TEMMUZ-AĞUSTOS 2022 / RÖPORTAJ

Muzun kitabını yazdı


Sema ÖZAY    

15.08.2022 


Bünyamin Kozak. Ziraat yüksek mühendisi, muz yetiştiricisi, muz danışmanı, gübre bayii, sigorta acentesi. Mesleğine ve muza aşık. Öyle bir aşk ki Anamur muzuna yön veren Bünyamin Kozak'ın hayatı “Muz Sevdası” adıyla kitap olmuş. Azim, sevgi, kararlılık ve fedakarlıkla bezeli, adım adım 30 yılı bulan muz yolculuğunda, en iyisini yapmak için ülke ülke dolaşıp araştırmalar yapmış, öğrendiklerini denemiş, çiftçilere anlatmış ve muz tarımının çağın üst standartlarına ulaşmasına öncülük etmiş. Çalışkanlığı ile üretim ve memleket sevgisinin örneği olan Kozak, başarı öyküsünü, hedeflerini, muz yetiştiriciliğini ve üreticilerin isteklerini dergimize anlattı.

Bünyamin Kozak kimdir, sizi tanıyabilir miyiz?
 
1962 yılında Burdur’da doğdum. Kendimi bildim  bileli tarımın içindeyim. Hem üretim aşamasında çalıştım,  hem de semt pazarlarında ürettiğimiz sebze ve meyvelerin satışını yaptım. 1984 yılında Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesini bitirdim. Aynı yıl yüksek lisansa ve ayrıca yabancı bir ilaç firmasında çalışmaya başladım. 1986 yılında evlendim. Ardından  Tarım Bakanlığı’nın açtığı yazılı ve sözlü sınavı kazanarak Niğde İl Müdürlüğünde göreve başladım. 1994 yılında Anamur’a tayin oldum.
 
Muzla tanışmam bu tarihten sonra başladı. 1999 yılında muz üzerine yaptığım araştırma ve uygulamaları kitap haline getirdim. 15 yıl boyunca düzenli olarak her ay 1500 adet muz bülteni hazırlayıp Anamur, Bozyazı, Alanya ve Gazipaşa ilçelerinde ücretsiz olarak muz üreticilerine ulaştırdım. 25 yıllık memurluk hayatımda 1 valilik, 1 kaymakamlık takdiri, 2 yıl olumlu sicilden terfi aldım. Çalışmalarımdan dolayı Ziraat Mühendisleri Odasından “Teşvik Ödülü” aldım. 2003 yılında kitabımın genişletilmiş ikinci baskısı, 2008 yılında da Tarım Bakanlığının talebi üzerine 3. baskıyı hazırladım ve son olarak 2020 yılında genişletilmiş 4. baskıyı yayınladım. Bu baskı benim muz üzerine yaptığım dünya yolculuğu ve neredeyse 30 yılı bulan deneyimlerimi de içeren detaylı bir çalışma olarak Tamamı renkli yayınlandı.
 
2019 yılında muz ile ilgili çalışmalarım yazar Mansur Işıkbol tarafından “Muz Sevdası” adı ile romanlaştırıldı. Sayın Işıkbol kitabın önsözünde “geçmişle gelecek arasında köprü olmak ve örnek bir ziraat mühendisinin tek başına başardıklarını geleceğe taşımak istedim” şeklinde bir ifade kullanmış. Sağolsun, gerçekten bu zorlu yolculuğun gerçek hikayesini anlatmış. Bu tabii ki uzun bir süreç, bu sürecin sonunda arama motorlarına muz yazınca bana ulaşılmaya başlandı. "Muz adam" oldum diyebilirim.
 
Şu anda muz danışmanlığı, gübre bayiliği ve sigorta acenteliği yapıyorum. Yaklaşık 200 üreticiye danışmanlık yapıyorum.  Çok büyük olmasa da kendi muz bahçem var.  Çalışma alanım Adana-Antalya arası muz seraları. Her ikisi de doktor bir oğlum ve bir kızım var.
 
YERLİ MUZ ÜRETİCİSİ İTHAL MUZ SATIYORDU
Muz yetiştiriciliğine ilginiz nasıl başladı? Neden muz?
 
Anamur’a geldiğim yıl çilek yetiştiriciliğinin parlama, muz yetiştiriciliğinin ise düşüş yılıydı. Ortalama verim ağaç başına açıkta 15 kg örtü altında ise 20-25 kg arasında idi. 25 kg'lık ortalama verimi aşan, iyi muzcu olarak değerlendiriliyordu. Muz kazandırmıyordu, çünkü verim çok düşüktü. Çilekçiliğin alternatif ürün olarak parladığı bu dönemde, muzculuk terk edilen ürün konumundaydı. Diğer meyve ve sebze bahçelerine gösterilen özen, muz bahçelerine gösterilmiyordu. Az sayıdaki çiftçinin gayreti ile muz adeta varlık mücadelesi veriyordu. Muzun başkenti Anamur’da bile yol kenarında ithal muz satılıyordu. Bu durum beni çok etkiledi. Üretici kendi ürettiği muzun yanında, albenisi yüksek çikita muzu satıyordu. Ama o an kazanacağı iki kuruşun, kendi üretimini baltaladığının farkında bile değildi. Elbette tüketici parlak iri görünümlü ithal muzu tercih ediyor, gelişmemiş, çeşit olarak da küçük olan yerli muzu seçmiyordu. Muzun da üreticisinin de sahipsiz olduğunu anlamıştım. Muza ilgim böyle başladı. 
 
İlk olarak Prof Dr. Kadir Mendilcioğlu’nun muz ile ilgili ders notlarını okudum. Yörenin önde gelen muz üreticilerine ulaştım. Seralarını gezdim, gözlemlerini dinledim, bugüne kadar nasıl çalıştıklarını ve uygulamalarını ayrı ayrı inceledim. Hatta ilk gezdiğim seralarda, muz bitkisinin boyu uzun olduğundan seraların tavan yüksekliğini daha az tutmak için, seraların içine hendekler açılmış, muz fideleri buralara dikilmişti. Tabii ki normal yüzey seviyesinden çukur olan yer daha soğuk ve taban suyu seviyesi yüksek, dolayısıyla muz gelişmiyor, hastalıkları artıyor. Muz yetiştiricisine rehberlik eden olmamıştı, muz üreticisi kendi haline kalmıştı. Bu nedenle yetiştirdikleri her şeyin sırrına ermişlerdi ama muzun sırrını çözememişlerdi. 

Fotoğraf Galerisi

1995 yılında tamamlamak amacıyla tekrar başladığım yüksek lisans eğitimimle birlikte, muz üretimiyle ilgilenmeye başladım. Anamur'un önde gelen muz üreticilerinin seralarında yaptığım kimyevi gübre uygulamalarıyla doğru kullanım miktarını denemelerle bulduk. Tabii ki  "ya yakarsa!" korkusu yaşadık. Bitkideki gelişmeyi sürekli takip ederek verdiğimiz kimyevi gübre uygulamasında ilk yılda başarıyı yakaladık. Kış aylarında yaptırdığımız yaprak-toprak analizlerinin sonucunda verdiğimiz kimyevi gübrelerin tamamına yakınının bitki tarafından alındığını, daha verseydik alacağını anladık. Farklı kimyevi gübre dozlarını ikinci yıl daha cesaretli bir şekilde uygulamaya başladık. Bu arada yetiştiricilikte, fidan ayarında, havalandırma ve sulamada bazı ince noktaları yakaladık ve uyguladık. Özellikle potasyumun muz yetiştiriciliğindeki önemini anladık. 
 
Tabii bu anlattıklarım yılların emeği, çalışması. Dünyanın en fazla muz üreten ülkelerine gittim, muz üreticileri ve birlikleri ile görüştüm. Toprak şartları, iklim, gübre kullanımı vs karşılaştırmalar yaptım.  Mısır, Tunus, Fas, Ekvador, Hindistan, İsrail en son Afrika’ya gittim. 
 
MUZ YETİŞTİRME ALANLARI YAKLAŞIK 8 KAT ARTTI
 
Bu uygulamalarla, 1998 yılında sevinecek noktaya geldik. Artık Anamur muz alanlarında verim ve kalite olarak dünya ortalamasını yakalamayı başarmıştık. Bu yıldan itibaren araziler hızlı bir şekilde örtü altı muz yetiştiriciliğine geçmeye başladı. Buna bağlı olarak muz işleme-pazarlama tesisleri de çoğalmaya başladı. 1999 yılında Anamur ilçesindeki muz alanları yaklaşık 8 kat artarak 4 bin 200 dekara ulaşmış, verim ise 4 bin 300 tondan 30 bin  tona çıkmıştı. Yapılan çalışmaların çevre il ve ilçelere de ulaşmasıyla Türkiye muz üretimi bugün 1 milyon tona ulaştı. Tüketimin tamamını karşılar hale geldik. Hatta muz ithalatçıları yerli muzu alıp ithal muz diye satmaya başladı.
 
Sizin de muz bahçeniz olduğunu biliyoruz. Muz üreticisinin sorunları neler? Teknik destek, pazarlama vs. konuları genelde nasıl çözülüyor?
 
Muz işletmeleri diğer tarımsal üretimlere göre daha az işçilik isteyen işletmelerdir. Ancak yine de muz üretiminde vasıflı iş gücü sıkıntısı yaşanıyor. Ayrıca doğal afetlere karşı devlet destekli sera sigortası var. Açık muz yetiştiriciliğinde ek olarak don teminatı veriliyor ancak bu don teminatı seraları kapsamıyor. Açık muzlara verilen don teminatının serada üretilen muzlara da verilmesini talep ediyoruz.
 
MUZ YETİŞTİRİCİLİĞİ ÜZERİNE DAHA FAZLA ARAŞTIRMA YAPILMALI
 
Üreticilerin büyük bir kısmı, gübre kullanımını bilinçsiz yapıyor. Bu nedenle bölgemiz için önereceği gübre kullanımı ile ilgili denemeleri de yapabilecek teknik eleman ve bilgi ihtiyacını karşılayabilen bir toprak ve yaprak laboratuvarına ihtiyacımız var. Yine ağırlıklı olarak muz yetiştiren ilçelerde kaymakamlık bünyesinde sadece muz yetiştiriciliği sorunları ve çözümüne yönelik çalışmalar yapacak muz bürolarının kurulması üreticiye çok faydalı  olacaktır diye düşünüyorum.  
 
Muz yetiştiricisine şu anda teknik desteği ziraat mühendisi danışman meslektaşlarımız sağlıyor. Muz Yetiştiriciliği konusunda Bakanlığımıza bağlı araştırma kuruluşlarında ve üniversitelerde daha fazla araştırma ve deneme çalışmaları yapılması ve elde edilen sonuçların bölgeye uygulanmasının sağlanması isteklerimizden birisi. 
 
İmar veya turizm alanı olarak ilan edilmiş tarımsal alanların imar dışında kullanımına belediyeler izin vermemekte. Arazisini imar veya turizm amacıyla kullanmak istemeyen kişilere muz yetiştirme izni verilmesini talep ediyoruz. 
 
Üretici ve danışman olarak, kimyevi gübrede uygulanan sıfır KDV oranının, diğer tarımsal girdiler için de uygulanmasını KDV’nin sıfıra inmesi üreticiye çok güzel bir destek olacaktır.   
 
Muz üretimini ayakta tutan en önemli destek, muz ithalatına uygulanan vergi oranlarıdır. Bu oran sayesinde ülkemiz muzculuğu ayaktadır. Muz ithalatından alınan verginin bir kısmının ülkemiz muzculuğunun geliştirilmesi için Ar-Ge çalışmalarına ayrılması, bir kısmının da girdi desteklerinde kullanılması üretimimizi daha iyi noktalara taşıyacaktır. Yine  üretimin en yoğun olduğu eylül-mayıs arasındaki dönemde muz ithalatı yapılmaması yerli üreticinin korunması açısından çok faydalı olur düşüncesindeyim. 
 
Yerli muzun en önemli sorunlarından biri de işleme ve pazarlama teknolojisinin yetersiz oluşu nedeniyle raf ömrünün kısalığıdır. Raf ömrünün uzatılması konusunda gerekli çalışmalar yapılarak uygulamaya aktarılmalı, yerli muzun ithal muz karşısındaki bu zayıflığı giderilmelidir.

Fotoğraf Galerisi

HEDEF ÜLKEMİZDEKİ İTHAL MUZ PİYASASI OLMALI
Türkiye’de muz üretiminin geleceğini nasıl görüyorsunuz?  Neler yapılmalı?
 
Muz üretiminin ülkenin ihtiyacına yeterlilik derecesi 2000’li yıllarda yüzde 48 ve yıllık kişi başı tüketim miktarı 2 kg ın altındaydı. 2022 yılında yeterlilik derecesi oranı yüzde  90’a ve yıllık kişi başı tüketim miktarı 10 kg’a ulaşmış durumda. Bu muhteşem bir artış. Ancak bu durumu korumak ve ithal muzla rekabet edecek duruma gelmek için sorunlarımızı da çözmek gerekir.
 
Gerek pandemi gerek dünyadaki  ekonomik sıkıntılar herkesin bildiği durum. Girdi maliyetlerinin artışı da bunun üzerine tuz biber ekti ve kötü bir yıl geçirdik. 2021 yılında piyasadaki en ucuz meyve muz oldu. Muz üreticisinin sorunları çözüldüğü oranda muz yetiştiriciliğinin geleceğinin gayet iyi olacağını düşünüyorum.
 
Örtü altı üretimin 12 aya yayılması, işleme ve paketleme sorunlarının çözülmesi ve yerli muzun ithal muz gibi üretim yerinde işlenmesi, paketlenmesi ve tüketim merkezlerine yeşil olarak sevk edilmesi ile bu sorunlar çözülebilecek  ithalat giderek azalacaktır. Covid-19 salgın nedeniyle karantina tedbirleri milli tarımın önemini daha fazla ortaya çıktı. Bu nedenle ithal muz piyasasına girmemiz daha da önem kazandı. Muzda yeni yatırımların hedefi ithal muz piyasası olmalıdır.
 
Muz yetiştirmek isteyenlere tavsiyeniz ne olur?
 
Muz serası yatırımları dekara 400 bin TL’yi bulan pahalı yatırımlardır. Ekonomik işletme büyüklüğünün en az 20 dekar olması lazım, bu durumda, bir işletme için 8 milyon TL gibi ciddi bir sermayeye ihtiyaç var demektir. Dolayısıyla muz yetiştirmek isteyenler kesinlikle iyi bir fizibilite yapmalı; yatırım yapılacak yerin iklim, toprak, sulama suyu, işçilik ve pazarlama yönünden çok iyi incelemeleri gerekir. Bu tür incelemeleri yapmadan yapılan yatırım sahipleri, almış oldukları kredileri geri ödeyemedikleri için sermayelerini de kaybetmek durumunda kaldılar. Ayrıca muz yetiştiriciliği mutlaka iyi bir rehber önderliğinde yapılmalıdır. Çünkü muz yetiştiriciliği satranç oyunu gibi devam eder. İleri hamlelerin önceden atılması, gelecek yılın fidanlarının bir yıl önceden belirlenmesi, besleme planı vs. çok önemlidir.
 
Yerli muz diye anılan çeşitler küçük boylu, Türkiye’de  “çikita ya da  ithal muz” diye anılan çeşitlerin yetişmesi mümkün mü? Muzdaki lezzet farkı neden kaynaklanıyor?
 
Yerli muz diye anılan muz bodur cavendish veya “Anamur Muzu” olarak bilinen kısa boylu muzdur. Kısa boylu olduğu için yetiştiricilikte bazı işçilik avantajları olan bir çeşit. Ancak parmak içi çürüklüğü, nematod ve kök çürüklüğüne hassasiyeti, meyve kabuğunun kalın oluşu ve parmak kısalığı nedeniyle tercih edilmemeye başlandı. Günümüzde üretici daha çok Çikita adıyla bilinen piyasada daha çok tercih edilen Grand Nain çeşidine doğru yönelmiş durumda. Orta boylu olan bu çeşit soğuğa, nematod dediğimiz toprak altı zararlılarılarına ve fusarium dediğimiz kök çürüklüğüne dayanıklı bir çeşit. Ayrıca uzun ve hafif kavisli parmak yapısı ile estetik. Yani, fark  iki ayrı çeşit olmasından dolayı.
 
Muz çeşitleri arasında lezzet farkı meyvedeki potasyum miktarına bağlı olarak değişiyor. Anamur’da olgun bir muzda ortalama potasyum oranı yüzde 3,5. Muzdaki  lezzet farkını üç neden etkiler; beslenme, çeşit ve olgunlaştırma süresi. Muzun lezzetindeki değişiklik toprak yapısına da bağlı. Anamur, muza lezzet kazandırmak için en ideal bölgelerden biri. 
 
HEDEFİM 1 MİLYON TON MUZ ÜRETİMİ
Hedefleriniz neler, işe yeni başlayacak genç meslektaşlarınıza  neler söylersiniz?
 
1994 yılında başlayan ve şu ana kadar yaklaşık 2 milyon kilometre yol yaptığım muz yolculuğunda hedefime henüz ulaşmış değilim. İlk hedefim 1 milyon ton muz üretimiydi. İkinci hedefim ithal muz piyasasına yerli muzu sokmak. Bu yıl bu hedefim bir miktar gerçekleşti. Muz ithalatçıları yerli muzu biraz daha titiz işleyerek ithal muz talep eden tüketiciye  sattılar. Hedefim yerli muzu ithal muz kalitesinde işleyerek ithal muz raflarına yerleşmesini sağlamak ve tabi ki tüm ihtiyacımızı ülkemizde üreterek döviz kaybımızı engellemek. Genç meslektaşlarımıza söylemek istediğim en önemli şey, bir konuda uzmanlaşmaları. Bir konuda uzmanlaştıkça o konuda daha fazla farklılığın ve fırsatların da olduğunu göreceklerdir. 
 
Son söz olarak neler söylemek istersiniz?
 
Tarım Bakanlığının ziraat mühendisliği mesleğindeki uzmanlaşmayı teşvik etmesi tarımsal üretim ve çiftçimiz açısından daha faydalı olacaktır.  Araştırma kurumlarının da kariyer planında  çiftçinin ihtiyaç duyduğu konularda araştırma yapması, araştırma konularını  belirlerken alanda karşılığı olması ve çiftçiye ulaşması ulaştırması herkesin yararına olur kanaatindeyim.  Yapılan çalışmaların tozlu raflarda kalmasının bir faydası yok. Türk tarımının hak ettiği noktaya gelebilmesi ve verilen emeklerin boşa gitmemesi için öncelikle meslektaşlarımızın  mesleklerini hakkını vererek ve severek yapmaları, yapabilmeleri şart.  Çiftçimizin bilgiye, rehbere hala ihtiyacı var. Bu gerçekleştiği takdirde Türk tarımı hak ettiği yere daha kolay ulaşacaktır.

Haber Görseli

Muz Yetiştiriciliği kitabı, muzla uzaktan yakından ilgisi olan, hatta tüketicilerin bile çok yaralanabileceği bir eser. 14 x 21 cm boyutlarında 808 sayfalık bu eşsiz eserin yazımından, yaklaşık 1800 adet fotoğrafına ve grafik tasarımına kadar hepsi kitabın yazarı Bünyamin Kozak'a ait. Bunları yaparken de yaklaşık 300 kaynağı elden geçirmiş.
 
Kitabın içeriğini özetlemek gerekirse; Muz Yetiştiriciliği kitabının dördüncü baskısında Muzun tarihçesi, Türkiye’ye girişi, Dünya ve Türkiye ekonomisindeki yeri, muzun bitkisel özellikleri, yetiştirme ortamı, gübreleme, sera özellikleri, yetiştirme teknikleri, hastalık zararlıları ve mücadelesi, yetiştiricinin sorunları ve çözüm önerileri, muzun besleyiciliği, yemek ve tatlı çeşitlerinde kullanımı gibi konular fotoğraflar eşliğinde herkesin anlayabileceği bir üslupla anlatılıyor.Kitap için muz.com.tr internet adresini tıklayabilirsiniz.

Muz kitap bünyamin kozak başarı