OCAK-ŞUBAT 2023 / KAPAK KONUSU
Türkiye’de meteorolojik kuraklık tarımsal kuraklığa dönüşmedi
Hülya OMRAK
İbrahim BAĞCI
Türkiye Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi’nin 2023–2027 dönemini kapsayan eylem planının detayları belli oldu. Tarım Reformu Genel Müdürlüğü önderliğinde tamamlanan çalışmalarla ilgili başlıkları, Tarımsal Çevre ve Doğal Kaynakları Koruma Daire Başkanı Dr. Ali Kılıç Özbek’ten aldık.
Türkiye Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi Eylem Planı ile ne amaçlanıyor, programın içeriğinden kısaca bahseder misiniz?
2023–2027 eylem planı programının dördüncüsünü gerçekleştirdik. Bu programın ilk üçünden farklılıkları var. Hem yönetimsel anlamda hem Cumhurbaşkanlığı kararı ve uygulama yönetmeliği anlamında hem de yapılacak eylemler anlamında farklılıkları var. Bu eylem planı, beş yıllık dönemde ülkemizde, tarımsal kuraklığı kriz olduğu zaman tüm kurumlarla "nasıl yöneteceğiz" sorunu yaşamayalım diye ortaya çıktı. Türkiye Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Eylem Planı 21 kurum ve kuruluşun katkılarıyla hayata geçti. Bu kurum ve kuruluşların 14 tanesi Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı kurum ve kuruluşlar, diğerleri ise İçişleri Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Çevre ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Strateji Bütçe Başkanlığına bağlı kurum ve kuruluşlar. 2023–2027 Türkiye Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Eylem Planı'nda önemli başlıklar oluşturduk. Bu eylemlerin hepsini bir genel müdürlüğün yapması mümkün değil. Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, Tarım ve Orman Bakanlığı adına 21 kurum ve kuruluşla ilgili beş yıllık dönemde neler yapılacağı, iklim değişikliğinin tarımsal üretime olan olumsuz etkilerini minimize etmek için kuraklığın nasıl yönetileceği, nasıl raporlanacağı, nasıl denetleneceği ve oluşturulacak olan raporların nasıl paylaşılacağı konusunda eylemleri koordine ediyor.
Haber Görseli
Dr. Ali Kılıç Özbek Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Tarımsal Çevre ve Doğal Kaynakları Koruma Daire Başkanı
Açıklanan eylem planı içinde 55 tedbir bulunuyor. Eğitim ve Yayın Daire Başkanlığının da DSİ Genel Müdürlüğünün de Tarım Reformu Genel Müdürlüğünün de tedbirleri var. Bunun gibi pek çok birimin tedbiri yer alıyor. "İş akışı nasıl yürüyor" kısmına gelecek olursak, bu eylem planının kapsamında bir de illerde kriz merkezlerimiz var. Bu merkezler vali başkanlığında oluşan il kuraklık merkezleri. 2 Şubat 2022’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararına bunu da yazdırdık. Burada da illerde en çok ekim alanı olan hububatı baz aldık. Buğday bizim stratejik ürünümüz, her şeyi onun üzerinde yönetmeye çalışıyoruz, hem kuruda hem suluda. Dolayısıyla burada her tarım yılında yani 1 Ekim’de il müdürlükleri, "hububat ekilişi nasıl yapıldı, çıkışlardaki çimlenme doğru mu, sapa kalkma doğru mu" ta ki hasata kadar olan süreci gözlemleyip raporluyorlar. İllerden fenolojik verileri, Meteoroloji Genel Müdürlüğünden hem aylık hem uzun yılları kapsayan yağış ve sıcaklık ortalamalarını alıyoruz, bir de DSİ Genel Müdürlüğünün sulama amaçlı barajlarının depolama verilerini de aylık alıp bunların hepsinden risk değerlendirme raporu, erken uyarı sistemi değerlendirme raporu ve en son bunlardan oluşan yılda 36 adetlik hububat değerlendirme raporu çıkarıyoruz.
Şu anda ülkemizde küresel ısınmadan dolayı meteorolojik bir kuraklık var ama şunu kesin olarak söyleyebilirim bu durumun tarımsal kuraklığa dönüşmesi söz konusu değil. Bu eylem planı beş yıllık süreçte bunu yönetecek.
Eylem planı kapsamında bugüne kadar atılan adımlar neler oldu?
Eylem planının ilki 2007-2012, ikincisi 2012-2018, üçüncüsü 2018-2022 ve dördüncüsü 2023-2027 yıllarını kapsayacak şekilde hazırlandı. İllerdeki buğdayın fenolojik süreci, toprağın nemi, toprak özellikleri, su özellikleri, meteorolojik veriler ve sulama amaçlı su depolarının su potansiyelinin hepsi bir bütün olarak değerlendirilip rapor oluşturuluyor.
BASINÇLI SULAMA SİSTEMİ PROJELERİNE YÜZDE 50 HİBE DESTEĞİ
Burada şunu da belirtmek istiyorum, dört eylem planında özellikle sulu tarımla ilgili çok önemli tedbirler koyduk. Tarım ve Orman Bakanlığı adına Tarım Reformu Genel Müdürlüğü olarak basınçlı sulama sistemlerine yüzde 50 hibe desteği veriyoruz. Hibe desteği ödemelerini tam kuraklığın hissedilmeye başlandığı 2007 yılında başlattık. Şimdiye kadar 50 bin projeye, 5 milyon dekar arazide yüzde 50 hibe verdik. 2022’de proje uygunluğuna göre tamamına hibe verdik. 23 Şubat’a kadar aldığımız müracaatlar doğrultusunda da 2023 yılı için de hibe desteklerimiz devam edecek. Bu saydığım hem bitki hem toprak hem su ilişkisine göre araziyle birlikte bugüne kadar yapıldı ama son eylem planımızda tedbir sayısı fazla. Bu eylem planımızda ilgili kurumlar da fazla. 8,5 milyon hektarın tamamını sulamaya açtığımızda, tamamında basınçlı sulama sistemi planlaması yapacağız. Tarım Reformu Genel Müdürlüğü olarak, tarla içi hizmetleri anlamında, bu çalışmalara hibe desteği vereceğiz.
Tarımsal kuraklık ve meteorolojik kuraklık arasındaki farkı anlatır mısınız?
Kuraklık aslında dörde ayrılıyor. Birincisi meteorolojik kuraklık. Bizim eylem planı kitabımızın da girişten sonraki ilk açıklaması öyle başlar. Meteorolojik kuraklık kısaca yağışın düşmesi aslında. Örneğin uzun yılların yağış ortalamasına baktığımızda yağışta azalma tespit edilmişse ve sıcaklıkta artış yaşanmışsa buna meteorolojik kuraklık deriz.
TÜRKİYE’DE TARIMSAL KURAKLIK YOK
Ülkemizde yağış ve sıcaklık rejimleri çok değişti. Bizler yoğunluğu düşük, uzun süreli yağışlar isteriz. Kısa süreli ve şiddetli yağış erozyonu da beraberinde getiriyor ne yazık ki. Topraklarımız aşınmaya karşı duyarlı olduğu için şiddetli yağışlar sorun yaratıyor. İkinci kuraklık türü hidrolojik kuraklık. Bu da barajlardaki su potansiyelinin azalması. Ülkemizde özellikle son 15 yılda çok sayıda depolama alanları yapıldı. Kırsal kalkınma yatırımlarında minimum yüz tonla maksimum üç yüz tonluk yağmur hasadı yatırımlarını yüzde 50 hibe kapsamına aldık. Tek başına bu yeterli değil, yaygınlaştırmamız lazım. Üçüncüsü tarımsal kuraklık, Türkiye’de bu yok. En sonuncusu ise sosyolojik kuraklık. Bu da artık tamamen çölleşmeye doğru giden bir durum. Türkiye’de Orta Asya ile kıyasladığımızda kesinlikle sosyolojik kuraklık olmaz.
Tarım ve Orman Bakanlığının tarımsal sulama konusunda yaptığı çalışmalardan bahseder misiniz?
Tarımda en önemli iki girdi sulama ve gübrelemedir. Türkiye’de tarımsal sulamada ülkemizdeki su potansiyelinin yüzde 74’ünü kullanıyoruz. Bundan tasarruf etmek zorundayız. Sayaç sisteminin çalışır olması lazım.
ÇİFTÇİ SU TASARRUFU KONUSUNDA BİLİNÇLENDİRİLİYOR
Damla ya da yağmurlama sulama olsa bile eğer çiftçi su tasarrufu konusunda yeterince bilinçli değilse suyu sınırsız olarak kullanabilir, sayaç bunun önüne geçen bir uygulama. Bilinçli bir şekilde basınçlı sulama sistemlerini kullanmamız lazım. Bakanlık olarak 2007’den beri basınçlı sulama sistemlerine hibe desteklerimiz oluyor. Üreticiden de talep artarak devam ediyor. Basınçlı sulamaya hibe desteğimiz yüzde 50 kapsamında. 2022’deki bütçe 500 milyon TL’lik bir bütçeydi, proje uygunluğuna göre bütçenin tamamını verdik. Basınçlı sulama kapsamında pilot sulama, toprak altı damla sulama, yağmurlama sulama, damla sulama sistemi gibi su tasarrufu sağlayan sistemleri yaygınlaştırmak için çalışıyoruz. Son eylem planımızın en önemli eylemlerinden birisi de zaten tasarruflu su kullanımı üzerine. Çiftçiyi bu konuda bilinçlendirme çalışmaları da yapıyoruz. Tarım Reformu Genel Müdürlüğü olarak FAO desteği ile bazı farkındalık çalışmaları yapıyoruz, yüzde yüz hibe kapsamında projeler yürütüyoruz.