MAYIS-HAZİRAN 2018 / ÖZEL HABER

Dünyanın en eski mesleklerinden ve en itibarlı işi: çiftçilik


Bülent GÜLÇUBUK    

15.05.2018 


14 Mayıs 1946, Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu'nun (IFAB) kuruluş tarihidir. Federasyonun kuruluş günü olan 14 Mayıs, bütün dünyada “Dünya Çiftçiler Günü” olarak kutlanıyor. Buradaki temel amaç “çiftçilik” mesleğine ve “çiftçi”lere yönelik konulara, sorunlara dikkat çekmek ve tarımın önemini gündemde tutmaktır. Ve bu tarihte gerçekleştirilen faaliyetlerle; tarımsal üretim yaparak, insanlığın ihtiyaç duyduğu gıda üretimini gerçekleştiren “çiftçilik” mesleğinin toplum için taşıdığı önemin ortaya konulması ve tarımın dolayısı ile çiftçilik mesleğinin sorunlarına kamuoyunun dikkatlerinin çekilmesi hedeflenmektedir.

Şu bilinmelidir ki dünyada milyarlarca insanın yaşamı çiftçilerin yaptıklarına bağımlıdır. Gelecek 25-30 yıl içinde 9 milyara ulaşması beklenen nüfusun beslenmesi için, geçen 10 bin yılın toplamından daha fazla gıda üretimine ihtiyaç duyulacaktır. Çiftçilik hem bir yaşam biçimi hem de bir meslektir. Dünyada halen milyarlarca insan çiftçilikle, tarımla hayatını kazanıyor. Özellikle kırsal kesimde tarım yapılıyor. Tarımla ilgilenen, üretimde bulunan insanlara “çiftçi” deniyor. Tarihin en eski mesleklerinden olan çiftçilik insanlık tarihi kadar eskidir denilebilir. Evet, çiftçilik dünyanın en eski mesleklerinden biridir. 12 bin yıl önce verimli Orta Doğu topraklarında başlayan çiftçilik, daha sonraları dünyanın farklı bölgelerinde birbirlerinden bağımsız olarak ortaya çıkmıştır. Her bölgede keşfedilen çiftçilik türü farklıydı. Çiftçiliğin türü, boyutu büyük ölçüde yerel bitkiler ve hayvanlar tarafından belirlenmiştir. Örneğin; Ortadoğu'da arpa, buğday, koyun ve keçi, Meksika'da mısır, Çin'de pirinç, Sahra-altı Afrika' da darı ve büyükbaş hayvancılık biçiminde ortaya çıkmıştır. İşte, bu dönemlerden sonra çiftçilik artık insanoğlunun vazgeçemeyeceği yegâne meslek olmuştur. İnsanların doyurulması, beslenmesi, biyolojik çeşitliliğin korunması gibi işlevlerinden dolayı da çiftçilik dünyanın en itibarlı ve onurlu işi olmuştur ve bu böyle de devam etmektedir. İnsanların beslenme ihtiyacı beraberinde gıdaya ve farklı ölçeklerde de olsa onu üreten çiftçiliğe ihtiyacını da artırmaktadır.

Dünyada tarım ve gıda giderek daha fazla dikkat çekmeye başladı. Küresel iklim değişiklikleri, hızlı nüfus artışı, yetersiz gıda üretimi ve dengesiz paylaşımı, artan yoksulluk ve de azalan küçük işletmeler insanoğlunu ve hangi kategoride olursa olsun tüm ülkeleri endişelendirmeye başladı. Çünkü insanı insan yapan dört temel gereksiniminden en şiddetlisi olan beslenme gereksinimi, tarım olmaksızın karşılanamıyor, tarım da çiftçi olmaksızın yapılamıyor ve/veya sürdürülebilir ve kalıcı olamıyor. Sanayi, hizmetler, turizm sektörleri istediği kadar büyüsün, şişsin karın doyurmuyor. Çünkü tarımsal yetersizlikler diğer sektörlerle ikame edilemiyor. Yani insanların karnını tarım ürünleri dışındaki metalarla doyurmanın olanağı yok. Gelecek yüzyıllara, toprağına sahip çıkan koruyan ülkeler daha güvenli bir ortamda geçeceklerdir. İşte bunun için çiftçiliğe, çiftçilik mesleğine önem veren ülkeler, bunu yaşatan ülkeler gıda güvencesi ve toprak-su kaynaklarının, biyolojik çeşitliliğin koruması açısından geleceğe daha güven içinde bakıyorlar. Burada da ana aktör olarak çiftçiyi görmektedirler.

Türkiye’de kır nüfusu azalıyor, tarımsal işletme sayısı azalıyor. Kırsalda kendi kendine yetebilen insanlar artık kentlerde dezavantajlı grupların önde gelenleri arasına giriyor. İşte, burada tarım ve çiftçilik mesleği belirleyici unsurlardan biri olarak belirmektedir. Çiftçilik tarımın yapı taşlarındandır. Bu ülkemiz için de böyledir, dünya için de. Çiftçilik hangi düzey ve koşulda olursa olsun gerçek bir üretim faaliyetidir, hayata tutunma yolu ve iş kapısıdır.

NEDEN ÇİFTÇİLİK?

Çiftçilik, dünyanın en eski mesleklerinden biri olması nedeniyle, tarımsal üretimde ve doğal varlıkların korunmasında sürdürülebilirliğin ve kırsal kalkınmanın etkin bir parçası olma özelliğini de korumaktadır. Şu bilinmelidir ki; çiftçilik bir hobi değildir. Çiftçilik tarımın yapı taşlarındandır. Bu ülkemiz için de böyledir, dünya için de. Çiftçilik hangi düzey ve koşulda olursa olsun gerçek bir üretim faaliyetidir, hayata tutunma yolu ve iş kapısıdır. Bundan hareketle; var olan koşullar altında tarımsal üretimden vazgeçmeyen ve tarım ile bağlantılı olarak gerçekleştirilen faaliyetlerin tamamı çiftçilik ve bu işi yapan da “çiftçi” olarak tanımlanır. Yeryüzünde milyarlarca insanın gelir ve geçim kaynağı olması, doğal varlıkları kullanması, gıda üretimi gibi unsurlar nedeniyle “çiftçilik” şarttır ve bunu gerçekleştiren “çiftçi” ler de en onurlu mesleğin sahibidirler.

Fotoğraf Galerisi

Ana hatları ile çiftçilik;
• Ulusal ve küresel gıda güvencesi ve gıda güvenliği için önemlidir.
• Çiftçilik doğal varlıkların sürdürülebilir kullanımı ve korunması için önemlidir.
• Milyarlarca, milyonlarca insana iş ve aş sağlaması için önemlidir.
• Yoksul nüfusun tutunabilirliği için önemlidir.
• Özellikle küçük ölçekli çiftçilik, sosyal korumaya ve toplumların refahına yönelik politikalarla desteklendiğinde, kırsal ekonomilerin canlanması için önemlidir.
• Çiftçilik geleneksel gıda ürünlerinin korunmasına yardımcı olurken, aynı zamanda dengeli beslenmeye, dünyada tarımsal çeşitliliğin korunmasına katkıda bulunduğu için önemlidir.
• Çiftçilik diğer sektörlere göre daha düşük sermayelerle istihdam sağlaması ve geçimlik sunması nedeniyle önemlidir.
• Özelikle gelişmekte olan ülkelerde çiftçilik; yerel kültürün korunması, hayvanıyla, toprağıyla bir aidiyet duygusu yaşatması açısından önemlidir.
• Çiftçilik kadınların kırsal alanda çalışma hayatına katılımında, kendi kararlarında söz sahibi olmalarında, statülerinin yükselmesinde ve özgüven kazanmalarında da önemlidir.

TÜRKİYE’DE ÇALIŞAN HER 5 KİŞİDEN BİRİ TARIMDA İSTİHDAM EDİLİYOR

Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde gıda üretimi için çiftçilik, tarımın en etkin unsurlarından biridir. Çiftçiliğin ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde ulusal düzeyde başarılı bir şekilde geliştirilmesi; tarımsal ve ekolojik koşullar, çevre politikaları, pazara erişim, arazi ve doğal kaynaklara erişim, teknoloji ve doğal kaynaklara erişim, demografik, ekonomik ve sosyokültürel koşullar, uzmanlık alanlarında eğitim olanaklarına erişim gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Bunun için kırsallık, yerellik önem taşımaktadır. Bunların sağlanması çiftçilik mesleğinin kuşaklararası aktarımı için önemlidir.
Türkiye yaklaşık 3 milyon çiftçinin ev sahibi durumunda. İşgücü piyasasında çalışan beş kişiden biri tarım ile geçimini sağlamaktadır. Türkiye sanayisi, tarımsal maddeleri ham madde olarak kullanmakta, tarım sanayinin gelişimini desteklemektedir. Çiftçilik ile uğraşanlar bir yandan kendi istihdamlarını kendi yaratırken, bir yandan da tarımsal üretime, gıda güvencesine, kırsal yaşamın sürdürülebilirliğine katkıda bulunmaktadır. Türkiye'de kırsal nüfusun payı ve istihdamda tarım sektörünün payı zaman içerisinde azalmakla beraber önemini muhafaza etmektedir. 1990 yılında Türkiye'de istihdam edilenlerin yüzde 46'sı tarım sektöründe çalışırken, günümüzde yaklaşık yüzde 20'si tarım sektöründe çalışmaktadır. İstihdamda tarım sektörünün payı son 25 yılda yüzde 50’den fazla azalmasına rağmen, hala çalışan 5 kişiden biri tarım sektöründe istihdam edilmektedir. Bu şunu ortaya koymaktadır; ülke nüfusu kırsal alanda refahın, yaşam koşullarının iyileşmesi ile daha fazla üretime katkıda bulunabilecek ve gıda güvencesi açısından önemli bir avantaj oluşturmaktadır. Yani, çiftçilik ülkemiz için önemli bir kazanç olarak belirmektedir.

ÇİFTÇİLİK EKONOMİ-POLİTİK ÖNCELİKLER ARASINDA İLK SIRADA YER ALIYOR

Çiftçilik sosyo-ekonomik, çevresel ve kültürel bakımdan ülkeler açısından stratejik öneme sahiptir. Kentlerde sınırlı istihdam alanı oluşumu, işsizlik ve gelecek kaygısı, giderek azalan tarım alanları ülkemiz için çiftçiliği ekonomi-politik öncelikler arasında ilk sırada yer alma durumunu ortaya koymaktadır. Türkiye’de çiftçiler zor koşullarda da olsa özveri ile mesleklerini yürütmekte ve toplumun beslenmesine, ekonominin çarklarının dönmesine katkıda bulunmaktadır. Çiftçiler açısından en önemli konu bulundukları yerde gelir ve geçim ortamını yakalamak ve bunu geliştirmektir. Çünkü Türkiye tarımını karakterize eden en önemli özelliklerden ikisi; küçük işletmelerin (100 dekardan küçük) baskın olması ve parçalılıktır. Bu durum ekonomik açıdan çiftçileri etkilemektedir. Yine çiftçilerin gelirinin artırılması kırsalda tarım dışı istihdam alanlarının yaratılmasına, tarıma dayalı sanayi ile kırsal sanayinin kırsalda yaygınlaşmasına, çiftçilerin örgütlenmesine büyük ölçüde bağlıdır.

Haber Görseli

ÇİFTÇİ KENDİ ÖLÇÜSÜNDE YENİLİKLERE AÇIK

Çiftçiler açısından bir diğer önemli konu ise kırsal alanın sahip olduğu alt ve üst yapı hizmetleridir. Özellikle genç nüfusun tarımda durması, tutunabilmesi açısından bu önemlidir. Kırsalda çiftçilik yapmak isteyen ama başta eğitim olmak üzere temel hizmetlere erişimde zorluklar yaşayan gençler göç eğilimini hep korumaktadır. Bu nedenle entegre kırsal kalkınma politikalarının uygulanması hem çiftçiliğin sürdürülebilirliği ve hem de genç nüfusun tarımda kalması için önemlidir. Şunu burada vurgulamak gerekir ki; kentlerdeki kadar olmasa da kırsalda yaşayanlar da artık teknolojiyi çabuk benimsemekte ve olanakları ölçüsünde, ekonomik bulduğu sürece de bunu kullanmaktadır. Çiftçi kendi rasyonalitesi ölçüsünde yeniliklere açık olup, bunu üretime ve yaşamına aktarabilmektedir. Bunu ülke olarak bir fırsat olarak değerlendirebiliriz.

ÇİFTÇİLİK BİR MESLEK OLARAK ALGILANMIYOR

Ne yazık ki çiftçilik ülkemizde eğitim, bilgi, birikim ve beceri gerektirmeyen bir uğraş gibi görünmektedir. Kamuoyundaki algı şudur; herkes çiftçi olabilir. Çiftçilik bir meslek olarak da görülmediğinden neredeyse herkes için iyi bir hobi alanı olarak görülmektedir. Oysa gerçek böyle değildir ve de olmamalıdır. Her mesleğin, işin kendine özgü zorlukları var. Ancak risklere açık, canlı varlıklarla ve doğal şartların belirsizliğinde yapılan çiftçilik daha farklı zorluklar içermektedir. Şöyle ki; iklim faktörleri, doğal varlıklar, yararlı-zararlı tüm canlılar, felaketler bazen fırsat, bazen tehdittir. Çiftçilik aynı zamanda yakınlarında üretimde bulunan çiftçileri de dikkate almayı gerektiren bir meslektir. Bir çiftçinin yanlış uygulamaları kendisi kadar yakınlarındaki diğer çiftçiler açısından da risk yaratabilir.

ÇİFTÇİLİĞİN GELECEĞİ

Tarımın modernleşmesi ve hızlı kentleşme olgusu, kırda yaşamını devam ettiremeyen ailelerin kente göçü ve tarımdan kopmasını beraberinde getiriyor. Hızlı kentleşme, istihdamın kırsalda sınırlı büyümesi veya büyümemesi, yasal düzenlemeler artık kırdakileri kırda tutmaya yetmiyor. Nüfusun kırsalda tutunamaması gıda güvencesi ve insanlık için ciddi sorunlar ortaya koymaktadır. Burada öncelikle gıda politikaları önemlidir. Milyonlarca çiftçiyi yerinde tutabilmek ve işlerini devam ettirmek öncelikli politika alanı olmak durumundadır.

Çiftçilik ülkemizin üstün olduğu bir alandır. Geleneksel tarımın korunmasında ve yaşatılmasında, kırsal yaşamın sürdürülebilirliğinde, biyolojik çeşitliliğin korunmasında, gıda güvencesinin sağlanmasında, doğal kaynakların sürdürülebilir korunmasında çiftçilik, ülkemiz için olduğu kadar dünya için de önemlidir. Ayrıca, yerel-kırsal ekonomilerin canlanmasında, kırdan kente göçün azaltılmasında, yerel kültürün gelecek kuşaklara aktarılmasında da çiftçilik önemli birer potansiyeldir. Son söz olarak Türkiye geleceği kurgulamak, çiftçiliği yaşatmak, gelecek kuşaklara aktarmak ve sürdürülebilir kılmak için; gençlere, kadınlara, yetişkinlere, teknoloji kullanımına, kırsal işletmelere, örgütlenmeye, yatırım desteğine, sosyal sermayenin geliştirilmesine yönelik alanlarda strateji geliştirmek durumundadır.