EYLÜL-EKİM 2022 / PAZARLAMA İLETİŞİMİ
Bakırçay’ın nazlısı Kırkağaç kavunu
Tohumdur insanı büyüten, yeşertip dal verdiren. Ekersin ve beklersin. Bilirsin kök verip toprağı çatlatacağını. Bilirsin, kendi ellerinle can suyu vermişsindir. Tohum tözdür, öğrenmişsindir atalarından. Umutların çoğalacaktır, kök verdikçe. Günler geçmez beklersin telaşlı.
Her yerde böyledir yaşama ve toprağa ekenlerin bin yıllık tarihi. Bu akış Bakırçay Havzası’nda ise başka bir ritüelle şekillenir. Bağbozumlarının tanrısal şölenlere dönüştüğü Ege ovalarında Kırkağaç kavun hasadı yapılırken kavunların yorganlara sarılması bu topraklara özgüdür. Emeğe ve yaşama özenin bir göstergesi olan bu ritüel; aynı zamanda ekenin tohumla sevdasıdır. Antik Anadolu’dan bu yana yazılı kaynaklarda yer alan Kırkağaç; Yunt Dağı'nın eteklerine sığınmıştır.
Coğrafyasında birçok antik yerleşimi de içinde barındıran Kırkağaç Ovası’na can veren ise Bakırçay’dır. Balıkesir’in güneyindeki Ömer Dağı’ndan doğan Bakırçay: Güneyde Kırkağaç’ın Bakır Beldesi yakınlarından geçerken Bakırçay adını alır. Madra ve Yunt Dağları arasından Bergama’yı geçerek, İzmir-Çandarlı Körfezi’ne dökülür. Geçtiği tüm ovalara bereketini bırakan bu nehir; birçok antik kentinde kurulmasını sağlamıştır. Bereketinin simgesi olarak ise dört çeşit zeytin veren dünyanın en yaşlı zeytin ağacını Kırkağaç’ta yaşatmaya devam etmektedir. Türk kavunlarının bölgesel dağılımları bulundukları mikro klimanın tüm özelliklerini üstünde taşıdıkları için dünya kavun çeşitleri arasında özel bir yere sahiptirler. Ülkemizde genel anlamıyla 44 çeşit kavun yetişmektedir. Bunlardan en çok bilinen ve öne çıkan türler: Kırkağaç, Topatan, Hasanbey, Sıhke (Van), Meriç Kara Kavun, Yozgat Bağrıbütün, Pamukova (Sakarya), Altınbaş Kızılırmak (Çankırı), Kazan (Ankara), Çeşme (İzmir) kavun çeşitlerimizdir. Kırkağaç Kavunu’nun özelliği sarının üzerine koyu yeşil renkte lekeler yer almasıdır. Kesildiğinde iç çekirdek yatağı tamamen dolu olur. Lifleri diğer kavunlara nazaran daha yoğundur. Etem denilen çekirdek yatağı kavuniçi rengindedir. Ekimi mayıs ayında yapılan bu kavunun hasadı 15 Ağustos’ta başlar. Anadolu kavunlarının gen kaynaklarından biri olan Kırkağaç kavununun genetik yapısının korunması için tohumlar Kırkağaç Ziraat Odası tarafından kayıtlı üreticilere verilmektedir. Üretim sonunda coğrafi işaretli ürün etiketiyle pazara sunulmaktadır.
DÜNYA VE TÜRKİYE’DE KAVUN ÜRETİMİ
2019’da 1 milyon 777 bin ton olan kavun üretimimiz 2020 yılında 1 milyon 724 bin ton olarak gerçekleşmiştir. Ekili alanların düşmesine rağmen yıllar içinde verimliliğin artmasından dolayı Türkiye’nin kavun üretim miktarı bu aralıklarda gerçekleşmektedir. Dünya kavun üretiminde ikinci sırada olan ülkemizde kişi başı kavun tüketimi ise 21 kg’dır. Dünya kavun üretiminde açık ara önde olan Çin’den sonra sırasıyla Türkiye, İran, Mısır, Hindistan, Kazakistan ve ABD gelmektedir. En büyük ihracatçılar ise İspanya, Meksika ve Hollanda’dır. Üretimde 8. sırada olan İspanya kavun ihracatında dünya lideridir. 1,6 milyar dolar olan dünya kavun ihracatında aldığımız pay ise; 6,5 milyon dolar seviyelerindedir.
KIRKAĞAÇ KAVUNU’NUN COĞRAFİ İŞARET YOLCULUĞU
Coğrafi sınırları: Kırkağaç merkez ovası başta olmak üzere, Bakır, İlyaslar, Karakurt, Gelenbe Kasabaları, Bostancı, Ali Fakı, Alacalar, Gebeler, Yağmurlu, Musa Hoca, Küçük Yaya, Öveçli, Işıklar, Kuyucak, Söğüt Alan, Hamitli köyleri olan Kırkağaç kavunu için Kırkağaç Belediye Başkanlığı tarafından tescil başvurusu yapılmıştır. Yapılan menşei başvurusu Türk Patent Kurumu tarafından 18 Ocak 2008 tarihinde kabul edilerek 107’nolu coğrafi işaretli ürünümüz olarak tescil edilmiştir.
COĞRAFİ İŞARETLİ BİR ÜRÜN OLARAK KIRKAĞAÇ KAVUNU
Kırkağaç kavunu iki çeşittir. Kırkağaç 589 ve Kırkağaç 637 çeşidimiz 24 Nisan 1985 yılında Ege Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü tarafından tescil edilmiştir.
Taze tüketime ve özellikle Ocak ayı başına kadar depolanabilme özelliğine sahip Kırkağaç kavunu hem tescilli çeşitler olarak hem de Kırkağaç ilçesi ve köylerinde yetiştirilen popülasyonlardan seçilmiş bireyler olarak gerek toprak ve gerekse uygun ekolojik faktörler nedeniyle (sulama yapılmaması gibi) Kırkağaç Kavunu için en iyi verim ve kaliteye (tat ve aroma) ulaşıldığı bölgedir. Kırkağaç Kavunu’nun tarihsel özelliği bulunmaktadır. İsmet İnönü’nün yeme şekli ve tadım örnek göstererek “Siz Kırkağaç Kavunu’nu kaşıkla yemediyseniz bu kavunu yemiş sayılmazsınız.” dediği bir çeşittir. Tarihte Kavun ile ilgili yaygın hikayeler ile Kırkağaç kavunu efsane haline gelmiştir.
KIRKAĞAÇ KAVUNUNUN BİTKİSEL ÖZELLİKLERİ
Kırkağaç kavun bitkisi kökleri genelde yüzeysel gelişir. İyi hazırlanmış toprak koşullarında 40-50 cm derinliğe kadar inebilen kazık kök çevresinde bol saçak kök oluşmaktadır.
Başlangıçta otsu, yuvarlak ve üstü sert tüylerle kaplı olan ve yerde sürünen gövde sonraları kısmen sert bir yapı kazanır. Gövde 2-3 m uzayabilir ve genelde 3-6 yan dal meydana getirir. Gövde üzerinde ince ve uzun sülükler bulunur.
Yuvarlak ve kısmen kalp şeklinde derin loblu yaprak taşıyan kavun bitkisinde yapraklar beş köşeli ve parçalıdır. Yaprak eni 10.5-14.5, boyu 7.5-11.0 cm, yaprak sapı 6.0-14.0 cm uzunluğundadır. Yaprak altı ve üstü tüylüdür. Bitki beslenme koşullarına göre yapraklar yeşil ve koyu yeşil olabilir. Yaprak sapı uzun ve ortası olukludur.
Biyolojik olarak tek evcikli çiçeklere sahiptir. Dişi çiçekler genelde tek olarak yaprak koltuklarından çıkar. Kısa bir sap ve meyve taslağı ile meyve taslağı ucunda 5 adet parçalı sarı renkte taç yaprak ve bu yaprakların ortasında dişicik tepesi bulunur.
Kırkağaç kavununun Kırkağaç-589 ve Kırkağaç-637 adları ile tescil edilmiş 2 farklı çeşidi mevcuttur. Her iki çeşitte de meyve kabuğu, orta kalınlıkta (0,5-0,7 cm) üzeri pürüzlü, işlemeli ve sarı zemin üstünde yeşil lekelidir. Bu çeşitlerden Kırkağaç-589 çeşidi uzun ve silindir şekilli olup sap kısmı sivri ve meme gibi çıkıntılı, çiçek burnu ucu yuvarlak olup kış mevsimince depolanabilme özelliğine sahiptir. Kırkağaç Bölgesi’nde yaygın yetiştirilen çeşit budur. Uzun süre depolanabilme özelliğine sahiptir. Kırkağaç-637 çeşidi ise genelde yuvarlak meyve yapısına sahiptir. Meyve kabuk yapısı ve rengi aynıdır. Bazı bölgelerde bu çeşit Altınbaş olarak da adlandırılmaktadır. Bu çeşit ise yazlık olarak değerlendirilir, kış depolamasında uzun süre dayanmaz.
Kırkağaç yöresinde büyük oranda üretim alanı bulan popülasyonlarda da meyve özellikleri benzer bulunmuştur. Özellikle Kırkağaç-589 sertifikalı çeşit meyve özellikleri ile bu yerel köy çeşitlerinin meyve özellikleri büyük benzerlikler göstermektedir.
Kavun üretimi yapılacak tarla sonbaharda 40-50 cm derinlikte sürülür ve kışı bu şekilde geçirmesi sağlanır. İlkbahar aylarında uygun toprak tavında gerekli ise yüzeysel ikinci kez sürülür, diskaro çekilerek toprak inceltilir ve ark pulluğu (domuz burnu) ile 120-150 cm sıra arası mesafelerle masuralar açılır. Masuraların boyun noktalarına 50-70 cm sıra üzeri mesafelerle açılan ocaklara 3-4 tohum ekilir ve üzerleri kapatılarak el ile düzeltilir. Tohumların ekim derinliği 5-6 cm olmalıdır. Tohum ekimi uygun toprak tavında yapılmalıdır. Uygun tavda yapılan ekimlerden sonra tohumlar yaklaşık bir hafta içinde çimlenerek toprak üzerine çıkarlar. Tohum ekimi bölgede genelde 1-10 Mayıs tarihleri arasında yapılır. Toprak yüzeyine çıkan fideler 1-2 hakiki yaprak çıkarınca ilk çapalama işlemi ile her ocakta bir bitki bırakılır. Bu bitkiler 10-15 cm boy alınca el ile 2. çapa yapılır ve boğaz doldurma işlemi uygulanır. Sıra araları ise traktör çapa makinası ve kültüvatör ile işlenir. Bitkiler kol atarak toprak yüzeyini kapatmaya başlayınca sulama arkları açılarak bitkiler normal gelişime bırakılır. Kurak dönemlerde 2-3 kez su verilmelidir. Kırkağaç Bölgesi’nde fazla sulama yapılmaz. Çünkü fazla sulama uygulaması meyve tadını olumsuz etkiler. Bitki üzerinde çiçeklerin teşekkülü ve tozlanması sonucu oluşan meyveler genelde limon iriliğine gelince el ile seyreltme yapılarak bitki başına genelde 2-3 adet meyve bırakılır. Bu aşamadan sonra yapılacak işlemler sulama, gübreleme ve tarımsal savaşım işlemleridir.
Aşırı sulama kavun meyvelerinin tat ve aromasını olumsuz etkiler. Çok kurak geçen yıllarda 2-3 kez sulama yapılır. Yağış dağılımının uygun olduğu yıllarda ise hiç sulama yapmadan veya 1-2 su ile üretim yapılabilir. Sulama suyu bitki kök boğazı ile temas etmemelidir.
Kavun organik maddeyi çok sever. Toprak analiz sonuçlarına göre eğer gerekli ise ilk sürüm öncesi dekara 4-5 ton iyi yanmış çiftlik gübresi serilir ve sürüm ile toprağa karıştırılır. Masuralar açılmadan önce yine analiz sonuçlarına göre gerekli gübreleme kompoze (15: 15:15, 18:46 ve Triple Super Fosfat ) şeklinde uygulanır. Meyve seyreltme döneminde ikinci azotlu gübre uygulaması yapılır.
Antraknoz, külleme, solgunluk, mozaik virüsü gibi hastalıklar ile kırmızı örümcek, yaprak biti, trips ve kavun sineği en önemli kavun zararlılarıdır. Üretimde bu hastalık ve zararlılar ile yerinde ve zamanında uygun mücadele yapılmalıdır. Savaşımda entegre mücadele uygulaması önerilir.
Kavun üretimi aynı tarlada 3-4 yıl aralıklarla yapılmalıdır. Kavun üretiminden sonraki yıllarda kuru tarım (buğday-arpa) mısır, bezelye, domates, pamuk gibi farklı familya bitkileri üretilmelidir.
KIRKAĞAÇ KAVUNU VE PAZARLAMA İLETİŞİMİ
Çağdaş tüketicinin deneyim yaşama isteği tüm kültürlerde olduğu gibi bizim ülkemizde de son yıllarda ciddi artış göstermektedir. Bu ilginin; bilginin akış hızı artıkça daha da belirginleşeceği kesindir. Coğrafi işaretli ürünler gibi niş bir pazarda Kırkağaç kavunu da kendine bir alan açacaktır. Bu alanın pazarlama iletişimi unsurlarıyla desteklenmesi hem marka iletişimini güçlendireceği gibi hem de üreticiyi ve üretimini de destekleyecektir. Yapılagelen iletişim çabalarının stratejik kavramlardan desteklenmesi onun farkındalığına ciddi katkı sağlayacaktır. Bilindiği gibi ünlü Japon Yubari kavunu ilk hasat edildiğinde sembolikde olsa bezen açılış fiyatı 28 bin dolara satılmaktadır. Bu sembolik törenin efektif etkisi onun bilinirlik ve marka değerine önemli katkı sağlamaktadır. Bu etkinlik üstünden yaratılan pazarlama iletişimi onu özel ve biricik yapmaktadır. Farklı pazarlama iletişimi stratejilerini içinde barındıran Kırkağaç kavunu için başlangıçta yaratılacak stratejik kavramlardan biri de onun Antik Anadolu’nun kavunu olarak konumlanmasıdır. Bu noktada yaratılacak stratejik öykülemeye tarihsel derinliğin yanında üretim ve gastronomi geleneği de içselleştirilmelidir. Kaldı ki kavundan sofralık bir ürün olmasının yanında: reçel, pasta, turşu, sirke, dondurma, meyve suyu, meyveli yoğurt, meyve salatası olarak değerlendirmek mümkündür. Türk kavunlarının yakın pazarlarda tutunamamasının nedeni sadece satış ve pazarlama sorunlarına indirgemek, yapılması gereken pazarlama iletişimi çalışmalarına da gölge düşürmek demektir. Osmanlı imparatorluk mutfağında her zaman kendine yer bulan kavun; farklı lezzetler oluşturmasıyla da tercih edilmiştir. Özellikle kavun dolmasının lezzeti yemek kitaplarına geçecek kadar değerliydi. Geçci bir çeşit olan Kırkağaç kavunu bu özelliği ile fizyon mutfaklar içinde önem arz etmektedir. Bu bağlamda pazarlama iletişiminde temel amaçlardan biri olan değer üretmek ancak ürün ve hizmete anlam yüklemekle olur.
Tarladan depoya getirilirken genç kızların çeyizlik yorganları bile feda edilen Kırkağaç kavunu’nun doğru bir kurumsal kimlikle ambalajlanması ona pazarda ayrıştırıcı özellik verecektir. Her yıl sistematik olarak üretimi azalan bu yerli çeşidimizin korunması ve coğrafi işaretli bir ürün olarak özelliklerinin pazara aktarılması temel bir zorunluluk olarak önümüzde durmaktadır.