler kuran Türkler, “Yeryüzündekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin” hadisinde de belirtildiği gibi, Müslümanlığın merhamet duygusunun bir neticesi olarak hayvanları da korumuşlardır. Bu düşünceden hareketle oluşturdukları kuş evleriyle de mimarimizin bu güzel eserlerini ortaya koymuşlardır.
 
Selçuklu sanatında sıkça çift başlı kartal motifi kullanılması kuşlara verilen önemin göstergelerinden sadece biridir. Kuşlar Türk tarihinde saygı duyulan ve önem verilen canlılar olmaya devam etmiştir. Onların beslenmeleri, su içmeleri, hasta olanlarının tedavi edilmeleri - dünyadaki ilk ve tek leylek hastanesi Bursa’da Gurebahane-i Laklaka ismi ile kurulmuştur- için çeşitli yapılar yapılmıştır. Üsküdar’da bulunan kedi hastanesinden, Beyazıt Camisi’nin avlusundaki güvercin bakım evinden, Müslüman mezarlarına kuşların su içmesi için taşlara oyulan yalaklardan anlaşılacağı üzere hayvanlara yardım ve merhamet etmek kültürümüzün bir parçası olmuştur. Hatta ölen kişilerin miraslarından pay ayrılarak sokak hayvanlarının beslenmesini vasiyet ettiği uygulamalara da rastlanmaktadır. 

Haber Görseli

OSMANLI DÖNEMİNDE KUŞ EVLERİ
 
Osmanlı döneminde de hayvanlara özel bir önem atfediliyordu. Kuşlara olan sevgilerini, evlerinin bir parçası olarak yaptıkları kuş evleriyle ifade etmişlerdir. Bu yönüyle kuş evleri Osmanlı döneminde ince bir zevkin sanata yansıtıldığı minyatür yapılara dönüşmüştür. Merhametin bir sembolü olarak kuş evleri hatta kuş sarayları diyebileceğimiz yapılar 16. yüzyıldan itibaren artmaya başlamıştır. Osmanlı dönemindeki kuş evleri cami, medrese, türbe, ev, köprü, han, köşk, saray, kütüphane, mektep, hazire, bedesten, şifahane, su kemeri, sebil, çeşme gibi yapıların dış cephelerinde karşımıza çıkmaktadır. 
Ancak Osmanlı döneminde yapılan kuş evlerinin diğer medeniyetlerden farklı olarak herhangi bir fayda sağlamak amacıyla yapılmadığı karşımıza çıkmaktadır. Bu yapılardaki ana amaç kuşların barınmasıdır. Diğer medeniyetlerde bu ve benzeri yapıların inşa edilmesinde kimi zaman tarım için gübre elde edilmesi, kimi zaman tüketim veya avcılık amaçlı kullanılabilmeleri gibi nedenler bulunmaktadır. 
 
Osmanlı dönemindeki kuş evleri sadece işlevsel olmakla kalmayıp, birbirinden zarif tekniklerle inşa edilmeleri nedeniyle de estetik gözükmektedirler. Tek katlı, tek gözlü olanların yanında,  birkaç katlı ve gözlü olanları da vardır. Çok katlı olanlar arasında saray, câmi şeklinde inşa edilenler de vardır. Kuş evlerinin yapımı genelde iki şekildir: İlkinde, duvara oyularak veya kemer şeklinde bir boşluk bırakılarak oluşturulan kuş evleri genelde sade inşa edilmişlerdir. Daha sonraları bu tip yapılara kuşların daha rahat girip çıkabilmeleri ve yağmurdan korunabilmesi için saçaklar da eklenmiştir. Kuş evlerinin ikinci yapım şeklinde ise, duvara sonradan monte edilen yapılar karşımıza çıkmaktadır. Bu eserler bazen iki veya üç katlı olurken, cami veya minarelerin küçük minyatürlerinde de rastlanmaktadır. Bu yapılar dışa taşmalı yani cumbalıdırlar. Kapı ve pencere detaylarına ihtimam edilen kuş evleri, çatı, kubbe, tonoz ile taçlandırılır.
 

Haber Görseli

KUŞ EVLERİNİN İNCELİKLİ YAPILARI
 
Öncelikle bu yapılar yapılırken günlük yaşamda sıkça kullanılan yapıların yani insanların kullandıkları yapıların cephelerinde yapılmışlardır. Kuş evleri ağırlıklı olarak güneş ışığını en fazla alan ve rüzgardan korunan güney cephelerinde yer almışlardır. İnsanların ve hayvanların erişemeyeceği şekilde, yerden oldukça yükseğe inşa edilmişlerdir. Ku şevlerinin kapı ve pencerelerinin küçük olması onları kedi, köpek gibi hayvanlar ile yırtıcı kuşlardan da korumaktadır. Bu yapılış tarzıyla mühendislik bilgisinin en yetkin şekilde kullanılması ön plana çıkmaktadır. Yuva girişlerinde kuşların tünemelerine imkan veren çıkıntı olması dışkılarının yapıya değmesine de engel olmaktadır. Kuşların dışarıyı rahatça seyredebilmeleri yuvaya daha kolay girip çıkabilmelerini sağlamaktadır.
 
Kuş evlerinde yaşayan kuşlar genelde göç etmeyen kuşlardır. Bunlar, serçe, güvercin, kumru, kırlangıç, üveyik, bülbül gibi günümüzde de şehirlerde sıkça gördüğümüz hayvanlardır. Millet olarak kuşları tutma gibi bir alışkanlığımız olmadığından; aksine kuş azat etme, bir nevi sadaka olarak kabul görülmektedir.
Klasik Osmanlı döneminde yapılan kuş evleri, çoğunlukla ahşap ev şeklinde olup, bindirme çift katlı ve cumbalı oluşlarıyla dikkati çekmektedirler. Sade ve gösterişli olmayan yuvalardır. İstanbul’da yer alan kuş evlerinin en eski olanları 16. Yüzyıla dek uzanırken Mimar Sinan’ın yapılarında da yer alırlar. 16. Yüzyıl İstanbul’unda kuş evi çeşitliğinde de artış olmuştur. 
 
İSTANBUL’DA NERELERDE GÖREBİLİRSİNİZ?
 
18. yüzyıl Lale Devri (1718–1730) ve sonraki dönemler en fazla kuş evinin yapıldığı dönemlerdir. 16. ve 17. Yüzyıllarda daha sade ve basit yapılagelen kuş evleri, 18. Yüzyıldan itibaren özellikle Lale Devri ve batı sanat üslûplarının Türk sanatını etkilemesi sonucu daha zarif ve gösterişli yapılar geliştirilmeye başlanmıştır. Kuş evlerinin en parlak devri olarak kabul edilebilecek bu dönemde en çok yapı, doğal olarak başkent olan İstanbul’da bulunurken, en fazla kuş evi yapılan ilçeleri ise Fatih, Eyüp ve Üsküdar olmuştur. 18. yüzyıl ortalarında inşa edilen Üsküdar Ayazma Camisi bu konuda zengin örnekler vermektedir. Aslında camiiler, İstanbul’da en yoğun kuş evi örneğini bulabileceğimiz yapı tipinin başında gelir. İstanbul'daki kuş evi örneklerini Sultan Üçüncü Mustafa Türbesi, Üsküdar Valide Sultan Camii, Kara Mustafa Paşa Medresesi, Topkapı Sarayı Darphane- i Amire, Seyyid Hasan Paşa Medresesi, Ragıb Paşa Mektebi, Sultan 1. Mahmud Mektebi, Laleli Camii, Taksim Maksemi, Eminönü Yeni Cami, Eyüp Sultan Camii, Bali Paşa Camii gibi eserlerde görmek mümkündür. Diğer yapılardaki uygulamalara gelince; Mısır Çarşısında, Taksim Maksem’de, bazı dükkânlarda, imaret, kütüphane, sıbyan mektebi, saray ve darphane gibi yapı tiplerinde de her iki tipe giren kuş evlerine rastlanır. Lale Devri sonrasındaki kuş evlerine kuş sarayları denilmesinin sebebi estetik kaygının biraz daha ön plana çıkmasıdır. 
 
Kuş evi yapımı Osmanlı Devletinde İstanbul dışında, Anadolu ve Balkanların çeşitli yerlerinde de görülmektedir. Özellikle eski Osmanlı Devleti başkentleri Bursa ve Edirne olmak üzere Kastamonu, Amasya, Kayseri, Nevşehir, Tokat, Zile, Mardin, Şanlıurfa, Bolu, Niğde, Doğu Bayezid, Sivas, Milas, Safranbolu, Beypazarı ve Aydın gibi yerleşim yerlerinde de buna benzer örnekler karşımıza çıkmaktadır. Türkiye sınırları dışında kalan Osmanlı yerleşimleri Filibe, Selanik ve Kavala’da da kuş evleri örnekleri görülmektedir.

Haber Görseli

KUŞ EVLERİNDE SANATIN İZLERİ
 
Kuş evlerinin yapımında estetik beğeninin yüksek olması bizi aldatmamalıdır. Bu yapılar aslında topluma mal olmuş yapılardır. Osmanlı coğrafyasında yalnızca Müslüman yapılarında değil havra ve kiliselerde de kuş evlerine rastlamak mümkündür. Ancak bu gayrimüslimlerdeki kuş evleri daha çok İstanbul’un fethinden sonra yapılan yapılarda görülmektedir.
 
Kuş evleri üzerinde yer aldıkları yapının malzemesi olan taş, tuğla veya ahşaptan yapılmaktadır. Küçük ölçekli ev veya köşk benzeri mimari yapı gibi tasarlanmış olanları tuğla, küfeki taşı, mermer, sıva veya karışık malzemeyle inşa edilirdi. Seçilen malzemeye bağlı olarak oyma, çatma, delik işi, kaplama, sıvama vb. gibi teknikler uygulanmıştır. Kuş evleri ustasının yeteneğini, becerisini, sanatının zarafetini ve işçilikte ulaştığı düzeyi göstermektedir. Mimari özellikleri bakımından ince bir işçiliğin, sanatın ve zevkin bütünlüğü eserlerde görünmektedir. 
 
En çok kuş evi ahşaptan yapılmıştır. Sağlam durumda olanlar olmakla birlikte, çoğunun çürüdüğü ya da üzerinde yer aldıkları yapılarla birlikte yandığı kabul edilmektedir. Kuş evleri günümüzde bakımsızlık, elverişsiz çevre koşulları, biriken gübrelerin temizlenmemesi, su giderlerinin tıkanması vb. nedenlerle zaman içinde çatlama, kırılma ve dökülmeler sonucu kullanılamaz olmuştur. Kuş evlerinin korunmaları için bulundukları ortam, yapım malzemeleri, bozulma nedenlerine uygun çözümler üretilmelidir. 
 
Bununla birlikte, günümüzde kuş besleme ve kuş evleri geleneğinin bir parça da olsa sürdürülme çabasının devam ettirildiğini görürüz. Eskiden yapıların cephelerinde yer alan ve mimari ile ilişkili bir eleman olan kuş evleri, günümüzde yaygın olarak sanatsal ve dekoratif amaçlı objeler şeklinde tasarlanmaktadır. Kuşlar ile insanların gündelik hayattaki birlikteliğinin sembolü olan kuş evlerinin günümüzde de uygulanmasını yaygınlaştırmak için kullanılan yapı tekniğine paralel olarak yeni çözümler getirilmelidir.  Günümüzde belediyeler, bazı kamu kuruluşları, üniversiteler ve kimi sivil toplum örgütleri, genelde ahşaptan yapılan ev mimarili kuş evlerini park ve bahçelere, bazı ormanlık alanlara yerleştirmektedirler. Aynı zamanda Tarım ve Orman Bakanlığınca kışın zor geçtiği coğrafyalarda hayvanların aç kalmaması için yemleme çalışmaları da örnek verilebilir.  Ayrıca şehirlerimizin eski camii avluları ve meydanlarında da güvercinleri yemle besleme geleneği devam ettirilmektedir.
 
Geleneksel kuş evlerini İstanbul’da yaşıyorsanız veya yolunuz bir şekilde İstanbul’a düşerse mutlaka ziyaret etmelisiniz. Ancak yapılış amaçlarına ve kuşların doğalarına aykırı hareket edilmemesinde fayda görülmektedir. 
 
Kaynakça:
 
Bektaş, C. (2003). Kuş Evleri (Bird - Houses), İstanbul: Literatür Yayıncılık.
 
Çolak, İ. (2019). “Osmanlı Zamanının Mutlu Hayvanları”, Zafer Dergisi - Bilim Araştırma Kültür Sanat Dergisi, Şubat, Sayı 506
Müderrisoğlu, F. (2009). 
 
“Kuşevleri”, Şefkat Estetiği Kuşevleri, ed. Mehmet Aycı, İstanbul: Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları

kusevleri osmanli cami kussarayi serce