KASIM-ARALIK 2022 / KAPAK KONUSU
Bakan Yardımcısı Yumaklı: “Türkiye Yüzyılı'nda tarım ve orman vizyonu devrede”
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından, tarımın stratejik öneminden hareketle, tarımsal üretimin planlaması, teknoloji ve tarımın entegrasyonu, bürokrasinin azaltılarak sunulan hizmetlerin etkinleştirilmesi gibi faaliyetleri önceleyen kapsamlı bir eylem planı hazırlandı. Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı İbrahim Yumaklı ile bu eylem planını ve gıda güvenliği ile ilgili alınan tedbirleri konuşmak için bir araya geldik.
Tarımın stratejik önemi her geçen gün artan bir olgu. Özellikle son yıllarda tarımın milli bir güvenlik meselesi olduğu da kabul görmekte. Bu konu hakkında neler söylersiniz?
Tarım sektörü, insanların gıda gereksinimlerini karşılamasının yanı sıra diğer sektörler için ham madde sağlamasına, istihdam fırsatları sunmasına ve ihracat olanaklarına sahip olmasına bağlı olarak, ülke ekonomileri için önemli katkıya sahiptir. Tarım, ormancılık ve balıkçılık sektöründe yaratılan katma değerin gayrisafi yurt içi hâsıla içindeki payı 2021 yılında dünyada ortalama yüzde 4,3’tür. Bu oran, ülkemiz için yüzde 5,5’tir. 1990’lı yılların başında ise dünya ve Türkiye’de sırasıyla yüzde 5,1 ve yüzde 17,3 olarak gerçekleşmiştir. Ekonomik gelişmişlikle birlikte, tarım sektörünün ekonomi içerisindeki payının azalması beklenen bir durumdur. Bununla birlikte, nüfus artışı, küresel ısınma, iklim değişikliği, jeopolitik riskler, pandemi koşullarından kaynaklı tedarik zinciri kırılmaları ve tarım arazilerinin azalması gibi gelişmelerin ortaya çıkardığı olumsuzluklar, tarımsal üretimin sürdürülebilirliği ve gıda güvenliği üzerine dikkatleri çekerek, sektörün stratejik öneminin artarak devam etmesini sağlamıştır. İşte, içinde bulunduğumuz ve dünyanın yeni normalleri olarak adlandırdığımız bu koşullar, ülkelerin temel politika çerçevelerini de etkilemiştir. Bakanlığımız da arz ve talep dinamiklerini dikkate alarak yeni normallere uygun bir vizyon ortaya koymuş bulunmaktadır. Bu kapsamda, üretim planlaması, teknoloji ve tarımın entegrasyonu ile bürokrasinin azaltılarak sunulan hizmetlerin etkinleştirilmesi gibi temel başlıklar altında Bakanlığımızın stratejik eylem planını tasarladık. Eylem planımızda, stratejik ürünlerde arz güvenliğimizi ve ülkemizin kendine yeterliliğinde sürekliliği sağlamak ve üreticilerimizi güçlendirmek temel hedeflerimiz oldu. Yeni normallerin tarımsal faaliyetler üzerinde ortaya çıkardığı ya da çıkaracağı riskleri, teknolojinin sunmuş olduğu fırsatları kullanarak, verimlilik artışlarıyla azaltabileceğimiz bilinciyle hareket ettik. Tarımın stratejik önemi bizleri, gıda güvenliğinin sağlanmasının yanı sıra, doğal dengeyi korumak, sürdürülebilir kalkınmaya destek olmak, gelecek nesillerimizin refahını azaltmadan bugünü yaşamak adına aynı zamanda yeni vizyonumuz olan çok kapsamlı bir eylem planı hazırlamaya yöneltti.
GIDA GÜVENLİĞİNİN SAĞLANMASI TEMEL POLİTİKAMIZ
Gıda güvenliğine ilişkin Bakanlığımızca alınan ve önümüzdeki yıllarda alınması planlanan tedbirler konusunda neler söylersiniz?
Bakanlık olarak yol haritamızda, gıda güvenliğinin sağlanmasının temel politika çerçevemizi oluşturduğunu belirtmiştim. Gıda güvenliğine ilişkin koşulların doğru analiz edilmesini sağlamak ve kararların istatistiklere dayandığı idari bir yapı tesis etmek için Arz Güvenliği Daire Başkanlığının kurulmasına eylem planımızda ilk sıralarda yer verdik. Bu Başkanlığımız uhdesinde, stratejik ürünler bazında arz güvenliği takip edilmekte ve gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik ilgili Birim/Kurum/Bakanlıklarla koordinasyon sağlanmaktadır.
Gıda güvenliğinin sağlanması açısından tarımda sürdürülebilir üretimin altını çizmek isterim. Özellikle, stratejik ürünlerde arz ve talep dengesini gözeten bir üretim modelinin hayata geçirilmesi en önemli konu başlıklarımız arasındadır. Eylem planımız yeni destekleme modeli, bildirim sistemi, sözleşmeli üretim ve kent tarımı gibi birçok başlığı içermektedir.
MAZOT VE GÜBRE DESTEĞİ ARTTI
Bu kapsamda öncelikle, ekim ayında yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararıyla, arpa, buğday, çavdar, yulaf, tritikale ve çeltik üreticilerinin, 2022 üretim yılına ait ve 2023 bütçe yılında ödenecek mazot ve gübre desteklerini, Ziraat Bankası vasıtasıyla mazot ve gübre alımlarında kullanmaya başlamaları sağlandı. Ayrıca, mazot desteği ödemeleri, ürün bazında yüzde 130-395 arasında değişen oranlarda artırıldı. Gübre desteği ödemelerindeki artış ise ürün bazında yüzde 130-163 arasında değişen oranlarda gerçekleşti. Yine Ziraat Bankasının sıfır faizli sübvansiyonlu kredi tutarı, 100 bin TL’den 200 bin TL’ye çıkartıldı. Bu tutarın 100 bin TL’lik bölümü, mazot ve gübre alımında kullanılabilmektedir. Diğer yandan, tarımsal desteklerin etki analizi çalışmaları yapılmakta olup desteklerin yönlendirici rollerinin ve etkinliğinin artırılmasına yönelik çalışmalar yürütülmektedir. Yine stratejik ürünlerde arz güvenliğinin sağlanması amacıyla bildirim sistemiyle üretimin planlanması çalışmalarımız devam etmektedir. Şeker pancarı ve tütünde yıllardır uygulanmakta olan “Sözleşmeli Üretim” modelinin yaygınlaştırılmasına da bu noktada değinmek isterim. Bu modele, yine sürdürülebilir üretim açısından eylem planımızda yer verdik.
KENT TARIMI İLE UCUZ VE TAZE ÜRETİM
“Kent Tarımı” modelimiz de üretim merkezlerini, tüketim merkezlerine yakınlaştırarak şehirde yaşayanların daha taze ve ucuz ürüne erişimi bakımından önemli. Tedarik zincirinin kısalması, lojistik maliyetlerinin düşürülmesi, nakliyeden kaynaklanan kayıpların azaltılması, yerinde üretim ve yerinde tüketim bu modelin sunduğu en önemli fırsatlar. Yine bu modelin sunduğu istihdam olanaklarını da önemle vurgulamak gerekir.
Çalışmalarımız başta İstanbul, İzmir, Ankara, Erzincan, Erzurum ve bu illerin komşu illerinde olmak üzere baş- latıldı. Bu projemiz kapsamında, dünyanın en büyük tarıma dayalı jeotermal ısıtmalı ihtisas organize sera bölgesini 8 bin dekar alan üzerinde, Balıkesir ilimizin Gönen ilçesinde kuruyoruz. Yol haritamıza uygun olarak bu kapsamdaki çalışmalarımız devam etmektedir.
KÜÇÜK AİLE İŞLETMELERİ DESTEKLENİYOR
Yine hayvancılıkta küçük aile işletmelerini üretimin sigortası olarak görüyoruz. Küçük aile işletmelerinin desteklenmesine yönelik proje kapsamında başvurular 9 Aralık tarihi itibarıyla başladı. Büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğini fiili olarak süt üretimine yönelik yapan küçük aile işletmeleri proje kapsamında bulunmaktadır. Proje ile fiilen hayvancılık yapan üreticilerimizi destekleyerek fiziksel koşullar nedeniyle buzağı ölümlerinin engellenmesini ve hayvan refahının artırılmasını hedefliyoruz. Proje kapsamında ek olarak, yem hazırlama makinesi alımları, süt sağım ve süt soğutma tankı alımları gibi faaliyetler de desteklenecektir. Tabii ki eylem planımızda daha birçok başlık bulunmaktadır. Ancak bunların her biri ayrı bir röportaj konusu olabilecek boyuttadır.
Karadeniz tahıl koridorunun oluşturulmasının ülkemiz ve dünya tahıl ticaretinde nasıl bir etkisi oldu?
Gıda güvenliğinin yurt içi üretim ve uluslararası ticaret olmak üzere iki boyutu bulunmaktadır. Ülkeler, ihracatçı sektörlere ve yurt içi üretimi aşan yerli tüketime yönelik olarak tahıl ithalatı yapmaktadır. Bu bakımdan, gıda güvenliğinin sağlanması için gıda üretimini destekleyici uluslararası ticaret, ülkeler için önemli bir unsur olarak karşımıza çıkar. Savaşlar gibi jeopolitik riskler durumunda, temel gıda maddeleri üretme veya satın alma yeteneğinde geçici ve keskin düşüşler olmaktadır. Bu durumun, etkileri itibarıyla hem kısa vadeli hem de uzun vadeli olumsuzluklar ortaya çıkarması ve ülkenin beşeri sermayesini aşındırması kaçınılmazdır. Rusya ve Ukrayna özelinde konuya bakacak olursak, Rusya ve Ukrayna 2021 yılında dünya ayçiçeği üretiminin yaklaşık yüzde 55,1’ini, buğday üretiminin yüzde 14’ünü, mısır üretiminin ise yaklaşık yüzde 4,7’sini gerçekleştirmiştir. Bu iki ülke dünya ayçiçeği yağı ihracatının yüzde 60’ını, buğday ihracatının yüzde 23,6’sını, mısır ihracatının ise yüzde 14’ünü yapmıştır. Bundan dolayıdır ki yaşanan durumun küresel ölçekte tarım ve gıda politikaları üzerindeki muhtemel etkisi oldukça yüksektir. İki ülke arasındaki bu durum, bir yandan Ukrayna’nın yeni sezon ekilişlerinde azalmalara neden olurken, bir yandan da lojistik maliyetlerine ve tedarik zinciri kopmalarına bağlı olarak dünya ürün arz ve fiyatlarını etkilemiştir.
Bilindiği üzere, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın etkin girişimleriyle Karadeniz'de ticaret gemilerinin “güvenli koridorlarda” hareket edebilmesine olanak sağlayan “Tahıl ve Yiyecek Maddelerinin Ukrayna Limanlarından Emniyetli Sevki Girişimi Belgesi” 22 Temmuz 2022’de Rusya, Ukrayna, BM ve Türkiye arasında imzalandı. Rusya ve Ukrayna aynı belgeye imza atmamış olup Ukrayna-Türkiye-BM ile Rusya-Türkiye-BM, arasında imzalanan iki ayrı belge söz konusudur. Hayata geçen güvenli koridor, dünya basınında Türkiye’nin diplomasi başarısı olarak nitelendirilmiş ve uluslararası kuruluşlar ve ülkeler nezdinde de bu çabalar takdir edilmiştir. Koridorun açık kalması sayesinde uluslararası hububat fiyatları istikrarlı seyretmektedir. Fiyatların seyri az gelişmiş ülkelerin ürün temin edebilmesi ve gıda güvenliğinin sağlanması açısından da ayrı bir öneme sahiptir.
Tahıl koridorundan bahsetmişken, son dönemde bu piyasaya yönelik olarak yürütülen regülasyon faaliyetlerinin sektördeki rolüne ve etkisine ilişkin neler söylersiniz?
Piyasadaki fiyat ve miktar düzenlemelerini içeren regülasyon faaliyetleri, Bakanlığımız yetki ve sorumluluk alanlarında faaliyet yürütmekte olan Kamu İktisadi Teşebbüslerimiz aracılığıyla yerine getirilmektedir. Regülasyon kuruluşlarımız son dönemde hiçbir dönemde olmadığı kadar etkin bir şekilde faaliyetlerini yürütmüştür. Bu faaliyetler, gıda güvenliğinin sağlanması noktasında önem arz etmektedir. Son dönemde, tahıl piyasasındaki regülasyon faaliyetlerimiz Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) aracılığıyla yürütülmüştür. TMO başta hububat olmak üzere, faaliyet alanlarına bağlı olarak hem üreticiyi hem de tüketiciyi koruyacak tedbirler alarak piyasada istikrar sağlama fonksiyonuna odaklanmıştır. Yüklenmiş olduğu görevi ile gıda arzında adeta bir sigorta görevi görmektedir. TMO’nun regülasyonu kapsamında, 2021/22 sezonundan bugüne, ekmek üreticilerine uygun fiyatla un satacağını taahhüt eden firmalara, uygun fiyatlı ham madde satışı gerçekleştirilmektedir. Bu uygulama ekmeklik un fiyatlarının istikrarlı seyretmesi amacına yöneliktir. Yine yem regülasyonu kapsamında, uygun fiyatlı arpa satışlarına da 2022 yılı Ekim ayı itibarıyla başlanmış olup besici ve yetiştiricilere, istedikleri takdirde hinterlantlarında bulunan üretici örgütleri üzerinden ya da bireysel olarak başvuru yapma imkânı sağlandı. Diğer yandan, haziran ayında, buğday için 6.050 TL/ton ve arpa için ise 5.500 TL/ton olarak alım fiyatı açıklandı. Söz konusu fiyatlar piyasa dinamikleri dikkate alınarak, buğdayda 400 TL, arpada ise 200 TL artırılarak güncellenmiştir. TMO’ya ürün satan üreticilerimize ton başına buğdayda 1.000 TL, arpada ise 500 TL ilave hububat alım primi de verildi. Bu uygulamalar sayesinde piyasada arz-talep dengesinin sağlanmasına ve fiyatların daha istikrarlı seyretmesine katkı sunulmuştur. Yine TMO, içinde bulunduğumuz bu sezonda kırmızı mercimek, kuru fasulye, çeltik, mısır, haşhaş, fındık, çekirdeksiz kuru üzüm ürün piyasalarında da aktif rol almıştır. Bu faaliyetler, gıda güvenliğinin sağlanması noktasında önemli birer araçtır.
Türkiye Yüzyılı olarak adlandırılan vizyon çerçevesinde Tarım ve Orman Bakanlığı olarak ne tür bir strateji izlenecek?
Sürdürülebilir tarım politikalarını hayata geçirerek tüm yurttaşlarımızın gıda güvenliğini sağlamak amacıyla, planlı ve sistematik bir yaklaşımla çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Bakanlığımızın yeni vizyonunda, ülkemiz tarımına yön vermek ve geleceğimizi planlamak konusunda, teorik eğitimi, edindiğimiz tecrübeleri ve teknolojinin sunduğu imkânları harmanlama hassasiyeti içerisinde olduğumuzu ifade etmek isterim.
GELİR KORUMA SİGORTASI PRİMİNİN YÜZDE 60’I DEVLET TARAFINDAN KARŞILANIYOR
Az önce de belirttiğim gibi eylem planımızda her biri ayrı bir röportaj konusu olan birçok başlık bulunmakta. Bunların bazılarına değindim zaten. Bu noktada yol haritamızda yer alan diğer eylemlere de çok kısa değinmek isterim.
Eylemlerimizden biri, “Kırsal Alan Modeli” projemiz. Proje, tarımsal açıdan önemli bölgelerde köy gelişim alan- larının planlanmasını içermektedir. Yine arz güvenliği açısından “Tedarik Kaynaklarının Çeşitlendirilmesi” de eylem planımızda yer almaktadır. Azerbaycan, Cezayir, Kazakistan, Kırgızistan, Macaristan, Çad, Özbekistan, Pakistan, Moritanya ve Venezuela gibi ülkelerde faaliyet göstermek isteyen müteşebbislere yardımcı olmak amacıyla ülke masaları oluşturulmuştur. Ayrıca yatırımcılar için rehberler hazırlanmaktadır. “Gelir Koruma Sigortasının Yaygınlaştırılması” üzerinde çalıştığımız bir diğer başlık. Bu uygulama ile çiftçilerin beklediği gelirin yüzde 70’ine kadarı koruma altına alınarak gelirlerinin öngörülebilirliği amaçlanmaktadır. Gelir koruma sigortası priminin yüzde 60’ı da devlet tarafından karşılanmaktadır. Proje pilot olarak, Konya’nın Cihanbeyli, Kadınhanı ve Karatay ilçelerinde buğday üreten çiftçiler için başlamış ve 2022 yılında Konya’nın tamamında uygulanmış olup 2023 yılında buğday ürününe ilişkin olarak ülke çapında uygulanacaktır. Üretici birliklerinin etkinliklerinin artırılması; tarımsal arazilerin etkin ve verimli kullanılması için ekim yapılmayan arazilerin üretime kazandırılması; su kaynaklarının korunması, geliştirilmesi ve verimli kullanımının sağlanması ile mera, yaylak, kışlak alanlarının korunması ve verimliliklerinin artırılması çalışmaları gündemimizde olan diğer konulardır. Ayrıca Bakanlığımız sorumluluğunda yürütülen iş ve işlemlerle, bilgilendirmelere yönelik teknolojinin sunduğu fırsatlardan daha fazla yararlanarak sunulan hizmetlerin etkinliğini artırmaya yönelik olarak ÇKS kaydı ve e-Devlet entegrasyonu ile "TARIM CEBİMDE" uygulaması hayata geçirildi. Bu kapsamda uygulama geliştirme çalışmalarımız dinamik bir süreç içerisinde devam edecektir.
2023 yılının Tarım ve Orman Bakanlığı ailesine, çiftçimize, üreticimize, sanayicimize, ülkemize ve tüm dünyaya sağlık, huzur ve başarı getirmesini temenni ederek bugünkü röportajımızı tamamlamış olalım.